Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1931 E. 2021/1983 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1931 Esas
KARAR NO: 2021/1983 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2021
NUMARASI: 2018/1405 E. – 2021/804 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının kendisine ait olmayan ve gıyabında sahte düzenlenen bir senetle aleyhinde icra takibi yapıldığını bu takiple ilgili ödeme emrinin başka bir adrese gönderilerek kesinleştirildiğini, yapılan tebligat mernis adresine yapılmadığını, yapılan tebligatın kanuna aykırı tebliğ edildiğini, tebligatın ayrı oturduğu annesinin adresine gönderilerek ona yapıldığını, annesini cahil biri olup ne olduğunu bilmediği için tebligatı attığını, bu sebeple bilgi sahibi olmadığını, böyle bir borcunun olmadığını, böyle bir senet tanzim edip imzalamadığını, alacaklı tarafın şahsına ait olan … plakalı aracın tamirdeki mahallinden alınarak muhafaza altına alındığını, ayrıca bütün banka hesaplarına haciz konulduğunu, ticaretini engellemek suretiyle işine engel olunduğunu, mahkeme dosyasının neticelenene kadar icra dosyasına müzekkere yazılması halinde icra dosyası borcunun bedelini tümünü tedbir amaçlı yatıracağını, ödenen dosya borcu karşılığından haczedilip muhafaza altına alınan aracının tarafına iadesini ve bankalarda ki haciz talimatlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkilini zarara uğratmak için haksız yere bu davayı açtığını, davacının 15/07/2016 tarihinde kendi adına düzenlenen ürünleri “ürünlerinizi hasarsız ve eksiksiz aldığınızı kontrol edip imzalayın ” başlıklı ürün teslim formunun, daha sonra davacıya gönderdikleri ödeme emrinin tebliğ edildiği mazbata ile aynı kişi tarafından atıldığını, davalı tarafından davacıya İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasından icra takibine başlandığını, ve tebligatın … (annesi )nin 27/06/2018 tarihinde teslim aldığını, davacı ile yasal takibin başladığı 13/06/2018 tarihinden davanın açıldığı 22/11/2018 tarihine kadar sürekli davacı ile irtibat halinde olunduğunu, davacının bu borcu ödeyeceğini ancak faiz masraf ve avukatlık ücretini ödemeyeceğini belirttiğini, bu davalı tarafından kabul olmayınca daha önceden annesi …’a imzalattığı ürün teslim formunu, senet ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E sayılı dosyanın ödeme emri tebliğ parçasındaki imzaları annesine attırarak müvekkilini dolandırmak istediğini, ürün teslim formu, senet aslı ve icra dosyasında ödeme emri tebligat parçasına göre inkar edilen imzaların davacının annesi …’a ait olduğunu, …’ın dahili davacı olarak dosyaya dahil edilmesi ve davacı ile annesinin imza örneklerinin alınarak imza incelemesi yapılması gerektiğini, müvekkilinin sattığı ürünler nedeniyle oluşan zararın giderilmesinin zorunlu olduğunu, davacının müvekkilini arayarak yapmış olduğu telefon görüşmesinde ” Borç benim borcum, avukatı çıkar aradan, faiz, masraf, avukat ücreti ödemek istemiyorum, asıl alacağı ödeyeyim dosyayı kapatalım ” dediğini, davacının iddiasının aksine icra dosyasında mernis adresi sorgusu yapıldığını ve mernis adresine ödeme emri tebligatının yapıldığını, davacının annesini kullanarak müvekkili dolandırıp zarara uğratmaya çalıştığını, davacı hakkında ve dahili davalı … hakkında dolandırıcılık ve sahte senet düzenlenmekten dolayı suç duyurusunda bulunma ve maddi-manevi tazminat talep hakkını saklı tuttuklarını, davacının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesini, talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarihli 2018/1405 E- 2021/804 K sayılı kararıyla; “Mahkemece yapılan yargılama ve incelemede takibe konu edilen 17/07/2016 tanzim 17/11/2016 vade tarihli 5.200,00 TL bedelli 17/07/2016 tanzim 17/11/2016 vade tarihli 600,00 TL bedelli iki adet adet bono bulunduğu, bonoların keşideci isminde davacının adının yazılı olduğu ve her iki bonoda da imzaların bulunduğu davacının ise bu imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, mahkemece davacının mukayeseye elverişli davacı imzalarının toplanarak ATK’dan alınan raporda, yapılan inceleme ve tespitler neticesinde davacının iddiaları doğrultusunda mukayese edilen imzalar ile bonolar altındaki imzaların aynı el ürünü olmadığı yani bu imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği, davacının bu bonolar nedeni ile davalıya karşı herhangi bir suretle borç altına girmediği ” gerekçesiyle; “Davanın KABULÜ ile; Davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ve takibe konu edilen 17/07/2016 tanzim 17/11/2016 vade tarihli 5.200,00 TL bedelli senet ile 17/07/2016 tanzim 17/11/2016 vade tarihli 600,00 TL bedelli senetler kapsamında borçlu olmadığının tespitine, Talep olmaması nedeni ile kötü niyet tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği 15/07/2021 tarihli süre tutum dilekçesinde; mahkemenin davanın kabulüne karar vermişse de, istinaf taleplerinin bulunduğunu, kararın hangi gerekçe ile verildiğinin bilinmediğini, gerekçeli istinaf dilekçesini gerekçeli kararın tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde vereceklerini beyan ettiği anlaşılmıştır. Gerekçeli kararın davalı vekiline 26/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, gerekçeli istinaf dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında, mahkemece davaya konu senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından, kısa kararın verilmesinden sonra 15/07/2021 tarihli süre tutum dilekçesi ibraz edildiği, istinaf başvurusunda bulunulduğu, gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli istinaf dilekçesinin ibraz edileceğinin beyan edildiği ancak gerekçeli karar tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir. Somut olayda verilen hükümde kamu düzenine aykırı bir hal bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre gerek herhangi bir istinaf sebebinin ileri sürülmemesi ve gerekse kararda re’sen bağlamında dikkate alınması gereken kamu düzenine aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin istinaf talebinin usulden reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 355 ve 352. Madde gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin alınan 109,29 TL harçtan mahsubu ile artan 49,99 TL’nin talep halinde davalı tarafa iadesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.