Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1938 E. 2023/1417 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1938 Esas
KARAR NO: 2023/1417 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2017/407 E. – 2020/411 K.
DAVA: FSEK – MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 27/09/2016
MAHKEMENİN BİRLEŞEN 2017/490 E. SAYILI DAVASINDA
DAVA: FSEK – MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 28/02/2017
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili … (…) Türkiye’de tanınmış bir sanatçı olduğunu, … markası ve müvekkilinin meşhur-maruf hale getirdiği, seslendirdiği “…” isimli müzik eserinin sözlerinin davalı …. A.Ş. tarafından üretimi ve satışı yapılan “…” … isimli ürünlerin reklamı ve tanıtımı amacıyla www…com/…, www…..com/…, www…..com/… sayfalarında haksız ve hukuka aykırı olarak kullanılmasının markalar kanunu, medeni kanun ve FSEK’e aykırı olduğunun tespitini, bu kullanım sebebiyle haksız maddi kazanç elde ettiğinden FSEK 68. maddesi uyarınca 100.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın haksız kullanım tarihi olan 28/09/2014 tarihinden itibaren Merkez Bankası kısa vadeli krediler avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, hükmün masrafı davalıdan alınarak tirajı en yüksek 3 gazetede ilanını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin, davacının vereceği bir konseri haber ve bilgi vermek amacı ile paylaştığını, dava konusu paylaşımın sesli ve videolu bir paylaşım olmadığını, paylaşımda bir müzik eseri yer almadığından fikri hak ihlalinden bahsedilemeyeceğini, müzik eserinin sözlerinin …’a ait olduğunu, davacının icracı sanatçı olduğunu, davacının icrasının içeren hiçbir paylaşıma yer verilmediğini, bu nedenle tazminat talep edilemeyeceğini, dava konusu paylaşımın bilgilendirme ve haber amaçlı olduğunu, FSEK kapsamında ihlal olmadığını, paylaşımda kek ürününden bahsedilmediğini, “…” ibaresinin sosyal medya hesabının adı olduğunu, FSEK 37.maddesinde belirtildiği üzere bilgilendirme maksadını aşmamak kaydıyla fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınmasını, parçaların çoğaltılmasını, yayılmasını, temsil edilmesi veya radyo ve TV gibi araçlarla yayınlanmasının serbest olduğunu, … konserinin güncel olması, gerçek olması ve kamuoyunu ilgilendirmesi nedeniyle haber değerinin olduğunu belirterek, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN BİRLEŞEN 2017/490 E. SAYILI DOSYASINDA DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tanınan bir şair ve yazar olduğunu, sanatçı … seslendirdiği “…” isimli şarkının müvekkilinin yazarı olduğu şiirden bestelendiğini, davalı …A.Ş’nin müvekkili …’a ait “…” isimli şiirindeki “…” dizelerini müvekkilinin izni ve bilgisi olmadan “….” isimli ürünlerin reklamı ve tanıtımında kullandığını, “…, …” ibaresinin yer aldığı bir görselin www…..com.tr isimli sitede ve davalı şirkete ait www…..com/…, www…..com/…, www….com/… sosyal medya hesaplarında kullanıldığının … (…) tarafından açılan ve İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan 2016/188 Esas sayılı davaya sunulan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davalının bu dizeleri hiçbir izin almadan ve bedel ödemeden kanuna aykırı olarak kullandığını, bu kullanım sebebiyle haksız maddi kazanç elde ettiğini, 06/12/2016 tarihli yazı ile davalıdan zararın tazmininin istendiğini, ancak davalının buna yanaşmadığını, müvekkiline ait şiirin reklamlarda haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanılmış olması sebebiyle 20.000,00-TL maddi ve 50.000,00 – TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 28/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödemesine, hükmün masrafı davalıdan alınarak tirajı en büyük 5 gazetede ilanına, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 07/06/2017 tarihli dilekçesinde; müvekkiline ait şiirin, reklamlarda haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanılması sebebiyle FSEK 68/1.maddesine göre 20.000,00-TL maddi zararın 3 katının haksız fiil tarihi olan 28/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19/06/2018 tarihinde gerekli harcı yatırmıştır.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davalının yerleşim yerinin İstanbul ili Üsküdar ilçesi olduğunu, buna göre yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının yerleşim yerinin ise Ankara olduğunu, buna göre yetkili mahkemenin Ankara Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu çerçevede yetki itirazlarının kabulü ile davanın yetkili Ankara Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesine karar verilmesini, dava dilekçesinin usulüne uygun düzenlenmediğini, delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, dava konusu paylaşım sesli ve videolu bir paylaşım olmadığı gibi sözlerde eser sahibinin hususiyetini taşımadığından dava konusu olayda ilim ve edebiyat eseri veya musiki veya sinema eseri bulunmadığını, dava konusu paylaşımda bir eserin varlığı kabul edilse dahi, paylaşımda yer alan sözlerin, eser sahibinin hususiyetini yansıtabilecek özellikleri barındırmadığını, ayrıca bu sözlerin sadece davacının kullanıma mahsus olmadığını, herkesin kullanımına açık, anonim olduğunu, eserin sahibinin davacı olmadığını, paylaşımdaki sözlerin sadece …’nun bir konserini hatırlatmak amacıyla herkes tarafından kullanıldığı biçimde kullanılan sözler olduğunu, FSEK’nun 37. maddesi ile haber amacıyla getirilen kısıtlama ile FSEK’nun 35. maddesi ile getirilen iktibas serbestisi içinde kaldığını, dava konusu paylaşımda …’nun konserinde seslendireceği bir şarkının sadece başlığına yer verilmek suretiyle yalnızca eserden alıntı yapıldığını, bu nedenle davacının iddia ettiği üzere bir mali ya da manevi hak ihlalinin söz konusu olmadığını, kaldı ki davacının tazminatı FSEK kapsamında hangi hak ihlaline dayanarak talep ettiğinin dahi açık olmadığını, ayrıca söz konusu paylaşımda eser ile reklamı yapıldığı iddia edilen kek ürünü arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, söz konusu paylaşımda kekin herhangi bir görüntüsüne veyahut reklamına yer verilmediğini, “…” ibaresinin sosyal medya hesabının adı olduğunu, tazminat için bir zararın doğması gerektiğini, dava konusu paylaşımdan dolayı davacının bir zararının olduğunun düşünülemeyeceğini, davacının işbu zararını ispat etmesi gerektiğini, “…” markasının müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin paylaşımının ifade özgürlüğünün kullanılması olduğunu, davacının iki yılı aşkın süredir iddia ettiği ihlalden haberdar olmasına rağmen, bugüne kadar dava hakkını kullanmaması nedeniyle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/12/2020 tarihli 2017/407 E. – 2020/411 K. sayılı kararıyla; “…ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE, -30.000,00-TL maddi ve 15.000,00-TL manevi tazminatın 28/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi – manevi tazminat taleplerinin reddine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,BİRLEŞEN 2017/490 E. SAYILI DAVANIN KISMEN KABULÜNE, -FSEK 68.maddeye göre belirlenen rayiç bedel olan takdiren 10.000,00-TL nin 3 katı olan 30.000,00-TL maddi ve 15.000,00-TL manevi tazminatın 28/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi – manevi tazminat taleplerinin reddine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Asıl davada davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesince ihlalin varlığı kabul edilmesine rağmen maddi tazminat tutarının … Derneği’nin 15/05/2019 tarihli yazısı dikkate alınmadan belirlendiğini, 100.000,00 TL tazminattan fahiş bir indirim yapılarak 30.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, Türkiye’de sevilen ve tanınan bir sanatçı olan müvekkilinin adının ve seslendirdiği müzik eserinin sözlerinin izin alınmaksızın davalının üretimini yaptığı “…” isimli kek ürününün tanıtımında kullanıldığını, müvekkilinin şöhretinden ve güvenirliğinden faydalanmak ve kar sağlama amacının güdüldüğünü, müvekkilinin maddi ve manevi tazminat isteme koşullarının oluştuğunu, ancak Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek neye göre belirlendiği tespit edilemeyen ve çok düşük olan 30.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu,Müvekkilinin izni alınmadan bir reklam kampanyasında adının kullanılmasının önem arz ettiğini, müvekkilinin reklam çalışmalarında alabileceği ücretin çok altında bir tazminata hükmedildiğini, … Derneği’nden gelen bilginin dikkate alınmadığı,Müvekkilinin adının izinsiz kullanılması nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmelerine rağmen yalnızca 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, müvekkilinin onayı olmaksızın … ürünü ile ilişkilendirilmesinden dolayı manevi üzüntü duyduğunu, manevi tazminatın kişilik hakları saldırıya uğrayan kişiden bir tatmin duygusu yaratması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının bundan uzak olduğunu,Her ne kadar Mahkemece müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan bir kullanım olmadığına karar verilmişse de, FSEK’nun 80/A-b-2-4. ve 80/A-b-1müvekkilinin icracı sanatçı olarak “…” isimli müzik eserinin FSEK kapsamında tüm mali ve manevi haklarına sahip olduğunu, FSEK’nun 70/1. Maddesine göre manevi tazminat talep edebileceğini, FSEK’nun 24. maddesine göre davalının eyleminin ihlal olduğunu, FSEK’nun 68/2. maddesi uyarınca müvekkilinin rayiç bedelin üç katı kadar tazminat talep edebileceğini, Müvekkilinin “…” markasının da TPMK’da tescilli olduğunu, mahkemece markasal bir kullanım bulunmadığına dair değerlendirmenin de hatalı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, yeniden yargılama yapılarak, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Asıl ve Birleşen davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede karara bağlandığını, Zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, Müvekkilinin “…” markasının sahibi olmadığını, yalnızca bisküvi üretimi yaptıklarını, kek üretimlerinin bulunmadığını, paylaşımı yapanın ve marka sahibinin başkası olduğunu, bu hususun mahkemece araştırılmadığını, Müvekkilinin yapmadığı paylaşımın ifade özgürlüğünün kullanılması olduğunu, davacıların bu özgürlüğü kullanmasını engelleyemeyeceklerini,Dava konusu paylaşımı müvekkili yapmamış olmakla birlikte, yapmış olsa bile FSEK’nun 37. maddesi uyarınca davacı …’nun konserinin duyurulması, yani haber amacıyla yapıldığından hak ihlali oluşturmayacağını, haber değeri taşıdığını ve bilgilendirmeye aşan bir kullanım olmadığını,Davacı …’nun da konserini çeşitli vasıtalarla duyurduğunu, bunun için ödemeler yaptığını,Yalnızca davacının seslendirdiği bir şarkının başlığına yer verilen paylaşım nedeniyle icracı sanatçı olan …’nun haklarının ihlal edilmediğini, …nun bu müzik eserinin sözlerinin sahibi olmadığını, Paylaşılan eser ile kek ürünü arasında bir bağlantının da bulunmadığını, Davacının müstear adının kullanılmasının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını, Müvekkilinin yaptığı paylaşımdan bir kazanç elde etmesinin mümkün olmadığını, Paylaşımda kullanılan sözlerin sadece birleşen davacı … ’ın kullanımına mahsus olmadığını, eser sahibi olduğunu iddia eden …’ın hususiyetini yansıtan özelliklere sahip olmadığını, Paylaşımda eserin varlığı kabul edilse dahi bu eserin sahibinin … olduğunun ispat edilemediğini, … ’ın bir zararının söz konusu olmadığını, bu nedenle tazminat talep edemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılmasına, davanın bütünüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kültür ve turizm Bakanlığı’nın müzekkere cevabında; dava konusu “…” isimli şiirin birleşen davacı …’a ait olduğu bildirilmiştir.Davalı tarafından dosyaya sunulan Dijital Proje Sözleşmesi incelendiğinde; davalı şirket ile ihbar olunan … Ltd. Şirketi ile web sitesi, uygulama, upp, içerik hazırlanması veya …, … gibi sosyal medya içerik yönetimiyle ilgili sözleşme imzalandığı tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince asıl davada Bilirkişiler … oluşan heyetten alınan 17/07/2017 tarihli raporda; davalının, davacının FSEK kapsamında düzenlenen, eser üzerindeki haklarını ihlal ettiği, davacının, davalının dava konusu eseri izinsiz kullanımı neticesinde maddi – manevi tazminat talep hakkı olduğu, maddi tazminat hesabının heyetin uzmanlık alanı dışında kaldığından, bu hususun mali bilirkişinin uzmanlık alanına dahil olduğu, manevi tazminat hususunun mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.İlk derece mahkemesince asıl davada Bilirkişiler …’tan oluşan heyetten alınan 01/06/2018 tarihli raporda; Davalının, dava konusu eylemlerinin Medeni kanunun 26.hükmüne aykırı olduğu, davalının haksız eylemleri nedeniyle davacının manevi tazminat isteme haklarının bulunduğu, manevi tazminat miktarı ile türünün takdirinin Mahkemeye ait olacağı, davacının maddi tazminat olarak yoksun kaldığı kazancın 30.000-TL olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince birleşen davada Bilirkişiler …’dan oluşan heyetten alınan 01/06/2018 tarihli raporda; Dava konusu uyuşmazlıktaki “…” isimli şiirin FSEK m.2/1 çerçevesinde dil ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, … isimli şiirin eser sahibinin davacı olduğu, davacının şiirinin izinsiz olarak bir parçasının kullanılmasının eser sahibi olan davacının mali haklarından FSEK 22 çerçevesinde çoğaltma, FSEK 23 çerçevesinde yayma hakkının ihlali sayılabileceği, davacının reklamda eserin sahibi olarak belirtilmemesi sebebiyle manevi hak türü olan FSEK 15. maddedeki adın belirtilmesini isteme hakkı ihlal edilmiş olacağından davacının manevi tazminat talebin hakkı olduğu manevi tazminatın türü ve miktarını takdir hakkının mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince birleşen davada Bilirkişiler …’dan oluşan heyetten alınan 08/01/2019 tarihli raporda; Dava konusu uyuşmazlıktaki davalı firmanın logosu altında yayınlanan … isimli şiirin ilk dizelerinin yer aldığı görselin dolaylı-dolaysız reklam niteliği taşıdığı, haber ve duyuru niteliği taşımadığı, şiirin şarkı sözü olarak yaygınlaşması nedeniyle toplumda bilinirliğinin olduğu ve bu nedenle şiirin ilk dizeleri için davacının isteyeceği rayiç bedelin en az 10.000 TL en çok 20.000TL aralığında olabileceği, davacının, tespit edilmiş olan bedelin FSEK m.68’e göre en fazla 3 katını talep etme hakkının olduğu, davacının isminin belirtilmemesi nedeniyle manevi tazminat isteme hakkının doğduğu, davacının isminin belirtilmemesi nedeniyle manevi tazminat isteme hakkının doğduğu, manevi tazminat bedelinin mahkemenin takdirde olduğu, tensip kılınacak tutarlara ihlal tarihi olduğu beyan edilen 28/09/2014 den itibaren taleple bağlılık ilkesi uyarınca yasal faiz tahakkuk ettirilmesinin kadri marufunda olacağı, kararın ilanına ilişkin talebin mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekeceği bildirilmiştir.
G E R E K Ç E:Asıl dava, davacının icracı sanatçı olarak hak sahibi olduğu “…” isimli şarkı sözlerinin bir kısmının ve adının davalıya ait internet sitesinde ve sosyal medya hesaplarında kullanılması nedeniyle FSEK kapsamındaki mali ve manevi haklarının ihlal edildiği iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.Birleşen dava ise; davacıya ait “…” isimli şiirin bir kısmının davalıya ait internet sitesinde ve sosyal medya hesaplarında adına yer verilmeksizin izinsiz kullanılması suretiyle FSEK kapsamındaki mali ve manevi haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, asıl davanın davacısı … vekili tarafından asıl davayla ilgili, davalı vekili tarafından asıl ve birleşen davayla ilgili karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı vekili birleşen davanın yetkisiz mahkemede açıldığına dair istinaf talebinde bulunmuşsa da, HMK’nun 16/1. maddesine göre haksız fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesinin de yetkili olduğu, davaya konu paylaşımın internet ortamında gerçekleştiği, bu nedenle etkisi tüm ülkede görüleceğinden, davalı vekilinin yetkiye ilişkin istinaf talebi kabul edilmemiştir.Davalı vekili zamanaşımının gerçekleştiği iddiasıyla da istinaf talebinde bulunmuşsa da, dava konusu kullanımın asıl davada davacı tarafça 28/09/2014 tarihinde tespit edildiği, bu kullanıma son verilmesi için Beşiktaş … Noterliği’nin 10 Ekim 2014 tarihli, … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya gönderildiği, zamanaşımını kesen bu ihtarnameden sonra TBK’nun72/1. maddesinde haksız fiillerle ilgili belirlenen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 27/09/2016 tarihinde davanın açıldığı, bu nedenle asıl davayla ilgili zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Birleşen davayla ilgili olarak da, birleşen davacının davalıya 06/12/2016 tarihinde yazılı ihtarda bulunulduğu, birleşen davacının dava konusu kullanımdan daha önce haberdar olduğuna dair davalı tarafça bir delil sunulmadığı gibi, kullanımın tespit edildiği 28/09/2014 tarihinden itibaren TBK’nun 146. maddesi uyarınca olaya uygulanması gereken 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 28/02/2017 tarihinde birleşen davanın açıldığı, bu nedenlerle birleşen davayla ilgili zamanaşımı itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça dava konusu kullanımların yapıldığı sosyal medya hesaplarının müvekkiline ait olmadığına dair istinaf talebinde bulunulmuşsa da, yargılama sırasında böyle bir savunmada bulunmadıkları, yargılama sırasında yapmadıkları itirazları istinaf aşamasında ileri süremeyecekleri, kaldı ki 28/09/2014 tarihli paylaşımın davalıya ait www…com.tr alan adlı internet sitesinde yapıldığı ve bu internet sitesinin de davalı şirkete ait olduğu tespit edilmiştir.Davalı taraf bu paylaşımın müvekkilinin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, haber niteliği olduğunu, bu nedenle davacıların haklarının ihlal edilmediğini savunmuşsa da, alınan bilirkişi raporları ve incelenen davalıya ait sosyal medya hesaplarındaki kullanımlar ile, davalıya ait “…” isimli kek ürününün adıyla birlikte yapılan paylaşımın dolaylı reklam niteliğinde olduğu, bu nedenle FSEK’nun 37. maddesinde tanımlanan haber amaçlı bir kullanım olmadığı gibi ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmakla, bu yöndeki istinaf talepleri de kabul edilmemiştir.Davalı tarafça bu paylaşımın asıl davada davacı …’ın kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını, ayrıca birleşen davada davacı …’ın eserine tecavüz niteliğinde olmadığı belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuşsa da; asıl davayla ilgili yapılan değerlendirmede; davalının tespit edilen kullanımında, asıl davanın davacısı …’ın icracı sanatçı olarak seslendirdiği “…” isimli müzik eserinin güftesinin bir satırının altına davacının isminin yazıldığı anlaşılmıştır. İsim üzerindeki hak, kişilik haklarındandır. İsim üzerindeki hak, kişiliğin bütünlüğünü oluşturan en önemli varlıklarından biri olduğundan TMK’nun kişiliğin korunması ile ilgili 24. ve 25.maddeleri hükümlerinden yararlanabileceği gibi 26.maddedeki özel hükümler de uygulama alanı bulabilecektir. TMK’nun 26.maddesine göre ismi haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini, haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararın giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir.Davaya konu olayda Türkiye’de tanınmış bir sanatçı olan davacı …’dan (…) izin alınmaksızın “…” isimli kek ürünün dolaylı reklamı için, isminin, reklam amaçlı izinsiz olarak yayınlanması, hukuka uygunluk sebepleri bulunmadıkça hukuka aykırıdır. İsmin izinsiz yayınlanması emredici nitelikte bir kuralla yasaklanmıştır. Davalının, davacının ismini ticari amaçlarla kullanması ve bundan ticari yarar elde etmeyi amaçlaması kusurlu olduğunu göstermektedir. Toplum tarafından tanınan davacının isminin, izinsiz olarak kitle iletişim aracı ile bir çok kişiye ticari amaçlı olarak ulaştırılması dikkate alındığında, Medeni Kanunun 26.maddesi gereğince davacının kişilik haklarına tecavüz edildiği, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin asıl davayla ilgili istinaf taleplerinin tümden reddine karar vermek gerekmiştir.Birleşen davayla ilgili ise; davacı … “…, …” şiirinin eser sahibi olduğunun Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kayıtları ile tespit edildiği, şiirin FSEK’nun 2/1. maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, davacının şiirinin izinsiz olarak bir parçasının kullanılmasının eser sahibi olan davacının mali haklarından FSEK’nun 22.maddesi çerçevesinde çoğaltma, 23.maddesi çerçevesinde yayma hakkının ihlal edildiği, ayrıca eserin sahibi olarak belirtilmemesi sebebi ile FSEK 15.maddedeki ismin belirtilmesini isteme hakkı da ihlal edilmiş olduğundan, davacının FSEK 68.maddesi ve 70. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat talep edebileceği anlaşılmakla, davalı vekilinin birleşen davayla ilgili istinaf taleplerinin de tümden reddine karar vermek gerekmiştir.Asıl davada davacı …’ın hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının az olduğuna yönelik istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; davacının isminin izinsiz olarak ticari amaçla kullanılması nedeni ile fiili bir zararı oluşmadığı gibi, kendisi tarafından zaman ve emek harcanarak gerçekleştirilen bir reklam konsepti de söz konusu değildir. Davalı tarafça yalnızca davacının adı ve seslendirdiği bir şarkının güftesinden bir satır kullanılarak, ürünün dolaylı reklamı yapılmıştır. Ancak davacının isminin ticari amaçla kullanılması için kendisinden izin alınmış olsaydı elde edebileceği kazançtan yoksun kalmıştır. Uzman bilirkişilerden alınan bilirkişi raporu, sektörel uygulama ve davacının şöhreti, kullanımın türü, şekli, mecrası dikkate alınarak davacının 30.000,00 TL maddi tazminat, 15.000,00 TL manevi tazminat isteyebileceğine dair mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varılarak, bu yöndeki istinaf talepleri kabul edilmemiştir.Asıl davada davacının icracı sanatçı olarak FSEK’ten kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal edildiği, aynı zamanda tescilli markasının da izinsiz kullanıldığına dair istinaf talepleriyle ilgili yapılan incelemede; davalının kullanımının davacı tarafça icracı sanatçı olarak seslendirilen şarkının güftesinin bir satırının yayınlanmasından ibaret olduğu, davaya konu kullanımın içeriğinde yer alan şiirin davacıya ait olmayıp, birleşen davadaki davacı …’a ait olduğundan, davacının eser sahipliğinden kaynaklı bir kullanımının söz konusu olmadığı, yine davacının icracı sanatçılık vasfından kaynaklanan bir ihlalin de söz konusu olmadığı, davacının icracı sanatçı sıfatının ihlali için davacının icrasının yani seslendirdiği musiki eserinin reklamda kullanılmasının gerektiği, davaya konu olayda böyle bir kullanımın söz konusu olmadığı, her ne kadar davacının “…” ibareli tescilli markası mevcut ise de dava konusu kullanımın markasal bir kullanım da olmadığı, 6769 sayılı SMK hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, zira olayda markanın fonksiyonuna uygun mal ve hizmet sınıflarına yönelik bir kullanımdan ziyade, kişinin isminin izinsiz kullanımının söz konusu olduğu anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Açıklanan tüm bu nedenlerle; ilk derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, asıl davada davacının, asıl ve birleşen davada davalının istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl davada davacı vekilinin, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl davada davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın asıl davada davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Asıl davada davalı taraftan asıl dava yönünden alınması gereken 3.073,00 TL nispi harçtan, peşin alınan 1.536,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,02 TL eksik harcın asıl davada davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Birleşen davada davalı taraftan birleşen dava yönünden alınması gereken 3.073,00 TL nispi harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.013,70 TL eksik harcın birleşen davada davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-İstinaf yargılama giderleri olarak yalnız Asıl davada Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 110,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 55,25 TL’sinin davalıdan alınarak asıl davada davacıya verilmesine, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.