Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1937 E. 2023/1418 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1937 Esas
KARAR NO: 2023/1418 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2021
NUMARASI: 2017/732 E. – 2021/195 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli) & Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 11.01.2016 tarihinde kurulduğunu, ana faaliyet konusunun yiyecek ve içecek hizmetleri olduğunu, … numara ile müvekkili adına “…” markasının 35, 41 ve 43. sınıflarda (yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri) tescilli olduğunu, işletme adının “…” olduğunu, restoranın İstanbul’da “…” adıyla tanındığını, “…” adının aynı zamanda müvekkiline ait tescilsiz marka olduğunu, menüde … , … şeklinde ürünlere yer verildiğini, tanıtımlarının … yayınlandığını, Müvekkili şirketin müşteri çevresinden 18.09.2017 tarihinden itibaren yoğun telefonlar ve mesajlar alındığını ve “… Mah., ….. Sok.T No: … Topağacı-İstanbul” adresinde 20.09.2017 tarihinde “… ” adı ile bir restoran açılacak olmasının sosyal medyadan duyurulduğunu, dolayısıyla davalının müvekkili şirketin Teşvikiye Şubesi olarak algılandığını ,müvekkiline ait ticaret unvanı, işletme adı, tescilli ve tescilsiz markalarla aynı/ayırt edilemeyecek benzer işletme adı, marka ve alan adı kullanımlarının ( …) olduğunu , bu durumun müvekkilinin markasının aynı/ ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu, kullanımın müvekkilinin unvanı, işletme adı ve tescilsiz markası ile de benzer olup karışıklık yarattığı, müvekkilinin tescilsiz markasının altıgen içine büyük harflerle “…”, küçük harflerle de “…” yazıldığını, adresten esinlenildiğini, yer bildirdiğini, davalının da dörtgen içine “…”, küçük harflerle “…” yazarak yer bildirdiğini, Teşvikiye şubesi olarak algılanacağını, davalının 43 .sınıfta … nolu başvurusunun reddedildiğini, … sayılı marka başvurusuna itiraz edildiğini belirterek, davalıya tebligat yapılmaksızın delil tespitine, ihtiyati tedbir kararı verilmesine, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi ve durdurulmasına, şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili ile www…com alan adı ile sosyal medya hesaplarına erişimini engellenmesine, kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 14/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini arttırarak, 161.015,29 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının markasını tescil ettirdiği gibi kullanmadığını, dava dilekçesinde farklı kullanımlara yer verildiğini, davacının markasını sulandırdığını, tescilli markanın “…” olsa da fiiliyatta kullanımın farklı olduğunu, “…” markasının dava dışı … adına 11.08.2017 tarihinde yapılan … sayılı marka başvurusunun reddine sebep olan … sayılı marka aleyhine Bakırköy l FSHM de 2018/535 Esas sayılı iptal davasının açıldığını, davacı markasının benzer görülmediğini, “…” ibaresinin genel bir ifade olması sebebi ile zayıf marka olduğunu, “…” ibaresinin kapı numarası, …’nin ise mahalle adı olması sebebiyle yer bildirildiğini, davacının tescilli markasında yer alan “…” ibaresinin kapı numarası olduğunun dava dilekçesi ile öğrenildiğini, tescilsiz olan “…” ibaresi ile restoranın tanındığı yönündeki iddialarının menüdeki “…” kullanımı ile ispat edilemeyeceğini, tarafların faaliyet alanları örtüşse de konsept, mutfak sair tarzların farklı olduğunu, davacının mutfak-bar-müzik şeklinde davalının da yeni nesil meyhane olduğunu, davacının markasının tanınmış olmadığını, haksız kazanç elde etmenin, itibarına zarar verme iddiasının iyiniyetli olmadığını, iltibas bulunmadığını, … ibaresinin zayıf nitelikte olduğundan tecavüzün oluşmayacağını belirterek, davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarihli 2017/732 E. – 2021/195 K. sayılı kararıyla; “…- Davalı eyleminin davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,- BK hükümleri, markanın kullanıldığı süre, somut olayın niteliği, markanın tescilli olduğu süre ve kullanılan süreye göre keza hak ve nesafet ilkelerine göre takdiren 104.936 TL maddi tazminatın ve somut olaya uygun görülen 10.000 TL manevi tazminatın 26.10.2017 tarihi haksız fiil tarihi kabul edilerek (işyerinden alınan satış fişi ek 34 nolu delil haksız fiil tarihi olarak kabul edilmiştir) 26.10.2017tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsile ile davacıya verilmesine, maddi tazminatta ıslah ile talep edilen fazlaya istemin reddine,- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan alınmasına,- Mahkememizce verilen 27.3.2019 tarihli tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına,-www…com alan adı ve davalılarca kullanılan sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine, alan adının terkini idari bir işlem olduğundan karar kesinleştiğinde alan adının kalıcı olarak erişime kapatılması için ESB ne müzekkere yazılmasına,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davada talep edilen maddi tazminatın 08/01/2020 tarihli raporda bilirkişiler tarafından yanlış hesaplandığını, rapora itiraz ettiklerini, davalının cirosunun 2016 ve 2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre hesaplandığını, ancak tecavüzün 2017 Eylül ayında başladığını, halen devam ettiğini, 2016 yılı ile bir ilgisinin bulunmadığını, 2017 yılı beyannamesine göre tazminatın 161.015,29 TL olarak hesaplanmasına rağmen Mahkemece hatalı hesaplama yapan kök rapora itibar ederek karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kısmi ret kararının kaldırılarak, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin temsilcisi … “…” markasının tescili için yaptığı başvurunun TPMK tarafından reddedildiğini, redde neden olan ve dava dışı … ait … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü için dava açtıklarını, yapılan görüşmeler sonucunda müvekkili şirketin bu markayı devraldığını, davacının … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü için İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı davasını açmalarına ve bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep etmelerine rağmen Mahkemece bu talebin haksız olarak reddedildiğini, buna ilişkin gerekçeli kararda bir gerekçeye yer verilmediğini, bu durumun Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin 2010 tarihli “…” markasının sahibi olması nedeniyle markayı kullanım hakkına sahip olduğunu, bu markanın davacının markasından daha eski tarihli olduğunu, müvekkilinin sonradan başvurulan bir marka hakkına dayanmadığını, SMK’nun 155/1. maddesinin uygulanamayacağını, bu nedenle markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, Müvekkilinin alan adına ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine karar verilmesinin, müvekkilinin 2010 tarihli “…” markasının sahibi olması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, Hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, dosyadaki tüm olgular gözetilerek maddi tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının manevi bir zararının bulunmadığını,Davacı tarafça kullanıldığı ifade edilen bahçe konseptinin İstanbul’da pek çok lokanta tarafından eskiden beri kullanılan bir konsept olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından da kullanılmasının bir tecavüz oluşturmayacağını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Davacıya ait … nolu “…” ibareli markanın 41, 43 ve 35.sınıf için 11/05/2016 başvuru tarihi ile 25/11/2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Dava dışı … adına tescilliyken yargılama sırasında davalı şirkete devredildiği anlaşılan 26/10/2010 başvuru, 09/01/2012 tescil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının tescil kaydı incelendiğinde; 06,09, 16, 19, 25, 35, 36, 37, 38, 42, 43 ve 44. sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.Davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan … adına tescilli 28/05/2018 başvuru, 19/02/2019 tescil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının “Yiyecek ve içecek hizmetleri” de dahil olmak üzere 43. sınıfta tescilli olduğu tespit edilmiştir. Davacı … nin ticari sicil kaydı incelendiğinde 11.01.2016 tarihinde odaya kayıt olduğu ve faaliyet konusu içinde yeme/içme restoran hizmetleri, yiyecek içecek satışı gibi konuların da yer aldığı tespit edilmiştir.Davalı …’nin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 04/04/2016 tarihinde tescil edildiği, … ortaklarından birisi ve yetkilisi olduğu, faaliyet konusu içinde yeme/içme restoran hizmetleri, yiyecek içecek satışı gibi konuların da yer aldığı tespit edilmiştir.Dosya incelendiğinde; davacı vekilinin 18/06/2018 tarihli dilekçesi ile talep ettikleri maddi tazminatın öncelikle davacının elde ettiği gelire göre SMK’nun 151/2-b maddesi uyarınca, bu mümkün olmazsa lisans bedeline göre SMK’nun 151/2-c maddesi uyarınca hesaplanmasını talep ettiklerini bildirdiği, daha sonra 27/03/2019 tarihli duruşmada ise maddi tazminatın lisans bedeline göre hesaplamasını talep ettiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince tedbir isteminin değerlendirilmesi için marka vekili Bilirkişi … görevlendirilmiş ve bilirkişinin mahkemeye sunduğu 16/11/2017 tarihli raporunda; Davacı yanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 35, 41, ve 43. sınıflarında … kod numaralı “…” ibareli markasının bulunduğunu, karşı yanın gerek www…com alan adı, …/…, instagram/…, foursquare/… şeklindeki sosyal medya hesapları içerisinde, gerekse fiili işyerinde yaptığı incelemede “…” unsurlu kullanımlarını yoğun bir şekilde sürdürmekte olduğunu, davalı … adına tescilli / tescil aşamasında herhangi bir markanın bulunmadığı; davacı yanın davalı firma yetkilisi olduğunu beyan ettiği; dosya münderecatında var olan evraklar arasında da yer aldığı üzere; … adına … kod numarasını ve ” … ” ibaresi ile “…” unsurlu görselini ihtiva eden markanın tescil müracaatının Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 43. sınıfında tescil müracaatına konu edildiğini, müracaatın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından re’sen reddedildiğini, red kararına karşı müracaat sahibinin itirazlarını Türk Patent ve Marka Kurumu’na bildirdiğini, itiraz bakımından incelemenin devam ettiğini; … kod numarasını ve “…” ibaresi ile görselini ihtiva eden markanın tescil müracaatının Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 43. Sınıfında tescil müracaatına konu edildiğini, markanın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 27.09.2017 tarihli 285 sayılı bültende yayınlandığı; markanın yayınına davacı yan tarafından itiraz edildiğini, itirazın TPMK nezdinde inceleme aşamasında olduğunu; her iki marka bakımından da koruma süresinin tescil müracaatı ile birlikte başladığını, davalı yanın firma yetkilisi adına yapılmış olan müracaatlara yönelik olarak gerçekleştirmekte oldukları ilgili markasal kullanımları bakımından nihai değerlendirmelerin idarenin kararı ve markaların tescil sürecinin nihayetlenmesi ile birlikte yapılabileceği, davalı yanın tespit edilen kullanımlarının bahse konu görselleri ile benzerlik arz etmek ile birlikte, ilgili müracaatlar ile birebir mahiyette olmadığı, davalı yanın ihtilaf konusu kullanımlarının “…” unsurlu görseli üzerinde yoğunlaştığı, ancak kullanım ile ilk müracaat arasındaki benzerlik derecesinin hayli yüksek olduğu, her ne kadar “…” ibaresi zayıf marka olarak nitelenebilecek ise de karşı yanın “…” unsurlu şeklindeki görsel ile ( gerek alan adı, gerek sosyal medya hesapları üzerinden, gerekse de işyerinde) yapmakta oldukları kullanımların raporda görsellerine de yer verildiğinden, davacı yana ait markalar ile iltibas teşkil edebilecek nitelikte bulunduğuna dair görüş bildirmiştir.İlk derece mahkemesince Bilirkişiler marka vekili …, mali bilirkişi …, sektör bilirkişisi Muhlis … oluşan bilirkişi heyetinden alınan 10/02/2019 tarihli raporda; davalının … numara ile yapmış olduğu “…” ve … numara ile yapmış olduğu “…” ibareli marka başvurularının reddedildiğini, davalı tarafından yeme içme, restoran sektöründe kullanılan “…” ibaresinin ve marka başvurularının davacının tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı,6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz hükümlerine aykırı bir fiil işlenmiş olduğu ve haksız rekabet oluşturduğu, davalı yanın ticari defterlerinin raporda açıklandığı üzere detaylı olarak incelenemediği, davalının ticari defterlerini ibraz etmesi halinde davacının olası zararının tespit edilebileceği, mali yönden herhangi bir tespit yapılamadığına dair görüş bildirmişlerdir.İlk derece mahkemesince Bilirkişiler marka vekili …, mali bilirkişi …, sektör bilirkişisi Muhlis … oluşan bilirkişi heyetinden alınan 08/01/2020 tarihli ek raporda; davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numara ite “… “ markasının 43. sınıfta marka devrinin Marka Siciline işlendiği, … numara ile 43. sınıfta “… ” markasının dava dışı “…” adına 19.02.2019 tarihinde tescil edildiği, davalı tarafından yeme/içme, restoran sektöründe kullanılan ” …” ibaresinin davacının tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı, davalı şirketin Kurumlar Vergisi Beyannamesinden çıkarılan Gelir Tablosuna göre, 2016 ve 2017 yılının ortalama cirosunun 699.578,00 TL olduğu, buna göre, işbu cironun % 15’lik kısmına isabet eden tutarın da (699578,00 x 0,15)= 104.936,00 TL olacağına dair görüş bildirmişlerdir. Rapora itiraz edilmesi üzere heyete Marka hukukunda uzman akademisyen Prof Dr….’inde bulunduğu heyetten alınan 30/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; SMK m. 7, 29, TTK m. 54, 55/1/a/4 ve TBK m. 49-51 hükümleri çerçevesinde davalı fiilinin davacının tescilli “…” markasına tecavüz ve haksız rekabet eylemi teşkil ettiğini, davacının talep edebileceği tazminat tutarının Mahkeme tarafından olayların akışına ve zarar görenin aldığı önlemler dikkate alınarak tespit edilebileceği, yahut İTO’nın belirlemiş olduğu oran kapsamında 161.015,29TL olarak kabulünün Mahkeme’nin takdirinde bulunduğuna dair görüş bildirmişlerdir. İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı dava dosyası ilk derece Mahkemesince dosya içine getirtilerek incelendiği, taranmadığı için UYAP ortamında incelenemediği, içeriği hakkında gerek duruşma tutanağında, gerekse de gerekçeli kararda bir açıklama mevcut değilse de, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin müzekkere cevabı ile davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine marka hükümsüzlüğü davası açıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın, alan adının iptali davasıdır.İlk derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı taraf davasını kendi adına 41, 43 ve 35. sınıflarda tescilli “…” ibareli markasına ve “…” ibaresini tescilsiz kullandığı iddiasıyla öncelik hakkına dayandırmıştır.Dosya kapsamı ile davalı şirketin, davacının tescilli markasından daha önce dava dışı kişi adına tescilli … tescil numaralı “…” markasını yargılama sırasında devralarak, davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü için İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı davasını açtığı ve işbu davanın karara bağlandığı tarihte hükümsüzlük davasının halen derdest olduğu anlaşılmıştır.Davalı vekili bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep ettiği halde, Mahkemece bu talep reddedilerek yargılamaya devam olunarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmişse de, davacıya ait markanın hükümsüz kılınması halinde hükümsüzlük ilk tescil tarihinden itibaren sonuç doğuracağından ve davacının davaya dayanak yaptığı tescilli bir marka hakkı kalmayacağından, yerleşik Yargıtay uygulamalarının da bu yönde olduğu dikkate alınarak, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiği halde, bekletici mesele yapılmaması doğru olmamış, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebinde haklı olduğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin diğer istinaf talepleri ile davacı vekilinin istinaf talepleri bu aşamada incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/345 Esas sayılı davasının sonucunun araştırılarak, henüz karara bağlanmamış veya karara bağlanmakla birlikte kesinleşmemişse, sonucunun bekletici mesele yapılarak, yargılamaya buna göre devam edilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 28/04/2021 tarihli 2017/732 E. – 2021/195 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dairemiz kararı doğrultusunda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekilinin istinafının kabulü, davalı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmekle, istinaf peşin harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 8,80 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 4,40TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 51,20 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 25,60 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.