Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1848 E. 2023/997 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1848 Esas
KARAR NO: 2023/997 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2021
NUMARASI: 2018/260 E. – 2021/420 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacıya tebliğ edilen ödeme emri ekindeki protokol olduğu iddia edilen evrakın okunur vaziyette dahi olmadığını, davacının sözkonusu davalıya böyle bir borcu olmadığından ve kendileri ile böyle bir protokol imzalamamış olduğundan takibe itiraz edildiğini, hatta derhal bu sahtecilik ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2017/79467 Soruşturma numaralı dosyadan suç duyurusunda bulunulduklarını, kesinlikle davacı firma tarafından böyle bir protokol imzalanmadığını, protokol üzerindeki kaşe ve imzanın kendilerine ait olmadığını, tamamen sahtecilik ile üretilen evrakın icra takibine konulduğunu, yapılan itiraz üzerine davalı tarafından icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açıldığını, ancak itirazlarının değerlendirilmeden mahkeme tarafından tamamen hukuka aykırı şekilde itirazın kaldırılmasına 22.03.2018 tarihinde karar verildiğini, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulacağını, icra takibine konu edilen alacağın gerçek bir alacak olmadığını, evrakın sahte olduğunu, sahte evrak ile davacı aleyhine işlem yapıldığını, davalı şirket ile davacı şirketin resmi ve gayriresmi hiç bir ilişkisinin olmadığını, girmiş çıkmış hiç bir fatura işleminin ya da ticari işin mevcut olmadığını, aralarında hiçbir şekilde alışverişin olmadığını ve icra takibine konu edilen sahte protol ile ilgili hiçbir görüşme vs. yapılmadığı belirtilerek borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep ettiğini, hiçbir sahtecilik yapmadığını, şahıs firmasının iflas ettiğini, davacı şirket yetkilisinin ortağı olan …’in kayınbiraderi olduğunu, kendilerine bu münasebetle birden fazla olmak üzere banka yoluyla maddi yardım amaçlı bir takım ödemeler yaptığını ve bu ödemelerin geri alınmasına ilişkin takip konusu protokolü hazırladıklarını, protokol hazırlanırken karşı taraftan …, …, … ve ismini bilmediği bir kişi daha bulunduğunu, protokolü birebir kimin imzaladığını hatırlamadığını, görmediğini, sadece karşı tarafla bu yönde bir anlaşması olduğunu, iddiaları reddettiğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2021 tarihli 2018/260 E. – 2021/420 K. sayılı kararıyla; davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 07/02/2016 tarihli protokol dayanak gösterilerek davacı aleyhine takip başlatıldığı, davacı tarafın protokoldeki imzanın kendilerine ait olmadığı iddiası ile borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası açtığı, gerek mahkemece gerekse savcılık tarafından yaptırılan imza incelemesinde imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, her ne kadar davalı şirket yetkilisinin beyanları dikkate alındığında protokolün imzası esnasında davacının şirket ortağı olduğunu belirttiği …’in ve …’ın(…’in ablasının oğlu) protokolün imzası esnasında hazır bulunduğu, yine davacı şirket yetkilisinin beyanından …’in hesaplarına başka alacaklı tarafından haciz konulması üzerine adı geçenin hesabına gelen paranın …’in hesabına aktarılmak suretiyle buradan çekilerek …’e elden verildiği, söz konusu protokolün de bu ilişki çerçevesinde düzenlendiği anlaşılmakla esasen davanın tarafları arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığı, bu itibarla takibe konu protokolden kaynaklı takip dosyası nedeni ile davacı şirketin borçlu olmadığı” gerekçesiyle -Davanın KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip ve dayanak (Alacaklısı … Malzemeleri/…, borçlusu … San.Tic. Ltd.Şti. olan, 07.02.2016 tarihli protokol) nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, -Davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE, -İhtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar DEVAMINA, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı şirket yetkilisi … tarafından müvekkili şirket yetkilisi … tarafından imzalanmadığını bildiği sözleşmeye dayanarak icra takibi başlatıldığını, yapılan bilirkişi incelemelerinde imzanın …’e ait olmadığının tespit edildiğini, … hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığını, davalının kötü niyetli olduğunun sabit olduğunu, İstanbul CBS 2017/79467 soruşturma sayılı dosyasında müvekkilinin ve çalışanlarının imza örnekleri alınarak yapılan karşılaştırmada, imzaların …’e ve çalışanlarına ait olmadığının tespit edildiğini, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/76 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, ceza davasında …’in celp edilen HTS kayıtlarından, protokolün imzalandığı ileri sürülen 07/02/2016 tarihinde davalı …’ın, …’i hiç aramadığı ve iş yerine hiç gitmediğinin ortaya çıktığını, davalı şirket yetkilisi …’in ceza mahkemesinde alınan ifadesinde ise, olay günü …in kendisini arayarak protokol imzalayalım dediğini ve kendisinin müvekkilinin Ferhatpaşa’da bulunan işyerine gittiğini, bir ara kendisinin işyerine gidip geldiğini, kendisine 2 nüsha halinde hazırlanmış protokolü verdiklerini, söylediğini, davalının takibe dayanak yaptığı protokolü kimin imzaladığını bilmediğini söylediğini, bu durumun dahi takibe konu sözleşme ve icra takibinin kötüniyetli yapıldığını gösterdiğini, protokolün 208.246 TL tutarında borç ödemeyi içeren yüksek meblağlı protokol olduğunu, davalının imzalayanı bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla, mahkemenin kötüniyet tazminatı talebinin reddi kararının kaldırılarak, kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı şirket yetkilisi …’in, davacı şirket yetkilisi İlker Zeybek’in eniştesi olduğunu, bu yakınlığa istinaden davacı şirkete elden ve banka havalesiyle defalarca para gönderdiğini, ayni yardımlarda da bulunduğunu, ödenen miktarların iadesi amacıyla davacı şirket yetkilileri tarafından protokol tanzim edilerek müvekkiline verildiğini, protokolde de bu hususun beyan edildiğini, mahkemenin taraflar arasında ticari ilişki aramasına gerek olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini.-Mahkemenin kararında gerekçesini açıklamadığını, davalı tarafın beyanlarını tekrar etmekle yetindiğini, karar gerekçesinde taraflar arasındaki maddi olayı kabul ettiğini para alışverişine ilişkin hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, daha sonra “taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı” demekle yetindiğini, kararın çelişkili olduğunu.-Davanın konusunun icra takibi, müvekkili ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkinin varlığı değil, protokol doğrultusunda alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğunu, mahkemenin kararında para alışverişi bulunduğunu tespit etmesine rağmen, bunun aksini ispat edemeyen, belge ve delil sunamayan davacının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu.-Davacının davasını ispatla mükellef olduğunu, yargılama sırasında davacı şirket yetkililerinin, müvekkili ile aralarındaki ilişkiyi kabul ettiklerini, müvekkilinin kendilerine yapılan ödemeleri elden geri iade ettiklerini kabul ettiğini, ancak müvekkiline elden ödeme yapıldığına ilişkin belge sunamadıklarını, yemin deliline de başvurmadıklarını.-Mahkemenin derdest olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/76 Esas sayılı dosyasını bekletici mesele yapmamasının hatalı olduğunu, ceza davasının sonucunun bu davayı etkileyeceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; protokdlün müvekkili yada çalışanları tarafından imzalanmadığının bilirkişi raporuyla ispatlandığını, tarafların tacir olup, iş ve işlemlerinin dayanağının ticari defter ve faturalar olması gerektiğini, ancak davaya konu protokole dayalı alacağın hiçbir şekilde davacı ve davalının ticari kayıtlarına geçmediğini beyanla, davalı istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında, davalı alacaklı … Malz-… tarafından, davacı …Ltd. Şti. Aleyhine 07/02/2016 tarihli protokole dayanarak, 165.465,67 TL protokolden kaynaklanan alacak, 24.819,00 TL avukatlık ücreti ve 17.961,89 TL işlemiş faziyle birlikte toplam 208.246,56 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlattığı anlaşılmıştır. Takip dayanağı ve davaya konu 07/02/2016 tarihli protokolün incelenmesinde; alacaklı olarak … Malz-…, borçlu olarak …Ltd. Şti. Kaşe ve imzalarının bulunduğu, protokolün 1. Ve 2. Maddesinde alacaklının borçludan muhtelif tarihlerde banka havalesi yoluyla hesabına ve elden ödediği paralar nedeniyle toplamda 165.465,67 TL alacaklı olduğu, bu parayı borçlunun 14/04/2016 tarihinde ödemeyi kabul ettiği, bu tarihte geri ödemediği tarihte aylık %10 faizi, %15 avukatlık ücreti 24.819,00 TL ve dava-icra masrafları ile ödemeyi kabul ettiğinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince Adli Tıp ve Adli Belge İnceleme Uzmanı Uz. Dr. …’dan alınan 16/07/2020 tarihli raporda; inceleme konusu protokol aslında davacı şirket yetkilisi adına atılmış imzanın mukayese imza örneklerine kıyasla davacı …’in eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Davacı şirket yetkilisi … 14/12/2020 tarihli duruşmada verdiği beyanında; protokoldeki imzanın kendisine ait olmadığını, … ile hiçbir zaman ticari ilişkisi olmadığını, …’in kendisinin ortağı olduğunu, halen ortağı olarak çalışmaya devam ettiğini, …’nun kendisinin eski çalışanı olduğunu, 2015 tarihinde ayrıldığını, …’ın ise …’in ablasının oğlu olduğunu, …’in karşı tarafın kayınçosu olduğunu, …’in hesaplarına başka alacaklı tarafından haciz konulduğunu, sonra İlker’e bana para gelecek bunu sizin hesabınıza göndersinler sizde çekip bana verin dediğini, kendilerinin de parayı çekip …’e teslim ettiklerini, daha sonra kendi ailevi mevzuları yüzünden kayınçosu ile kavga ettiklerini ve hiçbir haberleri yokken şirkete bu protokole istinaden ödeme emri gönderildiğini, kendilerinin de itiraz ettiklerini, söz konusu paranın kendisinin … Yetpa şubesine gönderildiğini, protokoldeki imzanın kime ait olduğunu bilmediğini, protokolün düzenlenişine ilişkin hiçbir bilgisi olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece İstanbul C.Başsavcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosu’nun 2017/79467 soruşturma sayılı dosyası kapsamında alınan 18/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun UYAP sistemi üzerinden celbedildiği, raporda; inceleme konusu A4 ebadında dosya kağıdına makine ile düzenlenmiş, 07/02/2016 tarihli dört maddelik “PROTOKOL” başlıklı belge aslında … San.Tic.Ltd.Şti.kaşesi üzerinde atılı imza ile şirket yetkilisi …’e ait mevut imzalar arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, alışkanlıklar, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla şirket yetkilisi …’in eli ürünü olmadığı, imza ile …, …, …’e ait mevcut imzalar arasında da grafolojik ilişki kurulmadığı belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı tarafça ilamsız takibe dayanak yapılan 07/02/2016 tarihli protokoldeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, protokolün sahte olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takip ve dayanak protokol nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verildiği, taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusu davanın esasına yönelik olmakla öncelikli olarak incelenmiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve savcılığın ek takipsizlik kararı içeriğinden, savcılıkta alınan bilirkişi raporu ile, takibe dayanak protokol altındaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edildiği anlaşılmıştır. İstanbul C. Başsavcılığı tarafından alınan raporda davacı şirket yetkilisi … dışında, …, …’e de ait olmadığının tespit edildiği görülmüştür. İmza incelemesi yapılan şüpheliler hakkında İstanbul C.Başsavcılığı tarafından 2017/79467 Sayılı soruşturma dosyasında 01/02/2021 tarihli ek takipsizlik kararı verildiği, …Ltd. Şti. İle yetkilisi …’in şikayeti nedeniyle … hakkında Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan ceza davası açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde bu davanın sonucunun eldeki davayı etkileyeceği, bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Dairemizce dosya inceleme talebi ile İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/76 Esas sayılı dosyası incelenmiş, mahkemenin 28/02/2022 tarihli, 2021/76 Esas, 2022/91 karar sayılı kararıyla sanık …’in özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verdiği, kararın kesinleşmediği, istinaf incelemesinde bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece imza incelemesi yapılarak imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını tespit ettiği anlaşılmakla, menfi tespit davası yönünden, ceza davasının bekletici mesele yapılmaması sonuca etkili görülmemiştir.Menfi tespit davasına konu icra takibinin, protokole dayalı olarak yapıldığı, protokoldeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak menfi tespit davalarında alacaklı tarafın dayandığı belgedeki imzanın sahte olduğunun ortaya çıkması halinde, alacaklı olduğunu ispat yükünün davalıda olduğu, davalı tarafça alacağın kaynağının davacı şirkete çeşitli tarihlerde elden ve banka havalesi yoluyla gönderilen paralar olduğu ileri sürülmüşse de, miktar itibarıyla yazılı delille ispatı gereken bu hususun ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı her iki tarafın da kabulündedir. Davacı şirket yetkilisinin 14/12/2020 tarihli duruşmada, davacı şirket ortağı …’in davalının kaynı olduğunu, davalının banka hesaplarına haciz konulması nedeniyle, …’den kendisine gelecek havalenin davacıya gönderilmesini istediğini, kendilerinin de gönderilen parayı çekerek davalıya verdiğini beyan ettiği anlaşılmış, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bu paranın ödendiğinin ispatlanamadığını ileri sürmüşse de, davalının duruşmadaki beyanında; davacıya banka havalesiyle paralar gönderdiğini, protokolün bu amaçla yapıldığını ileri sürerek, alacağın kaynağını borç verilen para olarak sınırladığından, davalı tarafça alacağın varlığı ispatlanamadığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalının protokolün tarafı olup, imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğundan, imzanın davacı yetkilisine ait olmadığını bildiği halde takibe konu etmesi nedeniyle, icra takibinin haksız ve kötüniyetli başlatıldığından, davacı lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, tarafların kazanılmış hakları korunarak, davanın kabulüne, davacı lehine takibe konu 208.246,56 TL toplam alacak üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek, davalı alacaklıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,3- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2021 tarihli 2018/260 E. – 2021/420 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4-Davanın KABULÜ ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip ve dayanak (Alacaklısı … Malzemeleri/…, borçlusu … San.Tic. Ltd.Şti. olan, 07.02.2016 tarihli protokol) nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, -İcra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olmakla, davacı lehine takibe konu 208.246,56 TL toplam alacak üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek, davalı alacaklıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine -İhtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar DEVAMINA, 5-İlk derece yargılaması yönünden; a-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 14.225,32 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.556,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.668,98 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 23.027,26 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, c-Davacı tarafından yapılan; 3.597,44 TL harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 195,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 4.492,44 TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, ç-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara ödenmesine,6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmediğinden davalı yandan alınması gereken 14.225,32 TL nispi harçtan peşin alınan 3.556,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.668,99 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,c-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 162,50 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 272,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 434,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,d-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.