Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1833 E. 2021/1754 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1833 Esas
KARAR NO: 2021/1754
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2021
NUMARASI: 2016/160 E. – 2021/122 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/08/2016
BİRLEŞEN KARAMAN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2016/1307 ESAS SAYILI DOSYASI (FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA )
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/11/2016
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA Davacı-birleşen davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’e bağlı grup şirketlerinden biri olduğunu, davalı firmaların müvekkilinin eski ortaklarından olduğunu, ortaklığın sona ermesi ile …’in ürünlerini, markasını ve ambalajını taklit etmeye başladığını, müvekkilinin TPE nezdinde … tescil numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, davalı …’ın TPE nezdinde … no’lu “…” ve … tescil no’lu “…” markalarının sahibi olduğunu, davalıların dava konusunu oluşturan ürünleri üretmekte, satışını ve ihracatını yapmakta olduklarını, davalılar tarafından kullanılan ürün ambalajlarının müvekkiline ait ürün ambalajları ile aynıyet derecesinde benzer olduklarını, bunun haksız rekabet teşkil ettiğini, davalıların müvekkilinin “…” ana markası ile “…” markalı davaya konu ürünleri ürettiğini uzun zamandır bildiklerini, eylemleri ile haksız kazanç elde çabası içinde olduklarını, davalıların amacının müvekkiline ait marka ve ambalaj şeklini taklit etmek suretiyle kazanç elde etmek olduğunu, üretilen bisküvi şeklinin aynısını kullanmak, ambalajları aynı renk yapmak, … karşısında “…” gibi bir marka seçmenin teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığını, taklit etme amacı olduğunu, ambalajlarda kullanılan görsellerin birebir aynı olduklarını, davalı adına tescil edilen “…” ve …” markalarının eylemlerine kılıf uydurma çabası olduğunu, müvekkiline ait marka ile benzerlik nedeniyle hükümsüzlüklerinin gerektiğini, müvekkiline ait markada asıl unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının markalarında da asıl unsurun “…” ibaresi olduğunu, markalarda “…” ibaresinin ortak olduğunu, anlamsal, görsel ve fonetik açıdan benzer olduklarını, “…” ve “…” ibarelerinin tüketicileri seri markalardan biri olarak algılatacağını, benzer ambalajlarda, aynı yazı karakteri ve aynı renkler ile basıldığını, davalıların dava konusu ürünleri üretmeye, satmaya ve ihraç etmeye devam etmelerinin müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına ve itibarının zedelenmesine yol açacağını belirterek, davalıların eylemlerinin TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalıların “…” markasını kullanmalarının ve dava konusu taklit ürün ve ambalajların internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmalarının, üretmelerinin, satmalarının, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” markalı tüm taklit ürünlere ve “…” markasının ve taklit ürün görselinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, davalı … A.Ş. adına tecsilli … nolu “…” ve … nolu “…” markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar-birleşen davacılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait “…” markası ürünlerin … tesislerinde üretildiklerini, çeşitli ülkelerde distribütör ağının bulunduğunu, sektörde ün ve pazar payı sahibi olduğunu, haksız rekabetin her türlüsünden uzak durmakta olduğunu, müvekkilinin tüm markaları ile piyasada tanınan, bilinen ve tercih edilen bir marka olduğunu, tarafların daha önceden iş ortağı olmalarının huzurdaki uyuşmazlıkta önemi olmadığını, müvekkilinin anlaşmazlık olmadan davacı şirketten ayrılmış olduğunu, davaya konu markaların iltibasa neden olmayacağını, müvekkilinin özgün bir marka yarattığını, davacı markasından görsel, işitsel ve fonetik olarak farklı olduğunu, “…” ve “…” markalarının birbirinden farklı bir çok ibareden oluştuklarını, marka hukukunda markaların bütün olarak incelenmesi ilkesinin geçerli olduğunu, davaya konu markaların görsel açıdan ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde benzerlik barındırmadığını, halk nezdinde bir karışıklığın veya iltibas tehlikesinin ortaya çıkmasını engelleyecek nitelikte olduğunu, davaya konu ürünlerin farklı formlarda üretildiklerini, davacı ürün ambalajına benzer çok sayıda ürünün piyasada bulunduğunu, aynı renk ve kombinasyonda ürün görselinin kullanılmasının harcı alem hale geldiğini, kimsenin tekeline bu tür bir kullanımın bırakılamayacağını, haksız rekabetin bulunmadığını, çikolata üreticilerinin ambalajlarında içindeki ürün resmine yer vermesinin yaygın olduğunu, ürün niteliğinin açıklanmasının doğal bir sonucu olduğunu, davacıya ait ambalajda kırmızı ve beyaz renk hakim iken, müvekkilinin ambalajlarında kırmızı, yeşil, sarı ve kahverengi kombinasyonlarının kullanıldığını, davacıya ait ambalajda italik ve oval yazı stili olduğunu, müvekkilinin yazı stilinin düz olduğunu, ambalajdaki görsellerin konumlandırılmasının farklı olduğunu, harcı alem ambalaj tasarımları ve görsellerinin iltibas karıştırmasına konu edilmemesi gerektiğini, müvekkilinin …” markasını kullanmaya son verdiğini, daha önceki kullanımlarının harcı alem renk ve görseller üzerinden olduğunu, dava dilekçesi tebliğ olunmadan cevap hakkı kullandırılmadan rapor hazırlayacak bilirkişinin ne kadar sağlıklı olacağının şüpheli olduğunu, dava dilekçesinden değerlendirme yapmanın müvekkilinin hakkının gaspı olduğunu, müvekkilinin yurt içi ve dışında tanınmış bir şirket olduğunu, davacının müvekkili markalarına tescil aşamasında itiraz etmediğini, kullanımının dahi durdurulmuş olduğu bir dönemde hak iddiasında bulunduğunu, “…” markası altında üretilecek ürün bulunmayacak olmasına rağmen müvekkilinin fabrikasına baskın yapılmasının itibarına zarar vereceğini, davacının tescil aşamasında sessiz kalıp bu aşamada müdahale ediyor olmasının kötü niyetli olduğunu, davacının asıl amacının müvekkilini piyasada yıpratmak olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA Davalılar-birleşen davacılar … A.Ş ile …vekili Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1307 Esas sayılı davasında dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın uzun yıllardır faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağladığını, müvekkili … A.Ş.’nin kurulduğu günden bugüne kadar özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, dava konusu “…” ibaresinin markada asli unsur olarak yer aldığını, dava konusu markanın “…” ve birbirini takip eden “…” ibarelerinden oluştuğunu, “…” ibaresinin davalı firmanın onlarca seri markasının başına ilave olunan ek niteliğinde olduğunu, markada yer alan “…” ibaresinin ise davaya konu markanın esas unsurunu oluşturduğunu, davacı-birleşen davalı şirkete ait “…” markasının 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi gereğince tescil edilemeyecek işaretlerden olması ve tescilli oldukları ürünler bakımından cins anlam ihtiva etmesi sebebiyle hükümsüzlük kılınması gerektiğini, davalı-birleşen davacı şirket tarafından İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/160 Esas sayılı dosyası ile dava konusu … tescil numaralı “…” markasının müvekkiline ait … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarının benzer olması nedeniyle hükümsüzlük davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, bu dava ile aralarında bağlantı bulunduğunu, bu sebeplerle iş bu davanın İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/160 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalı-birleşen davacı adına tescilli … numaralı “…” markasının556 sayılı KHK’nin 7/1-c maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-birleşen davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı-birleşen davacı firmaların sahibi olan …’nin dava dışı …’in grup şirketlerinden olan Karaman’da mukim müvekkili …şirketinin eski ortaklarından olduğunu ve müvekkili ile ortaklıklarının sona ermesinin ardından anlamsız bir şekilde müvekkilinin ve dava dışı …’in pek çok ürünü, markasını ve ambalajını kötü niyetli şekilde taklit etmeye başladığını, müvekkili tarafından aralarında davalı-birleşen davacıların da olduğu 4 şirkete karşı İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/160 Esas sayılı dosyası ile haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile davalı … A.Ş adına tescilli “…” ve “…” markalarının hükümsüzlüğünün talep edildiğini, İstanbul’daki dava devam ederken davalı-birleşen davacıların tamamen kötü niyetli olarak bu davayı açtıklarını, bu sebeplerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; “Alınan bilirkişi raporlarında farklı görüşlere yer verilmişse de, tüm bilirkişi raporlarında taraflara ait ambalajlarda farklılıklar bulunduğu, ancak kullanılan markaların benzerliği nedeniyle taraflara ait ürünlerin karıştırılabileceği tespit edilmiştir. Mahkememizce önceki raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi için aralarında tasarım uzmanı bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyetinden en son alınan 24/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ile benzer görüş ve tespitlerin yer aldığı 24/02/2020 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınmıştır. Bilirkişiler tarafından yapılan incelemelerde; davacının ürün ambalajında, arka planda ürün versiyonuna göre sarı, açık kırmızı, mavi, koyu kırmızı ve karamel renklerinin kullanılmasına rağmen, davalı tarafa ait ambalaj tasarımında arka planda beyaz rengin kullanıldığı, davacının ambalajında arka planda kompozisyonun merkezinde diagonal olarak beyaz hat çekmekte iken, davalının ambalajında bu ögenin bulunmadığı, sol yanına yakın konumda degrede mavi renk ile dikey şerit bulunduğu, davacının ambalajında ürün adı olan “…” ibaresinin kahverengi dış stroke ve beyaz renk ile dışbükey bir hattı izleyerek yazılmışken, davalının ambalajında ürün adı olan “…” ibaresinin koyu kırmızı dışbükey fon üzeri hattı takip eden beyaz renk ile yazılmış olduğu, davacının ambalaj içerik görselinin içini gösteren bir ısırık hattı ile ürün adının sağ alt köşesinde konumlandığını, davalının ambalaj içerik görselinin de içini gösteren bir ısırık hattı ile görece daha büyük ürün adının sağ yanında yer aldığı, davacı ambalajında üretici firma logosu kompozisyonunun sol üst yanda yer aldığı, davalının ambalajında ise üretici firma kompozisyonu logosunun farklı bir noktada, ürün adının üstünde yer aldığı, davacıya ait ambalajda içeriğine dair ikincil ibarelerin ürün adının altında dışbükey formu takip eder şekilde yazılmışken, davalının ambalajında bu ögenin yer almadığı, taraflara ait ambalajlardaki grafik kompozisyonlarının bu nedenlerle farklı oldukları, ambalaj kompozisyonlarında ortak tek öge olarak kullanılan ısırılmış ürün görselinin benzer ürünlerin pek çoğunun ambalaj kompozisyonlarında kullanıldığı, bu nedenle farklı olarak algılandıkları, ancak ürün isimleri olan “…” ve “…” ibareleri nedeniyle ürünlerin karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Ancak, davalının ürün ambalajı üzerinde kullandığı “…” markası dava açıldığı tarihte davalı … İnvestment şirketi adına şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler ve gofretler için tescilli olduğu, dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK uyarınca, tescilli markanın kullanılmasının haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturmayacağı, davalının kötü niyetli olduğunun da tespit edilemediği anlaşılmakla, asıl davada, davalıların markaya tecavüz ettiklerinin ve haksız rekabette bulunduklarının tespiti ve önlenmesi davasının reddine” , ayrıca “Birleşen davanın açıldı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin marka tescilinde mutlak red nedenlerinin sayıldığı 7/1-c maddesinde ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten işaret ve adlandırmaların marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Birleşen davada asıl davada davacı-birleşen davada davalıya ait markanın hükümsüzlük gerekçesi olarak bu maddeye dayanılmış, … sayılı “…” markasının tescilli olduğu ürünler yönünden cins-anlam ifade ettiği iddiasıyla hükümsüzlük talep edilmiştir. Ancak alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile, davacı-birleşen davanın davalısına ait markada yer alan “…” ibaresinin veya “…” ibaresinin cins, vasıf, çeşit belirten bir kelime olmadığı, “…” kelimesinin ilk dört harfinin alınarak sonuna “…” ibaresinin eklenmesiyle oluşturulan özgün bir ibare olduğu, bu nedenle 556 sayılı KHK’nin 7/1-c maddesindeki hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, birleşen davanın da reddine ” şeklinde karar verildiği görülmüş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davalılar-birleşen dosyada davacılar vekili Av. … sunmuş olduğu 14/07/2021 tarihli dilekçede; davacı-birleşen dosya davalısı şirket ile davalı şirketler ve birleşen dosyada davacı şirketler arasında tanzim edilen 13/07/2021 tarihli sulh protokolü gereğince asıl davayı kabul ettiklerini ve birleşen davadan feragat ettiklerini, ilgili sulh protokolü gereğince davalı ve birleşen davacı müvekkil şirketlerin davacı-birleşen davada davalı şirketten herhangi bir yargılama gideri ile vekalet ücreti talebi bulunmamakla birlikte davacı-birleşen davada davalı şirketin de müvekkil şirketlerden herhangi bir yargılama gideri ile vekalet ücreti talebinin bulunmadığını beyan etmiştir. Davacı-birleşen davada davalı vekili Av…. sunmuş olduğu 13/09/2021 tarihli dilekçesinde; davalılar vekilinin gördükleri lüzum üzerine asıl davayı kabul ettiklerini ve birleşen davadan feragat ettiklerini, kabul ve feragatin tek taraflı bir işlem olması nedeniyle davalıların kabul beyanı kapsamında davalarının kabulüne karar verilmesini, davalıların asıl davayı kabul etmesi ve birleşen davadan feragat etmesi nedeniyle dosyaya sundukları 07/07/2021 tarihli istinaf taleplerinden vazgeçtiklerini, davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Davalılar-birleşen dosyada davacılar vekili Av. … 10/09/2021 tarihinde UYAP üzerinden sunmuş olduğu tarihsiz dilekçede; 14/07/2021 tarihinde yapmış oldukları istinaf talebinden feragat ettiklerini, dolayısıyla davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Dosyada yer alan vekaletnamelerin incelenmesinde; taraf vekillerinin kanun yollarından feragat etme ve davayı kabul konularında yetkili olduğu görülmekle, davalılar-birleşen dosyada davacılar vekilinin asıl davayı kabul ettiği ve karşı davadan da feragat ettiği gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1-Davalılar-birleşen dosyada davacılar vekilinin istinaftan feragat dilekçeleri ile asıl davanın kabulü ve birleşen davadan feragat beyanı gözetilerek, İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli ve 2016/160 Esas – 2021/122 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Asıl dava yönünden; A)Davalılar vekilinin kabulü nedeniyle davanın KABULÜNE, -Davalılar … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş ve …haklarında açılan haksız rekabette bulunduklarının tespiti ve önlenmesi davasının KABULÜNE, Haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalıların “…” markasını kullanmalarının ve dava konusu taklit ürün ve ambalajların internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmalarının, üretmelerinin, satmalarının, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” markalı tüm taklit ürünlere ve “…” markasının ve taklit ürün görselinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, -Davalı …haklarında açılan marka hükümsüzlüğü davasının KABULÜNE, -Davalı …adına tescilli … numaralı “…” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE, -Davalı …e ait … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü talebinin KABULÜNE, B)Davacının kabul edilen marka hükümsüzlüğü ve haksız rekabet davalarından dolayı ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL olmak üzere toplam 118,60 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,40 TL harcın, davacı vekilinin yargılama gideri talebi bulunmadığından davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, C)Davacı vekilinin vekalet ücreti talep etmediklerine dair beyanı bulunması nedeniyle, davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, D)Davacı vekilinin yargılama gideri talep etmediğine dair beyanı bulunması nedeniyle, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Birleşen dava yönünden; A)Karşı davanın feragat nedeniyle REDDİNE, B)Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, C)Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, D)Davalı vekilinin vekalet ücreti talep etmediklerine dair beyanı bulunması nedeniyle, davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, E)Davalı vekilinin yargılama gideri talep etmediğine dair beyanı bulunması nedeniyle, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf yargılaması yönünden; A)Tarafların istinaf başvurularının feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE, B) Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, C)İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, D)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ve tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden vekalet ücreti talepleri bulunmadığına dair beyanları bulunması nedeniyle, istinaf incelemesi yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2021