Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/19 E. 2022/2080 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/19 Esas
KARAR NO: 2022/2080 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2016/228 E. – 2020/228 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının Tarım ve Bahçecilik sahasında ve özellikle Gübre ile ilgili sektöründe tanınan bir şirket olduğu, TPE nezdinde … ve … do ile I. Sınıfta “gübreler dahil” birçok mal üzerinde … markasını tescil ettirdiğini, davacının bu markaları 1918 yılında ilk yaratan tanıtan gerçek hak sahibi olduğunu, Dünyada tanıttığını ,bu markaların dünya çapında özellikle ABD’de, Türkiye’de de davalının distribütörlüğünde yoğun olarak kullandığını, reklam ve promosyon çalışmalarıyla tanıttığını, davalının 1997-2015 yılları arasında Türkiye’de resmi distribütörü olduğunu, distribütörlük sözleşmesinin 2015 yılında resmen feshedildiğini, davalının tüm hukuki girişimlerine rağmen davacının markalarını ve ürünlerini taklit ettiğini, ürettiğini ve sattığını bu şekilde davacının marka haklarına 556 Sayılı KHK’nin 9. Ve 61. Maddeleri uyarınca tecavüz ettiğini, Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/46 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan tespitte alınan Bilirkişi Raporunda davalı tarafın deposunda satış amaçlı bulundurulan ürün ambalajları üzerinde tespit isteyene ait … + 3 yapraklı yonca şeklinin kullanıldığı ve bu kullanımının tespit isteyenin marka hakkına tecavüz teşkil ettiği” görüşüne varıldığı, bu durumun tüketici nezdinde iltibasa sebep olduğu ve davalının markanın tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız yarar sağlamasına yol açacağını, üstelik davalının eski distribütör olması nedeniyle iltibasa sebebiyet verilmesinin kaçınılmaz olduğunu, davalının kötü niyetli davrandığını, ayrıca davalının davacının ticaret unvanı ve markası olan … markasının kendi adına tescil ettirmek için TPE nezdinde başvurularda bulunmuşsa da bu başvuruların TPE tarafından reddedildiğini, davalının eyleminin aynı zamanda TTK uyarınca Haksız Rekabet teşkil ettiğini, dolayısıyla davalının marka hakkına yaptığı tecavüzün tespitine, men’ine ve ref’ine, haksız rekabetin men’ine, bu markayı taşıyan ürünlerin toplanmasını ve imha edilmesine, 30.000-TL Manevi Tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketin, bu davayı açmakta hukuki menfaati olmadığından davanın reddini, Antalya Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Davacının 1918’den beri … markasını kullandığının doğru olmadığını, … no ile tescilli markayı 25/12/2015 tarihinde başka bir şirketten tam devir ile devraldıklarını, markada bulunan üç yapraklı yonca şeklini 2015 yılında TPE nezdinde tescilini talep ettiklerini ve bu markaya 2015’te Türkiye’de sahip olduklarını, şimdiki unvanlarını 1980 yılından sonra kullanmaya başladıklarını, markanın Amerika’da 2006 yılında tescil edildiğini, bu markanın İngiltere ve Almanya’da başkaları adına tescilli olduğunu, davalının bu markayı taşıyan ürünleri taklit etmediğini, ürünlerin bizzat Amerika’dan ithal edildiğini, orijinal olduğunu, buna dair fatura ve Gümrük beyannamelerinin dosyaya sunulduğunu, ayrıca söz konusu ürünlerin distribütörlük sözleşmesi sona erdikten sonra sözleşme devam ederken çokça satın alınıp stoklanan, kullanım ömürleri 5 yıl olan ve fakat satılamayan ürünlerin depoda bulunduğunu, bu ürünleri iade etmek istemişlerse de davacının bu hususta menfi veya müspet bir cevap vermediğini, söz konusu ürünlerin toplam satış değerlerinin 3.000.000,00-TL olduğunu, ürünlerin iade alınmaması veya satılamamasının davalıya büyük bir zarar vereceğini, davacının davalı ile distribütörlük sözleşmesi devam ederken bu sözleşmeye aykırı şekilde ve gizlice aynı ürünleri Türkiye’de ki farklı firmalara da satması nedeniyle davalının stokladığı malların elinde kalmasına sebep olduğunu, ürünlerin satışının zor olduğu, çiftçilerin bunları azar azar aldığı, bu mallar için davacıya ödenen bedellerin iade edilmesi halinde davalının bu malları iadeye hazır olduğu, davalının haksız yarar ve kazanç peşinde olmadığı, sözleşme sona erdikten sonra davacı markalarının kesinlikle kullanılmadığı, davalının başka tescilli markalarının olduğu ( … tescil no’lu markası ) , davalının sunduğu eklerde isimleri geçen …, …,…, …, …, …, … markalarının TPE nezdinde davalıya ait olduğunu, davalının hiçbir zaman … +3 yapraklı yonca ibaresini hiçbir ürününde, basılı kağıdında, reklamında kullanmadığını, ortada marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olmadığından manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu, … markasının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış bir marka olmadığını davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarihli 2016/228 E. – 2020/228 K. sayılı kararıyla; “… Mahkemece yapılan yargılama sırasında toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, marka tescil belgesi, alınan her iki heyet raporlarının içerikleri , Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/355 Esas nolu dosyası, Antalya Bölge Adliyesi Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 11/12/2018 tarihli ve 2018/503 E. 2018/2012 K. sayılı ilamları ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1657 E., 2019/8210 K. no.lu ve 16/12/2019 tarihli ONAMA ilamları ile birlikte bir bütün olarak incelendiğinde; davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ayrı ayrı tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, somut olayın özelliğine göre Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000-TL manevi tazminatın dava itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmesi gerektiği,…mahkemece alınan bilirkişi raporları… keza tespit raporunda saptanan bilirkişilerce incelenen ambalajların, dosya kapsamındaki tüm deliller neticesinde TAKLİT olduklarının anlaşıldığı, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin 2015 yılında sona ermesine rağmen, davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak, davacının … ibareli markalarını ve ürünlerini taklit etmekte, ticari amaçlı olarak elinde bulundurmaya devam ettiği, davalı şirketin davacının tescilli markalarının eşya kapsamı içinde yer alan 01. sınıf ile 05. sınıfta ve ambalajları üzerinde, davacı şirkete ait ve TPMK nezdinde … no ile tescil edilmiş olan … ve … no ile tescil edilmiş olan markalarının aynını ve ayırt edilemeyecek kadar aynını kullanarak ve piyasaya arz ederek, ticari amaçla elinde bulundurarak 6769 Sayılı SMK nın 6/1 maddesi uyarınca ‘’markanın tescil hakkına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere her iki markanın iltibas teşkil edecek davacının tescilli markalarına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği keza sunulan tüm deliller incelendiğinde davalının kötüniyetli olduğunun, davacının gerçek hak sahibi olduğunun anlaşıldığı,…Davalının kötüniyetli olduğu toplanan deliller kapsamıyla anlaşıldığından ayrıca davanın etkinliğini temin açısından HMK 389 vd maddelerine göre ihlal teşkil eden dava konusu ürünlerin toplatılarak yediemine teslimine, karar kesinleştiğinde ise el konulan ürün var ise masrafı davalıdan alınarak imha edilmesine karar verilmesi gerektiği ” gerekçesiyle; “DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ayrı ayrı tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, – Davanın etkinliğini temin açısından HMK 389 vd maddelerine göre ihlal teşkil eden dava konusu ürünlerin toplatılarak yediemine teslimine, karar kesinleştiğinde ise el konulan ürün var ise masrafı davalıdan alınarak imha edilmesine, – Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000-TL manevi tazminatın dava itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, -Masrafı davalıdan alınmak üzere hüküm fıkrasının Türkiye ‘de yayınlanan tirajı en yüksek bir gazetede bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak karar verilmişse de, itirazlarının dikkate alınmadığını, davacıdan faturalı olarak alınan ürünlerin sanki gerçek ürünler değilmiş gibi değerlendirmeye tabi tutulduğunu, taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi gereği uzun yıllar ticari alışveriş bulunduğunu, sözleşme bittikten sonra davacı tarafça davalar ikame edildiğini, tespitte faturalı malların taklit ürünlermiş gibi yazıldığını, gerçek ürünün taklit olarak değerlendirilince, birebir aynı olarak değerlendirmenin karşımıza çıktığını, tespite itirazları ve davadaki itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin tespit sırasında hazır olmadığını, mahkemeden Antalya’ya talimat yazılarak bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmelerine rağmen taraflarınca kabul edilmeyen tespit raporunun esas alınarak dosya üzerinde incelemeye devam edildiğini. -Eksik incelemeye konu en önemli hususlardan birinin de; ürün torbalarının inceleme konusu olduğunu, torbaların …’deki firma tarafından davacı adına yapıldığına dair mail yazışmaları ve diğer delillerin sunulduğunu, gerekirse ilgili firmadan sorulmasının mahkemeden istenilmesine rağmen taleplerinin reddedildiğini, ürünler dava konusuymuş gibi ziraat mühendisi bilirkişilerden rapor alındığını, müvekkilinin mali müşavir ve gümrükçüsünün olayın aydınlatılması için tanık olarak dinlenilmesi taleplerinin reddedildiğini. -Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, dava konusu ürünlerin toplanması için HMK 389. Madde gereğince tedbir kararı verildiğini ve davacı tarafça tedbirin uygulandığını, kesinleşmeden verilen bu karar nedeniyle telafisi güç zararların ortaya çıktığını beyanla, yargılama sırasında sundukları dilekçe ve rapora itiraz dilekçesi içeriklerine yer verilerek mahkeme kararının kaldırılarak, kesinleşme halinde imhasına karar verilen ürünlerle ilgili tedbir uygulanmasının hukuki olarak menfaat sağlamayacağından, yeddieminde kalan ürünlerle ilgili yeddiemin ücreti doğduğundan, mahkemece tedbir kararının kaldırılarak ürünlerin yeddieminden alınmasının sağlanmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevap ve katılmalı istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında açıklandığı üzere davalının kötüniyetli olduğunu, davalının tedbir kararı verilen duruşmada hazır bulunduğunu, tedbir kararına itiraz ve istinaf hakkının bulunmadığını, tedbir kararının 30 Eylül 2020 tarihinde davalı şirkete ait işyerinde uygulandığını, bir haftalık süre içerisinde itirazda bulunmadığını, davalının davada sunduğu dilekçeleri istinaf dilekçesinde kopyaladığını, istinaf dilekçesinin usulen ve hukuken kabulünün mümkün bulunmadığını, davalının distribütörlük sözleşmesi sona ermesine rağmen … ve … şekil markalarını taklit ettiğini, bu hususun dört ayrı bilirkişi raporu ile teyid edildiğini, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/355 Esas nolu dosyasında açılan davada, davalı adına tescil ettirilen markaların müvekkiline devrine karar verildiğini , kararın Antalya Bölge Adliyesi Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 11/12/2018 tarihli ve 2018/503 E. 2018/2012 K. sayılı ilamı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1657 E., 2019/8210 K. no.lu ve 16/12/2019 tarihli ilamı ile onandığını, davalının tescil ettirdiği başka markalarla ilgili davanın Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/432 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü beyanla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. -Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde; mahkemece hükmedilen 5.000 TL manevi tazminatın miktarının, davalının kötüniyetli oluşu, müvekkilinin markalarının kasıtlı ve uzun süredir taklit edilmesi ve müvekkilinin gösterdiği uzun süreli mücadele karşısında düşük olduğunu, davalının aleyhine tedbir kararı verilinceye kadar ihlal teşkil eden eylemlerini sürdürdüğünü, davalı lehine 750,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyanla, manevi tazminatın kısmen kabul hükmünün kaldırılarak, tümüyle kabulüne karar verilmesini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
DELİLLER:İlk derece mahkemesince marka vekili bilirkişi … ile Ziraat Mühendisi Bilirkişiler …, …’dan oluşan heyetten alınan 14/07/2017 tarihli raporda; davalı şirketin davacının tescilli markalarının eşya kapsamı içinde yer alan 01 Sınıfta “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar (gübreler ve topraklar dahil / işlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler, (gübreler ve topraklar.” ile 05 sınıfta “/insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler” ve ambalajları üzerinde, davacı şirkete ait ve TPE nezdinde … no ile tescil edilmiş olan … ve … no ile tescil edilmiş olan … şekil … markalarının aynısını ve ayırd edilemeyecek kadar aynısını kullanması ve piyasaya arz etmesinin, 6769 Sayılı SMK nun 6/1 maddesi uyarınca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere her iki markanın iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına sebebiyet verece tüketicide iltibasa neden olup, davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil edeceği, Davalının basiretli bir tacir gibi davranmasının gerektiği, davacı şirketin markasının sektörel olarak ilgili tüketici kesimi nezdinde Türkiye’de bilinir olduğu da gözönüne alınarak, davalı şirketin 1997 yılından beri davacı şirketin Türkiye’de distribütörü olduğu, davacının ticari ünvanı ve markasının … ve … şekil … olduğunu bildiğini, bu markalarım kullandığını, bu markanın üzerinde hak sahibi olduğunu bildiği, davacıya ait ürünleri yıllardır piyasaya arz ettiğine göre bile bile söz konusu marka başvurularında bulunmak, bu markalı ürünleri davacının izni ve muvafakati dışında tüketicide iltibas yaratacak şekilde piyasaya arz etmek eylemlerinin davalı açısından kötü niyetli eylemler olduğu, Manevi Tazminat tutarının tayin ve tespitinin mahkemenin takdirinde olduğu, beyan edilmiştir. Davalı vekilinin bilirkişi heyet raporuna itiraz ettiği, tespit dosyasında tespiti yapılan ürünlerin, fatura ve gümrük beyannameleri de sunulan, Amerika’dan ithal edilen ve depoda bulunan ürünler olduğu, müvekkilinin elinde distribütörlük sözleşmesinin feshi üzerine değeri 3.000.000 TL değerinde ürün kaldığını, bu ürünlerin geri alınmasını istediklerinde yanıtlanmadığını, bilirkişilerce ürünlerin gerçekte ithal edilen ürünler olup olmadığının incelenmediğini, ürün gerçek olunca benzerlik saptanmasının da kaçınılmaz olduğunu ileri sürerek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 15/11/2017 tarihli ek raporda; kök rapordaki tespitleri tekrar etmişlerdir. İlk derece mahkemesince Ziraat Mühendisi bilirkişiler … ve … ile Endüstri Ürünleri Tasarımcısı ve Marka Uzmanı bilirkişi …’dan oluşan heyetten alınan 23/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; … + şekil markası ambalaj kullanımına odaklı yapılmış olup, neticede Davalı tarafın deposunda 08.09.2016 tarihli tespitte saptanan; raporda Resim 13’te yer alan poşet ambalajın davacı tarafın kullanımdaki markasına bire bire yakın benzerlikte marka kullanımı bulunduğu; poşet ambalajların bütünsel yaklaşımda ortalama tüketici nezdlnde iltibas yaratacak düzeyde benzer oldukları, Resim 14’te yer alan poşet ambalajın, Davacı tarafın kullanımdaki … şekil … isim markasına birebir benzer olduğu ve şekil markasına karıştırılacak düzeyde benzer marka kullanımı bulunduğu; poşet ambalajların tasarım formatlanndaki benzerlik unsurlarının fazlalığı nedeniyle bütünsel yaklaşımda ortalama tüketici nezdinde aynı markanın alternatif ambalajlarıymış gibi algılandıkları, bu bağlamda iltibas yaratacak düzeyde benzer oldukları, Resim 15’te yer alan karton ambalajın, Davacı tarafın … şekil … markasına birebir benzerlikte marka kullanımı bulunduğu; ambalajın bütünsel yaklaşımda ortalama tüketici nezdinde aynı markanın alternatif ambalajlarından biriymiş gibi algılanacağı, bu bağlamda iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğu, Resim 16’da yer alan plastik ambalajın, Davacı tarafın … şekil … markasına bire bire yakın benzerlikte marka kullanımı bulunduğu; plastik ambalajların bütünsel yaklaşımda ortalama tüketici nezdinde aynı markanın alternatif ambalajlarıymış gibi algılandıkları bu bağlamda iltibas yaratacak düzeyde benzer oldukları, tespit raporunda saptanan ve H.2 / 1,2,3,4’te incelenen ambalajların, dosya kapsamındaki belge ve bilgilerle yapılan değerlendirilmeleri neticesinde TAKLİT oldukları kanaat ve sonucuna ulaşıldığını bildirmişlerdir. Davalı vekilinin ilk heyet raporuna itirazlarını içerecek şekilde ikince heyet raporuna da itiraz ettiği, yeni bir heyetten rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/46 D.İş sayılı dosyasının fiziken getirtilmediği, tespit rapor fotokopisinin taraflarca ibraz edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin 02/12/2016 tarihli tensip kararı ile tedbir talebinin reddine karar verildiği, karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 13/03/2017 tarihli 2017/413 E-2017/611 K sayılı kararıyla; “ilk derece mahkemesi trafından Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’in 2016/46 D.İş sayılı dosyası istenmeden karar verilmesi isabetli değil ise de, tespit dosyasının bir örneğinin davacı tarafça da ibrazı mümkün iken bunun yapılmadığı, davalı tarafın Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin anılan dosyadaki tespitte, iş yerinde … markalı malların belirlendiği hususuna bir itirazın bulunmadığı, davalının yakın bir tarihe kadar davacı şirketin Türkiye distribütörü olduğunu, davacının dava konusu malların distribütörlük döneminde alınmış orijinal mallar olduğunu savunarak, bedeli ödendiği takdirde bunların davacıya iade etmeye hazır olduğunu beyan ettiği, dava dilekçesinde davacının dayandığı deliller arasında Gümrük Belgelerinin de yer aldığı, bu takdirde dava konusu malların, ABD’den ithal edilen ve distriütörlük döneminden kalan orijinal mallar olabileceği, bu aşamada tedbir koşullarının gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığı, ihtiyati tedbir talebinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle; istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin davalı tarafın müvekkilinin eski distribütörü olduğunu, sözleşmenin 2015 yılında sona ermesine rağmen, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/46 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitte, müvekkilinin markasını kullanarak ve ürün ambalajlarını, ticari takdim şeklini taklit ederek ürün satışı yaptığının tespit edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin markası ile benzer markaları adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini ve hükmün ilanını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin 5.000 TL’lık kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükümle birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu, distribütörlük sözleşmesinin davacı tarafça feshi nedeniyle ürünlerin elinde kaldığını, davacı tarafa alınması yönünde bildirim yapmalarına rağmen alınmadığını, 2016/46 D.İş sayılı dosyasında tespiti yapılan ürünlerin, Amerika’dan ithal edilen ürünler olduğunu, bu ürünlerin torbalarının da …’de yaptırılan torbalar olduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarının ve yeni heyetten rapor alınması taleplerinin değerlendirilmediğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Mahkemece tespit dosyası dosya içerisine celp edilmemiş, taraflarca dosyaya rapor örneği sunulmuştur. Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesi ve bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde, tespit dosyasında keşfi mahallinde tespiti yapılan ürünlerin, davacı ile distribütörlük sözleşmesinin geçerli olduğu dönemde ithal edilen orijinal ürünler olduğu ve faturalarının, gümrük belgelerinin sunulduğunun ileri sürülerek bu belgelerin incelenmesinin istenildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 19/07/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesinde; dilekçe ekinde sunulan ve davacı tarafça verildiği ileri sürülen yetki ile, distribütörlük başladığı zamandan beri büyük ambalajlı ürünlerin, küçük ambalaja bölünerek satıldığının, bu yetki belgesi ile davacı tarafça ürünlerin paketlenmesi, paketinin değiştirilmesi yetkisinin verildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Dosya kapsamına sunulan mail yazışmalarından distribütörlük sözleşmesinin 13 Mart 2015 tarihinde feshedildiğinin anlaşıldığı, delil tespitinin 15/08/2016 tarihinde yapıldığı, davanın 28/11/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, bu durumda mahkemece distribütörlük sözleşmesi ile davalı vekilinin 19/07/2019 tarihli dilekçe ekinde sunduğunu beyan ettiği yetki belgesinin tercümesinin ibrazı sağladıktan sonra, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/46 D.İş sayılı dosyası aslı da getirtilerek; davalı defterleri, fatura ve gümrük belgeleri üzerinde, gümrük ve uluslararası ticaret konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişiler ile mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılarak, tespite konu emtiaların, distribütörlük sözleşmesi sırasında ithal edilen ürünler olup olmadığı, yetki belgesinin bu ürünlerin davalı tarafça ambalajlanmasına yetki verip vermediği ve sözleşmenin feshi halinde bu ürünlerinin satışının mümkün olup olmadığının değerlendirilerek denetime elverişli rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, davalı savunma ve itirazları üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin müvekkili adına tescilli …+şekil ibareli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı adına tescil ettirildiğini, markaların açmış oldukları davada müvekkiline devrine karar verildiğini ileri sürdüğü anlaşılmış, mahkemenin kabulüne göre de; ilk derece mahkemesince kararın gerekçesine Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/355 Esas nolu dosyasında verilen kararının dayanak yapıldığı anlaşılmışsa da, yargılama evraklarının UYAP üzerinden celp edildiği ancak gerekçeli karar örneğinin, Antalya Bölge Adliyesi Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 11/12/2018 tarihli ve 2018/503 E. 2018/2012 K. sayılı ilamı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1657 E., 2019/8210 K. no.lu ve 16/12/2019 tarihli onama ilamlarının denetime elverişli şekilde dosya içerisine celp edilmediği, uyuşmazlığa etkisinin incelenmediği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmekle, davalı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, eksiklikler giderilerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekilinin mahkemece hükümle verilen tedbir kararına yönelik olarak, tedbir kararının infaz edilerek ürünlerin yeddiemine bırakıldığı, yeddiemin ücreti nedeniyle zararlarının doğduğu ileri sürülmüş, davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında, ihtiyati tedbire süresinde itiraz edilmediği, istinaf dilekçesinde itirazların ileri sürülemeyeceğini beyan etmişse de, davanın esasına yönelik beyanlarla birlikte hükümle verilen tedbir kararına yönelik itirazlar ileri sürülebileceğinden, Dairemizce itirazların incelenebileceği kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamında bulunan deliller ile 30/09/2020 tarihli tedbir infaz tutanağı incelenmiş, davanın esasına ilişkin yargılamaya devam edileceği de göz önüne alınarak, bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul edilerek, 6769 Sayılı SMK 159/2-c maddesi gereğince ters teminat tedbirine hükmedilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin hükümle birlikte verilen tedbire ilişkin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 23/09/2020 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına, ters teminat tedbirine hükmedilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde, vekalet ücretine ve manevi tazminata yönelik istinaf sebepleri ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da; eksik inceleme nedeniyle mahkeme kararı kaldırılmakla, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin davanın esasına ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarihli 2016/228 E. – 2020/228 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 3531-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davacı vekilinin katılmalı istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,5-Davalı vekilinin hükümle verilen tedbir kararına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemenin 23/09/2020 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına,- Dosyanın 6769 Sayılı SMK 159/2-c maddesi gereğince ters teminat tedbirine hükmedilmesi için mahkemesine gönderilmesine,6-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,7-İstinaf talebi bu aşamada değerlendirilmediğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,8-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 22,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 11,25 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 49,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 24,50 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/12/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.