Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1862 E. 2022/1889 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1862 Esas
KARAR NO: 2022/1889
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2018/520 E. – 2021/419 K.
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/05/2018
Birleşen İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/363 Esas Sayılı Dosyası
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 22/10/2015 tarihli sözleşme gereği teminat amacıyla verilmiş 2 adet çekin davalı tarafından 2 ayrı takibe konu edildiğini, davalı alacaklı tarafından … Bayrampaşa Şubesi … çek nolu 30/06/2016 tarihli 1.000.000,00 Euro bedelli, keşidecisi … olan çek için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 12/07/2016 tarihinde kambiyo senedine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağı olan çekin kambiyo vasfına haciz olmadığını, söz konusu ödeme emrinin ve takibin iptal edilmesi talepleri ile borçlu müvekkili tarafından açılan davanın İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/668 esas 2017/473 karar sayılı dosyası ile görüldüğünü, dosyanın Yargıtay’da temyiz incelemesi aşamasında bulunduğunu, davalı alacaklı tarafından … Bayrampaşa Şubesi… çek nolu 30/10/2016 tarihli 1.070.000,00 Euro bedelli, keşidecisi … olan çek için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 07/11/2016 tarihinde kambiyo senedine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağı olan çekin kambiyo vasfına haiz olmadığını, söz konusu ödeme emrinin ve takibin iptal edilmesi talepleri ile borçlu müvekkili tarafından açılan davanın İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1238 esas 2017/752 karar sayılı dosyası ile görüldüğünü, dosyanın istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, her ne kadar davalı tarafından iki çekin icra takibine konu edilmişse de şimdilik yüksek harçlar nedeniyle yalnızca 1.000.000,00 Euro bedelli çekin davaya konu edildiğini, 22/10/2015 tarihli tutanak ile davalıya verilen çeklerin müvekkilinin ortağı olduğu … AŞ’nin hissedarı olunan eski ünvanı … San.ve Dış Tic. Aş yeni ünvanı … Dış Tic.AŞ ile davalı şirket arasında kurulması planlanan ticari ilişkinin garantisi-teminatı olarak verildiğini, taraflar arasında düzenlenen 22/10/2015 tarihli tutanak ile bu durumun açıkça ortaya konulduğunu, müvekkilinin şahsi olarak davalıya veya dava dışı … San.ve Dış Tic. Aş’ne herhangi bir borcunun bulunmadığını, bunlarla arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını belirterek müvekkilinin, 22/10/2015 tarihli tutanak ile … San.ve Dış Tic. Aş (yeni ünvanı … San.Nak.ve Dış Tic.AŞ) ile davalı arasında kurulması muhtemel ticari ilişkini teminat-garanti olarak davalıya verdiği … Bayrampaşa Şubesi … çek nolu 30/06/2016 tarihli 1.000.000,00 Euro bedelli, keşidecisi … olan çek için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının iptaline, takibe konu çekin müvekkiline iadesine, 1.371.411,39 TL’nin fiili tahsilat tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan istirdatına, davalının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 22/10/2015 tarihli sözleşme gereğince teminat olarak verilen 2 adet çekin davalı tarafından iki ayrı takibe konu edildiğini, … Bayrampaşa Şubesine ait … çek nolu 30/10/2016 tarihli 1.000.000,00 Euro tutarlı çek hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, … Bayrampaşa Şubesine ait … çek nohlu 30/10/2016 tarihli 1.070.000,00 Euro tutarlı çekle ilgili İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, bu çeklerin 22/10/2015tarihli tutanak ile davalı ve yeni ünvan … Dış.Tic.Aş arasında planlanan ticari ilişkinin garantisi- teminatı olarak verildiğini, dava konusu … Bayrampaşa Şubesine ait … çek nolu 30/10/2016 tarihli 1.070.000,00 Euro tutarlı çekin teminat çeki olduğunu, çekin kayıtsız şartsız borç ikranını içermediği için kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını belirterek bu davanın istanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/520 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, müvekkilinin … Bayrampaşa Şubesine ait … çek nohlu 30/10/2016 tarihli 1.070.000,00 Euro tutarlı çekle ilgili İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun davaya konu çekin teminat olarak verildiği gerekçesi ile İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/668 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını ve davanın reddedildiğini, tüm safahattan geçerek de kesinleştiğini, davacı borçlunun dilekçesinde bahsettiği diğer çeki ile ilgili ise aynı gerekçelerle ile itirazda bulunduğunu, İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1238 esas sayılı dosyasında şirket defter incelemesi istediğini, mahkemenin davacı borçlunun taleplerinin reddedildiğini, itiraz incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi ise 2018/728E, 2018/1316 Sayılı kararı ile davacının itiraz taleplerini esastan reddettiğini, davacının teminat sözleşmesi dediği yazının, atılan imza ile beraber tek elden çıktığı aşikar olmakla birlikte, müvekkili şirketin unvanı veya kaşesini ihtiva etmediğini, müvekkilinin yazının tarafı olmadığını, söz konusu yazının her ne kadar müvekkilini bağlamaması ve müvekkilinin bu yazıda taraf olmasa da karşı taraf delil olarak sunduğundan cevap vermek zorunda kalındığını, davacının hazırladığı yazıda teminat ibaresi ve müvekkilimin ünvanı olmadığını, imzanın da sahte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.05.2021 tarih ve 2018/520 Esas – 2021/419 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda çözülmesi gereken ilk uyuşmazlık; imzasının …’ye ait olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilen 22/10/2015 tarihli tutanağın davalı şirketi bağlayıp bağlamayacağıdır. Davalı şirket ana sözleşmesinin 8. Maddesi ile …’nin üç yıllığına yönetim kurulu başkanı olduğu ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili bulunduğu, şirket tarafından verilecek belgelerin ve yapılacak sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, bunların şirket ünvanı altına konmuş şirketi temsile yetkili en az bir kişinin imzasını taşıması gerektiği düzenlenmiştir. Dava konusu belgenin imza tarihi itibariyle …’nin şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığı gibi, TTK’nun 40/2 fıkrası uyarınca noter onaylı imza sirkülerinin sicile verildiği de açıktır. Uyuşmazlık konusu belge bir bütün olarak incelendiğinde; “Yukarıda fotokopisi çekilen 2 adet toplam 2.070.000 Euro değerli çekler, … San ve Dış Tic. A.Ş. Firması ile … Sanayi A.Ş. Firması arasındaki hesabın ödenmesine istinaden garanti olarak …’ndan teslim alınmıştır. Not: Taraflar arasında daha öncesinden verilen/alınan tüm senet ve çekler hükümsüzdür.” ibaresinin yer aldığı, metnin altının da davalı şirketi belge tarihi itibariyle münferiden temsil ve ilzama yetkili olan … tarafından imzalandığı görülemktedir.. Her ne kadar imza üzerinde şirket kaşesi yok ise de; metnin içerisinde davalı …’nin tam ve eksiksiz ünvanının yer aldığı, şirket yetkilisinin metnin, dolayısıyla ünvanın altını imzaladığı, şu halde atılan imzanın, TTK’nun 372/1 fıkrasına ve davalı şirketin tescil ve ilan edilen ana sözleşmesinin 8.maddesine uygun olduğu, belgenin şirketi bağlayacağı kabul edilmek gerekir. Nitekim dava konusu çekler şirket yetkilisi tarafından şirket adına teslim alınmıştır. Eldeki davada çözülmesi gereken ikinci uyuşmazlık, mahkememizce şirketi bağlayacağı kabul edilen 22/10/2015 tarihli belge ile yaptırılan mali bilirkişi incelemesi kapsamında çeklerin, teminat çeki olup olmadıklarıdır. Anılan belgede çeklerin … San ve Dış Tic. A.ş. firması ile … İth. İhr. Sanayi A.Ş. Firması arasındaki hesabın ödenmesine istinaden “garanti” olarak verildiği yazılmaktadır. Yaptırılan mali bilirkişi incelemesi neticesinde davalı ile … şirketi arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, davalı ile … arasında da herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı tespit olunmuştur. Öte yandan davalı şirket tarafından 22/10/2015 tarihli belgenin tanzim tarihinden iki ay sonra 04/01/2016 tarihinde 10 yevmiye numarası ile ticari defterlere, “… tarafından şirket adına …’na verilen borç” adı altında 2.070.000,00 Euro’luk bir kayıt oluşturularak …’nun borçlandırıldığı, aynı gün 11 yevmiye numaralı ikinci bir kayıtla mevcut tutarın yine … adına açılan “Alınan Çekler” hesabına geçirildiği ve 10 yevmiye nolu hesabın kapatıldığı, asıl ve birleşen davaya konu çeklerin de bu hesaba kaydedildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere asıl ve birleşen davaya konu çekler ile ilgili verildikleri 22/10/2015 tarihi itibariyle herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi, davalı şirket yönetimi değişmesi akabinde, çeklerin veriliş tarihinden ise yaklaşık iki ay sonra; aynı gün içerisinde önce asıl ve birleşen davacının borçlandırıldığı bir kayıt oluşturulmuş, akabinde asıl ve birleşen dava konusu çeklerin bu borç karşılığında alındığına dair ikinci bir kayıt oluşturulmuştur. Bu tarihten önce davacı ile davalı arasında herhangi bir ad altında ticari bir ilişki bulunduğunu gösterir başkaca kayıt mevcut değildir. Tüm bu tespitler karşısında 22/10/2015 tarihli belge/protokol içeriği ile de uyuşmayan kaydın fiktif bir kayıt olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin defter ve kayıtlarına göre dava dışı … (…) şirketinden herhangi bir alacağı da bulunmadığına göre dava konusu çeklerin, 22/10/2015 tarihli belgedeki “garanti” ifadesi karşısında teminat çeki oldukları ve bedelsiz kaldıkları hususlarının davacı tarafça ispat olunduğu kabul edilmiştir. Yukarıda yapılan tüm bu saptamalar karşısında; asıl ve birleşen davaların kabulüne, asıl davada davacı tarafından takip dosyasına yapılan toplam 1.371.411,39-TL ödemenin, 215.236,21-TL lik kısmına 19/08/2016 ödeme tarihinden; 1.156.175,18-TL lik kısmına 29/12/2016 ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Yine asıl ve birleşen davalının, dava konusu çeklerin teminat çeki olduğunu ve bedelsiz kaldığını bilerek haksız ve kötü niyetli takip başlattığının tespiti nedeniyle asıl ve birleşen davalarda kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulüne.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının dayandığı yazıdaki imzanın müvekkilim Şirketin eski yöneticisine ait olup olmadığını tespit edebilmek için bilirkişi heyeti ataması gerekir iken, tek bilirkişi ile imza incelemesi yaptırdığını, tek bilirkişinin de yeterli ve gerekli araştırmayı yapmadan imzanın müvekkil şirketin eski yöneticisine aidiyeti hususunda tam kanaat ve görüşü doğmadığı halde raporunu Mahkemeye ibraz ettiğini, raporun kuşkuya yer vermekle uyuşmazlığı çözecek mahiyette olmadığını, Menfi tespit davasına konu edilen yazının, çeklerin vasfını yitirecek veya borcun ödendiğine delalet edecek bir yazı mahiyetinde olmadığını, yazının imza kısmında müvekkil şirketin unvanı yerine şirketin eski yetkilisinin isminin (…) yazıldığını, yazının şirketi bağlayabilmesi için şirket kaşesi veya şirket unvanı üzerine imzanın atılmasının gerektiğini, şirket yetkilisi yabancı uyruklu olmasına rağmen şahit veya tercüman imzasının da bulunmadığını, Mahkeme, hesap bilirkişisi raporunu doğru yorumlayamadığını, zira davacı iddiasının aksine, şirket defter kayıtlarının incelemesinden davalı müvekkil ile davacının şirketi … arasında herhangi bir borç-alacak ilişkisinin olmadığının tespit edildiğini, bu durumda davacının çeklerin teminat çeki olduğu iddiasının da çürütüldüğünü, Menfi tespit davasında ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının menfi tespit davasına konu ettiği yazıda borcun yenilendiğinin iddia edildiğini, buna göre ispat yükü davalı alacaklıda olmayıp, iddiayı ileri süren davacı borçluda olduğunu, Davacı delil listesinde müvekkil defter kayıtlarını münhasır delil olarak bildirmediğini, delil bildirme süresi geçtikten sonra verilen 05.02.2019 tarihli dilekçe ile karşı tarafın defterlerine münhasıran dayandırdığını bildirmesinin ise yasaya, mevzuata ve yerleşmiş içtihatlara uygun aykırı olduğunu, Kaldı ki müvekkil şirket defter kayıtlarında, çeklerin teminat olduğuna dair de herhangi bir kaydın bulunmadığını, dava konusu çeklerin defterlerde kayıtlı olduğunu, davacının müvekkil şirkete borcu olduğunun bilirkişi incelemesiyle sabit olduğunu, Menfi tespit davasına konu edilen yazı, çeklerin vasfını yitirecek veya borcun ödendiğine delalet edecek bir yazı mahiyetinde olmadığını, davacının çeklerin teminat olarak verildiği iddiasının yerinde olmadığını, davacının hazırladığı yazıda teminat ibaresinin olmadığını, müvekkil şirketin kaşesi veya unvanının da bulunmadığını, yazının borcun yenilendiği mahiyette bir belge olduğunu, aksinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, ancak davacının iddiasını ispat edemediğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *22/10/2015 tarihli, asıl ve birleşen davalara konu çeklerin görüntülerini de içeren belge aslı incelenediğinde; “Yukarıda fotokopisi çekilen 2 adet toplam 2.070.000 Euro değerli çekler, … San ve Dış Tic. A.ş. Firması ile … İth. İhr. Sanayi A.Ş. Firması arasındaki hesabın ödenmesine istinaden garanti olarak …’ndan teslim alınmıştır. Not:Taraflar arasında daha öncesinden verilen/alınan tüm senet ve çekler hükümsüzdür.” ibarelerinin yer aldığı, belge altında … ve …’nin ıslak imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır. *Asıl davaya konu çekin incelenmesi neticesinde; … Bankası Bayrampaşa Şubesi’ne ait hesaptan davacı tarafından keşide edilen … çek numaralı 30/06/2016 keşide tarihli ve 1.000.000,00-EURO bedelli ve lehdarı davalı olan bir adet çek olduğu, çek üzerinde teminat kaydı bulunmadığı, çekin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu edildiği, davacının bu takip dosyasına 19/08/2016 tarihinde 215.236,21-TL, 29/12/2016 tarihinde 1.156.175,18-TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.*Birleşen davaya konu çekin incelenmesi neticesinde; … Bankası Bayrampaşa Şubesi’ne ait hesaptan davacı tarafından keşide edilen … çek numaralı 30/10/2016 keşide tarihli ve 1.070.000,00-EURO bedelli ve lehdarı davalı olan bir adet çek olduğu, çek üzerinde teminat kaydı bulunmadığı, çekin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu edildiği, davacının bu takip dosyasına herhangi bir ödeme yapmadığı anlaşılmıştır. *Prof.Dr. … tarafından düzenlenen 25/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu belgedeki imza ile …’nin mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada, başlangıç hareketlerinde benzerlikler, ara gramalarında kısmi farklılıklar ve bitiş hareketlerinde benzerlikler görüldüğü, genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından değerlendirildiğinde, inceleme konusu belgede …’ye atfen atılmış imzanın elde mevcut …’nin imzalarına büyük oranda benzerlik gösterdiği, dolayısıyla inceleme konusu belgedeki imzanın kuvvetle muhtemel …’nin eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, asıl ve birleşen dava yönünden İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine konu edilen çeklerin keşidecisi olduğunu, çeklerin davacının da hissedarı olduğu dava dışı şirket ile davalı arasında kurulması planlanan ticari ilişkinin garantisi/teminatı olarak verildiğini, ne kendisinin ne de şirketinin davalıya borçlu olmadığını, 22/10/2015 tarihli tutanak ile bu durumun ortaya konduğunu, davalı tarafından başlatılan icra takiplerine dayanak iki çekin kambiyo vasfına haiz olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davanın dayanağı olan yazıdaki imzanın şirkete ait olmadığını, bu nedenle kendilerini bağlamayacağını, iddiaların haksız olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “.. ASIL DAVADA; Davanın kabulüne; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu 30/06/2016 keşide tarihli ve 1.000.000,00-EURO bedelli çekten ve bu takipten ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, -Davacı tarafından icra dosyasına yaptığı toplam 1.371.411,39-TL ödemenin, 215.236,21-TL lik kısmına 19/08/2016 ödeme tarihinden; 1.156.175,18-TL lik kısmına 29/12/2016 ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine, BİRLEŞEN DAVADA; Davanın kabulüne; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu 30/10/2016 keşide tarihli ve 1.070.000,00-EURO bedelli çekten ve bu takipten ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, her iki dava yönünden % 20 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı tarafın, davacı iddialarının dayanağı olan 22/10/2015 tarihli tutanak altındaki imzanın sahteliğini iddia etmesi üzerine mahkemece yaptırılan imza incelemesi sonucunda Prof.Dr. … tarafından düzenlenen 25/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “… inceleme konusu belgedeki imza ile …’nin mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada, imzanın …’nin imzalarına büyük oranda benzerlik gösterdiği, dolayısıyla inceleme konusu belgedeki imzanın kuvvetle muhtemel …’nin eli ürünü olduğu.”nun belirtilmiş olması karşısında; mahkemece uyuşmazlığı kesin nitelikte çözebilecek yeterlilikte yeni bir rapor aldırılmadan rapordaki tespitlere itibar edilerek karar verilmesi hatalı olduğundan; sair yönlerden inceleme yapılmaksızın ve davacı vekilinin ihtiyati tedbir talepleri ile ilgili mahkemesince değerlendirme yapılmak üzere, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih, 2018/520 E. 2021/419 – K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ö3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/11/2022