Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1909 E. 2023/1081 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1909 Esas
KARAR NO: 2023/1081 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2017/597 E. – 2021/292 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasından 10.04.2017 tarihli cari hesap alacağından ( 29.446,72 TL asıl alacak ) tutarındaki toplam alacağın tahsili talebi ile ilamsız takiplere ilişkin ödeme emri gönderildiğini, davalının itirazı nedeniyle takip’in durdurulduğunu, davacı şirketin cafe-restaurant alanında faaliyet gösterdiğini, markalarını devralmak İçin … İç ve Dış Ticaret Sanayi ve A. Ş.ile muhtelif markaların devir ve bayilik sözleşmelerinden doğan hakların ve borçların devri üzerine 02.06.2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile davacının, … – Benzin markalarını ve bu markaların Türkiye genelindeki bayiliklerini tüm hak ve borçlarıyla devraldığını,İşbu sözleşme, satıcıların mülkiyetinde bulunan anılan markalar ile … Hiz.tç Dış.Tic.A.Ş. tarafından bayilik sözleşmelerinin sözleşme tarihinden itibaren sonraki döneme ilişkin hak ve yetkilerinin devrinin sağlanması için akdedildiğini, Karşılıklı mutabık kalınarak imzalanan bu sözleşme sonrasında …’nın bayilikleri ile olan tüm hak ve borçlarının da …’e geçtiğini, davalı … Şirketinin de bu bayiliklerden bir tanesi olduğunu,davacı … Şirketi ile … şirketi arasında yapılan 24.02.2012 tarihli franchise (bayilik) sözleşmesinin mevcut olduğunu, hakların ve borçların geçerli bir şekilde devredildiği sözleşme sonrasında önceki bayiliklerden olan … Ürünleri.Tic.Ltd.Şti. Franchisee (bayilik) olarak davacının markasını kullanmaya devam ettiğini, ancak sözleşme metninde ; MADDE 4.3 “Franchisee işletme faaliyete geçtikten sonra,aylık cironun tamamının %3 üne tekamül eden tutarının,işbu tutar üzerinden hesaplanacak KDV ile birlikte her ayın bitimini takip eden ayın en geç 5.Günü Franchisor ödemeyi kabul ve taahhüt eder.Franchisee işbu süre içinde ödeme yapmaz ise ayrıca ihtar ve ihbara gerek olmaksızın aylık %5 gecikme faizi uygulanacaktır” hükmüne rağmen davalı şirket … Şirketi belirtilen aylık franchising bedelini ödemediğini, noter kanalıyla gönderilen faturaların iade döndüğünü, yapılan ihtarlara rağmen ödeme yapılmadığını, izah olunan sebeplerle, davanın kabulüne, davalının Anadolu … icra Dairesi’nin … E. sayılı icra takibine yaptığı İtirazın iptali ile takibin devamına, takibin devamını engelleyen davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde;Davalının, Franchisee bedellerini dava dışı … Dış Tic.San.A.Ş.ile arasında akdedilen 03.03.2014 tarihli franchising sözleşmesi gereğince … şirketine ödediğini, davacı şirketin davalıya şifahi beyanıyla daha sonraki ödemeleri davacıya yapılmışsa da, davacının franchisor olmadığı anlaşıldığından faturaların iade edildiğini, davacı şirketin davalıya şifahi olarak dava dışı şirketten isim haklarını ve şirketin hak ve borçlarını temlik aldığını ve bu temlike binaen ödemelerin bundan sonra kendilerine yapılması gerektiğini bildirdiğini,davacı şirketin şifahi beyanına istinaden davalı şirketin aylık 3.000,00 TL+ KDV franchising bedelini davacı şirket hesabına yatırdığını,daha sonra dava dışı şirket ile davacı şirket arasında marka devri hususunda sorun çıktığını ve dava dışı … Maddeleri A.Ş. tarafından davalı şirket yetkilisi adına başlatılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri Sinai Haklar Soruşturma Bürosu 2016/114855 no.lu soruşturma ile öğrenildiğini, davalının iki şirket arasında markadan kaynaklanan hukuki sorunlar yaşandığını ceza soruşturması ile öğrendikten sonra davacı şirkete yapmış olduğu franchising bedeli ödemelerini kesmek zorunda kaldığını, iki şirket yetkililerinin ayrı ayrı ödemelerin kendi hesaplama yapılması konusunda davalıya uyarıda bulunduklarını,davalı şirket yetkilisinin de bu durum karşısında şirketler arasındaki uyuşmazlık sebebiyle ifadan kaçınarak, ödemeleri ne şekilde ve hangi şirkete yapacağını bilmediğinden,bu durumun netlik kazanması adına daha sonrasında sorun yaşamamak için iki şirkete de ödeme yapmaktan kaçındığını,açıklanan ve Mahkemece resen göz önünde bulundurulacak sebeplerle davanın reddi ile icra takibinin iptaline karar verilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yan üzerine bırakılmasına, davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarihli 2017/597E. – 2021/292 K. sayılı kararıyla; “…davacı ile dava dışı … Hiz.tç Dış.Tic.A.Ş arasında franchise sözleşmesi imzalandığı,ancak daha sonra Davacı ile dava dışı … ve davacı şirket temsilcisi … arasında geçerli olarak kurulmuş sözleşmenin devri anlaşmasının imzalandığı,Zira TBK.Mad.205 te sözleşmenin devrinin geçerli olabilmesi için esas sözleşmenin ve devir sözleşmesinin aynı şekilde yapılması gerektiği ,bunun yanında,esas sözleşmenin diğer tarafının söz konusu devre önceden icazet vermesi ya da sonradan onay vermesi gerektiğinin düzenlendiği,davalının cevap dilekçesinde de kabul ettiği üzere, taraflar arasındaki devre itiraz etmediği bir süre ödemeleri devralan davacı şirkete yaptığı,ayrıca franchise sözleşmesi ile sözleşmenin devrini içeren sözleşmenin aynı şekilde yapıldığı,ikisinin de yazılı olduğu,TBK,205te aranan şekil şartının da yerine getirildiği dolayısıyla geçerli olan bu anlaşma gereğince davalı ile dava dışı … arasındaki franchise sözleşmesinin davacıya devrolunduğu; geçerli sözleşmenin devri anlaşması neticesinde, davacının, davalının kurmuş olduğu franchise sözleşmesinin tarafı hâline geldiği, Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtlar uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalı ticari defterlerinin de aynı şekilde dava konusu döneme ait ticari defterlerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu davalı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliği haiz olduğu, Takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında takip tarihi itibari ile 29.445,72 TL borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde ise kayıtları davacı adına tutulan muavin defterde dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 29.445,72 TL bakiye ile alacaklı olduğu, taraf ticari defter kayıtlarının birbirlerini teyit ettiği,dolayısıyla davacının, tarafı olduğu franchise sözleşmesi gereğince davalıdan 29.445,72 TL alacaklı olduğu” gerekçesiyle; Davacının DAVASININ KABULÜ ile; davalı borçlunun İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE ,takibin 29.446,72 TL asıl alacak üzerinden işleyecek yasal faiziyle birlikte devamına , asıl alacağın %20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin 23/01/2020 tarihli karardan 06/02/2020 tarihli ara karar ile dönerek eski hale iade kararı vermesinin hatalı olduğunu, davacı tarafça sunulan gerekçesiz, belgesiz hatta mazeretsiz dilekçenin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, açılmamış sayılma kararının yerinde olduğunu. -Bekletici mesele yapılmasını talep ettikleri İzmir FSHHM’nin 2017/155 E ve 2016/122 Esas sayılı dosyalarının neticesinin beklenmemesinin hatalı olduğunu, İzmir FSHHM’nin 2017/155 E sayılı dosyasında bu davanın tarafları ile, davalı kısmında … Hizm…A.Ş.’nin bulunduğunu, 2016/122 Esas sayılı dosyada davacı … tarafından, bu davanın davacısı … A.Ş. Aleyhine dava açıldığını, marka ve logo üzerindeki hak sahipliğinden kaynaklanan davaların sonucunun bu davayı etkileyeceğini. -Bilirkişi raporuna yasal süre içerisinde itiraz etmelerine rağmen ek rapor alınmaksızın hüküm kurulduğunu. -Davacı ile dava dışı firma arasında sözleşmenin devri bakımından Kanunun aradığı şartların oluşmadığını, mahkemenin müvekkilinin devre itiraz etmediğinden bahisle devrin geçerli olduğunun kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmede kalan tarafın rızası şartının bu davada gerçekleşmediğini, mahkemeye sundukları ikinci cevap dilekçesinde, sözleşmenin devri konusunda müvekkili şirketin onayının alınmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkilinin bir süre ödemeleri devralan şirkete yaptığı belirtilmişse de, müvekkili tarafından ne kadar ödeme yapıldığının ve davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği bedelin ne kadarına tekabül ettiğinin araştırılmadığını, müvekkilinin marka devrinden zarar gördüğünü, dava dışı şirket tarafından marka hakkına ilişkin şikayet edildiğini. -Davacı tarafın müvekkilinden edimin ifasını isteyebilmesi için, sözleşmenin devri konusunda usulüne uygun onay almış ve usulüne uygun bildirimde bulunmuş olması gerektiğini, TBK 205. Madde koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin mükerrer ödeme yapmama adına 188. Madde gereğince ifadan kaçınmış olmasının, kanunen kendisine tanınan bir hak olduğun, davacı ile dava dışı …A.Ş. İle davacı arasında marka patentten kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğunun, müvekkili şirket yetkilisi hakkında İst Anad. CBS Fikri Haklar Soruşturma Bürosu tarafından 2016/114855 sayılı dosya ile başlatılan soruşturmadan öğrenildiğini, müvekkilinin ödemelerinde haklı nedenle durma olduğunu. -İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece bu hususta gerekçeye yer verilmemesinin Anayasa’nın 141/3 maddesi ve HMK 297/1-c maddesine aykırılık teşkil ettiğini. -Kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu. -Kabul anlamına gelmemek üzere, bilirkişi incelemesinde davacının 29.445,72 TL alacaklı olduğunun kabulüne rağmen mahkemece 29.446,72 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı tarafça, davalı aleyhine 10/04/2017 tarihinde 29.446,72 TL cari hesap alacağının tahsili talebiyle ilamsız takip başlatıldığı, davalının süresinde 02/05/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişiler SMMM – Bağımsız Denetçi Avukat … ile M.Ü.Hukuk Fakültesi E.Öğretim Görevlisi Dr. … tarafından sunulan 11/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacının ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliği haiz olduğu, takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında takip tarihi itibari ile 29.445,72 TL borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde ise kayıtları davacı adına tutulan muavin defterde dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 29.445,72 TL bakiye ile alacaklı olduğu, taraf ticari defter kayıtlarının birbirlerini teyit ettiği, Vergi Dairesinden celp olunan davacı BS formlarında ve davalı BA formlarında dava konusu alacağa dayanak faturaların vergi dairesine bildirilmediği, dava konusu fatura bedellerinin aylık 5.000,00 KDV hariç bedelin altında kaldığından bu hususun bir usulsüzlük oluşturmadığı, Davacı ile dava dışı … ve … arasında geçerli olarak kurulmuş sözleşmenin devri anlaşmasının söz konusu olduğu ve bu anlaşma gereğince davalı ile dava dışı … arasındaki franchise sözleşmesinin davacıya devrolunduğu; geçerli sözleşmenin devri anlaşması neticesinde, davacının davalının kurmuş olduğu franchise sözleşmesinin tarafı hâline geldiği, Davacı, tarafı olduğu franchise sözleşmesi gereğince davalıdan 29.445,72 TL alacaklı olduğu, sonuç ve kanaatlerine varılmıştır. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında, sözleşmenin devri için yasanın aradığı şartların gerçekleşmediğini, sözleşmede kalan tarafın rızasının gerçekleşmediğini, bilirkişilerce sözleşmenin 6. Maddesine atıf yapılmışsa da, maddenin genel işlem koşulu olup, TBK 21. Madde gereğince yazılmamış sayılacağını, bilirkişilerce TBK 187. Madde gereğince ifadan kaçınmanın mümkün olmadığına dair tespitin kabul edilemeyeceğini, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, ifa isteminde bulunan tarafın kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması gerektiğini, davacının öncelikle kendi edimini yerine getirerek marka hak ve borçlarını müvekkiline tebliğ ederek bildirmesi gerektiğini, mağduriyet yaşayan müvekkilinin ifaya zorlanmasının hukuken mümkün olmadığını beyanla itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep etmiştir. İzmir FSHHM’nin 2016/122 Esas sayılı dosyasında; davacı … tarafından, davalı … A.Ş. Aleyhine, davacının hak sahibi olduğunu ileri sürdüğü, grafik eser ve iş ürünü nedeniyle 5846 Sayalı Yasadan kaynaklanan haklarının ihlal edildiği ve haksız rekabette bulunulduğundan bahisle tecavüzün durdurulması ve önlenmesi davası açıldığı anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan İstanbul CBS 2016/79700 sayılı soruşturma dosyasında, … A.Ş. Tarafından, … aleyhine marka hakkına tecavüz suçundan şikayette bulunulması üzerine, şüphelinin savunmasında kendisinin … A.Ş. İle sözleşme imzaladığını, bu firmanın franchise haklarını … A.Ş.’ye devrettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. İzmir FSHHM’nin 2017/155 E sayılı dosyanın mahkemece UYAP üzerinden celp edildiği, davacı … A.ş. Tarafından, davalılar …, …, … Hiz. İç Ve Diş Tic. San. A.Ş. Aleyhine, müvekkilinin bir kısım marka ve logoları marka devir, bayilik, doğan hakların ve doğmuş olan borçların devri sözleşmesi ile devraldığını, davalıların çekişmeli hale getirdiği logonun, …’nın işlettiği Franchise işletmesinin malvarlığı kapsamında kaldığını, davalıların kötüniyetle muaraza çıkardıklarını beyanla, müvekkilinin muarazalı hale getirilen çekişmeli logo ve tescilsiz markası üzerindeki, ticaret alanında ayırt edici işaret olarak kullanmayı da kapsayacak şekilde her türlü mali haklara sahip olduğunun ve kullanımlarının hukuka uygun bulunduğunun tespitine muarazanın bu şekilde giderilmesine, talebi kabul görmez ise ve terditli olarak, bu kez 02.06.2015 tarihli sözleşme çerçevesinde çekişmeli logo üzerindeki haklara sahip olduğunu tekeffül zımnında, davalı …’ya mezkur mukavele dahilinde ödenen bedelden, çekişmeli logoya düşen miktarın belirlenmesi suretiyle, belirsiz alacak davası niteliğinde olmak ve fazlaya dair talepler saklı olmak üzere şimdilik, 10 000 (onbin) TL fazla ödemenin, davalı …’dan ödeme tarihinden itibaren başlatılacak en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiliyle müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemenin 06/02/2020 tarihli eski hale iade kararının hatalı olduğunu ileri sürmüşse de, mahkemenin 23.01.2020 tarihli duruşmasında basit yargılama usulüne tabi davada ikinci kez takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilinin eski hale getirme talebinde bulunması üzerine mahkemenin 06/02/2020 tarihli ara kararıyla, mahkeme dosyasına fiziken sunulan 23/01/2020 tarihli mazeret dilekçesinin, kalem personelince aynı gün duruşması bulunan ve başka hakimce bakılan İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/579 E. Sayılı dosyasının içerisine fiziken konulduğu anlaşıldığı, davacı tarafça duruşma gün ve saatinde geçerli bir mazeret dilekçesi sunulduğu gerekçesiyle eski hale getirme talebinin kabulüne karar verildiği, dosya içerisinde davacı vekilinin 23/01/2020 tarihli mazeret dilekçesi ve aynı tarihli mahkeme hakimi, yazı işleri müdürü ve zabit katibi imzalı tutanağın bulunduğu, tutanakta dilekçenin 2019/579 Esas sayılı dosyası içerisinden çıktığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece davacı vekilinin mazeretsiz olarak yargılamaya gelmediği, davalı vekilinin de davayı takip etmediği gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, davalı vekilinin mazeret dilekçesi verdiği, dilekçede doğru dosya numarası yazılmasına rağmen, mahkemenin diğer hakimince bakılan ve Esas numarası rakamları benzer olan diğer bir dosya içerisine konulduğu, eski hale getirme talebinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, 06/02/2020 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamında bulunan İzmir FSHHM’nin 2017/155 Esas ve 2016/122 Esas sayılı dosyalarının tarafları ve dava konuları dikkate alındığında, bekletici mesele yapılmasında bir fayda bulunmadığı, bu davalarda verilecek sonucun somut uyuşmazlığa etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamında bulunan “Muhtelif Markaların Devir ve Bayilik Sözleşmelerinin Doğan hakların ve Borçların Devri” sözleşme hükümleri, mahkemece alınan bilirkişi raporu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu davacı şirkete yapılan ödemeleri gösterir Muavin Defter dökümünden, davalı şirket tarafından 2015-2016 yıllarında davacı şirkete franchise ödemeleri yaptığı, TBK 205/3 maddesi gereğince devrin geçerli olduğu gibi yapılan ödemelerden davalının TBK 205/2 maddesi gereğince rızasının bulunduğunun anlaşıldığı, devrin yazılı yapıldığı, taraf ticari defterlerinin birbirini doğruladığı ve her iki taraf ticari defterlerinde davalı tarafın davacıya 29.445,72 TL borçlu olduğu, davalı tarafın TBK 187-188. Maddeler gereğince ödemeden kaçınma koşullarının bulunmadığı, davalı tarafın ödenecek franchise bedelini bildiği, alacağın likit olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile, %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin takip miktarı ile bilirkişi raporunda tespit edilen alacak tutarının farklı olduğunu ileri sürmüşse de aradaki farkın “1 TL” olduğu, hükümdeki 1TL’lık farkın maddi hataya dayalı olup, tashih kararı ile mahallinde düzeltilebileceği kanaatiyle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.011,50 TL nispi harçtan, peşin alınan 502,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.508,63 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.