Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1810 E. 2023/1297 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1810 Esas
KARAR NO: 2023/1297
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2021
NUMARASI: 2019/190 2021/66
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” markasını 1993 yılından itibaren Polonya’da mukim müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkilinin davalı ile 2002 yılında bir Dağıtıcı Sözleşmesi imzaladığını, davalının müvekkiline ait ürünlerin Türkiye’de satışına dair faaliyet gösterdiğini, tarafların çalışma ilişkisinin yaklaşık bir yıl önce sona erdiğini, müvekkili şirketin üçüncü bir firma ile çalışmak istemesi üzerine yıllar önce “…” markasını kendi adına tescil ettirdiğini öğrendiğini, davalının müvekkiline ait markayı kötü niyetle birebir kopyaladığını ileri sürerek, davalı adına TPMK nezdinde tescil edilmiş … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne/iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirketin ”…” markasını 17/07/2008 tarihinde kendi adına tescil ettirdiğini, davacının tescilden haberdar olduğunu, tescilin üzerinden 11 yıllık bir süre geçtikten sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığını, davacının Türkiye’de başka bir firma ile ticari münasebet içerisine girdikten sonra müvekkili şirketin ticari gelişimine engel olabilmek gayesi ile kötü niyetle bu davayı açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, dosya kapsamı ve bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, “…” markasının gerçek ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, taraflar arasındaki “Dağıtıcı Sözleşmesi”nde … markalarının davacıya ait olduğunun ve davalının markayı kullanımının davacının iznine tabi tutulduğunun düzenlendiği, davalının tescilinin kötü niyete dayandığı kanaatine varılarak, davalı adına TPMK nezdinde tescilli … numaralı “… şekil” ibareli markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmalarına, 17/02/2021 tarihli dilekçe ile tanık listesinin süresi içerisinde ilk derece mahkemesine sunulmasına rağmen, hukuka aykırı şekilde tanık dinletme taleplerinin reddine karar verildiğini, Birçok kez talep edilmiş olmasına rağmen müvekkile ait ticari kayıtlar ve defterlerin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin incelendiğini,Dava konusu müvekkilini markasının başvurusunun 2007 yılında, tescilinin 2008 yılında gerçekleştiğini, SMK’nın yürürlüğe girmesinden önce ve 556 sayılı KHK döneminde başvurusu yapılan markalar esasen SMK’ya değil söz konusu KHK’ya tabi olduğunu, KHK’nın 42/1(a) maddesi uyarınca da kötü niyet halinde hükümsüzlük davasının süreye bağlı olmadan açılması imkanı yalnızca 7. maddede sayılan hallerin, dolayısıyla mutlak ret nedenlerinin mevcut olduğu durumlarda söz konusu olabildiğini, müvekkil markasının da mutlak ret nedenleri çerçevesinde reddedilmesini gerektiren bir durum olmadığını, Hükme esas teşkil eden bilirkişi raporu eksik bir incelemeye dayandığını, hukuki nitelik taşıyan kötü niyet değerlendirmesinin bilirkişi tarafından yapılamayacağını,Söz konusu markaların alakasız malları kapsamakta olup aralarında iltibas ihtimalinden bahsedilemeyeceğini,Müvekkilinin dava konusu markayı yaygın ve ciddi biçimde kullanmakta olup bu marka yönünden gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının markasının tanınmış olduğunun ispatlanamadığını, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasında 23/06/2002 tarihinde imzalanan sözleşmenin 12.maddesinde, … ürünleri üzerinde kullanılan markaların davacıya ait olduğunun belirtilerek, aynı maddenin devamında … ticari markalarının kullanımının davacının iznine tabi olduğunun kararlaştırıldığı, davalının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı şekilde davacıya ait markanın birebir benzerini izinsiz olarak kendi adına tescil ettirdiği, bu davranışın aynı zamanda davacının Türkiye’deki ticaretini engelleme amacına yönelik olduğu, davacının marka tescilinin kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil halinde SMK 25/6.maddesinde, beş yıllık sessiz kalma sürenin uygulanmasının mümkün olmadığı, davalının HMK’nın 129/1-e maddesi uyarınca dayandığı tanık ve ticari defterler delilleriyle hangi vakıayı ispat edeceğini açıklamadığı, aynı yasanın HMK’nın 240/2.maddesi uyarınca bildirdiği tanıkları hangi konuda dinletmek istediğini açıklamadığı, taraflar arasındaki mevcut yazılı sözleşme karşısında davalının tanık dinletmesi mümkün olmadığı gibi, davaya konu uyuşmazlık ve mevcut delil durumu itibariyle davalının ticari defterlerinin incelenmesinin de uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı sağlamayacağı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/09/2023