Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2007 E. 2023/1399 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2007 Esas
KARAR NO: 2023/1399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2021
NUMARASI: 2021/214E, 2021/136K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ticaret unvanı olan … ibaresinin baş harflerinden oluşan … ibaresinin tescilli olduğu ve seri marka niteliğinde olduğunu, … ibaresinin Paris Sözleşmesi ve SMK’ya göre tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin dünya genelinde çok geniş bir coğrafi yaygınlıkta binlerce insana … ve türevi markalar kullanarak eğitim verdiği, müvekkilinin … ibaresinden oluşan alan adı aracılığıyla dünya çapında pek çok kişiye ulaştığı (…), pek çok ülkede seminer ve sergiler düzenlemekte olduğu ve bu organizasyonların basında yer aldığını, müvekkilinin markalarının ilgili kesim tarafından Türkiye’de bilindiği, müvekkilinin … ve … markalarının gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kötü niyetli olarak … marka başvurusunda bulunduğunu, 5 yıllık hak düşürücü sürenin bu davada bu nedenle uygulanamayacağını, davalının … markasını tescil edildiği 18 Aralık 2013 tarihinden bu yana kullanmadığını ve iptalinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle … tescil numaralı “…” markasının hükümsüz kılınmasını, terditli olarak kullanmama nedeniyle iptal edilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili öninceleme duruşmasında ve talebin açıklanmasına ilişkin 25.12.2020 Tarihli beyan dilekçesinde; öncelikle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini, kabul edilmediği takdirde kullanmama nedeni ile markanın iptalini talep ettiklerinin açıklamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin bir Amerikan şirketi olduğunu, MÖHUK 48. Maddesi mucibince; yabancıların Türkiye’de açacakları davalarda ”yabancılık teminatı” yatırmaları gerektiğini, huzurdaki davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı ve bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının YİDK kararına karşı 2 aylık yasal süre içerisinde dava açmadığını, mahkemenin yargılamasının 2019/412 esas sayılı yargılaması ile birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin TPMK nezdinde adına tecilli bulunan “…” markasını, yurt içi ve yurt dışı verdiği eğitimlerde, çeşitli iş ve işlemlerde, ülkemizin dünyaya tanıtılmasında aktif bir biçimde kullandığını, “…” markasının açılımının; …’nın baş harflerinden oluştuğunu, “…” kelimesinin Türkçe ifade karşılığında “değerli taşlar bilimi” ifadesinin, bir bilim alanı bütünü olarak kimse tarafından ağza alınamaması, bahsi geçen bilim dalının tüm insanlık nezdinde kullanılmasının yasaklanması ve tek bir kişiye özgülenmesinin hukuksuz bir bakış açısı ortaya çıkaracağını, davacının “sözde tanınır olduğu yönündeki iddialarına yönelik” yapılacak olan değerlendirmelerin 2020 yılı değil 2012 yılı ölçütlerinde yapılması gerektiğini, davacının dünya üzerinde meşhur ve tanınır olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin markasının İngilizce başlık altında seçiminin esas tercih sebebinin, herkesçe rahatlıkla tahmin edilebileceği üzere günümüz dünyasında her yerde konuşulan ve artık uluslar üstü dil olarak kabul edilen İngilizcenin etkin olmasından olduğunu, davacının, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde, kendi iddia ettiklerinin aksine yeteri düzeyde tanınmışlığa, meşhurluğu sahip olmadığını, davada asıl kötü niyetli olanın davacı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”Davacının hükümsüzlük davasının KABULÜ ile;1-Davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine, 2-Davaya konu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmakla kullanılmama nedeniyle iptal talebi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkemenin müvekkilinin tescil başvurusundan önce davalının Türkiye’de sadece bir fuara katıldığı gerekçesi ile markanın Türkiye’de kullanıldığı ve SMK 6/3 md gereğince hükümsüzlük koşulu oluştuğuna ilişkin gerekçesinin ve dosyada bu yöndeli bilirkişi raporundaki tespitlere uygun düşmediğini, davacının dosyaya sunduğu delilerin tamamının müvekkili tescil başvurusundan sonrasına ilişkin olduğunu, raporda SMK 6/3 md koşullarının oluşmadığının tespit edildiğini, markanın tanınmış marka da olmadığını, raporda yalnızca bir fuara katılmanın markasal kullanım olarak değerlendirilmeyeceği yönünde tespitte bulunulduğunu, rapora itibar edilmeme gerekçesinin olmadığını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının markasının bir an için tanımmış marka olduğunun değerlendirilmesi halinde bu durumun kötüniyet oluşturmayacağını, kötüniyet iddiasının ispatlanamadığını, Müvekkilinin tescil amacı ve ciddi kullanımı dikkate alındığında davacının piyasaya girmesinin engellemek amacı olmadığının açık olduğunu, müvekkilinin değerli taş bilimi alanında yerli ve milli bir enstitü oluşturarak ülkemizin dışa bağlılığına son vermek, amacında olduğunu, Markanın ciddi şekilde kullanıldığını, müvekkilinin marka tescilinde haksız bir menfaat beklentisi olmadığını, raporda müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmediğinin açıkça belirtildiğini, mahkemenin kullanmamayı kötüniyet delili olarak kabul ettiğini, müvekkilinin COvid 19 şartları da değerlendirilerek evraklarını hazırlamak için süre istediğini, bilirkişi heyetinin mahkemeden ek süre alıp inceleme yapmadan eksik rapor hazırladıklarını, Müvekkilinin de davacının kötüniyetli olduğunu, dava açma hakkını kötüye kullandığını, Davanın süresinde açılmadığını, sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluştuğunu, Mahkemenin rapora itiraz giderilmeden davacının hukuki statüsü dava açma hakkı olup olmadığı değerlendirmeden karar verdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME TPE’de kayıtlı … NUMARALI … markası 41, 42.sınıflarda(değerli taşlar, işlenmiş elmas, ham elmasların tanımlanması ayırt edilmesi ve değerlendirilmesi eğitimleri sertifikaları düzenlenmesi alt grubunu kapsar şekilde 22.05.2012 den itibaren 17.12.2013 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Dava tarihi 09.12.2019’dur. Marka vekili … marka patent vekili …, SMM … müşterek raporlarında; “Dosya kapsamında sunulan deliller bakımından davacı yanın ülkemiz nezdinde herhangi bir faaliyeti tespit olunamadığı gibi ilgili markanın ülkemizde bilinir durumda olduğuna ilişkin de dosya içerisinden herhangi bir husus tespit edilemediğinden, SMK’nın 6/3. Maddesi kapsamında dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davacı yanın ihtilaf konusu markanın tescil müracaatına konu edildiği 22.05.2012 tarihinde tanınmış marka statüsünde olmadığı, bu itibarla hükümsüzlüğü talep edilmekte olan ihtilaf konusu markanın SMK’nın 6/4. Maddesi hükmü çerçevesinde hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davacının, ilgili ibareyi 2011-2012 yıllarında uzaktan eğitim performans belgelerinde geçmesi, Türkiye’deki bir kısım fuarlara katıldığını gösteren belgelerin olması, davacının kalite sınıflandırması yaptığına ilişkin belgelerini dosyaya sunulması da göz önünde bulundurulduğunda tüm bu hususların “tesadüfen gerçekleştirildiğinin değerlendirilemeyeceği”, davalı yan adına … kod numarası ve … ibaresi ile yapılan tescilin kötü niyetli olduğunun değerlendirilebileceği ve bu halde … kod numaralı markanın SMK’nın 6/9. Madde hükümleri çerçevesinde hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalı yan adına … kod numarası ve … ibaresi ile yapılan tescilin kötü niyetli olduğu değerlendirildiğinden uzun süre sessiz kalmak sureti ile hak kaybının varlığından bahsedilemeyeceği, davacı yanın kullanmamaya dayalı iptal talepleri bakımından ise davalı yanın dosyaya arz etmiş olduğu ilgili dökümandan davalı yanın … ibareli dava konusu markayı tescilli olduğu sınıflarda ciddi ve kesintisiz olarak kullandıkları değil, dava konusu olmayan “… ” ibareli kullanımların tespit edilebilmekte olduğu, ilgili kullanımların … ibareli dava konusu markanın ciddi ve kesintisiz olarak kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği, bu halde davalı yanın markasının “kullanılmaması nedeni ile iptali” koşullarının oluştuğu” hususlarında görüş bildirmişlerdir.
GEREKÇE Dava, terditli olarak açılmış olup davacı, öncelikle önceye dayalı hak, tanınmış marka ve kötüniyet iddiaları ile … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini, kabul edilmediği takdirde markanın kullanmama nedeni ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince markanın hükümsüzlüğü talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili istinafında davacının dava açma hakkı olmadığını, hukuki statüsünün değerlendirilmediğini ileri sürmüş ise de; bu husus mahkemece yerinde olarak değerlendirildiği gibi davacının sunduğu delillere göre hukuki yararı ve dava hakkı olmakla bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Dairemizin 2021/1822 Esas sırasında kayıtlı dosya ile iş bu dosyanın tarafları aynı olup seri marka iddiası bulunduğundan dosyaların birlikte incelenmesine karar verilmiş ve marka kayıtları TPMK’dan celp edilerek dosya arasına alınmıştır.TPMK’nın yazı cevabına göre … tescil numaralı ” …” ibareli marka ile iş bu davaya konu … numaralı “…” ibareli markanın müddet olduğu anlaşılmaktadır. Davacı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de; karar tarihinden sonra marka geçersiz olmakla davanın konusu kalmadığından ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.Dava konusuz kalmış ise de; harç ve yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık durumuna göre değerlendirilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacının markası ülkemizde tescilli değil ise de, yurt dışında pek çok ülkede tescilli olduğu, 2011 2012 yıllarında uzaktan eğitim performans belgelerinde … ibaresinin yer aldığı, davalının marka başvurusunun 22.05.2012 olduğu, davalının markasının koruma süresinden önce davalının da katıldığı Türkiye’deki bir fuara (22 Mart 2012’de) katıldığı, sonrasında … ibareli markayı 41 ve 42 sınıflarda tescil ettirdiği, davalının markayı kullandığına ilişkin hiçbir delil ibraz etmediği, sunulan delillerin başka markaya ilişkin olduğu da dikkate alındığında mahkemece tescilde kötüniyet kabul edilmesi yerinde olduğundan dava tarihi itibarı ile davacının haklılık durumu nedeni ile yargılama giderleri davalı taraf üzerinde bırakılması yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 355, 353.1.a.6 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/09/2021 tarih, 2021/214E, 2021/136K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL ilam harcından, peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile, 225,45 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 116,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.204,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı yanca yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, – İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 72,60-TL posta masrafı olmak üzere toplam 234,70-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 16,50-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde istek halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023