Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/2006 E. 2023/1057 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/2006 Esas
KARAR NO: 2023/1057
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2020/246 Esas – 2021/437 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı müvekkili aleyhine 20/09/2019 tarihli 1.420.000 USD bedelli senet dayanak gösterilerek İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde “işbu senedin 220.000 USD’lik kısmı için” kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlattığını, takip konusu senedin müvekkili tarafından imzalanmadığını, müvekkilinin senet imzalama rızası dışında Av. … ile aralarında vekalet ilişkisi nedeniyle avukatının talebi üzerine güven duygusuyla boşa imza attığı kağıdın üzerinde yapılan tahrifat ve oynama neticesinde söz konusu kağıdın senet haline çevrilmesi sonucunda ilgili senedin düzenlendiğini, müvekkilinin eski avukatı Av. … ile davalının kız kardeşinin evli olduğunu, davalı ile müvekkili arasında hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının boş kağıda imza attığı hususunun davalının ceza soruşturması kapsamında verdiği 5.3.2020 tarihli ifadesindeki müdafii beyanı ile de sabit olduğunu, Avukat …’ın bu tür başka vakıaları da olduğunu, davaya konu senet üzerinde hazırlanan uzman mütalaasına göre imzanın boş kağıda atıldığının sabit olduğunu, davalının savcılık soruşturmasında “davacıya toplam 8.600.000 TL verdiğini” beyan ettiğini, ancak davalının hiçbir aktif veya pasif taşınmazının bulunmadığını, davacının borçlu olduğunun ispat yükünün davalıya ait olduğunu, davalı ile avukat … hakkındaki soruşturmanın İst. Anadolu CBS’nin 2019/212444 Soruşturma ve 2020/27814 Soruşturma sayılı dosyalarında görüldüğünü, davalı … hakkında KYOK verildiğini, avukat … hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini, ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasını, davacının davalı …’e herhangi bir borcu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davalı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflarınca önce İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile 220.000 ABD Doları için, sonra İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile 1.200.000 ABD Doları için takip yapıldığını, davacının sadece 220.000 USD yönünden menfi tespit davası açtığını, davacının daha sonra İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine karşı İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/305 esas sayılı dosyasında takibin iptali davası açtığını, mahkemenin bu davanın reddine karar verdiğini, yine davacının şikayetiyle başlatılan İst. Anadolu CBS’nin 2019/212444 sor. Sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, davanın reddine ve davacı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/246 Esas – 2021/437 Karar sayılı kararıyla; “Davacı, davaya konu bononun boş kağıda attığı imzanın üzeri dolduralarak bono haline getirildiğini iddia etmektedir. Davalı ise, bonunun davacı tarafından doldurulduğunu savunmaktadır. imzaların davacıya ait olduğunu savunmaktadır. Taraflar arasında, davaya konu bonolarla ilgili yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.Davacı, bonunun boşa atılan imzanın üzeri doldurularak sonradan oluşturulduğunun tespitini talep etmiştir. Ancak yüksek Yargıtay HGK ‘nin 18.10.2018 tarih, 2017/13-665 esas, 2018/1465 karar sayılı ilâmında ifade ettiği gibi mürekkep yaş tayini ülkemiz koşullarında mümkün olmadığından, davacı vekilinin açığa atılan imzanın davacıya ait olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması talebinin reddine karar verilmiştir. Yine, davacı vekili mürekkep yaş tayini talebinin reddi halinde taraflar arasında olduğu iddia edilen ticari ilişkinin davalı tarafça ispatı gerektiğini iddia etmiş ise de, ispat yükü davacıda olup, davacı, HMK’nin 201.maddesi kapsamında davaya konu senedin hüküm ve gücünü ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte yazılı belge sunamadığından ve ayrıca yemin deliline de dayanmadığından, asıl alacak yönünden davasını ispatlayamadığı ve bonoda yazılı borç yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Sonuç olarak yukarıdaki gerekçelerle, 220.000 USD asıl alacak ve 915,56 USD işlemiş faiz yönünden davanın reddine, 3.284,44 USD işlemiş faiz yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin o zamanki avukatı Av. …’ın tahliye davası nedeniyle yapılacak işlemler için müvekkilin kalp rahatsızlığının sürekli tekrar etmesi üzerine sağlık sebeplerini gerekçe göstererek ve işin acil olduğunu belirterek müvekkilden boş kağıda imza atmasını ve kendisine teslim etmesini ayrıca bir kısım ödemeler yapmasını talep ettiğini, müvekkil de yıllardan beri avukatlığını yapan kişiye güvenerek talep edilen ödemeleri yaparak, boş kağıda imza attığını, Av….’ın, müvekkili mağdur ettiği/dolandırdığı şekilde birçok başka müvekkilini de mağdur ettiği ve dolandırdığının ortaya çıktığını, bu durumun ulusal televizyon kanallarına haber olduğunu, söz konusu haberin içeriğinin yer aldığı bir adet CD Sayın Başkanlığınızca incelenmesi amacıyla işbu dilekçemiz ekinde sunulduğunu, Av. … hakkındaki iddialara ilişkin olarak Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyası üzerinden devam etmekte olan bir yargılama bulunduğunu, tüm bu hususların müvekkilin işbu davaya konu senedi tanzim etme ve davalı tarafa verme iradesinin bulunmadığını gösterdiğini, Dosyaya sunulan teknik uzman … ve belge inceleme (grafoloji) ve sahtecilik uzmanı … imzalı 26.11.2019 tarihli uzman raporunda, ‘Müvekkilin imzasının icra takibine konu senet üzerine atılmamış olduğu, senet olarak beyan edilen ve sonradan oluşturulan belgenin müvekkilin imzası üzerine oturtulduğu ve bu belgenin üzerinde tespit edilen mevcut tahrifatlar uyarınca belgenin orijinal ve müvekkilin elinden çıkmış bir senet olmadığı’ hususlarının tespit edildiğini, Tüm taleplerine rağmen mahkeme tarafından yargılama sırasında bu yönde bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, bu nedenle eksik inceleme ile karar verildiğini, Yargılamanın en başından beri tarafımızca “mürekkep yaş tayini” talep edilmemiş, senedin müvekkilin imzasının bulunduğu boş kağıdın üzerinde sonradan oturtulduğunun tespitinin talep edildiğini, bunun için de mürekkep yaş tayini işlemi değil, tıpkı uzman raporunda olduğu gibi senedin şekli ve ebatları, açıları vb. hususlar incelenerek belgenin bilgisayar üretimi olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, Bir an için davalı tarafın iddialarının doğru olduğu ve müvekkil tarafından muteber bir senet verildiği varsayımında dahi; davalı tarafın ve vekilinin resmi belgelerdeki çelişkili beyanları neticesinde alacağın varlığı konusunda ispat yükünün yer değiştirdiğini, davalı tarafın taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını ve söz konusu alacağın dayanağını ispatla yükümlü olduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/212444 Soruşturma Numaralı dosyasından verilen ve tarafımızca dava dilekçesinde Ek-1 olarak dosyaya ibraz edilen ifadede davalı taraf öncelikle, müvekkilin yatırım yapacağını iddia ederek kendisi de bu yatırımdan kar payı kazanmayı hedefleyerek sözde 8.600.000 TL verdiğini ve senedin de bu kapsamda alındığını fakat sonrasında söz konusu senedin, verilen paranın iadesi ve zarar tazmini amacıyla verildiğini beyan ettiğini, bu kapsamda davalının senedin veriliş amacını resmi bir belgede yer alan kendi beyanıyla değiştirdiğini, Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması veya davalı tarafa süre vererek ticari ilişkinin dayanağının/kaynağının açıklatılması gerekirken, bu işlemlerin hiçbirini gerçekleştirmeksizin dosyanın karara çıkartılmasının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacının İst. Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı; A) Davacının, davalıya 3.284,44 ABD Doları borçlu olmadığının tespitine, B) Fazlaya ilişkin 220.000 ABD Doları asıl alacak ve 915,56 ABD Doları işlemiş faize ilişkin istemin reddine, C) Davalının inkar tazminatı isteminin reddine, D) Davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,.” karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirildiğini, davalı ile hiçbir ticari ilişkilerinin bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının menfi tespit talebi “Davacı tarafından boş belgeye atılı bir imzanın haksız sonradan bono haline getirilmesi” iddiasına dayalı olmasına rağmen, mahkemece bononun sahteliği ile ilgili hiçbir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın soruşturma dosyasında alınan ve iddiaları karşılayamayan rapora dayalı olarak karar verilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece “Bononun açığa imzalı bir kâğıttan bilgisayar çıktısı alınarak oluşturulup oluşturulmadığı, yazı ve imza arasındaki öncelik sırası ve zaman farkı, imza üzerinde yazıcı mürekkebi olup olmadığı, yazı ve imza yaşının tespiti ve imza üzerinde ısıl işlem (yazıcıdan geçirme) olup olmadığı” gibi hususları aydınlığa kavuşturacak nitelikte bir bilirkişi incelemesi yaptırılması; Ayrıca bonoyu düzenlediği iddia edilen Av. … yönünden devam ettiği belirtilen soruşturma dosyasının celbedilerek, dosyadaki beyan ve delillerin değerlendirilmesi zorunlu olduğundan, eksik inceleme ile anılan şekilde karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile gerekli yargısal işlemlerin yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/246 Esas – 2021/437 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 85,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 247,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/07/2023