Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1936 Esas
KARAR NO: 2023/1398
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2018/172 2020/290
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARINDA ÖZETLE:DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının tescilli markasını SMK’nın 9. maddesine uygun şekilde ciddi bir şekilde kullanmadığını, davalı adına tescilli 15.02.2012 tarihli … sayılı “…” ibareli markanın müvekkili adına tescilli … tescil sayılı tanınmış “…” ibareli marka ile iltibas yarattığını, taraf markalarının aynı sınıfta yer aldığını, her iki şirketin de aynı ticaret alanı ile iştigal ettiğini, davalı markasının esaslı unsurunun … ibaresi olduğunu, “ak” ibaresinin tali unsur olup, markaya ayırt edicilik katmadığını, “…” ibaresinin büyük ihtimal ile tescil engelinden kaçmak için markaya eklendiğini, ancak ayırt edicilik katmadığını, davalı markasının, müvekkili markasının yeni bir versiyonu ve/veya devamı izlenimi yarattığını, ayniyete varacak ölçüde benzer olduğunu, davalının müvekkilinin “…” markasının kullanım ve tanınmışlığından faydalanarak haksız yarar elde etmek istediğini, tüketicilerin müvekkilinin “…” markalı ürünlerini almak isterken davalının “…” ibareli markasını taşıyan mal ve hizmetleri satın alabileceğini, bunların farklı marka olduğunu algılasalar bile markaların birbirleri ile idari ve mali olarak irtibatlı şirketlere ait olduğu zannını uyandıracağını, müvekkilinin şirketin ve tanınmış markasının itibarını zedelenebileceği ve ticari kayıp söz konusu olabileceğini, davalının kötüniyetli olduğunu, TPMK tarafından resen reddedilen 17. sınıfta başvurulan … no’lu ““…” markasının davalı tarafından başvurulduğunun düşünüldüğünü, ayrıca davalının … nolu “…” ibareli marka başvurusuna davacı tarafından itiraz edildiğini iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın 5 yıl süre ile ciddi kullanılmama nedeni ile hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, ciddi kullanımın tespiti halinde anılan markanın müvekkili adına tescilli … başvuru ve … tescil sayılı tanınmış “…” ibareli marka ile iltibas yaratması sebebi ile hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … tescil sayılı “…” markasıyla piyasada tanınmakta olduğunu, markasını aktif olarak da kullandığını, davacının müvekkiline ait markadan haberdar olmasına rağmen veya markayı bilebilecek olmasına rağmen, markanın tescilinden 5 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra hükümsüzlük davası açtığını, iptal ve hükümsüzlük taleplerinin farklı hukuki neticeler doğurduğunu, kanunda kullanamama sebebi ile hükümsüzlük talebinin düzenlenmediğini, talebin hukuka aykırı olduğunu, taraflara ait markaların birbirinden farklı olduğunu, her iki markanın tescilli olduğu emtialardan yalnızca kauçuk emtiasının ortak olduğunu, her iki markanın görsel bakımdan da tamamen birbirinden farklı olduğunu, markalar arasında işitsel ve kavramsal açıdan da bir benzerlik bulunmadığını, markaların tüketici nezdinde karıştırılmalarının mümkün olmadığını, davacı markasının tanınmışlığa ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığını ve müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:”….-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın sadece tescilli olduğu, 17. Sınıftaki “…” , lastik, amyant(asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk veya folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler, yalıtım(izolasyon), dolgu ve tıkama malzemeleri (derz dolgular, contalar, o-ringler dahil), kılıf ve rakorları tekstilden hortumlar” emtiaları yönünden kullanmama nedeniyle iptaline,-Sair emtia ve talepler yönünden davanın REDDİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Gerekçeli kararda ve davalı yanın sunduğu delillerde davalının kullanımlarının “…” olarak kullanıldığının tespit edildiğini, oysa davalının markasının “…” olduğunu, markanın tescil edildiği şeklinde kullanılması gerektiğini, ancak Mahkemece markanın “…” olarak kullanımını markanın kullanımı olarak kabul edildiğini, “…” olarak kullanılan deliller kullanıma ait olarak kabul edilemeyeceğini,Mahkeme kararı ve Bilirkişi raporunda yer alan ve kullanım ispatı olarak kabul edilen faturalara bakıldığında, marka görselinin benzer olduğu gözükse de, faturalarda yer alan marka görselinde davalı markada yer alan “…” ibaresinin olmadığı, sadece “…” ibaresinin yer aldığını, bu nedenle bilirkişi raporunun hatalı olduğunu,Markanın, marka sicilinde tescil edildiği şekilde kullanılması gerektiğini, markanın unsurlarının değiştirilerek kullanılmasının kullanım olarak kabul edilemeyeceğini, tescil edildiğinden farklı olarak başka bir markaya, huzurdaki davada müvekkil markasına iltibas yaratacak şekilde kullanılmış ise, bu kullanımın kötü niyete delil de teşkil edeceğini, marka hakkına tecavüzün gerçekleşmesi için “bağlantı kurma ihtimalinin olması” yeterli görülmesi gerektiğini, burada da müvekkiline ait tescilli marka ile davalı “ …” marka arasında bağlantı kurma ihtimalinin bulunması nedeniyle müvekkilinin haklarının ihlal edildiğini, tüketicinin genel alışveriş alışkanlıklarının ve eğilimlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu sınıfta yer alan emtialar muadil olarak kullanılan eşyaların oldukça sık kullanıldığı mallar olduğunu, bu nedenle tüketiciler özel bir kitle olsa bile, muadil ürün alırken ortalama tüketici gibi davranıp, her zaman kullandığı ürünün akılda kalma açısından kolayca bir başkasını alabileceğinin ifade olunabileceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili katılma yolu ile başvurduğu istinaf dilekçesinde özetle;Bir sınıfta sayılan emtiaların hepsinin aynı oranda kullanılması beklenemeyeceğini, önemli olan hususun belirli bir sınıftaki emtialardan kullanımın varlığının olup olmadığı olduğunu, müvekkilinin 17. Sınıfta tescilli emtiaların çoğu için ciddi kullanımı olduğu tespit edildiğini, bu nedenle Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın yerinde olmadığını,dosya kapsamında alınan 03.09.2020 tarihli bilirkişi raporunun 10.sayfasında “2014-2017 yılları arasını kapsayan faturaların yüzeysel olarak incelendiğinde” ifadesinin kullanıldığını, bilirkişiler tarafından açıkça faturaların yeterli incelenmediğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yerinde olmadığını, bilirkişi raporunda sadece 2017 yılı ocak ayı detaylı incelemeye tabi tutulduğunu, sadece bir ay üzerinden değerlendirme yapıldığını,sonuç olarak 17. Sınıfta tescilli emtiaların çoğunluğu için ciddi kullanım olduğu tespit edilerek haklı oldukları yine kanıtlanır nitelik kazandığını, ancak 17. sınıftaki tüm emtialarda müvekkilinin markasını kullandığının belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Dava konusu marka; … sayı ile tescilli “ … +şekil” ibareli marka olup 15.02.2012 başvuru tarihi ile 17.01.2013 tarihinde 17.sınıfta davalı adına tescil edilmiştir.Birinci bilirkişi heyetinde marka vekili … ve SMM … müşeterek raporunda; davlının … unvanı ile 22.12.2010 da Ticaret odasına kaydolarak unvanı her alanda kullandığı, markasını tescil ettirdiği, markaların benzerliğinin … rakor genel tabir olarak sektörde kullanılmasından kaynaklandığını, hükümsüzlük talebinin süresinde yapılmadığını, marka logo ve görselin farklı olduğunu, TPE nin bu farklılığı teyit ettiğini bildirmişlerdi. Ek raporlarında; 2012-2017 tic defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, unvanın her alanda kullanıldığını, davalının ticari işlemlerde … üretimi ve hortum tedariğinin yanı sıra satışında da ana unsur olarak bu ürünlerden oluşan satış faturaları olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Marka Uzmanı …, Mali Müşavir … ve sektör bilirkişisi Makine Mühendisi … tarafından oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda sonuç olarak, davalıya ait 15.02.2012 tarihli … sayılı “ …” ibareli markanın, davalı tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı taraf adına tescilli “…” ibareli markanın, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde, tescilli olduğu 17. sınıfta sayılan; “kauçuk, hortum, lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru, rakor, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç)” emtialarında ciddi şekilde kullandığı, yine 17. sınıfta sayılan ; “gütaparke, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler, yalıtım (izolasyon), dolgu ve tıkama malzemeleri (derz dolgular, contolar, o-ringler dahil), kılıf ve rakorları tekstilden hortumlar.” emtialarında ciddi kullanımının bulunmadığı ve diğer emtialar yönünden ciddi kullanımının olduğu, görsel, işitsel, kavramsal bakımdan incelendiğinde bütünsel olarak davacının … tescil sayılı … ibareli markası ile halk tarafından ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin olmadığı, davalı markasının başvuru tarihi 15.02.2012 olmakla huzurdaki davanın SMK md. 25/6 maddesinde yer alan 5 yıllık hak düşürücü süreden sonra 12.04.2018 tarihinde açıldığı dikkate alındığında bu hususunda davacı aleyhine netice doğurduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE Dava, terditli açılmış olup davacı öncelikle markanın kullanmama nedeni ile iptalini, kabul edilmediği takdirde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince kullanmamaya dayalı iptal talebinin kısmen kabulüne, sair taleplerin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta mahkemece aşamalarda iki ayrı bilirkişi raporu alınmıştır. Davalının markası “…+ ŞEKİL” şeklinde olup markanın tescilli olduğu halinde … ibaresinin ve şeklin ön planda olduğu görülmektedir. Davalının delil olarak sunduğu fatura, katalog ve sair basılı evraklar incelendiğinde; davalının … şeklindeki markasal kullanımlarında markanın esas unsurunun değiştirilmediği, kullanımların tescil kapsamında olduğu anlaşılmakla davacının bu yöndeki itirazlarının reddi gerekmiştir. Son alınan bilirkişi raporunda markanın kullanıldığı alt sınıfların tek tek belirlendiği, diğer sınıflar yönünden kullanıma rastlanmadığı gibi davalının da kabul edilmeyen alt sınıflar yönünden kullanımı belirleyici delil sunmadığı, markanın tüm alt sınıflarda ciddi kullanımı gerektiği dikkate alındığında davalı yanın istinafının esastan reddi gerekmiştir.Mevcut delil durumuna göre markanın kullanmama nedeni ile kısmen iptaline karar verilmesi yerinde olduğu gibi davacının reddedilen alt sınıflar yönünden hükümsüzlük istemi incelendiğinde; davalının tescilde kötüniyetinin ispat edilemediği, markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre geçtiği dikkate alındığında mahkemenin bu yöndeki istemi reddi de yerinde görülmüş, taraf vekillerinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.