Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1898 E. 2023/1079 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1898 Esas
KARAR NO: 2023/1079 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2013/188 E. – 2021/414 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin, dava dışı … ve …’ün tavsiyesi üzerine …’ın Bakırköy Şubesi’nde yatırım hesabı açtığını, hesabı açtığı gün hesabına 2.500.000,00 TL para transferi yaptığını, bu işlemden sonra yine … ve …’in yatırım için yönlendirmesi ile … Beşyüzevler Şubesi’nde 30/05/2011 tarihinde kendisi adına hesap açtığı ve hesaba 500.000,00 TL gönderdiğini, müvekkilinin hesaptaki karının ne durumda olduğuna bakmak için … Bakırköy Şubesine gittiğini, şube şefi tarafından hesaptaki paranın virman edildiğini, bir süre sonra geleceğinin beyan edildiğini, müvekkilinin hiçbir virman vs. Talimatı vermediğini belirterek belgelerden fotokopi aldığını, müvekkilinin yatrıdığı 2.500.000,00 TL’nin 04.02.2011 tarihinde hiç tanımadığı … adında birisi tarafından sahte imzalı talimat ile çekildiğini öğrendiğini, akabinde … Beşyüzevler Şubesine gidildiğini, yine sahte imzalı talimat ile müvekkilinin 500.000 TL parasının … tarafından 31.05.2011 tarihinde çekildiğini öğrendiğini, olayda adı geçen kişilerin müvekkilinin şikayeti üzerine tutuklu kaldığını, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/42 Esas sayılı dosyası ile yargılandığını ve dosyanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin 01.08.2011 tarihinde … Beşyüzevler Şube Müdürlüğü’ne başvurarak parasının hesaba iadesini talep edildiğini, banka tarafından ödeme yapılmadığını, davalı bankaya ihtarname gönderildiği, banka tarafından yine ödeme yapılmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin 28. Maddesine göre banka üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, müvekkiline 31.05.2011 tarihinde davacının hesabındaki bakiyenin dava dışı …’ın hesabına aktırılmasına ilişkin davacının imzasını içeren talimat verildiğini, banka personelince davacının imzası ile talimatta bulunan imza karşılaştırıldığını ve imzaların uyumlu olduğu görüldüğünü, bu talimat doğrultusunda işlemin gerçekleştirildiğini, davacının talimattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının davacı yanca ispat edilmesi gerektiğini, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada iddianame hazırlandığını, iddianameye göre davacının diğer şüphelilerle iştirak halinde hareket ederek müvekkilini dolandırmaya çalışan örgütlü bir suç şebekesi üyesi olduğunu, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, davanın haksız olarak açmış olduğu davasının reddine, davacının olayda kusuru bulunması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, davanın kabulü halinde şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2021 tarihli 2013/188 E. – 2021/414 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava itirazın iptali davası olup davacı taraf kendine ait banka hesabında sahte talimat ve imza ile çekilen bedelin iadesini talep etmekte ve bu yönde başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği davacı tarafın, 30.05.2011 tarihinde … Beşyüzevler Şubesi’nde hesap açtırdığı, 500.000 TL hesaba eft ile para aktardığı, 31.05.2011 tarihinde … isimli şahsın şubeye giderek yazılı talimat sunduğu ve paranın kendi hesabına aktarılmasını sağlayarak aynı gün parayı çektiği hususlarında niza bulunmadığı, olaya ilişkin davacı suç duyurusunda bulunduğundan ceza yargılaması İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyasında devam ettiği, TBK 74 Md. Uyarınca ceza hukukunun sorumluluk ile ilgili hükümleri ile hukuk hakiminin bağlı olmadığı gibi ceza hakiminin tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı olmadığı aynı şekilde ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamayacağı, sadece ceza yargılaması sırasında saptanan maddi vakaların hukuk hakimi tarafından da dikkate alınması gerektiği, bu noktada somut davada esas dayanak noktası olan ve sahte olduğu iddia edilen … imzalı 31.05.2011 tarihli talimat aslının davacı tarafından düzenlenip düzenlenmediği, sahte olup olmadığı önem arzetmektedir. Gerek Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 19.08.2011 tarihli rapor, gerekse İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yaptırılan 06.05.2013 tarihli raporda talimat aslındaki imzanın … isimli şahsın el mahsulü olmadığı şahsın hakiki imzaları model alınmak suretiyle takliden sahte olarak atılmış olduklarının tespit edildiği, bununla yetinilmeyerek mahkemece de imza incelemesi yaptırılmaya çalışıldığı, ilk alınan bilirkişi raporunda talimat fotokopileri üzerinden inceleme yapılarak görüş bildirdiği, fakat ortaya çıkan çelişki nedeniyle ATK’da rapor alınmak istenildiğinde, ATK talimat fotokopileri üzerinden imza incelemesinin mümkün olmadığının belirtildiği gözetilerek talimat aslına ulaşılmaya çalışılmış ise de yapılan tüm yazışmalar neticesiz kaldığı ve talimat aslının bulunamadığı, aradan geçen zaman dilimi, yargılamanın ceza yargılamasındaki tespitlere rağmen gereksiz uzuyor olması ve adaletin doğru ve zamanında sağlanabilmesi için ceza yargılamasında sabit olan maddi vaka ve talimat aslındaki imzanın davacıya ait olmayıp takliden sahte imza olduğu kanaatine varılarak yargılamaya devam edildiği, güven ve itibar kurumu olan bankaların mevduatların korunmasına özen göstermek zorunda oldukları, bankacılık işlemleri sırasında en üst düzey güvenlik önemlerinin alınması gerektiği, bu konuda hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları, sözleşmeye konulacak sorumsuzluk kayıtlarının geçerli olamayacağı, Bankacılık Kanunu’na göre de mevduat sahiplerinin mevduatlarını geri alma hakkının hiçbir suretle sınırlandırılamayacağı hükmünün yer aldığı, ceza davasında davacının müşteki-sanık sıfatıyla yargılanmasına rağmen davalı bankanın beşyüzevler şube müdürü olan …’un da yargılandığı, Banka teftiş kurulu raporlarında “İşlem sırasında bankacılık meslek ilke ve kurallarının gerektirdiği basiretli ve özenli davranma yükümlülüğünün yerine getirilmediği, talimata istinaden yapılan işlemlerde talimatın geçerliliğinin hesap sahiplerinin telefonla aranmak suretiyle teyit edilmesinin gerekmesine rağmen bunun yapılmadığı, havale tutarlarının yüksekliği de gözönünde tutulduğunda işlemler sırasında müdürün basiretli ve tedbirli davranmayarak riskli ve hukuki anlamda ihtilaflı işlemlere sebebiyet verdiğinin” tespit edilmiş olduğu, aynı hususlara ceza yargılamasında bilirkişi raporlarında da yer verildiği, teyit alınması için personele talimat verilmediği gibi bu imkanın da sunulmadığı, hesabın açılmasından bir gün sonra A4 kağıdına yazılı bir talimatla o zaman için oldukça yüksek olan bedelin teyit alınmadan aktarıldığının anlaşıldığı, BK 74 Md. Ve ceza hakiminin kusur değerlendirilmesi ile mahkemenin birebir bağlı olmadığı dikkate alınmak suretiyle güven ve itibar kurumu olan davalı bankanın mevduat hesabının korunmasında en üst düzey güvenlik önlemleri ile sorumlu olduğu, davacının ceza yargılamasında müşteki-sanık olarak yargılanıyor olmasının davalı bankanın kusur ve sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı, bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu ve A4 kağıdına yazılı bir talimata istinaden hesap sahibinden hiçbir onay alınmaksızın hesap bedelinin tamamının aktarılmasının hayatın olağan akışına ters olduğu gibi bankanın basiretli bir tacir gibi davranmaması nedeniyle kusur ve sorumluluğunda olduğu” gerekçesiyle; – İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 475.000,00 TL asıl alacak, 125.251,56 TL işlemiş faiz olmak üzere 600.251,56 TL toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, -Kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 2011-2012 yıllarında müvekkili banka ile, … Bankası ve … A.Ş. ve başka bankalara para yatırılarak ardından hesap sahiplerinin paraların rızaları dışında çekildiğinden bahisle dava açtıklarını yahut icra takibi başlattıklarını, somut olayın organize bir suç örgütü tarafından planlanan büyük bir dolandırıcılık eyleminin parçası olduğunu, davacı adına hareket ettiğini söyleyen … isimli şahsın, ayrıca dava dışı … Paz.Yat.Dan.İnş.Tur.San.Tic.Ltd.Şti’nin adına da hareket ederek bu şirket ile ilgili de hesap açılmasını sağlayarak bu hesaba da 1.000.000,00-TL para yatırdığını, sonrasında bu paranın da aynı şekilde talimatla çekildiğini, yine aynı şekilde Müvekkil Bankaya karşı icra takibi başlatıldığını, açılan itirazın iptali davasında ceza yargılamasının bekletici mesele yapılmaya devam edildiğini, bu olaylarla ilgili büyük bir soruşturma başlatıldığını, İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyasında birleştirildiğini ve yargılamaya devam edildiğini. -Davacı …’ın sadece müvekkili Banka’da değil, …’ta da hesap açtığını, tanımadığı kişi tarafından çekildiğini ileri sürerek şikayetçi olduğunu ancak ceza davasında sanık olarak yargılandığını, ceza yargılamasındaki iddiaların sonuçlanmasının, hukuk yargılamasının sonucunu etkileyecek nitelikte olduğunu, mahkemenin ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağından ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek yoktur şeklindeki gerekçesinin haklı kabul edilemeyeceğini, mahkemenin beraat kararı ile bağlı değilse de, mahkumiyet kararı ile bağlı olduğunu. -Dava dosyasında sunulan bilirkişi raporunda talimatta yer alan imzanın … tarafından atıldığı sonucuna ulaşıldığını, mahkemenin bu raporu esas almayarak ceza yargılamasında alınan ve açıkça …’a ait olup olmadığı belirlenemeyen ATK raporuna atıfta bulunarak sonucu belirsiz rapora göre karar vermesinin hatalı olduğunu, hükmün kaldırılması gerektiğini. -Aynı şekilde dava dışı …ltd. Şti. Tarafından İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/425 Esas sayılı dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda, müvekkilinin tamamen kusursuz olarak görülerek sorumluluğuna gidilemeyeceğinin beyan edildiğini, müvekkili bankanın kusursuz olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının her aşamada müvekkili …’ın dolandırıcılık şebekesinin içerisinde olma ihtimalinin bulunduğunu iddia ederek, bu iddiasını C.Savcısı tarafından hazırlanan iddianamede müvekkilinin de şüpheli olarak gösterilip halen İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyası ile derdest davada sanık konumunda bulunmasına dayandırmışsa da, müvekkilinin ceza davasında müşteki-şüpheli konumunda olduğunu, müvekkilinin şikayet ettiği kişiler … ve … (Sahte adı …) ile birlikte hareket ettiği iddiasının hayatın olağan akışına son derece aykırı olduğunu, müvekkilinin her iki bankaya yatırdığı paralar göz önüne alındığında kendi parasını riske etmesinin düşünülemeyeceğini, olayı gerçekleştiren bu iki kişinin dolandırıcılığı meslek edinen kişiler olduğunu, bu paranın bankadan alınıp alınamayacağı belli değilken dolandırıcılığı meslek edinmiş kişilerce harcanmasına göz yumacağının düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aynı dolandırıcılık şebekesinin başka kişileri de dolandırdığını, müvekkilinin hesabından babasının talimatla … Bankası Levent Şubesindeki hesabından 3.000 TL çekmek istendiğinde müvekkiline telefon açılarak sorulduktan sonra ödeme yapıldığını, 500.000 TL paranın talimatla çekilmesinde, müvekkilini arayarak banka şubesine çağrılması, huzurlarında talimata yahut dekonta imza attırılması gerektiğini, ceza dosyasında dinlenen tanıkların banka müdürünün odasında birlikte çay içtiği …’a çok samimi davrandığını söylediklerini, suç şebekesinin kurbanlarının farklı ve varlıklı kişiler olduğunu, ceza dosyasının mağdurları farklı olmakla birlikte … ve …’ın hepsinde sanık olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince grafolog bilirkişiden alınan 15/10/2018 tarihli raporda; ” Grafolojide belge aslı üzerinden inceleme yapmak esas olmakla birlikte belge asıllarının bankada muhtemelen bulunmadığı ve talimatların fax ile verildiği anlaşıldığından belge asıllarının teminin mümkün görülmemesi nedeniyle fotokopiler üzerinden grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede inceleme konusu imzalar ile mukayese örnekleri arasında tersim tarzı, istif, ebad, eğim, seyir, sürat, imzanın başlangıcı, bitiş şekli, bukle yapısı ve sayılı ile alışkanlıklar yönünden yeterli benzerlik bulunduğundan talimatlardaki …’ın eli mahsulü olduğu, ” görüşü bildirilmiştir. Mahkemece dava konusu imzalara ilişkin İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/42 Esas sayılı dosyasındaki 06/05/2013 tarihli imza incelemesi ile Mahkememiz dosyasında bilirkişi marifetiyle yapılan imza incelemesi farklı sonuçlar ihtiva ettiğinden çelişkinin giderilmesi için ATK’den rapor alınmış, alınan 24/04/2019 tarihli raporda; ” Belge asıllarının gönderilmediği, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğu, Mahkeme müzekkeresinde fotokopi belge üzerinde inceleme yapılması istenmekle; söz konusu belgenin orijinal belgeden elde edilmiş olduğunun kabulü halinde, istem doğrultusunda yapılan değerlendirmede: inceleme konusu talimat fotokopilerinde …’a adına atılı imzalar ile …ın mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzaların hızı, işlekliği, baskı derecesi, hat ve geçişleri tam net olarak seçilemediğinden …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 19/08/2011 tarihli ekspertiz raporunda talimat asılları üzerinden inceleme yapıldığının görüldüğü, belge asıllarının gönderilmesi durumunda daha sağlık bir değerlendirme yapılabilceği” görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyasında, müşteki … A.Ş. İle … Bankası’nın şikayeti üzerine, davacı …’ın katılan sanık sıfatıyla özel belgede sahtecilik ve bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan yargılandığı, davada … ile birlikte 7 sanığın daha yargılandığı, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan diğer ceza dosyalarının bu dava ile birleştirildiği ve yargılamanın halen devam ettiği, dosyanın derdest olduğu, duruşmasının 28/09/2023 günü, saat 14:00’e bırakıldığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, davacı vekilinin müvekkilinin … Bakırköy Şubesinde bulunan yatırım hesabına 2.500.000 TL, … Beşyüzevler Şubesinde 30/05/2011 tarihinde kendisi adına açılan hesaba 500.000 TL yatırdığını, … Şubesindeki hesabından 04/02/2011 tarihinde, … Şubesindeki hesabından 31/05/2011 tarihinde, hiç tanımadığı … isimli kişi tarafından sahte yazılı talimat ibraz edilerek paranın çekildiğini öğrendiğini, davalı bankanın yapmış olduğu işlemde Bankacılık Kurallarına uygun davranmadığını, paranın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; 2011-2012 yıllarında müvekkili banka ile, … Bankası ve … A.Ş. ve başka bankalara para yatırılarak ardından hesap sahiplerinin paraların rızaları dışında çekildiğinden bahisle dava açtıklarını yahut icra takibi başlattıklarını, davacının 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında sanık olarak yargılandığını, benzer dolandırıcılık dosyalarının da bu ceza davası ile birleştirildiğini ve derdest olduğunu, ceza dosyasının sonucunun bu davayı etkileyeceğinden bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, dosyada imza incelemesi sonucu düzenlenen raporda imzanın davacıya ait çıktığını, mahkemenin ceza davasında alınan ATK raporundaki kesin olmayan görüşe göre karar vermesinin hatalı olduğunu, benzer başka bir davada müvekkilinin kusursuz görülerek sorumlu tutulamayacağına karar verildiğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında alınan 15/10/2018 tarihli raporda,banka şubelerine verilen talimatlardaki imzanın davacının eli mahsulü olduğu beyan edilmişse de imza incelemesinin banka şubelerine verilen talimatlara ilişkin fotokopi belgeler üzerinde yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 24/04/2019 tarihli raporda yine … Bakırköy Şubesi’ne ibraz edilen 04/02/2011 tarihli, … Beşyüzevler Şubesi’ne ibraz edilen 11/05/2011 tarihli belge fotokopisi ile davacı imzalarını içeren belgelerin karşılaştırıldığı, raporda fotokopi belge üzerinde inceleme yapmanın sakıncalı olduğu, imzalar arasında biçimsel benzerlik bulunduğu ancak imzaların hızı, işlekliği, baskı derecesi, hat ve geçişleri tam net olarak seçilemediğinden …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği beyan edilmiştir. Mahkemece İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nden belge asıllarının istenildiği, ancak davacıya atfen imzalanan talimat yazılarının asıllarının temin edilemediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça imzalar inkar edilmiştir. Talimat yazılarının asılları temin edilemediğinden, fotokopi belgeler üzerinden yeniden rapor alınması sonuca etkili görülmemiştir. Davalı … ile dava dışı …’ın müştekisi olduğu, davacı …’ın katılan-sanık sıfatıyla yargılandığı İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı ceza davasında, iddianamede şüpheliler … ve …’ın, şüpheli … aracılığıyla …’ı ikna ettiği, ilgili bankalara para yatırmasının sağlandığı, …’ın daha sonra bankaya sahte talimat yazıları ile gelerek paranın bir kısmını elden aldığı, bir kısmını hesabına aktardığı, daha sonra toplam 2.500.000 TL’nın 300.000 TL’lık kısmının … ve … tarafından alındığı, geriye kalan 2.3 milyon TL kısmının …’a teslim edildiğinin ileri sürüldüğü, …’ın paraları yatırdıktan bir gün sonra her iki bankadan … tarafından imzalı talimatlar ile para çekmesi ve sahte talimatlardaki imzaların ancak uzman incelemesi ile ayırt edilebilecek kadar birbirine benzemesi, bir gün içerisinde şüphelilerin …’ın imzasını gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar taklit ederek atmayı öğrenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, …’ın … Bankasından para çekildikten sonra yaklaşık 5,5 ay, …’tan paranın çekilmesinden 2 ay sonra şikayetçi olması ve bu kadar uzun süre hesaplarını kontrol etmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve şüphelilerin birlikte suçu işlediklerinin ileri sürülerek kamu davası açıldığı, yargılama aşamalarında … vekilinin müvekkilinin suçun sanığı değil, suçun mağduru olduğunu, diğer şahısları tanımadığını, iddianamede kendisine para ödendiği yazılmışsa da para ödendiğine dair hiçbir delil bulunmadığını savunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/42 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmamasının hatalı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağı ileri sürülerek ceza davası bekletici mesele yapılmamıştır. 6098 Sayılı TBK 74. Madde kapsamında, hukuk hakiminin, kusur ve ayırt etme gücünün ve zararın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararları ve beraat kararlarıyla bağlı olmadığını düzenlemiştir. Ancak bir vakıanın varlığına yada yokluğuna ilişkin ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağladığı kabul edilmektedir. (bkz Yargıtay 1. HD 25/03/2015 tarihli 2014/4916 Esas-2015/4189 Karar, Yargıtay 4. HD’nin 04/12/2014 tarihli 2014/2190 Esas-2014/16637 Karar sayılı kararları) Somut olayda, ilk derece mahkemesince; “bankanın da üzerine düşen güvenlik önlemlerini almadığı, banka şube müdürü …un ceza davasında yargılandığı, Banka Teftiş Kurulu raporunda “.. işlemler sırasında müdürün basiretli ve tedbirli davranmayarak riskli ve hukuki anlamda ihtilaflı işlemlere sebebiyet verdiğinin” tespit edildiği, aynı hususlara ceza yargılamasında bilirkişi raporlarında da yer verildiği, teyit alınması için personele talimat verilmediği gibi bu imkanın da sunulmadığı, hesabın açılmasından bir gün sonra A4 kağıdına yazılı bir talimatla o zaman için oldukça yüksek olan bedelin teyit alınmadan aktarılmasında bankanın kusurlu olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemece, teknik bilgi gerektiren Bankacılık işlemleri konusunda, tarafsız bilirkişiden görüş alınmaksızın banka teftiş kurulu raporundaki görüş ile sonuca gidilmesi ve ceza dava dosyası kapsamı ile ceza davasında davacının katılan sanık olarak yargılandığı göz önüne alındığında verilecek kararın bu davanın sonucunu etkileyeceği gözetilmeksizin ceza davasının bekletici mesele yapılmamasının yerinde olmadığı kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın belirtilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/05/2021 tarihli 2013/188 E. – 2021/414 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.