Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1925 E. 2023/1426 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1925 Esas
KARAR NO: 2023/1426 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2021
NUMARASI: 2021/125 E. – 2021/146 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … tescil numaralı “…” isimli markanın sahibi olduğunu, 2013 yılından bu yana piyasaya bu marka ile ip misina satışı gerçekleştirdiğini, davalının ise müvekkilinin piyasadaki bu tanınırlığından haksız kazanç elde etmek amacıyla 03/04/2018 tarihinde TPE nezdinde “…” markasının 22-28 sınıfından tescili amacıyla başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin bu başvurudan yayın kararı sonrasında haberinin olması sebebiyle başvuruya itiraz ettiğini, itirazın kabul edilerek başvuruların reddedildiğini, buna karşın davalı taraf yine aynı tarihte aynı amaçla “… ” markasının 22-28 sınıfından tescili amacıyla da başvuruda bulunduğunun sonradan öğrenildiğini, bu başvurudan haberdar olmayan müvekkilinin söz konusu başvurunun yayının yapıldığı tarihte itirazda da bulunmadığından başvurunun tescil edildiğini, müvekkiline ait markanın ayırt edilemeyecek şekilde kullanılması sonucunda müşteri edinilmesi sebebiyle de zarara uğrayan müvekkili tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, dosyaya yetkisizlik kararı verilerek İstanbul’a gönderildiğini belirterek, açıklanan nedenlerle davalı adına haksız olarak tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; şirketlerine atfedilen suçların gerçeği yansıtmadığını, davacının sektörde tanınmayan ve çok az bilinen kişi olduğunu, şirketin 2005 yılından itibaren ticari faaliyetini devam ettiren, sektörünün en üst sıralarında yer alan bir işletme olduğunu, ip misina satışı yaptığını, tarafların ürünlerinin birbirine benzemediğini, kendilerine ait ürünlerin koptuğu ve daha kötü olduğu iddialarının doğru olmadığını, daha önceden aynı davaya verilen kovuşturmaya yer yoktur belgesini sunduğunu, söz konusu olan ürünlerin birbirine benzemediğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 15/09/2021 tarihli 2021/125 E. – 2021/146 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda bilirkişinin, davacı … davalı markasının yapılan incelemesinde; davalı markasının davacı markasına iltibas yaratacak derecede benzer olduğu yönündeki tespitine mahkememizce de aynen iştirak edilmiştir. Zira davacı … davalı markaları arasında ortak unsur olan “…” kelimesinin ayırdedici unsur olduğu; davalı markasındaki sair unsurların benzerlik ve karıştırma ihtimalini ortadan kaldıracak mahiyette bulunmadığı, ortalama tüketici nezdinde her iki markanın da aynı işletmeye ait olduğu yönünde algı oluşturabileceği, böylelikle somut olayda davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatiyle davacının davasının kabulüne -Davalı adına kayıtlı … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Mahkemece taraf markalarının benzer olup olmadığına dair bilirkişi raporu alınmasına karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, bu değerlendirmenin Mahkeme hakimi tarafından yapılması gerektiğini, Bilirkişi raporunun da tamamen hukuka aykırı ve hatalarla dolu olduğunu, markaların benzer olmadığını, bilirkişinin davacının markasının “…” şeklinde okunacağına dair görüşünün hatalı olduğunu, markanın “…” şeklinde de okunabileceğini,Mahkeme kararının yeterli gerekçe içermediğini, Davacının markasının aynı büyülükte harflerle yazılan “…” şeklinde olduğunu, markanın esas unsurunu bu ibarenin oluşturduğunu, buna rağmen Mahkeme tarafından bu ibare bölünerek değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, Müvekkilinin markasının “… ” olup, iki kelimeden oluştuğunu, müvekkilinin ticaret unvanında da yer alan “…” ibaresine markada “…” şeklinde yer verildiğini, her iki kelimenin de aynı şekilde yazıldığını, bu nedenle davalının markasının esas unsurunun da bu iki kelime olduğunu, İlk derece mahkemesinin her iki tarafın markalarının esas unsurlarını yanlış değerlendirdiğini belirterek, istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacıya ait marka tescil kaydı incelendiğinde; … tescil numaralı “…” markasının 22, 28 ve 35. sınıflarda tescilli olduğu tespit edilmiştir.Davalıya ait marka tescil kaydı incelendiğinde; … tescil numaralı “…” markasının 22 ve 28. sınıflarda tescil edildiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince talimat yoluyla dinlenen davacı tanığı Tanık …’ın alınan beyanında; davacıyı tanıdığını, davalı şirketi de bildiğini, kendisinin deniz ve kara av malzemesi satış işi ile uğraştığını, davacının da, davalının da bu işin toptancılığını yaptığını, Çin’den malzeme getirip satışını yaptığını, “…” markasının davacıya ait olduğunu, davalının da Çin’den aynı markayı getirttiğini ve “…” isminin önüne “… ” şeklinde yazarak piyasaya bu şekilde ürünü sunduğunu beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince talimat yoluyla dinlenen davacı tanığı …’in alınan beyanında; her iki tarafı da tanıdığını, kendisinin kara, deniz avcılığı malzemesi işi ile uğraştığını, davacı … davalının da bu iş ile uğraştığını, toptan malzeme alıp sattığını, “…” markasının davacı …’e ait olduğunu, daha sonra davalının da Çin’den ürün getirdiğini, davalının “ …” ismi ile ürünü piyasaya sunduğunu beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 28/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı yanın markalarının esas unsurunun “…” olduğu, mezkur markanın kullanıldığı 22, 28, 35.sınıfa dahil emtia ve hizmetler yönünden zayıf marka olarak nitelendirilemeyeceği, davacının ve davalının markalarının “…” ibaresine ön ek olarak ayırt ediciliği zayıf, kelime anlamı olmayan “…” ve denizcilikte bir meslek ismi olan “…” kelimesinin Türkiye’de yaygın olarak bilinen İngilizce karşılığı olan “…” ibaresinin kullanıldığı, bu suretle davacı … davalının markalarının esas unsurlarının benzer olduğu, davalı yana ait markanın, davacı yana ait markanın türev markası olduğu izlenimi vereceği, bunların kaynağının aynı işletme olduğu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğu kanısı yaratacağı ve bu durumun iltibas ihtimali yaratacağı, açıklanan nedenlerle; davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … no ile tescilli markanın SMK’nın 6/1, 25.maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının oluştuğuna dair görüş bildirdiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, marka benzerliği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dosyada mevcut marka tescil kayıtları incelendiğinde davalının … tescil numaralı “…” markasının “Halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar” emtiaları için tescilli olduğu, davacının … tescil numaralı …” markasının ise “Halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları….Jimnastik ve spor aletleri ile malzemeleri…..Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları… ve spor aletleri ile malzemeleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” için tescilli oldukları, tescil kapsamlarının 22. ve 28. sınıflar için birebir aynı olduğu, davalının markasının 35. sınıfta tescilli olduğu müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getirtilmesi hizmetine konu olan malların da aynı olması nedeniyle, davacının markasının tescil kapsamıyla ilişkili olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili Mahkemenin marka benzerliği bulunup bulunmadığına dair kendisinin değerlendirme yapması gerekirken bilirkişiden rapor almasının hukuka aykırı olduğuna dair istinaf talebinde bulunmuştur. Ancak HMK’nun 266/1. maddesi uyarınca Mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir. Marka hükümsüzlüğü davalarında, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olup olmadıkları, her iki taraf markasının tescilli oldukları mal ve hizmetlerin örtüşüp örtüşmediği gibi teknik konularda marka vekilliği belgesine sahip uzman bilirkişiden görüş alınmasında bir hukuka aykırılık mevcut olmadığından, istinaf talebi yerinde bulunmamıştır.Davalı vekili her iki taraf markalarının esas unsurunun farklı olduğunu, markaların benzer olmadığını, Mahkemenin benzerlik incelemesi yaparken markaların bütününü dikkate almadığına dair de istinaf talebinde bulunmuştur. Ancak her iki tarafın markası da Türkçede “…” ve …” anlamına gelen, aslında Batı Afrika kıyılarında esen çok güçlü bir kiklonun adı olan ve Türkçede herkes tarafından anlamı bilinmeyen “…” ibaresini içermektedir. Davacının markasında yer alan “…” ibaresinin Türkçede bir anlamı mevcut olmadığından, markaların hitap ettiği ortalama tüketicinin aklına kalacak olan unsur “…” ibaresi olacaktır. Davalının markasında yer alan “…” ibaresi ise İngilizce bir kelime olmasına rağmen Türkçede telaffuzu aynı anlama gelen “…” kelimesi ile çok benzer olduğundan davalının markasına bir ayırt edicilik katmamaktadır. Bu nedenle davalının markasında da ortalama tüketici için akılda kalacak olan “…” kelimesi olacaktır. Tüketiciler her zaman markaları yan yana görme şansına sahip olmadıklarından, akıllarında kaldığı şekilde markayı hatırlayacaklarından, her iki taraf markasının karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, en azından her iki markanın aynı işletmeye ait seri markalar olduğu şeklinde ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu, bu durumun da SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca hükümsüzlük nedeni olduğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde bulunmamıştır.Davalı vekilince ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesiz olduğu belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuşsa da, karar incelendiğinde, yeterli ve açıklayıcı gerekçeye yer verildiği görülmekle, davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin 6110 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 5,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.