Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1998 E. 2023/1045 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1998 Esas
KARAR NO: 2023/1045
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2015/731 Esas – 2021/393 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu çekin müvekkili bilgisi dışında başkaları tarafından doldurularak imzalandığını, … numaralı 15.07.2015 tarihli, 300.000TL bedelli dava konusu çekten başkaca çekler de müvekkili bilgisi dışında imzası taklit edilerek doldurulduğu ve imzalandığı, davalı şirket adına keşide edilmiş görünen çekte bulunan yazıların ve imzaların kendisine ait olmadığını, bunun üzerine müvekkilin grafoloji ve sahtecilik uzmanı olan iki bilirkişiye imza incelemesi yaptırıldığını yapılan bilimsel inceleme neticesinde söz konusu çeklerdeki imzaların …’un elinden çıkmadığını imzaları model alınmak suretiyle takliden atıldıklarının anlaşıldığını, dava konusu çekteki yazı ve imzaların müvekkile ait olmadığını, müvekkilinin 23.06.2015 tarihinde vekili aracılığı ile hesabının bulunduğu … Bankası A.Ş. Tuzla Şube Müdürlüğü’ne 23.06.2015 tarihli bilimsel mütalaayı sunduğunu, çekin davalılardan … A.Ş. tarafından takas merkezine ibraz edildiğini müvekkilin hesabının bulunduğu … Bankası A.Ş. tarafından çekteki imzaların karşılaştırıldığı, imzaların karşılaştırılması sonucunda çekteki imzanın müvekkile ait olmadığından çek bedelinin ödenmediğini, dava konusu çekte yer alan imza ve yazıların müvekkili eli ürünü olmadığını bilimsel mütalaa ile sabit olduğunu, HMK’nun “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlığını taşıyan 209. Maddesi gereğince sahteliği iddia edilen çekin hiçbir şekilde işleme esas alınamayacağını dava konusu çekte yer alan imzanın sahte olduğunu çekin davalılar tarafından icra takibine konu edilmemesini çeklere ilişkin ihtiyati haciz kararı alınmaması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Tic. A.Ş ve … Tic AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK m. 6 uyarınca genel yetkili mahkeme müvekkillerinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinin “Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi … Cadde … ve … Sokak Gebze” adresinde mukim olduğunu şirketlerin de Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olduğu, davaya bakma yetkisi Gebze Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olmakla dosyanın görevli ve yetkili Gebze Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzere “yetkisizlik kararı” verilmesini, davaya konu çekin davacı tarafça müvekkili … A.Ş.’ye kendilerine çıkartılacak ürünlerin bedelini teşkil etmek üzere avans olarak keşide edildiğini, müvekkilinin firmalar piyasalardaki sıkışıklık, başlamış bulunduğu mega plant yatırımı ve özellikle ham madde fiyatlarındaki aleyhe değişim nedeniyle ödeme dengesinde sıkıntı yaşamaya başladığını ve bunun neticesinde iflas erteleme talepli olarak mahkemeye başvurduklarını, bu arada üretimin de durduğunu, müvekkili firmaların en kısa süre içerisinde imalata başlamak için elinden gelen çabayı göstermekte olduğunu yakında üretim faaliyetlerini yeniden başlayacağını düşündüklerini ve bu halde keşide edilen avans çekleri karşılığı olan ürünleri davacıya teslim edeceğini, dolayısıyla açılmış olan davada hukuki menfaat bulunmadığı gibi taraflar arasındaki mutabakatlara uygun olarak ürün verilmesi halinde çeklerin karşılıksız kalmayacağı da aşikar olduğunu haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama harç ve masraflarının davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu olan … Bankası A.ş. tuzla sanayi şubesine ait olan 300.000,00-TL bedelli, … çek numaralı diğer davalı … A.ş. emrine düzenlenen çekteki imzanın kendisine ait olmadığını, bu nedenle dava konusu çek ile ilgili borçlu olmadığını davacı yanın mezkûr iddiaları her türlü dayanaktan yoksun olduğunu, davacı yanın, dava dilekçesinde dava konusu çek üzerinde müvekkili tarafından uzman bilirkişilere imza incelemesi yaptırıldığını, söz konusu inceleme neticesinde de çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının belirlendiğini beyan ettiğini, davacı yanın işbu yöndeki beyanlarına katılmak mümkün olmadığını zira varlığı iddia edilen inceleme, fotokopi belgeler üzerinde yapıldığını belge aslı üzerinde bulunan imza örneği incelenmediğinden cihetle Yargıtayın Yerleşik İçtihatları doğrultusunda dikkate alınmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirketin dava konusu senedi ciro yolu ile temin edildiğini, senet bedelini talep etme hakkı bulunmadığını müvekkilin iyi niyetli meşru hamil olduğunu, esasa ilişkin itirazları kapsamında haksız ve hukuka aykırı taleplerle ikame olunan işbu davanın reddine, müvekkili zarara uğratma ve müvekkilin haklı alacağına halel getirme kastları sabit olan davacının alacağın %20sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 tarih ve 2015/731 Esas – 2021/393 Karar sayılı kararıyla; “…Mahkememizce alınan ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından sunulan 30/05/2017 raporda; İnceleme konusu çekte …-… adına atılı keşideci imzası ile …’un mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler gözlenmekle birlikte gerek inceleme konusu imzaların gerekse mukayese imzaların tersimi basit-taklidi kolay imzalar olmaları nedeniyle söz konusu imzanın …’un eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği tespit ve rapor edilmiş olup, Adli Tıp Uzmanı …’nun 25/07/2017 tarihli raporunda ise; İnceleme konusu çekte … adına atfen atılmış keşideci imzası ile adı geçen şahsa ait mevcut mukayese imzaları arasında gerek işaret edilen hususlar gerekse grafolojik tanı unsurlarından işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı dereceği bakımından farklılıklar bulunduğundan söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’un eli ürünü olmadığı tespit ve rapor edilmiş, alınan raporlar neticesinde imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması koşulu gerçekleşmediğinden senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulunduran ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya düşeceğinden bu ispat külfetini borçluya yüklemek ve ispat edemediğinden imzaya itirazını reddetmek olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06/02/2008 tarih, 2008/12-77 Esas, 2008/90 Karar sayılı dosyası) Sonuç olarak çekteki imzanın davacıya ait olduğu sabit olmadığından, davacının menfi tespit talebinin kabulü ile davacının dava konusu … Bankası Tuzla Sanayi Şubesine ait … hesap nolu … çek nolu 15/07/2015 tarihli 300.000,00TL tutarlı çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını; çek fotokopisi üzerinden yapılan imza incelemesine itibar edilmesinin Yargıtayın yerleşik içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını, bu nedenle davacı tarafından ibraz edilen uzman mütalaasının hukuki olmadığını, Mahkemece aldırılan 25.07.2017 tarihli bilirkişi Prof.Dr. … raporunda; yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında incelemenin yapılıp yapılmadığının ve grafolojik yöntemlerin kullanılıp kullanılmadığının belli olmadığını, yine bilirkişinin grafaloji alanında uzman olmadığını, 30.05.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunda ise; inceleme konusu imzaların gerekse tersimi basit, taklidi kolay, imzalar olması, nedeniyle söz konusu imzanın …’un eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespit yapılamadığının açıklandığını; buna göre aldırılan hiç bir raporun tam anlamıyla Yargıtay, istinaf ve kanunun aradığı kriterlere uygun olmadığını, raporların kendi içerisinde çeliştiğini ve kesin bir yargı barındırmadığını, Davacının diğer davalılara borçlu olup olmadığının tespiti için; davacının ve diğer davalı şirketlerin muhasebe kayıtları ile tüm ticari defterleri ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, Müvekkil davalı şirket faktoring şirketi olmakla, vermiş olduğu faktoring hizmeti neticesinde ve finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri kanununa uygun olarak davaya konu edilen çeki elinde bulundurduğunu ve iyi niyetli meşru hamil olduğunu, Müvekkilin, çekin iktisabında ağır kusurlu yahut kötüniyetli olduğu davacı tarafça ispat olunmadıkça, davacının senet metninden anlaşılanlar dışında kalan defileri müvekkile yöneltmesi hukuken mümkün olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *ATK Fizik İhtisas Dairesi 30/05/2017 raporunda özetle; “İnceleme konusu çekte …-… adına atılı keşideci imzası ile …’un mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler gözlenmekle birlikte, gerek inceleme konusu imzaların gerekse mukayese imzaların tersimi basit-taklidi kolay imzalar olmaları nedeniyle söz konusu imzanın …’un eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği.” tespit ve rapor edilmiştir. *Adli tıp uzmanı …’nun 25/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “İnceleme konusu çekte … adına atfen atılmış keşideci imzası ile adı geçen şahsa ait mevcut mukayese imzaları arasında gerek işaret edilen hususlar gerekse grafolojik tanı unsurlarından işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı dereceği bakımından farklılıklar bulunduğundan söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’un eli ürünü olmadığı.” tespit ve rapor edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜ ile; Davacının dava konusu … Bankası Tuzla Sanayi Şubesine ait … hesap nolu … çek nolu 15/07/2015 tarihli 300.000,00TL tutarlı çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, ” karar verilmiştir. Hüküm davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının davaya konu 15/07/2015 keşide tarihli ve 300.000,00 TL tutarlı çekin keşidecisi göründüğü, davacının çekteki imzasının kendine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan adli tıp uzmanı …’nun 25/07/2017 tarihli bilirkişi raporu ile, “Çekteki davacı adına atılı imzanın davacı eli ürünü olmadığı” anlaşılmıştır. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalı faktoring şirketinin iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … A.Ş vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 20.493,00 TL harçtan, peşin alınan 5.124,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.369,00 TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı … A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/07/2023