Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1874 E. 2021/1968 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1874 Esas
KARAR NO: 2021/1968
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/399
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … ibareli marka tescil belgelerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle verilen ihtiyati tedbir kararına itirazlarının değerlendirilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davacı yanın haksız ve hukuka aykırı dava ve taleplerinin reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı yandan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2021 tarih ve 2021/399 Esas sayılı ara kararı ile; “… HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ile SMK’nın 159. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, takdiren 10.000,00 TL teminat karşılığında, davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … ibareli marka tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise, 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına” karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde; davacının işbu davasını süresi içerisinde açmadığını, davacı şirketin kullanmamaya bağlı markanın iptalini isteme hakkı oluşmamışken açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkilin kanunla koruma altına alınmış markası üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlayacak nitelikteki bir tedbir kararının koyulmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI: Mahkemece 17/09/2021 tarihli ara karar ile; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nın 389. Maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olup, taraf vekillerince dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, dava, davalı adına kayıtlı … tescil nolu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davalı adına tescilli markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin olup, söz konusu iptali talep edilen markanın davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk ve verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması, bu cümleden olmak üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmaması amacıyla verildiği, yerleşmiş istinaf uygulamalarının da (İst. BAM 16. HD., 17/11/2020 tarih, 2020/1877-2020/1919; İstanbul BAM. 16. HD. 07/12/2018 tarih, 2018/3590Esas, 2018/2636 Karar) aynı mahiyette olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin tedbire ilişkin itirazın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 14/1. maddesi gereğince, markanın iptalini talep edebilmek için, ciddi bir kullanımının olmaması ve tescil tarihinden itibaren beş yılı doldurmuş olmasının gerektiğini, Faturalardan anlaşılacağı üzere “…” markasının kullanıldığını, bu marka ile üretilen ürünlerin piyasaya sunulduğunu, alıcı dahi bulup satışı gerçekleştirildiğini, satışların faturalandırıldığını, anlaşılacağı üzere markanın tescilinin iptali için şart olarak sunulan ‘kullanımın olmaması’ şartının sağlanmadığını, Yargıtay kararları gereğince ‘markanın kullanılmadığını’ kanıtlamanın bilirkişi raporuna dayandırılması gerektiğini, davada bilirkişi görevlendirilip markanın ciddi kullanımının olmadığı dahi kanıtlanmamışken ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkil dava konusu markayı 27.01.2016 tarihinde tescil ettirdiğini, davacının ise … markasını müvekkilimiz tescil yaptırdıktan 10 ay sonra kullanmaya başladığını, Davanın reddi gerekirken, müvekkilin, kanunla koruma altına alınmış markası üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlayacak nitelikteki bir tedbir kararının konulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, gerek Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince müvekkil lehine verilen karar gerekse de davacı şirketin markanın kullanılmıyor olduğu iddiasını en erken 10 Ocak 2022 tarihinde ileriye sürebilecek olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı.” beyanıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki talep üzerine mahkemece “Markanın davalı adına tescilli olması halinde dava sonuna kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi” konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davalının tedbire itirazı duruşmalı inceleme sonucunda reddedilmiş, bu karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Yargılama sırasında davaya konu markanın üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde taraf teşkilinin yeniden sağlanmasının gerekeceği, bunun da yargılamayı uzatacağı ve tarafların hakkını elde etmesini güçleştirebileceği, davalı tarafa ait markanın tescil kaydı üzerinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir koyulmasının davalı tarafın marka kullanımını ve ticari hayatını etkilemeyeceği, kaldı ki markanın devri için haklı bir gerekçe sunmaları halinde ihtiyati tedbir kararının yeniden gözden geçirilebileceği ilk derece mahkemesi kararından anlaşılmakla, yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.18/11/2021