Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/200 E. 2022/2004 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/200 Esas
KARAR NO: 2022/2004
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2019/22 2020/151
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin TPMK nezdinde … tescil numarası ile tescilli “…”ibareli markasını tescil ettirmiş olduğu şekilde kullanmayarak müvekkili şirketin turuncu rengi ile özdeşleşmiş ve tanınmış “…” ibareli markalarını taklit etmek suretiyle marka haklarına tecavüz ettiği, marka haklarına tecavüz etmesi , haksız rekabet yaratması nedeniyle dava konusu davalı şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, … tescil numarasıyla tescilli “…” ibareli markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmayarak, müvekkili şirketin turuncu rengiyle özdeşleşmiş ve tanınmış “…” ibareli markalarını taklit etmek suretiyle marka haklarına tecavüz etmesi, haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerin devamı halinde müvekkili şirketin uğrayacağın zararın artacağını SMK 159. Kapsamında haksız tecavüzün önlenmesi adına, pazarlanmasının, tanıtımının ve kullanımının durdurulmasını, tabela, etiket, broşür ve her türlü belge ve döküman ile sair dijital, görsel, işitsel ve yazılı reklam – tanıtım meteryallerininin kullanımının durdurulmasını, turuncurenk tonlarındaki “…” markalı ürünlerin derhal ortadan kaldırılmasını, bunların toplatılıp muhfaza altına alınmasını, imha edilmesi yönünde temitsaz olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1979 yılında Bilecik/Bozüyük’de ilk yatırımını gerçekleştirdiği, müvekkilinin… A.Ş den önce sadece tamirat amaçlı ve dekoratif malzeme üretiminde kullanılan alçıya müvekkilinin yeni bir boyut kazandırdığını, müvekkilinin markasını asli ve ayırt edici unsurları ile kullandığını, davacının markasının asli unsurunun turuncu renk olmadığını, tekel hakkını kullanılarak turuncu rengin kullanılması engellenemeyeceğini, davacı vekili tarafından ileri sürülen iddia ve taleplerin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 20/10/2020 tarihli, 2019/22E.-2020/151K. Sayılı kararı ile; “…markalar arasında kavramsal ve işitsel benzerlik olmaması,davacının markasının tanınmış marka olmaması,kullanılan turuncu rengin sektörde birçok firma tarafından kullanılması,davalının kendi markasını kullanması ve turuncu renk kullanımının ortalama tüketici nezdinde markasal ve ticari rekabet açısından karışıklığa yol açamayacağı, bu nedenle davalının haksız rekabette bulunduğu kanaatine de ulaşılamadığı,nitekim Yargıtay’ın “…” kararının da ,dava konumuza benzediği ve emsal niteliği taşıdığı anlaşıldığından,davacı markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabette bulunulmadığı kanaatine ulaşıldığından davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı firma da dahil olmak üzere Müvekkili şirketin “…” markasına görsel, işitsel, bütünsel anlamda benzemek suretiyle marka tescilleri yapıldığını, müvekkilinin markasına yaklaşılmaya çalışıldığını, ancak dava konusu markanın beyaz zeminde tescil edilmişken turuncu renk tonu ile kullanılmasında geçerli ve mantıklı bir gerekçe görülmediğini, bu halde davalı şirketin daha önce müvekkili tarafından piyasaya sunulan ve teskcil edilen müvekkilinin markasından haberdar olmamasının mümkün olamayacağını, basiretli bir tacir olarak aynı faaliyet alanında marka yaratan tacirin markaya yeterli farklılıkları katması gerektiğini, ürün üzerinde yer alan markanın yazı karakterinin de aynı olması ve turuncu renk tonuna ilaveten “x” harfinin kelimenin geri kalanından daha büyük boyutta yazılmasının da müvekkilinin markasına benzerliğin arttırıldığının göstergesi olduğunu bildirmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan celp edilen kayıtlara göre … tescil numaralı … roof ibareli markanın 6, 17, 19 ve 35. Sınıflarda 08/10/2015 tarihinde,… tescil numaralı … roof ibareli markanın 6, 17, 19 ve 35. Sınıflarda 09/10/2015 tarihinde, … tescil numaralı … ibareli markasının 19 ve 35. Sınıflarda 29/12/2014 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 35. Sınıfta 29/12/2014 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 35. Sınıfta 29/12/2014 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 35. Sınıfta 29/12/2014 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 19. Sınıfta 05/04/2013 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 19. Sınıfta 13/02/2012 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 19. Sınıfta 29/07/2010 tarihinde davacı adına tescilli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…davacı tarafın tescilli …, …, … dosya numaralı … asli unsurlu markalarıyla, davalı tarafın tescilli … dosya numaralı … unsurlu markasının aynı emtiaları kapsadığına, davalı tarafın markasını tescil ettirdiği şekilde farklı olarak kullandığı, davalı tarafın, markasını tescilinden farklı olarak kullanımının, tescilli markasının ayırt edici karakterini zedelemeyeceğini…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı tarafın “…” ibareli markalarını “seri marka” olacak şekilde TPMK nezdinde tescil ettirdiğine; TPMK ait “Markaların Tanınmışlık Düzeyleri ile ilgili Esaslar ve Uygulama Kriterleri” uyarınca dosyada mübrez belge ve bilgiler incelendiğinde; davacı tarafın “…” ibareli markalarının “tanınmış marka” olarak nitelendirilemeyeceğine; Dava konusu olayın 19. Sınıfta yer alan “dış cephe kaplama plakası” olarak adlandırılan emtia ile ilgili olduğu, bu emtiayı talep eden ortalama tüketicinin ise inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhit, mimar, inşaat mühendisi ve/veya inşaat ustası olduğu; bu tüketici kitlesinin normal sıradan tüketici kitlesinden en azından daha bilgili ve deneyimli olduğu (hatta eğitimli) ve bu ürünü (dış cephe kaplama plakası) seçerken geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak daha dikkatli ve özenli davranacağına; davalının … numaralı …+şekil markasını farklı şekilde kullandığı, bu tüketici kitlesinin özellikleri de dikkate alındığında farklı kullanım nedeniyle markanın ayırt edici karakterinin değişmediği, davalının markasının turuncu fon ile bu şekilde farklı kullanmasının bütünü ile bıraktığı intiba söz konusu ortalama tüketici kitlesinin (inşaat mühendisi, mimar, inşaat ustası v.b.) özellikleri de dikkate alınarak değerlendirildiğinde; bu tüketici kitlesinin, davalının bu farklı kullanımını, davacı markaları ile irtibatlandırmasının, davacı markalarına ait bulunduğunu sanmasının yahut da “dış cephe kaplama plakası” üreten pazara sunan davacı ile davalı arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmasının pek muhtemel olmadığı, davalının markasının bu şekilde kullanması nedeniyle davacı markaları … ile iltibas meydana getirmeyeceği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; “… davacı tarafa ait turuncu renkli “…” seri markalarının “tanınmış marka” olarak nitelendirilemeyeceğine dair görüşümüzde bir değişiklik olmadığı; “Dış alan cephe kaplama plakası” talep eden ortalama tüketicinin inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhit, mimar, inşaat mühendisi ve/veya inşaat ustası olduğu; bu tüketici kitlesinin normal sıradan tüketici kitlesinden en azından daha bilgili ve deneyimli olduğu (hatta eğitimli) ve bu ürünü (dış cephe kaplama plakası) seçerken geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak daha dikkatli ve özenli davranacağı, ayrıca turuncu rengin bu sektörde faaliyet gösteren aktörler tarafından da sıklıkla kullanıldığı, bu rengin kullanımın davacı tarafın tekeline de bırakılamayacağı hususları dikkate alındığında, davalının dava konusu kullanımı nedeniyle davacı markaları ile iltibas meydana getirmeyeceğine dair görüşlerinde bir değişiklik olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, giderilmesi ve ilan taleplerine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalıya ait marka tescil belgesinin dosya içinde bulunmaması nedeniyle istinaf aşamasında dairemizce celp edilmiş olup, markanın 19. Sınıfta 15/09/2014 tarihinde tescil edildiği ve halen geçerliliğini koruduğu görülmüştür.Yargılama sırasında bilirkişi raporları alınmış, buna göre alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere davalının dava konusu markasını tescilinden farklı şekilde kullandığı ancak söz konusu ürünlerin tüketici kitlesinin özellikleri dikkate alındığında farklı kullanım nedeniyle markanın ayırt edici karakterinin değişmediği, yine davalının turuncu renk ile kullanımının ürünlerin tüketici kitlesinin inşaat mühendisi, mimar, inşaat ustası, vb. olması da dikkate alındığında davalının bu şekildeki farklı kullanımının davacı markaları ile davalı markasının aralarında irtibat bulunduğu izlenimine yol açmayacağı, ayrıca davalının bu şekildeki kullanımının davacı markaları ile iltibas oluşturmadığı, markalar arasında bu haliyle benzerlik bulunmadığı, kaldı ki söz konusu sektörde faaliyet gösteren kişi ve şirketler tarafından turuncu rengin sıklıkla kullanıldığı, bu rengin davacının tekeline bırakılamayacağı kanaatine varılmakla davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022