Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1814 E. 2023/1289 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1814 Esas
KARAR NO: 2023/1289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2018/393 2021/182
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ: 27/03/2019
KARAR TARİHİ: 25/09/2023
BİRLEŞEN DAVA İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/105 Esas
KARAR NO: 2019/154
DAVA: Marka hükümsüzlüğü talepli
DAVA TARİHİ: 27/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; “…” kelimesinin TPMK nezdinde … numaralı başvurular ile kendi lehine marka olarak tescilini yaptırdığını, davalı şirketin müvekkili şirketten sonra kurulduğunu, davalı şirketin münferit yetkili müdürü olan diğer davalının müvekkiline ait markanın unvansal kullanımının ötesinde, aynı faaliyet alanı içinde izinsiz olarak kullanarak, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, davalıların unvansal kullanım olmaksızın “…” olarak şirketin internet sitesi açtıklarını ileri sürerek, davalıların ticari faaliyetlerinde “…” markasını kullanmalarının yasaklanmasına karar verilmesi suretiyle tecavüzün durdurulmasına, davalıların www…..com- www…..com dahil internet sitleerine ve tüm alt internet sitelerine, https://tr…..com/…/… ve https://tr-tr…..com/…/ dahil sosyal medya hesaplarına erişimin durdurulması ve davalıların “…” markası altında faaliyet gösterdikleri şeklinde yanıltıcı ifadelerin arama motorlarından kaldırılmasına karar verilmesi suretiyle tecavüzün kaldırılmasına, davalıların “…” markası altında bastırdıkları tüm promosyon materyallerine el konulmasına ve imhasına, davalı …’in “…” markası altında bastırdığı kitapların toplanmasına ve basılacak sonraki kitapların “…” markası altında basımının durdurulmasına, davalı şirketin ticaret unvanında “…” markasını kullanmasının yasaklanması ve ticaret unvanının sicilden terkinine, tecavüz sayılan fiiller nedeniyle davacı şirketin yoksun kaldığı kazanç dahil fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin davacının iddiasının aksine, tecavüz eylemlerinde kesinlikle bulunmadıklarını, müvekkili şirketin … sayılı “…” markasını, 11/01/2017 tarihinde kendi adına tescil ettirdiğini ve bugüne kadar bu tescil kapsamında bu markayı kullanıp hizmet verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Birleşen İstanbul 1.FSHHM’nin 2019/105 E.-2019/154 K. sayılı dosyasında davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı şirket markasının müvekkili şirketin markasından daha sonra tescil edildiğini, davacı şirketin… sayılı “…” markasının tescil tarihinin 26 Ekim 2016 olduğunu, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli markasının tescil tarihinin 11 Ocak 2017 olduğunu, davalı şirket markasının müvekkili şirketin markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğundan bahisle davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl dava yönünden; davacıya ait ” “…” markası ile davalıya ait ” “…” markası mal ve hizmet gruplarının birbirine benzer olduğu, ancak tescilli markaya dayalı kullanımın tecavüz teşkil etmeyeceği, tecavüz ve buna bağlı tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, birleşen dava yönünden; davalı tarafın davacı markasında kullanılan ibare ile aynı sayılabilecek bir ibareyi, benzer nitelikteki hizmetler bakımından tescil ettirdiğini, davacının markası her ne kadar zayıf bir marka da olsa, davalı markasının aynı ibareleri davacı gibi birleştirerek markasında kullanmasının karıştırılma tehlikesi taşıdığından hükümsüzlük şartlarının somut olay bakımından oluştuğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile, davalı adına TPMK nezdinde … numara ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Asıl ve Birleşen Davada Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; -İlk derece mahkemesi davalı kullanımının daha dar ve üst bir kavram olan “karıştırılma tehlikesi” oluşturuğunu tespit etmesine rağmen tecavüz nedeniyle talepleri çelişkili olarak reddettiğini,-Markayı oluşturun kelimelerin ayrı ayrı ayırt ediciliğinin değerlendirilmesinin hatalı olduğu, ayırt ediciliğin markanın bütünü üzerinden yapılması gerektiği,-Tescilli markaya dayalı kullanımın ve davalının farklı sınıftaki kullanımının tecavüz teşkil etmeyeceği, davalının markasını gümrük işlemlerinde kullandığı yönündeki değerlendirmelerin hatalı olduğu, -İtirazlarına rağmen bilirkişi raporunda maddi tazminat tutarının hesaplanması konusundaki eksikliklerin giderilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Asıl ve Birleşen Davada Davalılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; -Her iki işletmenin de kendilerinden hizmet almak için başvuran bireylere verebilecekleri hizmetler belirli olduğu ve iki şirketten biri diğerinin hizmet alanında faaliyet gösteremediğini, -Hükümsüzlük kararının dayanağının iki şirketin de hizmet vermediği farklı tescil sınıflarında sayılan hizmet kollarından lafzi olarak benzer iş kollarının sayılmasından ibaret olduğunu, hükümsüzlük kararının mülkiyet hakkına ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava marka hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması, maddi ve manevi tazminat; birleşen dava markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, yukarıda yazılı şekilde asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı tarafından istinaf edilmiştir. Mahkemece asıl dava yönünden, davacıya ait “…” markası ile davalıya ait “…” markasının, mal ve hizmet gruplarının birbirine benzer olduğu, ancak tescilli markaya dayalı kullanımın tecavüz teşkil etmeyeceği, tecavüz ve buna bağlı tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak SMK’nın 155.maddesindeki, “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez” düzenlemesi karşısında asıl davada kabule göre; davacı ile davalıya ait mal ve hizmet grupları birbirine benzer ise de, tescilli markaya dayalı kullanımın tecavüz teşkil etmeyeceği, dolayısı ile tecavüz ve buna bağlı tazminat koşullarının oluşmadığı şeklindeki gerekçe isabetli değildir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2021/2797 E- 2022/7133 K.sayılı, “Olaya uygulanacak 6769 sayılı SMK’nın 155. maddesi uyarınca, tescilli marka hakkı sahibinin, kendinden önce marka tescil ettiren veya marka başvurusunda bulunmak suretiyle hak sahibi olanların açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sonraki tarihli markasını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyecektir. Bu nedenle Dairemizin önceki kararlarındaki, kötü niyetle tescil ettirilmemiş olması şartıyla, “tescilli markanın tescil süresince kullanılmış olması marka hakkına tecavüz teşkil etmez şeklindeki önceki içtihatlarının sürdürülmesi imkanı bulunmamaktadır.” kararı ile tescilli markanın kullanımı süresince tecavüz teşkil etmeyeceği yönündeki içtihatlardan dönmüştür. Bu nedenle asıl dava yönünden mahkemece, SMK’nın 155.maddesindeki düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak, gerekirse tazminat hesabı konusunda yeniden bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin; tescilli markaya dayalı kullanımın tecavüz teşkil etmeyeceğinin hatalı değerlendirildiği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülerek; asıl ve birleşen davaya ilişkin davacı vekilinin sair sair istinaf itirazları ile, davalılar vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarih ve 2018/393 esas 2021/182 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin vaki istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,5-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü, davalı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığından; istinaf peşin harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İlk Derece Mahkemesince İADESİNE, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapıldığı anlaşılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olarak toplam 460,00 TL posta masrafının 1/2 oranında 230,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapıldığı anlaşılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olarak toplam 1.418,50 TL posta masrafının 1/2 oranında 709,25TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-İstinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.25/09/2023