Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1839 E. 2023/1356 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1839 Esas
KARAR NO: 2023/1356
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2017/585 Esas – 2020/254 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın geçmişinin 18.yüzyıla dayandığını, biri İngiliz Kraliyet Donanmasının, diğeri ise İngiliz Ordusunun tedarikçisi olan iki firmanın 1974 yılında birleşmesi ile oluştuğunu, müvekkili firmanın İngiltere, Danimarka, Norveç, Yunanistan, Romanya, Etiyopya, Ürdün, Irak, Malezya, Brunei, Tayland ve Tonga kraliyet ailelerine de hizmet sunduğunu, “…” markasının 03, 14, 18, 25 ve 40.sınıflarda Avrupa Birliği nezdinde Birlik Markası olarak 1996 yılından beri korunduğunu, söz konusu markanın dünyada ve Türkiye’de uzun zamandan beri kullanıldığını ve müvekkilinin bu marka üzerinde öncelikli kullanım hakkı bulunduğunu, müvekkiline ait markaların tanınmış marka olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğunu, davalının davacının tanınmış markaları ve ticaret unvanı ile benzer olan … tescil numaralı …” ve … numaralı “…” markalarını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, bir kısım marka tescil taleplerinin davacının itirazı nedeniyle reddedildiğini, davalının bu markayı tesadüfen seçmiş olamayacağını, davalının davacının markalarının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanmak amacıyla markalarını tescil ettirdiğini, müvekkiline ait markayı iltibas oluşturacak şekilde kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini belirterek, bu nedenlerle davalıya ait … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın “…” ibareli bir marka tescili bulunmadığını, “…” markasını dava dışı üçüncü şahıstan 2007 yılında iyi niyetle devraldığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacı firmanın “…” ibareli ve … numaralı bir markası bulunmasına rağmen bu markanın yenilemesini yapmaması ve bunun üzerinden de 2 yıllık süre geçmesi nedeniyle tescil ettiremediğini, davacının … numaralı “…” ibareli markanın tescili için 2010 yılında başvuru yaptığını, ancak bu başvurusuna müvekkilinin itiraz ettiğini, Kurum tarafından da itirazın haklı bulunduğunu ve marka başvurusunun reddedildiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2017/585 Esas – 2020/254 Karar sayılı kararıyla; “…Davalının … numaralı … markasının davacının yurt dışında tescilli markası ile aynı olan İngilizce kelimelerden oluştuğu, bu kelimelerin Türkçe’de bir anlamı bulunmadığı ve Türkiye’de de yaygın olarak kullanılan İngilizce kelimeler olmadıkları, davalının bu iki kelimeyi kendiliğinden bir araya getirerek markayı tesadüfen ihdas ettiğinin düşünülemeyeceği, davacının … numaralı marka başvurusuna 28/07/2011 tarihinde davalı tarafça itiraz edildiği, itirazının kabulüne karar verildiği, bu nedenle … numaralı markanın tescil edildiği tarihte davalının davacının markasından haberdar olduğu, davalının yurt dışında tescilli olan ve belli bir bilinirliği olduğu anlaşılan davacı markasının bilinirliğinden yararlanmak ve davacının markasının Türkiye’de tescil edilmesini önlemek amacıyla bu markayı tescil ettirdiği, marka tescilinin kötü niyetli olduğu, davalının bu markasıyla ilgili SMK’nun 6/9. maddesinde yer alan kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı adına tescilli … numaralı “…”markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markası ile ilgili davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili (katılma yoluyla) istinaf dilekçesinde; “Mahkeme kararının kendi içinde çelişki içinde olduğunu; müvekkilimizin … markalarının gerçek hak sahibi olduğu kabul edilmiş, davalının … markasının müvekkilimizin markasının içerisinde birebir yer aldığı tespit edilmiş, … ibaresinin ve … ibaresinin Türkçe’de bir anlamı bulunmadığı ve Türkiye’de de yaygın olarak kullanılan İngilizce kelimeler olmadıkları, davalının bu iki kelimeyi kendiliğinden bir araya getirerek markayı tesadüfen ihdas ettiğinin düşünülemeyeceği belirlenmiş olmadığı kabulüne rağmen … markası bakımından davanın kabulüne … markası bakımından ise reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Oysa açıktır ki davalı kötü niyetli olarak hareket ederek … ibaresini tesciline temel olan … markasının tescili olduğunu, davalının müvekkilimizin … markasını engelleme amaçlı olarak hareket ettiğini, Müvekkil gibi tekstil sektöründe faaliyet gösteren davalı, söz konusu markaları tamamen müvekkilimizin ve çok tanınmış … markalarının ticari itibarından ve bilinirlik düzeyinde haksız kazanç sağlamak amacıyla tescil ettirdiğini, Davalı da müvekkilimizin markalarının en baştan beri varlığının ve markalar arasındaki iltibasın farkında olarak özellikle ve ısrarla müvekkilimizin markasının birebir aynısını hiçbir hukuki gerekçesi olmadan tescil ettirmeye çabaladığını, bu durumun doktrindeki kötü niyet ve sonuçlarına ilişkin hususlara birebir uyduğunu, Davalının önce … ibaresini yalnız başına tescil ettirmesini müteakip müvekkilimizin markasını bütün unsurlarıyla tescil ettirmek için 2012 ve 2015 yıllarında müteaddit defalar marka başvurusunda bulunmuş olması ve bu markalardan … sayılı … ibareli ve … sayılı … markalarının müvekkilimizin öncelikli marka haklarının temelinde reddedilmesine rağmen tekrar … sayılı … markasını tescil ettirmiş olmasının davalının kademeli kötü niyetini açıkça gösterdiğini, Prof Dr. …’ın … adlı eserinde belirtildiği üzere: “Paris Sözleşmesi’nin ruhu, üye ülkelerin herhangi birinde tanınmış bir markanın Birliğe dahil diğer ülkelerde de korunmasıdır. Belirli bir iktisadi değer haline gelmiş bir markadan haksız olarak yararlanılmasının önlenmesi, bütün üye devletlerce kabul edilmiştir. Paris Sözleşmesi’ne taraf olan ülkeler tanınmış markaları korumayı taahhüt etmişlerdir. Burada güdülen amaç, üye ülkelerin herhangi birinde tanınmış bir markanın birliğe dahil diğer ülkelerde de korunmasıdır. Bu bakımdan, herhangi bir ayırım yapmadan, marka Türkiye’de tanınsın veya tanınmasın, esas alınacak ilke bizatihi markanın tanınmış olmasıdır. Bir marka bir toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmışsa, bu markanın Paris Sözleşmesi’ne dahil ülkelerin tümünde tanınmış marka olarak korunması gerekir”, Müvekkilimizin markasının dünyada ve ülkemizde uzun zamandan beri kullanılmakla öncelikli kullanıma dayalı hakların mevcut olduğunu, mahkeme müvekkilimizin öncelikli kullanımının da ispat edilemediğini belirtmesinin bilirkişi raporunun aynen kabul edilmesinden kaynaklanan bir eksik inceleme olduğunu, müvekkilimizin satışları uzun zamandan beridir ve yoğun şekilde mevcut olduğunu, buna ilişkin fatura ve belgelerin dosyada olduğunu,Davacı şirketin markaları çok tanınmış markalar olduklarından davalının tescil ettirdiği ibarelerin bu bakımdan da tecavüz yarattığını, Paris Sözleşmesin 1. mükerrer 6. maddesi uyarınca ve SMK’nın6. maddesi uyarınca davalıya ait markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, … ibaresinin müvekkilin ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “TPK’nın kararları doğrultusunda markasını tescil ettirmeyen, yenilemeyen marka sahibinin artık markaya sağlanan haklardan yararlanamayacağının bilirkişi raporu ile de kanıtlandığını, dolayısıyla … markasının hakkı müvekkilde olduğundan hükümsüzlük kararının hatalı olduğunu,Müvekkilin korumasında olan markaların … ve … markaları olduğunu, davacının Türkiye’de bu markalar için koruma almamış olup, davacı markasının Türkiye’de tanınmış marka olmadığını, Kaldı ki müvekkil … markasını iyiniyetli 3.kişi olarak devir devir yoluyla aldığını, davacının markasının Türkiye pazarında işlem görmeyen bir marka olduğunu, haliyle davacının Türkiye de marka tescili ve tanınmış marka koruması olmadığına göre müvekkilin bu markanın tanınmış olduğunu bilmesinin de gerekmediğini,Davacının davasını süresinde açmadığını; … markasının 10 yıldır müvekkilin kullanımında olduğunu bilen davacının bugüne kadar … markasının davacı adına tescili için hiçbir hukuki işlem yapmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olup esas davacının müvekkilin hakkını elinden almaya çalışmasının kötü niyetli olduğunu, markanın hükümsüzlüğünü istemedeki beş yıllık sürenin geçtiğini, Davacının markası kül halinde … No:.. olmakla Türkiye de markanın kullanıldığı emtiaları tüketen orta düzeydeki alıcılar açısından tanınmamakta olup, emtia söylenildiğinde akla o marka gelmediğini, Davacının dava açmakta hukuki menfaati olmadığını, tescilde öncelik ilkesi gerekince aslında dava hakkının müvekkile ait olduğunu, davacı uzun süre sessiz kalarak yenileme işlemlerini yerine getirmediğini ve hak kaybına kendisinin sebebiyet verdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE; -Davalı adına tescilli … numaralı “… hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markası ile ilgili davanın REDDİNE.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.TMPK kayıtları ile … numaralı “…” markasının 25.sınıfta 18.01.2008 tarihinde, … numaralı “…” markasının 25.sınıfta 01.06.2017 tarihinde davalı şirket adına tescil edildiği; davacının … numaralı “…” markasının ise TPMK nezdinde kayıtlıyken, yenilenmediği için 28/02/2015 tarihinde koruma süresinin sona erdiği görülmüştür.Davacının kötü niyetli tescil nedeni ile hükümsüzlük talebinde bulunduğu, mahkemece bu kapsamda yapılan yargılamada; davacı markasının tanınmış marka olmadığı ve yine SMK’nun 6/4. maddesi uyarınca Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış marka olduğunun da ispatlanamadığı, … markasının gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu, davalı markalarının her ikisinin de gerek davacı markasına, gerekse de davacının ticaret unvanına iltibas teşkil edecek derecede benzer olduğu, davacı firmanın sessiz kalma yoluyla … numaralı markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkını kaybettiği, … numaralı marka tescilinde davalının kötü niyetli olmadığı, bu marka yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, … numaralı markanın davalı tarafça kötü niyetli olarak tescil edildiği, söz konusu markanın davacı markası ile iltibas oluşturduğu, dolayısıyla … numaralı markanın hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi isabetli olmakla, taraf vekillerinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2023