Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2036 E. 2021/2231 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2036 Esas
KARAR NO: 2021/2231 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/07/2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/74 E.,
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; müvekkilinin “…” markasının sahibi olup bu markayı ilk olarak … numara ile tescil ettirdiğini, markanın tüketiciler nezdinde tanınmış olduğunu, müvekkilinin bu ürünlerin üretimini ve satışını yaptığını, davalının ise “…” adlı ürününün üretimini ve satışını yaptığını, ayrıca davalıların kullandığı ürün marka ambalajının müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiği gibi haksız rekabet de teşkil ettiğini, her iki ürünün hedef tüketici kitlesinin aynı olduğunu, ayrıca bu malların hızlı tüketim malları olması sebebiyle tüketicilerin ürünleri alırken yoğun bir karar verme sürecinden geçmediği ve bu durumun markaların karıştırılma ihtimalini arttırdığını belirterek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, ortadan kaldırılmasına, davalı tarafça üretilen ve satılan tüm ürünlere ve ürünlerin görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine el konulmasına, imhasına, kararın gazetede ilanına, ayrıca davalının “…” isimli dava konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanması, bu ürünlere tedbiren el konulması ve saklanması, belirttikleri linklerde yer alan ürün görsellerinin internet ortamında yer alan dava konusu ürünlerin haksız kullanımlarının yasaklanması konularında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre 17/06/2021 tarihinde verilen ara kararla; “marka-patent ve tasarım uzmanı …’dan alınan 15/06/2021 tarihli raporda; Türk Patent ve Marka Kurumu online dosya sorgulama ekranında yapılan inceleme neticesinde davacı adına “…” markasının tescilli olduğunun tespit edildiğini, aynı zamanda davalının da “…” markasını tescil ettirdiğinin tespit edildiğini, davacı tarafın tescilli markası incelendiğinde “…” ibaresinin düz yazı siyah beyaz şeklinde tescil edilmediği, aksine ambalaj tasarımı olarak bütün bir tescilin yapıldığının görüldüğünü, her ne kadar “…” markası davalı adına ilgili sınıflarda tescilli olsa da ürün ambalajında davalının binlerce renk, ve tasarım özgürlüğü var iken davacının ürününde kullanılan benzer renk tonlarını tercih etmesi, ambalaj üzerinde benzer yuvarlak çikolatalı draje görsellerine yer verilmesi ve “…” ibaresinin benzer şekilde yazılmış olması sebebiyle markaların aynı işletmeye ait olduğu izleniminin oluşabileceği, markalar ile farklı zamanlarda karşı karşıya kalan tüketicilerin markaları karıştırmaları ve davacı ürününü satın alıyor zannıyla davalı ürününü satın alma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine varıldığı, davacının … ibareli tescilli markası ve piyasada kullanılan ürün ambalajları ile iltibas yaratıcı seviyede benzerlik taşıdığı görüş ve kanaatine ulaşıldığı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği, alınan bilirkişi raporu ile aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen davalının “…” markasının düz yazı olarak 30. Sınıfta tescilli olduğu tespit edilmişse de, çikolata ile kaplanmış ürün niteliğindeki ürün ambalajlarının tedbir talep den davacıya ait ve 30. Sınıfta “çikolatalar, çikolata ürünleri, çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler” için tescilli … tescil numaralı “…” ambalaj markası ile, renkleri, ambalaj üzerinde yer verilen ürün görselleri, bu görsellerin ve ambalaj üzerindeki yerleşim şekilleri “…” ibaresinin yazım şekli ile karıştırılmaya neden olacak kadar benzer olduğuna dair görüş bildirilmiş olup, davalının bu ambalajı kullanmasının davacının zararına neden olabileceği, bu aşamada yaklaşık ispat koşunun gerçekleştiği” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 50.000,00 TL nakdi teminat karşılığında davalının adına tescilli … tescil numaralı “…” markasını, davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” ambalaj markası ile benzer her boyutta ambalajlar üzerinde 30. sınıfta yer alan ” ÇİKOLATALAR, ÇİKOLATA ÜRÜNLERİ, ÇİKOLATA VE ŞEKERLE KAPLANMIŞ ÜRÜNLER” için kullanmasının bu ambalajla üretmesinin satışa sunmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yasaklanmasına, “…” markasının davacının markası ile benzer ambalajlarda kullanıldığı davalıya ait ürünlere, ürün görsellerinin yer aldığı her türlü belge ve tanıtım malzemelerine, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman ya da bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konularak muhafaza altına alınmasına, davalının “…” markasını taşıyan bu ambalajları internet ortamında da kullanmasının yasaklanmasına, karara 15/06/2021 tarihli bilirkişi raporunun da eklenmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, 7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 393/1. maddesi gereğince kararın tedbir talep eden tarafa tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun, talep edilmediği takdirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtiyati tedbir talep eden tarafa ihtarına, 7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 398/1. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, altı aya kadar disiplin hapis cezası ile cezalandırılacağının ihtarına karar verilmiştir. Mahkemece, davacı vekilinin 24/06/2021 tarihli dilekçesinde 17/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararındaki ürün isminin “…” şeklinde hatalı yazıldığını, doğrusunun “…” olarak düzeltilmesi talebi üzerine 24/06/2021 tarihli ara kararla ürün adının “…” olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmüştür. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili; davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, müvekkilinin tescilli markasını ayırt edici şekilde içeren ürün ambalajı bakımından tedbir kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, müvekkiline ait “…” ibareli marka ile davacı adına tescilli “…” ibareli markanın ticari takdim şekli bakımından bilinçli tüketici bakımından karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzerlik içermediğini, bilirkişi raporunda … ibaresinin benzer şekilde yazılması sebebiyle karıştırılabileceği belirtilmişse de müvekkilinin … ibaresini kendine has bir yazı şekliyle yazdığını, davacının ise … ibaresini düz bir şekilde yazdığını, bilirkişinin ise yazılar arasında benzerlik bulunduğunu belirttiğini, bilirkişinin … ibaresinin ayırt edicilik özelliği ile alakalı herhangi bir değerlendirme yapmadığını, yalnızca ürünün özelliğini ifade eden … ibaresi esas alınarak oluşturulan raporun karara esas alınmasının müvekkilini geri dönülemez zararlara uğramasının sebep olduğunu, müvekkilinin 10.000’den fazla mağazasında ve internet mecralarında satışını yaptığı üründen ihtiyati tedbir için belirlenen teminat bedelinden çok daha fazlasını kazandığını, mahkemenin karar verirken menfaat dengesini gözetmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine verilebilecek kararın ihtiyati tedbir olarak verilmesinin menfaat dengesini bozacağını, markada … ibaresinin kullanılmasının sebebinin ürünün … olması olduğunu, … ibaresinin esas unsur olmayıp tali unsur olduğunu, benzerliğin meydana gelmesindeki temel sebebin satışı yapılan ürünlerin benzer olması olduğunu, müvekkilinin Türkiye’nin en büyük market zinciri olduğunu dolayısıyla dava sonunda müvekkili aleyhine bir karara hükmedilse dahi davacının elde edeceği hakkı müvekkilinden tazmin etmesinin mümkün olduğunu, müvekkilinin bu kararla büyük zararlara uğrayacağını, ürün görselleri incelendiğinde tasarımların belirgin farklılıklar içerdiğinin görüleceğini, tasarımcının dar bir hareket alanı bulunduğunu, bu şekildeki kullanımın yaygın olduğunu, teknik zorunluluk nedeniyle bir ürünün belli şekilde üretilmesi gerekiyorsa haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, haksız rekabetin koşullarının da gerçekleşmediğini bildirerek ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, yeni bir bilirkişi raporu alınmasına, belirlenen teminat bedelinin de yetersiz olması nedeniyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemesince 27/07/2021 tarihinde verilen ara kararla; “bilirkişi raporu ve davacıya ait … tescil numaralı “…” markası incelendiğinde, davacının markasının ambalaj tasarımını da içerecek şekilde tescil edilen ambalaj markası olduğu, davalının “…” markasının ise düz yazı şeklinde tescilli olduğu, her ne kadar “…” ve “…” ibareleri benzer olmasa da, davalının “…” markalı ürününde kullandığı ambalajın renklerinin, ambalaj üzerindeki ürün görsellerinin, “…” ibaresinin yazım şeklinin ve kullanılan yazı renginin davacının tescilli ambalaj markası ile benzer olduğuna dair bilirkişi raporunda görüş bildirildiği, marka uzmanı olan bilirkişinin tescilli ambalaj markası ile davalının kullanımın benzer olup olmadığını inceleyecek bilgi donanımına sahip olduğu, bu aşamada davacı açısından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, tedbire konu ürünün niteliğine ve satış fiyatına göre takdir edilen teminat tutarının yeterli olduğu” gerekçesiyle davalı tarafça ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; müvekkilinin tescilli tasarım bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesinde herhangi bir hukuki yarar bulunmadığını, HMK’nun 389.maddesindeki unsurların somut olayda gerçekleşmediğini, müvekkiline ait “…” ibareli marka ile davacı adına tescilli “…” ibareli markanın ticari takdim şekli bakımından bilinçli tüketici bakımından karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzerlik içermediğini, tasarımcının özgürlük alanının değerlendirilmediğini, benzerliğin ürünler arasında olduğunu, davanın sonucunun beklenmesinin davacının hakkını elde etmesini zorlaştırmayacağını, müvekkilinin Türkiye’nin en büyük market zinciri olduğunu dolayısıyla dava sonunda müvekkili aleyhine bir karara hükmedilse dahi davacının elde edeceği hakkı müvekkilinden tazmin etmesinin mümkün olduğunu, mahkemenin dava sonunda aleyhe verebileceği bir kararı yargılama devam ederken ihtiyati tedbir adı altında verdiğini, müvekkilinin kararın icrasıyla ekonomik olarak zarar göreceğini, bu zararın 50.000 TL’lik teminat bedelinden çok daha yüksek olacağını, ürün görselleri incelendiğinde tasarımların belirgin farklılıklar içerdiğinin görüleceğini, müvekkilinin tasarımının dikey şekilde konumlandırmışken davacının yatay bir şekilde konumlandırdığını, yine müvekkilinin … ibaresini kendine has bir stille yazdığını, davacının ise … ibaresini iki kez yazdığını, davacı kullanımıyla müvekkili kullanımı arasındaki tek benzerliğin ürün benzerliği olup markaların benzerliğinden söz edilemeyeceğini, tasarımcının hareket alanının dikkate alınması gerektiğini, tüketicinin iki ürünü rafta gördüğünde iltibasa sebebiyet vermeyecek derecede benzerlik bulunmayacağını anlayacağını, bilirkişinin ve mahkemenin yanlış değerlendirmeler yaptığını, teknik zorunluluk nedeniyle bir ürünün belli şekilde üretilmesi gerekiyorsa haksız rekabetin söz konusu olmayacağını, Yargıtay’ın her kararında bu kriterinde hemen hemen yer verdiğini, teknik zorunluluk hususunun incelenmediğini bildirmiştir. Yargılama sırasında alınan 16/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “davacı tarafın tescilli markası incelendiğinde “…” ibaresinin düz yazı siyah beyaz şeklinde tescil edilmediği, aksine ambalaj tasarımı olarak bütün bir tescilin yapıldığının görüldüğü, her ne kadar “…” markası davalı adına ilgili sınıflarda tescilli olsa da ürün ambalajında davalının binlerce renk, ve tasarım özgürlüğü var iken davacının ürününde kullanılan benzer renk tonlarını tercih etmesi, ambalaj üzerinde benzer yuvarlak çikolatalı draje görsellerine yer verilmesi ve “…” ibaresinin benzer şekilde yazılmış olması sebebiyle markaların aynı işletmeye ait olduğu izleniminin oluşabileceği, markalar ile farklı zamanlarda karşı karşıya kalan tüketicilerin markaları karıştırmaları ve davacı ürününü satın alıyor zannıyla davalı ürününü satın alma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine ulaşıldığı açıklanan nedenlerle, davalı tarafın “… —> şeklindeki kullanımın davacının … nolu … —> ibareli tescilli markası ve piyasada kullanılan ürün ambalajları ile iltibas yaratıcı seviyede benzerlik taşıdığı görüş ve kanaatine ulaşıldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacıya ait … tescil numaralı … şekil markasının 30.sınıfta çikolatalar, çikolata ürünleri, çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler emtiasında 23/02/2010 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, ortadan kaldırılması, el konulması, imha ve kararın gazetede ilanı taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Mahkemece, uyuşmazlıkla ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılarak önce ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davalı vekilinin bu karara itirazı üzerine istinafa konu ihtiyati tedbire itirazın reddi kararı verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dosya içeriğinden alınan bilirkişi raporunda, davalının ürün ambalajında seçenek özgürlüğü varken davacının ürününde kullanılan benzer ve yakın renk tonlarını kullandığı, ambalaj üzerinde yuvarlak çikolatalı draje görsellerine yer verildiği, yine “…” ibaresinin benzer şekilde yazıldığı, bu durumda tüketicilerin markaları karıştırmaları ve davacı ürününü alıyor düşüncesiyle davalı ürününü satın alma ihtimalinin bulunduğu, ürün ambalajları arasında iltibas oluşturacak şekilde benzerlik bulunduğu şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verildiği gözetildiğinde mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki, davalı tarafın Türkiye genelinde yaygın şekilde bulunan mağazalarında ve internet ortamı üzerinde satış yaptığı hususları ile tedbirin kapsamı gözetildiğinde hükmedilen teminat miktarının düşük olduğu anlaşılmakla bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İlk derece mahkemesince verilen 27/07/2021 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının KALDIRILMASINA, 3-Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 4-Mahkemece verilen 17/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile bu karardaki maddi hatanın düzeltilmesine dair 24/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararlarının KALDIRILMASINA, 5- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, 200.000 TL nakdi teminat karşılığında davalının adına tescilli … tescil numaralı “…” markasını, davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” ambalaj markası ile benzer her boyutta ambalajlar üzerinde 30. sınıfta yer alan “ÇİKOLATALAR, ÇİKOLATA ÜRÜNLERİ, ÇİKOLATA VE ŞEKERLE KAPLANMIŞ ÜRÜNLER” için kullanmasının bu ambalajla üretmesinin satışa sunmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yasaklanmasına, 6-“…” markasının davacının markası ile benzer ambalajlarda kullanıldığı davalıya ait ürünlere, ürün görsellerinin yer aldığı her türlü belge ve tanıtım malzemelerine, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman ya da bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konularak muhafaza altına alınmasına, 7-Davalının “…” markasını taşıyan bu ambalajları internet ortamında da kullanmasının yasaklanmasına, 8-Karara 15/06/2021 tarihli bilirkişi raporunun da eklenmesine, 9-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, 10-7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 393/1. maddesi gereğince kararın tedbir talep eden tarafa tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun, talep edilmediği takdirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtiyati tedbir talep eden tarafa ihtarına, bu hususun ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 11- 7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 398/1. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, altı aya kadar disiplin hapis cezası ile cezalandırılacağının ihtarına, bu hususun ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 12-İş bu ara kararın ve bilirkişi raporunun taraflara tebliğine, bu hususun ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 13-Davalı tarafından istinafa geliş aşamasında yatırılan 59,30 TL istinaf harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, 14-Davalı tarafından istinafa geliş aşamasında yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 147,00 TL posta tebligat ve fotokopi masrafı olmak üzere toplam 309,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi. 29/12/2021