Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1820 E. 2022/1098 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1820 Esas
KARAR NO: 2022/1098
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2019/680 E. – 2021/434 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin araç muayenesi için boş kağıda attığı imzanın üzerinin davalı tarafından doldurularak müvekkili hakkında ihtiyati haciz alındığını ve takip başlatıldığını, davalı tarafın müvekkili daha önce sigortalı olarak çalıştığını, takibin devamı haline telafisi güç zararların ortaya çıkacağından bahisle takibin teminatsız bir şekilde durdurulmasını, söz konusu icra takibi nedeni ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının iptaline, 07.03.2017 tanzim tarihli, 12.09.2017 vade tarihli ve 770.000,00 TL senedin davacı tarafa iadesine, takip konusu alacağın %20’si oranında müvekkiline tazminat ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesi ne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.05.2021 tarih ve 2019/680 Esas – 2021/434 Karar sayılı kararıyla; “Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, icra takibi sonrasında açılan menfi tespit davası olup davacı taraf İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan 12.09.2017 vade tarihli 770.000,00 TL bedelli bononun araç muayenesi için boş kağıda açığa attığı imzanın üzeri doldurulmak suretiyle oluşturulduğu ve borçlu olmadığını iddia etmekte olup imzası ikrar edilmiş kambiyo senedi yönünden TTK 680 Madde’nin uygulanması gerekmekte olup madde hükmünde “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası hamile karşı ileri sürülemez, meğerki hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun” ifadesine yer verilmiştir. Dava konusu bono yönünden TTK. 680 Md.’ye göre bononun anlaşmaya aykırı olarak yani araç muayenesi için verildiği halde buna uyulmadığı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Her ne kadar mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda imza atılan kalem ile metin yazılan kalemin farklılığı tespit edilmiş ise de aynı raporda eldeki verilerle boş kağıda atılan imzadan yararlanmak suretiyle metnin doldurulduğu hususunun kesin olarak tespitinin mümkün olmadığı beyan edilmiş olup ayrıca davacı tarafça dosyaya sunulan Whatsapp çıktılarının davanın esasına etkili yazılı delil mahiyetinde olmadığı bunun dışında davacı tarafça senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu veya davalının kötüniyetle hareket ettiği hususlarını yazılı delille ispat edemediğinden açılan davanın reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalının 1998 yılından 2019 yılına kadar sürekli olarak asgari ücretle çalışan sıradan bir çalışan olduğunu, davalının SGK kayıtlarında müvekkilin işlettiği … şirketinin sigortalısı olarak gözüktüğünü, Davalı tarafından üzeri doldurulan imzalı boş kağıdın müvekkilin 2017 Eylül-2018 Eylül dönemi arasında yurt dışına çıktığı zamanlarda araçların muayene vs. işlerinin yapılabilmesi için hazırlayıp çekmecesine bıraktığı kağıtlardan olduğunu, Müvekkilimizin davalıya veya kardeşine hiçbir zaman araçların muayenesi konusunda bir talimat vermediğini, çekmecesine kağıtları bıraktığını da bu çalışanlara söylemediğini, müvekkilimiz bu kağıtları oğlu, akrabaları ve diğer çalışanlarından bazılarının gerekmesi halinde araç muayenesi gibi işler için kullanması amacıyla bıraktığını, davalının bir şekilde bu kağıtların varlığından haberdar olmuş ve kağıtları çekmeceden alarak daha sonra bono haline getirdiğini, Tüm bu hususların tanık beyanlarıyla ispatının mümkün olduğunu, bilirkişi raporunun da dava konusu bononun önceden imzalanmış boş kağıdın üzerinin sonradan, alışılmışın dışında bir şekilde doldurulması suretiyle oluşturulduğunu kanıtladığını, Davalı ile müvekkilin hiçbir zaman ticari ilişkisi olmadığını, bir borç-alacak ilişkisinin bulunmadığını, yalnızca işçi-işveren ilişkisi olduğunu, bonoda düzenleme tarihi olarak yazılmış olan 12/03/2017 tarihinde davalı ile müvekkilin henüz tanışmadıklarını, Söz konusu bononun müvekkil tarafından hazırlanarak davalıya verilmiş olduğu iddiasının gerçeğe ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının yaklaşık 20 yıldır asgari ücretle çalışan bir kişi olduğunu ve 770.000 TL’lik bir senedin karşılığını müvekkile nakden ödemiş olmasının mümkün olmadığını, 770.000 TL’nin nakit olarak, herhangi bir banka kanalı kullanılmaksızın, aralarında hiçbir ticari ilişki olmayan birisine verilmesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Taraflar arasındaki temel ilişkinin açıklığa kavuşturulmasının gerektiğini, temel alacağın geçerli olmaması nedeniyle ticari senedin de geçersiz olduğunu, Kambiyo senetlerindeki ‘mücerretlik ilkesi’ , kambiyo senedinin düzenlenmesine neden olan ‘temel ilişki’ ve ‘temel alacağın’ gözardı edilmesi anlamına gelmeyeceğini, müvekkile 770.000 TL’yi nakden ödediğini davalı tarafın ispat etmesi gerektiğini, Bononun düzenleniş biçimi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; müvekkilin imzalamış olduğu kağıt yazıcıya konularak kırtasiyelerde satılan bononun sadece metin kısmı bilgisayarda yeniden yazılarak bu imzalı kağıdın üzerine bastırıldığını, kimsenin önce bir kağıda imza atıp, sonrasında bir kırtasiye formatını bu imzaya denk gelecek şekilde bilgisayarda düzenleyerek, aynı kağıda bu bilgisayar düzenlemesini çıktı alarak bono hazırlamayacağını, 770.000 TL gibi önemli bir tutardaki senedin icra takibine konulması için bir yıldan fazla bir süre beklenmesinin ve bu süreçte herhangi bir ihtar, görüşme, yazışma yapılmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğunu, ancak ‘Haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın yüzde 20 si oranında tazminatı davalıya ödemesine’ karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönde herhangi bir karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının belirtilen yönden kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi tarafından sunulan 02/12/2020 tarihli raporda ” -İnceleme konusu senetteki imzayı atmakta kullanılan kalem ile senet metnini el yazısı ile yazmakta kullanılan kalemlerin kalem ucu kalibresi ve kalem mürekkebinin optik, spektral ve diğer yapısal özellikleri (çeşitli ışık ışınları altında ve filtreler kullanılmak sureti ile alınan görüntüleri farklılık göstermekle) açısından farklı oldukları, dolayısı ile imzayı atmakta kullanılan kalem ile senet metnini yazmakta kullanılan kalemlerin birbirinden farklı iki ayrı kalem oldukları, -İnceleme konusu senette genel itibarı ile kağıt üzerinde yer alan imza ve senet metninin yerleşiminin alışılmışın dışında olduğu, mevcut senedin önceden boş kağıda atılmış imzadan yararlanmak sureti ile üst kısmının doldurularak mevcut durumuna getirilmiş olabileceği, ancak yukarıda belirtilen verilerden hareketle bu tespitin kesin olarak yapılamayacağı,” görüşü bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirildiğini, davalı ile hiçbir ticari ilişkilerinin bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… dava konusu bono yönünden TTK. 680.maddesine göre bononun anlaşmaya aykırı olarak yani araç muayenesi için verildiği halde buna uyulmadığı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Her ne kadar mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda imza atılan kalem ile metin yazılan kalemin farklılığı tespit edilmiş ise de aynı raporda eldeki verilerle boş kağıda atılan imzadan yararlanmak suretiyle metnin doldurulduğu hususunun kesin olarak tespitinin mümkün olmadığı beyan edilmiş olup, ayrıca davacı tarafça dosyaya sunulan Whatsapp çıktılarının davanın esasına etkili yazılı delil mahiyetinde olmadığı bunun dışında davacı tarafça senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu veya davalının kötüniyetle hareket ettiği hususlarını yazılı delille ispat edemediğinden açılan davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının menfi tespit talebi “Davacı tarafından boş belgeye atılı bir imzanın haksız olarak ele geçirilerek, sonradan bono haline getirilmesi” iddiasına dayalıdır. Mahkemece “Bononun açığa imzalı bir kâğıttan bilgisayar çıktısı alınarak oluşturulup oluşturulmadığı, yazı ve imza arasındaki öncelik sırası ve zaman farkı, imza üzerinde yazıcı mürekkebi olup olmadığı, yazı ve imza yaşının tespiti ve imza üzerinde ısıl işlem (yazıcıdan geçirme) olup olmadığı” gibi hususları aydınlığa kavuşturacak nitelikte (Adli Tıp Kurumu, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü veya benzeri bir kuruluş aracılığıyla) bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı istinafı yönünden bu aşamada inceleme yapılmaksızın, davacı istinafının kabulü ile gerekli yargısal işlemlerin yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih, 2019/680 E. – 2021/434 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davalı tarafından yatırılan harçların talebi halinde kendisine iadesine, 7- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 211,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.15/06/2022