Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/198 E. 2022/2156 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/198 Esas
KARAR NO: 2022/2156
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2019/1068 E. – 2020/402 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, dava dışı …’dan alacağına karşılı olarak, 20/03/2015 keşide tarihli, … seri nolu, 16.676,85 TL bedelli bir adet çek aldığını, çeki süresinde bankaya ibraz etmeyi unutması üzerine çekin kambiyo vasfına yitirdiğini, ilamsız icra takibi yoluyla icra takibine konu edildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı şirket tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı tarafından yapılan itiraz tarafına tebliğ edilmediğini, bu durumdan 01/10/2018 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, müvekkilin alacağının, likit alacak olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davada müvekkilince icra takibine yapılan itirazın üzerinden 1 yılın üzerinde süre geçtikten sonra davanın açıldığını, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, ibraz edilmeyen kambiyo senetlerine ilişkin TTK hükümlerine göre belirlenen zamanaşımının süresinin dolduğunu, davanın süresinde ibraz edilmeye çeke dayanmakta olup Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu yüzden görev itirazında bulunduğunu, davacının müvekkili ile arasındaki temel ilişkiyi ispat etmesi gerektiğini, çekin, davacıya ciro yoluyla geçtiğini, bu yüzden ciro yolu ile hamil konumunda olan davacının keşideci konumda olan müvekkili arasında bir akdi ilişkinin var olmadığını, davacının alacağının ispat etmesi gerektiğini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.10.2020 tarih ve 2019/1068 Esas – 2020/402 Karar sayılı kararıyla; “Davalı taraf, dava konusu çekin davacı hamile ödendiğini savunmamış ve çekin davacıya ödendiğini de ispatlayamamıştır. Eş deyişle davalı sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlayamamıştır. Hâlböyleken; davalı tarafça çek bedelinin davacıya ödenmediği, davacının çek bedelini elde edemediği ve bu sebeple davalının sebepsiz zenginleştiği sonuç ve kanaatine varılmış, 16.676,85-TL çek bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davanın çek bedeli üzerinden kabulüne, yine 16.676,85-TL üzerinden icra takibinin ticari faiziyle devamına karar verilmiştir. Davalı taraf bir ticaret şirketi ve tacir, çek de TTK.’da düzenlendiğinden ticari faiziyle takibin devamı gerekmiştir. Öte yandan süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen ve fakat zamanaşımına da uğramayan çekin takibe dayanak yapıldığı gözetilerek; alacağın belirli (likid) olduğu sonucuna varılmış, İcra İflas Kanunu’nun 67/2 maddesi uyarınca asıl alacak (16.676,85-TL) üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine. ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davanın 1 yıllık süre içinde açılmadığını, işbu davaya konu icra takibi 2015 yılında başlatıldığı ve müvekkilce takibe derhal itiraz edildiğini, işbu davanın ise icra takibine itirazdan 3 yıl sonra açıldığını, Davacının alacağı zamanaşımına uğradığını, işbu davaya ve ilgili icra takibine dayanak olarak gösterilen çekin keşide tarihinin 20.03.2015 olduğunu, ibraz edilmeyen kambiyo senetlerine ilişkin TTK hükümlerine göre belirlenen zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, Davacı tarafından muhatap bankaya süresinde ibraz edilmeyen dava konusu çek kıymetli evrak niteliğini kaybettiğinden, davacının taraflar arasındaki temel ilişkiyi ispatlaması gerekirken, böyle bir ispat yapılmadan davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, İspat yükünün müvekkile ait olmadığını, mahkeme kararının tersine davacının taraflar arasındaki temel ilişkiyi ve bu ilişki kapsamında alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, Mahkemece çekin ttk’da düzenlenmesi nedeniyle ticari faiz talep edilebileceğine hükmetmiş ise de; davacının da kabul ettiği üzere, dava konusu çek kıymetli evrak niteliğini kaybettiğinden ticari faiz uygulanamayacağını, Davacı çeki ciro yoluyla elinde bulundurduğundan ve çeki süresinde ibraz etmediğinden, icra inkâr tazminatına da hak kazanamayacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, süresinde bankaya ibraz etmediği çeke dayalı olarak başlattığı icra takibine davalıların itirazı üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı taraf, davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, icra takibine yönelik itirazın haklı olduğunu beyanla davanın reddini istemişlerdir.İlk derece mahkemesi tarafından, “…davalı keşideci olup, çekten dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerektiği, davalı tarafça bu hususta delil bildirilmediği, sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği anlaşılmakla çek bedelini ödemekle yükümlü olduğu anlaşıldığından 16.676,85-TL çek bedelinin davacıya ödenmesine, icra takibinin ticari faiziyle devamına, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlar. İtiraz tebliğ edilmedikçe süre başlamaz. İcra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olması itirazın tebliği anlamına gelmez. Somut olayda davalının icra takibine yönelik itiraz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği anlaşıldığından, işbu davanın süresi içinde açıldığının kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi değerlendirmesi yerindedir. Davacının takip talebindeki faiz istemi dikkate alındığında mahkemece karar altına alınan faiz cinsinde ve icra inkar tazminatı takdir edilmesinde de isabetsizlik yoktur. Davaya ve takibe konu çekin 20/03/2015 keşide tarihli olduğu, çekin ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediği, 24.04.2015 tarihinde ise icra takibinin başlatıldığı, böylece belirtilen çeke dayalı hakların zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Davacı bankaya ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını yitirmiş olan 20/03/2015 keşide tarihli ve 16.676,85 TL tutarlı çeke dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatmış, davalı keşidecinin itiraz etmesi üzerine işbu itirazın iptali davasını açmıştır. Mahkemece yapılan yargılamanın bu kapsamda olduğu, takipte gösterilen alacak sebebiyle bağlı kalınarak inceleme yapılarak sonuca gidildiği, mahkemenin hukuki nitelemesinde usule aykırılığın bulunmadığı görülmüştür. İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. HMK.190/2.maddesinde, “Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır.Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; somut olayda olduğu gibi “Süresinde muhataba ibraz edilmeyen çek nedeniyle hamilin, temel ilişkiye dayalı olarak ‘sebepsiz zenginleşme’ hükümlerine göre düzenleyene müracaat etmesi halinde, ispat yükü davalı keşidecidedir. Buna göre davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini veya borcu ödediğini ispatlaması gerekmektedir. Davalı keşideci tarafından sebepsiz zenginleşmediği veya borcun ödendiği hususunu ispatlamaya elverişli bir delilin sunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece ispat yükünün davalıda olduğunun tespitiyle mevcut delil durumu itibariyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 1.139,20 TL harçtan, peşin alınan 284,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 854,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/12/2022