Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2027 E. 2023/1064 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2027 Esas
KARAR NO: 2023/1064
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2021
NUMARASI: 2019/1022 Esas – 2021/590 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kambiyo senetlerinden dolayı Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile usul ve kanuna aykırı olarak icra işlemi başlatıldığını, icra işlemine dayanak gösterilen kambiyo senetlerindeki imzanın müvekkil şirketin önceki ve sonrası yetkililerine ait olmadığını, müvekkil şirketin kaşesi basılmak suretiyle sahte imza ile keşide edilen bono ile icra takibine konu edildiğini belirterek, haksız ve dayanaksız icra takibinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, yapılacak olan bilirkişi incelemesinde haklılıklarının ortaya çıkacağını, ciro zincirindeki kopukluk olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, haksız kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olarak tesis edilen davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2021 tarih ve 2019/1022 Esas – 2021/590 Karar sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı ve hükme esas alınan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu çekteki imzanın davacı şirketin eski ve yeni yetkilisine ait olmadığının anlaşılmış olması ve imza inkarı herkese karşı ileri sürülebilen mutlak defi olması hasusları hep bir arada değerlendirilerek davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Alacaklı hamil imzaya itiraz eden borçlunun imzasının sıhhatini bilemeyeceği nazara alınarak senedi takibe koymada kötü niyetli veya ağır kusurlu kabul edilemeyeceğinden senetleri takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu ispatlanamadığından davacı borçlu lehine davalı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. Bir diğer husus ise davacı borçlu lehine temerrüt faizine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususudur. Davacı borçlu istirdat davasını kazanırsa yalnız alacaklıya icra takibinde ödemiş olduğu paranın değil, aynı zamanda davacının icra takibinde ödemiş olduğu icra harç ve giderlerinin de davalı alacaklı tarafından davacı borçluya ödenmesine karar verilir; bu kararda davalı (istirdat davasının) yargılama giderlerine (ve bu arada nispi vekalet ücretine) de mahkum edilir. Bundan başka davacı borçlu faiz talep etmiş ise davalı alacaklı ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ödemeye de mahkum edilir. Sonuç olarak davacı istirdat davasına dönüşen işbu davada 16/07/2021 tarihli dilekçeleri ile ticari faiz talep ettiği hususu nazara alınarak talep gibi faize hükmedilmiştir. ” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davacının aynı takibe konu çeke ilişkin 10/04/2019 tarihinde Kocaeli 1. İcra hukuk Mahkemesinin 2019/197 Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz ettiğini, bu nedenle işbu davanın öncelikle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna tarafımızca itiraz edilerek imza incelemesinin Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya üniversitelerin grafoloji bölümü uzmanlarınca yeniden yapılması talebinde bulunmalarına rağmen, mahkemece yeni bir inceleme yapılmaksızın işbu rapor temel alınarak imzaya itirazın kabulüne karar verildiğini,Çekte ciranta konumunda bulunan … ve …’un daha önceden bankalara ibraz edilen benzer çekleri yine davacı tarafından cirolandığını ve ardından ibraz edilerek tahsil edildiğini, bu benzer çeklerin hiçbir itiraza uğramadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İlk derece mahkemesince alınan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “İnceleme konusu çekteki imza ile … ve …’un karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan benzemezlikler nedeni ile, Türkiye vakıflar Bankası İzmit şubesine ait keşide yeri ve tarihi İzmit, 28.2.2019 olan, … seri nolu, 50.000 TL bedelli çekteki birinci cirantacı kaşesi üzerindeki imzanın, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla, … ve …’un eli ürünü olmadığı.” sonuç ve kanaatine varmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki lehtar – birinci ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜNE, -Davacının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, -Davacının icra dosyasına yatırıldığı anlaşılan 75.402,09 TL’nin ödeme tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya iadesine, -Kötü niyet tazminat talebinin Reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı şirketin takibe konu 28/02/2019 keşide tarihli ve 50.000,00 TL tutarlı çekin lehtarı göründüğü, davacının çekteki lehtar-birinci ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile “Çekteki davacı şirket adına atılı ciranta imzasının davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı” sabit olmuştur. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalının iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, benzer imzalı çeklerin aynı ticari ilişki kapsamında verildiği ve ödendiği yönünde bir iddia bulunmadığından bu konuda haricen araştırma yapılmasına gerek olmadığı, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.150,71 TL harçtan, peşin alınan 1.287,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.863,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/07/2023