Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1926 E. 2023/1423 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1926 Esas
KARAR NO: 2023/1423 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2019/199 E. – 2021/143 K.
DAVA: MARKA HÜKÜMSÜZLÜĞÜ, MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin 1968 yılından beri ticaret unvanının asli unsurunun “…” olduğunu ve “…” markasının, 1989 yılından beri müvekkili adına tescilli olduğunu, davacının … logolu markasının 2000 yılından bu yana TPMK nezdinde tescilli olup 2015 yılından beri ise tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, dava konusu … numaralı “…” , … numaralı “…” … numaralı “… “, … numaralı “…”, … numaralı “…’le …”, … numaralı “…”, … numaralı “…” markalarının müvekkilinin tanınmış “…” markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan “…” ibaresini asli unsur olarak içerdiğini, müvekkiline ait “…” markasının logosunun yeşil çerçeveli altıgen şeklini dahi taklit etmeleri nedeni ile benzer olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlığından kötü niyetli olarak haksız menfaat sağlamak amacıyla hareket ettiklerini dolayısıyla huzurdaki davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, davalıların dava konusu markaları 3. kişilere devretmemeleri için ihtiyati tedbir kararının ivedilikle verilmesi gerektiğini, davalıların markalarını tescil ettirdikleri şekillerden farklı olarak müvekkilinin ambalajlarını renk, şekil, kompozisyon olarak ayniyet derecesinde taklit etmek sureti ile aynı sektörde kullandıklarını, davalıların aynı desen ve renkleri kullanmasının kötü niyetli tescillerini de ortaya koyduğunu, davalıların “…” markasının yüksek düzeydeki tanınmışlığından faydalandıklarını ve faydalanmaya devam etmek için her türlü faaliyette bulunduklarını, tescil kapsamı dışında kalan söz konusu kullanımlarının “…” marka tescilinden kaynaklı haklarına tecavüz etmekte olduğunu, haksız rekabet teşkil ettiğini, davalılardan … SAN. TIC. LTD. ŞTİ’ne 08.12 2018 tarihinde Kadıköy … Noterliği aracılığıyla … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ancak …’nın söz konusu kullanımları kabul etmeyerek ihtarnamede belirtilen eylemlere son vermeyi reddettiğini 16.12.2018 tarihinde Beyoğlu …. Noterliği … Yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile bildirildiğini, davalıların haksız menfaat kazanırken müvekkili şirketin kazanç kaybı yaşadığını, bununla birlikte müvekkili şirketin imaj kaybı yaşama tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, davalıların markalarını tescil ettirdiği şekilde kullanmayarak müvekkilinin markasına yaklaşarak kullandıklarını, davalıların tescilsiz olarak kullandıkları “…” ibareli logo kullanımının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararının verilmesi gerektiğini, 1968 yılından beri “…” ana markası altında faaliyet göstermekte olan şirketin 2000 yılından bu yana “…” logosunu kullanmakta olduğunu, şirketin TPMK nezdinde 113 adet “…” esas unsurlu tescilli marka başvurunun olduğunu ve marka tescil başvuru tarihinin 1989 yılına kadar geri gittiğini, Yargıtay içtihatlarına göre bir markayı ilk defa kullanarak ona ayırt edicilik kazandıran kişinin “gerçek hak sahibi” olduğunu, davalının marka kullanımlarının tamamının müvekkili marka tescilleri ve kullanımlarından sonra olduğunu, “…” ve “…” türevi markalar ile hükümsüzlüğü talep edilen markaların gerek fonetik, gerek görsel, gerek konsept, gerek şekil ve hatta oluşum olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, kırmızı geri planda yeşil şeritli altıgen şekil içerisine oturulan “…” ibaresinin, 2007 yılından bu yana tescilli olan “…” markasına atıfta bulunduğunu, davalılardan … tarafından daha önce TPMK nezdinde yapılan … numara ile “…” ibaresinin 29. Sınıfta tescil başvurusunun iltibas tehlikesi doğuracağından bahisle reddedildiğini, davaya konu markaların müvekkili şirketin ana faaliyet alanı olan 29. ,35. 41. ve 43. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescilli olduğunu, hitap edilen tüketici kitlesinin de aynı olması sebebiyle markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğunu, davaya konu marka tescillerinin davacı markasına yanaşma saikiyle kötü niyetli olarak yapıldığını, benzerliğin tesadüfü aşarak taklitten ibaret olduğunu, müvekkilinin markasının Türkiye’de tanınmışlık düzeyinin çok yüksek olduğunu, bu nedenle söz konusu markaların hükümsüzlüklerine karar verilmesi gerektiğini, ” …” ve ” …” markalarının tescil tarihinden bu yana tescil edildikleri mal ve hizmetlerde hiç kullanılmamış olduğunu , kullanıldığı iddia edilse dahi beş yıldır ara verilmiş olduğunu, bu nedenlerle … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarının bir bütün halinde … tescil numaralı “…” markasının ise “kümes hayvanlarının etleri ile işlenmiş et ürünleri ” dışında tescilli olduğu 29. sınıftaki ürünler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini, davalıların logolarını beyaz bir geri planda ve ek kelime unsurları dahil olmaksızın, müvekkilinin ambalajını taklit etmek suretiyle kullandığını ve bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini duruşmasız ve tebligatsız olarak … numaralı “…” , … numaralı “… “, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … “…” markalarının 3. kişilere devrinin önlenmesi için bu hususunun TPMK’na bildirilmesini, “…” markasının tescilleri kapsamı dışındaki kullanımlarının durdurulmasını ve ihtiyatı tedbir kararı verilmesini, … numaralı “…” , … numaralı “…”, … numaralı “… “, … numaralı “…” ,… “…’…” ” … numaralı “…”, … numaralı “…” markalarının SMK 6/1-3-4-5-6-9 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlük taleplerinin reddedilmesi halinde … numaralı “… ” ve … numaralı “…”, … tescil numaralı “…” markalarının SMK’nın 9. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile kullanılmaması sebebi ile iptaline, davalılar tarafından gerçekleştirilen tecavüzün her türlü mecradaki kullanımına son verilmesine, haksız rekabet teşkil eden “…” kullanımı ve ambalaj taklitleri fiillerinin tespitine, men’ine, ref’ine ve haksız rekabetten doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, verilecek kararın tirajı en yüksek gazete de 15 gün ara ile yayınlanmasını, zarar tespiti için davalılar tarafından “…” ve türevi markaların kullanılması ile ilgili belgelerin, fişlerin vs. ve tüm ticari defterlerin sunulmasını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’nin 2006 yılında Batman ilinde kurulduğunu, davalı … ve … tarafından kurulan şirketin, kurulduğu günden bu yana müşterilerini memnun etme hedefi ile tüketicilerine kaliteli ürünler sunarak hizmet verdiğini ve bu ilkeyi ticari hayatında düstur edindiğini, kurulduğu günden bu yana ticari hayatında aktif olarak hizmet veren müvekkillerinin, ticaret unvanını da ticaret siciline tescil ettirdiğini, akabinde marka kullanımı açısından da marka başvurularında bulunarak 2007 yılından bu yana tescil ettirdiği markaları ile sektöründe faaliyet göstermeye devam ettiğini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi müvekkillerinin salt “…” olarak marka kullanımının mevcut olmadığını, mahkemeyi yanıltma çabasına girmiş olan davacı tarafın, nereden edindiğini bilmedikleri marka görsellerini, üzerlerindeki “…” ibaresini silerek sanki müvekkillerinin kullanımıymışcasına dava dilekçelerine eklediklerini, dava konusu olan müvekkillerine ait markaların, davacı tarafın markaları ile benzer olmadığı gibi aralarında herhangi bir iltibas ihtimalinin de bulunmadığını, davacı tarafın “…” markasını harflere ayırarak benzerlik aramaya çalışmışsa da, markaların türevleri, kelime bileşenleri ve anlamlarının birbirinden çok farklı olduğunu, müvekkillerinin marka sicillerine konulan ve markaların devrini engelleyen haksız ve mesnetsiz tedbirin kaldırılmasını, … numaralı “…” , … numaralı “… ”, … numaralı “…”,… numaralı “…”, … numaralı “…’le …”, … numaralı “… ” ile … numaralı “…” marka tescilleri hakkında davacı tarafın hükümsüzlük taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, zaman aşımı itirazları sebebi ile bu taleplerin reddine, … numaralı “…” … numaralı “… ” ve … numaralı “…” markalarını müvekkillerinin tescilden itibaren 5 yıl içerinde kullanması sebebi ile iptal taleplerinin reddine, davacı tarafın diğer tedbir taleplerinin de açıkladıkları ve resen nazara alınacak sebeplerle markaların benzerlikten uzak olması sebebi ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; “… markasının 26/08/2015 tarihinden itibaren TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiği, “…” kelime ana unsurunun davacı tarafından maruf hale getirildiği, davacı ve davalı markalarının aynı sınıflarda örtüştüğü, “…” ve “…” ibaresini taşıyan markaların; şekil unsuru , markaların okunuşları ve bir bütün olarak bıraktıkları intibaın, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açtığı, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, kullanım şeklinin var olan küçük görsel farklılığı da ortadan kaldırdığı ve bu haliyle davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği” gerekçesiyle “DAVANIN KABULÜNE 1-Davalılar adına tescilli … numaralı “…”, … numaralı “… “,… numaralı “…”, … numaralı “…”, …numaralı, … numaralı, … numaralı markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, 2-Davalıların kullandıkları logo – amblem tasarımları nedeni ile davacının tescilli markasından kaynaklı haklara tecavüz oluştuğunun ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, ref’ine,3-Hükümsüzlüğe ilişkin kararın kesinleşmesine müteakip, kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,4-Mahkememizce verilen tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına, 5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,”Karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davalılar vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; müvekkillerinin markası ile davacının markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarındaki tespitlerin hatalı olduğunu, “…” ve “…” esas unsurları kapsamında, müvekkiline ait tüm markalar yönünden otomatik bir şekilde söz konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu sonucuna varılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu,Müvekkilinin hiçbir şekilde yalnızca “…” olarak marka kullanımı bulunmadığını, bilirkişiler tarafından internet üzerinden “…” şeklinde arama yapıldığında çıkan sonuçlar arasında olduğu iddia edilen görsellerin müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin sosyal medyada yayınladığı mesajlarda dahi markasal kullanımlarında “…” ibaresinin geçtiğini, 16.07.2019 Tarihli bilirkişi raporunda; müvekkilinin … numaralı ” …”, … numaralı “…”, … numaralı “…” ve … numaralı “…’” markalarının davacı tarafın “…” ibareli markaları ile benzer olmadığı ve iltibas ihtimali taşımadığı görüş ve kanaatine varılmasına rağmen, yargılama sırasında alınan ve aksi görüş bildiren kök ve ek raporla ilk rapor arasındaki çelişki giderilmeden bu raporların hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafın hükümsüzlük talep ettiği; … numaralı “… “, … numaralı “…” ve … numaralı “…” markaları yönünden tüm iddia ve taleplerin uzun süre sessiz kalma müessesesi uyarınca reddedilmesi gerektiğini, davacının yaklaşık 12 yıl boyunca bu markalara sessiz kaldığını belirterek, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/199 E. 2021/143 K. sayılı ve 18.03.2021 tarihli kararının kaldırılarak, yapılacak istinaf incelemesi sonucu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; davacının … numaralı “…” markasının 29, 31 ve 32.sınıflarda, … numaralı “…” markasının 29, 30, 31, 32 ve 42. sınıflarda, … numaralı ” …” markasının 29, 30 ve 31. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 5, 16, 21, 29, 38, 41, 43. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 31, 32 ve 43. sınıflarda, … numaralı ” …” markasının 29, 30, 31, 32, 41 ve 43. sınıflarda,… numaralı “…” markasının 29, 30, 31, 32 ve 43. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 29, 30 , 31, 32 ve 43. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 01. sınıfta, … numaralı “…” markasının 40. sınıfta, … numaralı “…” markasının 01, 29, 30, 31, 32, 40. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 35. sınıfta, … numaralı “…” markasının 35. sınıfta, … numaralı “…” markasının 41. sınıfta, … numaralı ” ….” markasının 29. sınıfta, … numaralı “… ” markasının 29. sınıfta ve … numaralı “…” markasının 29. sınıfta tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalılara ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; 03/01/2012 tescil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 05, 29. sınıflarda, 09/10/2009 tecsil tarihli, … numaralı “…” markasının 29, 35. sınıflarda, 30/06/2009 tecsil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 29. sınıfta, 04/06/2018 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 29. sınıfta davalı … Şirketi adına, 04/01/2017 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 29. sınıfta, 27/02/2018 tecsil tarihli, .. tescil numaralı “…” markasının 29. sınıfta davalı … adına, 14/08/2018 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 29, 35, 41, 43. sınıflarda davalı … adına tescilli oldukları anlaşılmıştır. Davacıya ait ticaret sicil kaydından; “…” ibaresinin 1968 yılından bu yana davacı tarafından ticari ünvan olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.Davalılar tarafından dosyaya sunulan davalı şirkete ait ticaret sicil ve vergi kaydı incelendiğinde; 30/06/2006 tarihinde ticaret sicile kaydedilerek faaliyete başladıkları, davalı …’ün şirket ortağı olduğu tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 16.07.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; TPMK’nun web sitesinden “…” markasının 26/08/2015 tarihinden itibaren TANINMIŞ MARKA olarak kabul edilerek ilan edildiği, davalılardan …TİC LTD ŞTİ adına tescil edilmiş olan … numara ile tescilli “…” markasının, her iki tarafın sunduğu malların ortalama tüketicilere sunulduğu, markaları arasında şekil unsuru , markaların okunuşları ve bir bütün olarak bıraktıkları intiba, başvuruya konu ibarenin 29. sınıfta yer alan emtiaların davacının tescilli “…” markaları kapsamında olduğu, markaların benzer olduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu, üstelik davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, kullanım şeklinin var olan küçük görsel farklılığı da ortadan kaldırdığı ve bu haliyle davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, davalılardan …SAN TİC LTD. ŞTİ adına tescil edilmiş olan … numara ile tescilli “…” markasının her iki tarafın sunduğu mal ve hizmetin ortalama tüketicilere sunulduğu, markalar arasında, şekil unsuru , markaların okunuşları ve bir bütün olarak bıraktıkları intiba, başvuruya konu ibarenin 29 ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin davacının tescilli “…” markaları kapsamında olduğu, markaların benzer olduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu, üstelik davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, kullanım şeklinin var olan küçük görsel farklılığı da ortadan kaldırdığı ve bu haliyle davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, davalılardan … adına yapılmış ve henüz tescil edilmemiş olan …numara ile işlem gören “… ” markasının 29. sınıfta yer alan mallar ile 35. sınıfta yer alan hizmetleri için tescilinin talep edildiği, markanın henüz tescil edilmediği, her iki tarafın sunduğu hizmetin ortalama tüketicilere sunulduğu, markalar arasında, şekil unsuru , markaların okunuşları … bir bütün olarak bıraktıkları intiba başvuruya konu ibarenin 29 ve 35. sınıflarda yer alan emtiaların ve hizmetlerin davacının tescilli “…” markaları kapsamında olduğu, markaların benzer olduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin var olduğu, üstelik davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, kullanım şeklinin var olan küçük görsel farklılığı da ortadan kaldırdığı ve bu haliyle davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, davalılardan …SAN TİC LTD ŞTI adına … numara ile tescilli “…” ve … numara ile tescilli “… ” markalarının davacının markaları ile benzer olmadığı, davalılardan … adına … numara ile tescilli “ …”, … numara ile tescilli “..” markalarının davacının markaları ile benzer olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 05/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacının “…” markası ve grup markaları içinde “….” kelime ana unsurunun davacı tarafından maruf hale getirildiği, davacı ve davalı markalarının aynı sınıflarda örtüşmekte olduğu, “…” ve “…” kelimelerinin görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikler taşımakta olduğu, davacı markasının tanınmışlığı da göz önüne alındığında, davacı markası ile davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen davalı markalarının karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 26/11/2020 havale tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; davacının “…” markası ve grup markalan için de “…” kelime ana unsurunun davacı tarafından maruf hale getirildiği, davacı ve davalı markalarının aynı sınıflarda örtüştüğü, “…” ve “…” kelimelerinin görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri taşımakta olduğu, davacı markasının tanınmışlığı da göz önüne alındığında davacı markası ile davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen davalı markalarının karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü, bu kabul edilmediği takdirde kullanmama nedeniyle marka iptali ile marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasıdır. Mahkemece marka hükümsüzlüğü davası ile markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davalarının kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı vekili, hükümsüzlüğü ve iptali talep edilen …, … ve … tescil numaralı markalarla ilgili sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleştiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuş olduğundan, öncelikle bu husus incelenmiştir.Dosya incelendiğinde; hükümsüzlüğü, bu mümkün değilse iptali talep edilen …, … ve … tescil numaralı davalı markalarının tescil tarihlerinden dava tarihine kadar 5 yıldan fazla süre geçtiği tespit edilmiştir. SMK’nun 25/6. maddesi uyarınca, marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini takip eden beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5187 Esas, 2020/3833 Karar sayılı kötüniyetli marka tesciliyle ilgili karaında; “Bir marka başvurusunun hangi hallerde kötüniyetle tescil ettirildiği her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, Dairemiz uygulamalarında daha çok güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle marka tescilleri kötüniyetli marka tescili halleri olarak kabul edilmektedir. Kötüniyetli tescilin varlığı için kötüniyet tescil başvurusu anında var olmalıdır. Tescilden uzun süre sonraki kullanımlarda, markanın tescil olunduğu gibi değil de başkalarının markalarına yanaşılarak yapılan kullanımlar marka hakkına tecavüz teşkil edebilirse de tek başına kötüniyetli tescile delalet edemez. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince, davalının, adına tescilli … numaralı “…” markasını tescil edildiği haliyle kullanmayıp, markadaki “…” unsurunu öne çıkaracak şekilde, tescil olunduğundan farklı olarak davacının “…” ibareli markasına yanaşmak suretiyle kullanmasının, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün meni, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi isabetli ise de, davalının … numaralı “…” marka tescilinin 2005 tarihli tescil başvurusuna dayanması, davalının markayı fiilen kullanıyor olması ve markanın davacının marka hakkına tecavüz teşkil eder şekildeki kullanımının, davalının markayı kötüniyetle tescil ettirdiğine tek başına delalet teşkil etmeyeceği” şeklinde karar vermiştir.Somut olay incelendiğinde; davalının kötüniyetli olduğu kanaatine varılarak SMK’nun 25/6. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınmayacağına karar verilmişse de, yukarıda zikredilen Yargıtay kararı ve benzer içtihatlarda da belirtildiği gibi, tescil edilen markanın tanınmış bile olsa başka markaya benzer olması, daha sonra tescil edildiği şekilden farklı olarak başkasına ait markaya yanaştırmak amacıyla farklı şekilde kullanılması markanın kötüniyetle tescil edildiğinin kabulü için yeterli değildir. Kötüniyet, markanın tescil başvurusu sırasında mevcut olmalı, marka tescil başvurusunun güvenin kötüye kullanılması, kullanmak yerine başkalarının ticaretine engel olmak, sözleşmeye aykırılık vb. suretiyle yapılması halinde söz konusu olacağından ve davacı tarafça bu markaların sahibi davalı şirketin kötüniyetle bu markaları tescil ettirdiğine dair dosyaya başkaca bir delil sunulmadığından, ilk derece Mahkemesince davalı şirketin bu markalarının kötüniyetli tescil edildiklerinin kabulü doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı tarafça davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğrayıp uğramadığının incelenmesi gerekir. Davalı şirket ile davacı şirketin kümes hayvanlarının etleri ile işlenmiş et ürünleri alanında faaliyet gösterdikleri, davalı şirketin “…” ibaresini de içeren ticaret unvanı ile ticaret siciline tescil tarihinin 2006 yılı olduğu, “…” ibaresini içeren ilk marka tescil başvurusunun 2007 yılında yapıldığı görülmektedir. Davalı şirketin bu markaları ilk olarak hangi tarihte kullandığı dosya kapsamındaki delillerle tespit edilememiştir. Mahkemece davacının ihtarname tarihi olan 08/12/2018 tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde davalı şirketin marka kullanımlarından haberdar olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, …, … ve … tescil numaralı markalarla ilgili sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi, davacı tarafça terditli olarak bu markaların kullanılmaması nedeniyle iptalleri de talep edildiğinden, Mahkemece davalı şirkete bu markaları hangi tarihten bu yana kullandıklarını gösteren, ayrıca gerekli görülürse iptal taleplerinin incelenmesi için dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde tescilli oldukları ve iptalleri talep edilen mal ve hizmetler için ciddi ve etkin bir şekilde kullandıklarına dair delillerini sunması için süre verilerek, sessiz kalma nedeniyle hak kaybının ve kullanmama nedeniyle iptal koşullarının mevcut olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yaptırılarak değerlendirme yapılması, ayrıca davalılar vekilinin raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğine dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede de, marka benzerliği konusunda 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporu ile daha sonra alınan kök ve ek bilirkişi raporları arasında bir kısım markalarla ilgili çelişki bulunduğu görülmekle, bu çelişkiyi de giderecek şekilde bu konuda da yeniden rapor alınarak değerlendirme yapılması gerektiği kanaatiyle, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin kabulüne, diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 18/03/2021 tarihli 2019/199 E. – 2021/143 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yukarıdaki gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalılara iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davalılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 62,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalılara verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.