Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2009 E. 2021/2030 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2009 Esas
KARAR NO: 2021/2030 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin bir dönem … AŞ’nin yetkilisi olduğunu, adı geçen şirket adına 15/06/2018 tarihli 90.000 TL bedelli çekin müvekkilinden habersiz olarak tedavüle konulduğunu, müvekkilinin aleyhinde İstanbul 4. İcra Ceza Mahkemesi’nde dava açılmasıyla bu çekten haberdar olduğunu, bahse konu davanın yargılaması sırasında müvekkiline dava konusu çeke ilişkin menfi tespit davası açmak üzere kesin süre verildiğini, iş bu davayı bu nedenle açmak durumunda kaldıklarını, müvekkilinin adı geçen şirketten 11/10/2018 tarihinde ayrıldığını, müvekkilinin bu tarihe kadar şirkette yönetici sıfatının da bulunduğunu, şirketin çift imza ile temsil edildiğini, çekin müvekkilinin haberi olmaksızın diğer yönetim kurulu üyesi … tarafından imzalandığını, çek üzerinde atılan imzaya itiraz ettiklerini belirterek imzanın müvekkiline ait olmadığının tespitine, bu çek sebebiyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının dava açma ve taraf ehliyeti bulunmadığını, davayı şirketin açması gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı da bulunmadığını, İcra Ceza Mahkemesi’ndeki davanın halen görülmekte olduğunu, davacının imza incelemesine yönelik talep ve itirazlarını bahse konu icra ceza dosyasında ileri sürebileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “davacı, … A.Ş. Tarafından keşide edilen ve muhatabı … Bankası A.Ş. Göztepe Şubesi olarak belirtilen … numaralı, 15.06.2018 keşide tarihli ve 90.000,00 TL bedelli çekin altında yer alan imzanın kendisine ait olmadığını ve davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bir sureti dava dosyasında yer alan kıymetli evrakın incelenmesinde keşidecisinin … A.Ş. olduğu, keşideci altında birbirinden farklı iki imzanın yer aldığı, lehdarının …-… olduğunun görüldüğü, İstanbul 4. İcra Ceza Mahkemesi’nce davacıya huzurdaki davayı açması için süre verildiğinin anlaşıldığı, ne var ki davacı İcra Ceza Mahkemesi nezdinde imza itirazında bulunduğu, davalının savunmasında dayanıldığı gibi kıymetli evrakın incelenmesinden davacının dava konusu çek nedeni ile borçlu sıfatı ile şahsi imzasının bulunmadığı ve davalı yanca buna yönelik bir iddiada da bulunulmadığının anlaşıldığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 27/05/2021 tarih 2020/5943 E., 2021/4502 K. Sayılı kararında ” …davaya konu senet üzerindeki imzasının şirket kaşesi üzerinde ve şirket yetkilisi sıfatıyla bulunması nedeniyle sahteliğin tespiti davasında davacı sıfatının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince bu davacı yönünden husumet yokluğundan davanın reddi gerekirken hukuki yarar yokluğundan reddi kararının yerinde olmadığı…” yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi Kararının yasa yolu denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının huzurdaki davada taraf sıfatı bulunmadığı, açıklanan nedenlerle mahkemenin imza incelemesine yönelik ara kararından dönülerek davanın husumetten reddi gerektiği” gerekçesiyle davacının davasının aktif husumet nedeni yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu iddiaların ispatı açısından İstanbul 4. İcra Ceza Mah.’nin 2018/359 E.sayılı dosyasında 04/02/2020 tarihli duruşmada mahkeme tarafından menfi tespit davası açmaları için resen süre verildiğini, mahkemenin ara kararda dava açılmaz ise imza sahteliğine ilişkin iddiaya dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunu ihtar ettiğini, bu nedenle bu davayı açtıklarını, mahkemenin bilirkişi incelemesi yapsaydı imzanın müvekkiline ait olmadığının ortaya çıkacağını ve müvekkilinin çek sebebiyle sorumlu olmadığının ispatlanacak olduğunu, kaldı ki, çekin diğer ortak tarafından müvekkilinden habersiz biçimde imzalanarak tedavüle konulduğunu, müvekkilinin 11/10/2018 tarihi itibariyle şirketle olan tüm bağını kestiğini, dolayısıyla dava dışı şirket adına yetkilisi sıfatıyla hareket etmesinin kendisinden beklenemeyeceğini bildirmiştir. Dava konusu çekin 15/06/2018 tarihli, 90.000 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı … AŞ, lehtarının … – … olduğu ve adı geçen tarafından ibraz edildiği, keşideci unvanı altında iki farklı imza bulunduğu görülmüştür. Dosya içinde İstanbul 4. İcra Ceza Mah.’nin 2018/359 E.sayılı dosyasına ilişkin bulunan evrakların incelenmesinde; …’nın … AŞ.yetkilileri olan davacı ile dava dışı … aleyhinde karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılması için şikayette bulunulduğu, davacı sanığın iş bu davadaki iddialarıyla benzer şekilde savunmada bulunduğu, ayrıca davacı sanık vekilinin 04/02/2020 tarihli duruşmada çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek itirazda bulunduğu, mahkemenin ise davacı sanık vekiline imzaya yönelik açılmış imzaya itiraz ya da menfi tespit davası var ise bildirmesi yok ise açtığında dosya numarasını bildirmesi için süre verdiği, verilen süre içinde bu husus yerine getirilmediği takdirde bu savunmaya dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunda ihtarat yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu çekin incelenmesinde; keşidecisinin keşidecisinin dava dışı … AŞ, lehtarının … – … olduğu ve adı geçen tarafından ibraz edildiği, keşideci unvanı altında iki farklı imza bulunduğu görülmüştür. Davacı, iş bu davasında bir dönem keşideci şirkette yetkili olduğunu, keşideci şirketin çift imza ile temsil edildiğini, her iki imzanın da diğer şirket temsilcisi tarafından atıldığını, imzalardan bir tanesinin kendisine ait olmadığını ileri sürerek çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Dava konusu çekte az önce de belirtildiği üzere davacının borçlu, ciranta vb.herhangi bir sıfatı bulunmamaktadır. Öte yandan, davacının bu çek nedeniyle borçlu olduğu hususu da kendisine karşı ileri sürülmemiştir. Çek nedeniyle borçlu olunmadığı talebinin keşideci tarafından ileri sürülmesi gerekir. Davacının gerçek kişi olarak somut davada menfi tespit talebinde bulunması için taraf sıfatı bulunmamaktadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.Her ne kadar İcra Ceza Mahkemesi’nce davacıya menfi tespit davası açması konusunda süre verilmiş ise de, gerek bu husus gerekse bu yöndeki ara karar gereğince davacının dava açması, bu davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlamına gelmeyecektir. Bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2021