Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/183 E. 2022/1543 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/183 Esas
KARAR NO: 2022/1543
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2017/921 2020/645
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 15 yıldır Rusya Moskova’da ikamet ettiğini ve ticaret yaptığını,davalı ile herhangi bir ticaret yapmadığını, müvekkili taşınmazlarda bulunan davalı tarafça konula hacizleri yeni öğrendiğini, Rusya’da ikamet ettiği için tebligatları dosyanın diğer borçlusuna yapıldığını ve takibi kesinleştirdiklerini, müvekkilin mernis adresinin Moskova-Rusya olduğunu, dolayısıyla tebligatların usulsüz olduğunu, haberi olmaksızın usule aykırı olarak kesinleştiğini, müvekkilin taşınmazlarına konulan hacizler dolayısıyla haberdar olduklarını, icraya konu senetlerdeki imzaların müvekkile ait olmadığını, imzaya itirazlarının olduğunu, söz konusu senetlerle ilgili olarak dolandırıcılık sebebi ile savcılık şikayetinde bulunacağını, teminatsız olarak söz konusu takibin yargılama sonuna kadar durdurulmasına, icra dairenise yazı yazılarak satışın tedbiren durdurulmasına,haksız ve kötü niyetli takip başlatılarak müvekkilin zarar görmesine neden olan davalının asıl alacağının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde haksız icra tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı ve senette kefil olarak imzası bulunan kardeşi ile müvekkili arasında uzun süredir ticari ilişkinin olduğunu, bu doğrultuda davacının müvekkilinden pek çok kez ürün aldığını, karşılığında parasını da ödediğini, ancak daha önceden borçlarını ödeyen davacının icra takibine konu senetlerde mevcut borcunu ödemediğini, müvekkilinin de icra takibi başlattığını, bir kişinin iki yıldan uzun bir zaman sonrasında böyle bir dava açmasının makul olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, davanın reddine, icra inkar tazminatının davacıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/7608 sayılı soruşturma dosyasının uyap üzerinden gönderilen örnekleri incelendiğinde; Bakırköy 2 Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/456 esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, yargılamamada davalı …’ın dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçu ile suçlandığı davacının müşteki sıfatında olduğu anlaşıldığından ve eldeki davaya katkı sağlamayacağı anlaşılmakla beklenilmesinden vazgeçildiği, bilirkişi raporuna göre Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı,taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı,sahtelik iddiası mutlak def’i olup iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülebildiği,bu nedenlerle davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının icra takibine konu senetlerde lehtar olup senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek olması,keşidecinin imzasının sıhhati konusunda araştırma yükümlülüğünün bulunması ve senedi icra takibine koymakta kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen tazminata…”karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişki olduğunu ve davacının müvekkiline borçlu olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, takipten yeni haberdar olduğu iddiasının yerinde olmadığını, Antalya 2İcra HM’nin 2016/622 e, 2017/310 K sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz davası açılmışken, 11.10.2017 tarihinde menfi tespit davası açılmasının taraflar arasında ticari borç alacak meselesi olduğu ve davalıya borçlu olduğunu zımnen kabul ettiğinin göstergesi olduğunu, İmzaların davacının eli ürünü olmamasının davacının müvekkiline borçlu olmayacağı anlamına gelmeyeceğini, Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/486esas sayılı dosyasında davacının ağabeyi …’ın savcılık ifadesinde senetleri kardeşi …’in talimatları doğrultusunda kendisinin imzaladığını, sanki … imzalamış gibi müvekkili davalıya verdiğini ifade ettiğini, İki kardeş arasında müvekkilinin alacağını tahsil etmesini imkansız hale getirecek kötü niyetli bir anlaşma ve eylem birliği olduğunu, İlk derece mahkemesinin Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının sonucunu beklemeden karar vermesinin hatalı olduğunu, Müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME Grafoloji uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti 27/11/2018 tarihli raporunda; İnceleme konusu her biri 09.06.2013 tanzim ve 5.000-USD değerinde, 30.10.2013, 30.11.2013, 30.12.2013,, 28.02.2014, 30.03.2014, 30.04.2014 ve 30.05.2014 vade tarihli toplam yedi adet senet asıllarının ön yüzlerinde davalıya atfen atılmış imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ın eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirmiş olup senet tarihlerinden önceki tarihli evrak asıllarının incelendiği görülmüştür. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının uyap üzerinden gönderilen örnekleri incelendiğinde; davalı … tarafından davacı ile … aleyhine 14/08/2015 tarihinde 09/06/2013 tanzim, 30/10/2013, 30/11/2013, 30/12/2013, 28/02/2014, 30/03/2014, 30/04/2014 ve 30/05/2014 vade tarihli 5000 USD tutarlı senetlerle ilgili kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür. Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/456 Esas, 2020/231 Karar sayılı kararı incelendiğinde; sanıklar … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat, sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan beraat, sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği, beraat kararının katılan ve iddia makamı tarafından istinaf edildiği, dosyanın UYAP sorgusunda istinaf aşamasında olduğu henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. İddianame incelendiğinde; “bonolar üzerindeki imzaların şüpheli …e ait olduğu, bu imzaları kardeşi …’ın yetkisiyle yaptığı, müştekinin her iki şüphelinin birlikte çalışmalarından dolayı imzanın kimin attığını bilmediği ve bu durumdan şüphelenmediği, şüphelilerin fikir ve idare birliği içerisinde hareket ederek …’in talimatı ile …ın suça konu bonolara imzaları attığı..” şeklindeki oluşa göre sanıklar … ve …’ın resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; mahkemece grafolog bilirkişi raporuna göre karar verilmiş ise de, Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/456 E, 2020/231 K sayılı dosyasında davacının sanık, davalının katılan olarak yer aldığı, sanık hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararın istinaf aşamasında olduğu, iddianamede sanıklar … ve …’ın fikir ve idare birliği içerisinde hareket ederek …’ın talimatı ile …’ın suça konu bonolara imzaları attığının iddia edildiği dikkate alındığında mahkemece ceza davasının bekletici mesele yapılması ve senetlerdeki ciro silsilesinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönden kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/921 Esas, 2020/645 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 48,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 197,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, – Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 29/09/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.