Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1811 E. 2023/1227 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1811 Esas
KARAR NO: 2023/1227
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2019/4 2021/130
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 1952 yılından bu yana … markasını tanıttığını, … markası olarak … no ile 35 sınıfta; … no ile 35 sınıfta tescilli olduğunu, davalıya 26/11/2018 tarihinde çekilen ihtarname ile kullandığı … ibaresi ile müvekkili şirketin markasına marka hakkına tecavüz oluşturan eylemlerinden dolayı ihtarname gönderdiklerini, davalının ihtarname cevabında … markasının koruma altında olduğu gerekçesiyle itiraz edildiğini, davalı markasının müvekkiline ait marka ile aynı sınıfta faaliyet gösterdiğini, bu nedenle mütecaviz konumda ve haksız rekabet içinde olduğunu, kötü niyetli olan davalının … ibaresini … şeklinde müvekkili şirketin bölgesel kuruluşu gibi iltibaslı olarak kullandığını ileri sürerek, davalı adına tescilli … tescil nolu … markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; 1950’li yıllarda üretime başlayan müvekkilinin ailesinin, davacı tarafından tescil ettirilmeden önce davacı tarafla birlikte kullanıldığını, ancak davacının söz konusu markayı müvekkilinden önce tescil ettirdiğini, müvekkilinin … markasını … tescil numarası ile 24/08/2006 tarihinde tescil ettirdiğini, TPMK tarafından herhangi bir ret veya iptal kararı verilmediğini, davacının markasının 22/08/2002, işbu davanın ise 02/01/2019 tarihinde açıldığını, davacının müvekkilinin sonraki tarihli … markasını kullandığını bildiği veya bilmesi gerektiğini, bu durumda davacının bu duruma beş yıl boyunca sessiz kaldığını, davacının kötüniyet iddiasını ispatlaması gerektiğini ileri savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraf markaları arasında benzerliğin bulunduğu, davalı markasının tüketiciler nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği, görsel benzerlikle birlikte mal ve hizmetlerde de benzerliğin söz konusu olduğu dikkate alındığında iltibasa dayalı hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalının piyasadan tanıdığı ve davacının üstün hak sahibi olduğunu bildiği “…” ibaresini marka olarak tescil ettirirken önceki tarihli markasal kullanımları göz önünde bulundurmakla yükümlü olduğu, bildiği ya da bilmesi gereken markayı önceki tarihli markaya yaklaştırmak suretiyle tescil ettirmekte kötü niyetli olduğunun kabulünün gerektiği, dürüstlük kuralına aykırı tescil ettirdiği markayı yine davacı markasına benzer sunumlar kullanmak suretiyle piyasada davacı markasının bilinirliğinden faydalanmaya çalıştığının açık olduğu, kötü niyetli tescil dikkate alındığında uzun süre sessiz kalmaya dayalı hak kaybına yönelik savunmaya itibar olunamayacağı” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalı adına TPMK nezdinde … numara ile tescilli ” … ” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; -TMPK tarafından … nolu 04/05/2009 tarihli kararla tescil edilen ve 24/08/2016 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle yenilenen müvekkiline ait … markasının; yazı karakteri, renk, logo, ambalaj, kutu, resim, görsellerde kullanılan objeler, ebat olarak kendi başına ayırt edici unsurlara sahip olduğunu, davacının markasından tamamıyla ayrıldığını, markaların karıştırılma ihtimali olmadığını, -Davacının markası 22/08/2002 tarihinde, müvekkilinin markasının 24/08/2006 tarihinde tescil edildiğini, davanın ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 25/6.maddesindeki 5 yıllık süre geçtikten sonra 02/01/2019 tarihinde açıldığını, davacının 5 yıllık süre boyunca sessiz kaldığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, -Müvekkilinin … markasının tescil ettirilmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilemeyeceğini, beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:İlk derece mahkemesi’nce alınan bilirkişi heyet raporundan; “…taraflarca … ibaresinin tescilden önce kullanıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmamışsa da dosyaya sunulan suret şeklindeki emsal yargı kararları tanık beyanları doğrultusunda üstün hak sahibinin davacı olduğu, tarafların markalarının tanınmış olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılamadığı, somut olayda, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların somut verirlerle kanıtlanamadığı, bu iddiayı kanıtlamaya yönelik herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmış ise de internet sitelerindeki satışı gösterir ekran görüntüleri ve çocuk manken görseli göz önünde bulundurulduğunda davalı kullanımlarının kötü niyetli olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait … tescil numaralı … markasının 04/05/2009 tarihinde tescil edildiği, huzurdaki davanın ise 02/01/2019 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda, beş yıl sessiz kalma yolu ile hak kaybının söz konusu olabileceği ancak hak kaybının istisnası niteliğindeki kötü niyetin varlığının mahkemenin takdirinde olduğu, … tescil numaralı … ibareli markanın hükümsüzlük koşullarından mal ve hizmetlerin benzerliği kıstası yerine getirilmiş ise de sessiz kalma yolu ile hak kaybının olup olmadığının mahkemenin takdirinde olduğu,” hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıf emtialarında 17/02/2004 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 25.sınıf emtialarında 07/09/2005 tarihinde tescil edildiği ve …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına … tescil nolu “…” ibareli markanın 05 ve 25.sınıf emtialarında 04/05/2009 tarihinde tescil edildiği ve … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.Davacı tanığı … Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1 Talimat sayılı dosyasında verdiği beyanda; davacı şirketin eski sahibi olduğunu, şimdi emekli olduğunu, şirketin 1952 yılından bu yana faaliyette olduğunu, şirketin logosunun tüm Türkiye çapında bilindiğini, … tescillerinin olduğunu, davalının markalarını taklit ettiğini ve düşük kalite ürün sattıkları için tüketicilerin şikayetlerini kendilerine ilettiğini, ürünlerinde kullandıkları çocuk mankenlerden birinin kendi torunu olduğunu, davalının torunun resmini ürünlerinde reklam amaçlı kullandığını, şirketin İstanbul satışlarının tüm Türkiye satışlarının %60’ını oluşturduğunu ifade etmiştir. Davacı tanığı … Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1 Talimat sayılı dosyasında verdiği beyanında; 1984 yılından bu yana davacı şirkette çalıştığını, davalının davacının markasını taklit ederek ürettiği ancak düşük kaliteli olan ürünlerini alan tüketicilerin, ürünleri davacıya ait zannettikleri için şikayetlerini davacıya ilettiklerini, davalının internet satışının olup olmadığını bilmediğini ancak davalının davacının logo, yazı karakteri ve kendi çocuk mankenlerini kullandıklarını ifade etmiştir. Davalı tanığı … ilk derece mahkemesinde verdiği beyandında; 2006 Yılında Ümraniye’de bulunan iç çamaşırı ve yün satan bir firması olduğunu, 2006-2009 yılları arasında … markasına ait ürünleri sattıklarını, davacıya ait markayı hiç duymadığını, her iki tarafa ait markalara ait ambalajlar gösterildiğinde ikisinin birbiriyle karıştırılmayacağını ifade etmiştir. Davalı tanığı … ilk derece mahkemesinde verdiği beyanında; davalı şirketi 1983 yılında kendinin kurduğunu ve 2002 yılında oğluna devrettiğini, davacıya ait markayı piyasadan tanıdığını ancak her iki tarafa ait markanın da ambalaj, renk ve yazım şekillerinin farklı olduğunu, ürünlerin birbiriyle karıştırılmasının mümkün olmadığını, kendi markalarının hitap ettiği kesimin markaların farklı olduğunu bildiğini, kullanımlarının davacının markasının taklidi olmadığı ifade etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının … markaları ile davalının … markası arasında; görsel ve işitsel benzerlik bulunması, seri marka izlenimi vermesi ve aynı müşteri kitlesine hitap etmeleri nedeniyle karıştırılma ihtimali bulunduğu dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davalı vekilinin markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalının davacıya ait markayı piyasadan bildiği, davalının aynı zamanda babası olan ve davalı firmayı kendi kurduğunu, daha sonra oğluna devrettiğini ifade eden davalı tanığı …’in beyanlarından anlaşıldığı, davalının davacıya ait önceki tarihli markaya yaklaştırmak suretiyle kendi markasını tescil ettirmekte kötü niyetli olduğu, SMK’nın 25/6.maddesi uyarınca 5 yıllık sessiz kalma süresinin kötü niyetle tescil durumunda uygulanamayacağı anlaşılmakla, davalı vekilin davalının marka tescilinin kötü niyetli olmadığı ve davanın 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı yönündeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 90,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarını karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk derece mahkemesince taraflara iadesine Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/09/2023