Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1983 E. 2023/1046 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1983 Esas
KARAR NO: 2023/1046
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2018/514 Esas – 2021/426 Karra
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile … San. ve Tic. A.Ş arasında 04/10/2012 tarihli Yurtiçi Faktoring sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen Yurtiçi Faktoring Sözleşmesinden kaynaklı borç ödenmeyince dosya borçlusu aleyhine icra takibi başlatıldığını, sözleşme borçlusu … Sanayi ve Tic. A.Ş takip tarihinde iflas ertelemede olduğundan takibin yalnızca müteselsil kefil olan … aleyhine başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya gönderildiğini, borçlunun takibe ve borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağının likit olduğunu davalı borçluların borçtan haberdar olduklarını ve borçtan sorumlu olduklarını belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin tebliğinin usule aykırı olduğunu, TBK 583. Maddesi gereğince müvekkilinin müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu ileri süren davacının delil olarak sunduğu faktoring sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili tarafından el yazısı ile yazılmış hiç bir ifadenin bulunmadığını, ayrıca kefilin sorumlu olacağı miktar ve kefalet tarihinin de belirtilmemiş olduğunu, kefalet sözleşmesinin kanun emredici hükümlerine aykırı olduğundan kesin hükümsüz olduğunu, dolayısıyla müvekkiline sorumluluk atfedilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müvekkili lehine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2021 tarih ve 2018/514 Esas – 2021/426 Karar sayılı kararıyla; “…Kefaletin şartları TBK m.583’te düzenlenmiş olup, buna göre; kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması, kefalet sorumluluk miktarı, kefil olunan borcun geçerli bir borç olması, kefilin fiil ehliyetinin bulunması, kefaletin türü, tarihi ve limitinin kefilin el yazısı ile yazılması ve TBK m.584 uyarınca kefil evli ise kefalete ilişkin eş rızasının bulunması gerekmektedir. Bu yönden yapılan değerlendirmede; kefaletin türü, tarihi ve limitinin kefilin el yazısı ile yazılmadığının bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olması sebebiyle kefalet sözleşmesinin yukarıda açıklanan şekil şartlarına uygun olmadığı dolayısı ile kefaletin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, icra takibine itirazın iptali talepli davanın reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davalının itirazında belirtmediği hususlar üzerinden inceleme yapıldığını, davalının borca itiraz aşamasında işbu itirazlarını sunmadığını ve haliyle borcun varlığına ilişkin itirazları dışındaki hususları kabul ettiğini, davalının itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı olduğunu ve itiraz sebeplerini değiştiremeyeceğini veya genişletemeyeceğini,Davalının cevap dilekçesini süresi içinde vermemiş olup, bu sebeple de itirazına konu hususların dinlenemeyeceğini, davalının davayı inkâr etmiş sayılarak ancak inkâr çerçevesinde savunma yapabileceğini, davalının sonradan maddi hukuka ilişkin savunma sebepleri olan itiraz ve def’ileri ileri sürmesinin kural olarak inkâr savunması kapsamında olmayıp savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olduğunu, Bilirkişi raporunda dava konusu Yurtiçi Faktoring Sözleşmesinin 9.sayfasında bulunan davalı kefilin kefaletine ilişkin “adı, soyadı, adresi” bölümündeki yazılar ve kefile atfen atılmış olan imzanın kefilin el ürünü olduğu tespit edildiğini; ancak raporun devamında kefilin kefaletine ilişkin “kefil olunan miktar”, “kefalet tarihi”, “kefalet türü” bölümlerindeki yazı ve rakamların kefil davalının el ürünü olmadığı kanaatinin bildirildiğini, Rapordaki bu tespitlerin hatayı olması nedeniyle itiraz edildiğini, zira görüleceği üzere iki yazı arasında kalem farkı olması sebebiyle iki yazım arasında bir miktar farklılık olabileceğini, bu noktada kalemlar arası baskı ve yazı farklılığı olması ihtimaline binaen bu hususlarında incelenmesi gerekmekteyken itirazlarımız dikkate alınmayarak tek raporla karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Sözleşmeyi imza ederek borcu müteselsil kefil olarak ödeme taahhüdü altına girmiş olan davalının, dosya borçlusunun iflas etmesi ve sözleşmeden doğan borcunu ödeyememesi üzerine, ikame edilen işbu davada şekil noksanlığını, sözleşmeyi imza etmediğini ve kefil olmadığını ileri sürmesi dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından; “…TBK m.584 kapsamında yapılan değerlendirmede; kefaletin türü, tarihi ve limitinin kefilin el yazısı ile yazılmadığının bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olması sebebiyle kefalet sözleşmesinin aranan şekil şartlarına uygun olmadığı, dolayısı ile kefaletin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından icra takibine itirazın iptali talepli davanın reddine.” karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, faktoring sözleşmesi uyarınca alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı ise sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. Davacı ile dava dışı şirket … San. ve Tic. A.Ş arasında 04/10/2012 tarihli Yurtiçi Faktoring sözleşmesi bulunduğu, davalının da sözleşmenin müteselsil kefili olduğundan bahisle sözleşme kapsamındaki borç ödenmeyince icra takibinin başlatıldığı, sözleşme borçlusu … Sanayi ve Tic. A.Ş’nin takip tarihinde iflas ertelemede olması nedeniyle takibin yalnızca müteselsil kefil olan davalı aleyhine başlatıldığı görülmüştür.Dava, itirazın iptali davası olduğundan; davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itiraz gerekçeleri ile bağlı olmadan tüm savunma sebeplerini ileri sürebilir. Somut olayda davalının süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı sabit olup, cevap dilekçesi vermeyen davalının inkar kapsamında savunma yapabileceği, bu kapsamı aşacak şekilde savunma ve delil sunamayacağı konusunda uyuşmazlık yoktur. İşbu davada davalının sorumluluğunun kefalet sözleşmesinden kaynaklanması karşısında, davalının kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmesinin inkâr kapsamında bir savunma olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, davacı vekili tarafından sözleşme aslının mahkemeye sunulması üzerine 03/10/2019 tarihli duruşmada hâkim tarafından sözleşme aslının incelendiği ve yazılar arasında gözle görülür farklılığın zapta geçirilirek, davacı vekilinin de talebi üzerine sözleşmenin geçerliliğinin araştırılması amacıyla bilirkişi incelemesine karar verildiği, mahkemece aldırılan raporun denetime elverişli ve yeterli olduğu, tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece rapora itibarla karar verilmesinde usule aykırılığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında; davacı ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş arasında 04/10/2012 tarihli faktoring sözleşmesi bulunduğu, davalının da sözleşmenin müteselsil kefili olduğundan bahisle sözleşme kapsamındaki borç ödenmeyince icra takibinin başlatıldığı, mahkemece yaptırılan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile, “Kefalet sözleşmesinde kefaletin türü, tarihi ve kefalet limitinin kefilin el yazısı ile yazılmadığı” hususunun tespit edilmiş olması karşısında, kefaletin kanuni şekil şartlarına uygun olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/07/2023