Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1785 E. 2023/1213 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1785 Esas
KARAR NO: 2023/1213
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2018/87 Esas – 2020/449 Karar
DAVA: Hak Sahipliğine Dayalı Maddi Tazminat İle Tecavüzün Tespiti, Ref’i ve Men’i
DAVA TARİHİ: 21/02/2018
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2018/92 ESAS, 2019/19 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Hak Sahipliğine Dayalı Manevi Tazminat İle Tecavüzün Tespiti, Ref’i ve Men’i
DAVA TARİHİ: 23/02/2018
KARAR TARİHİ: 19/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin anadolu coğrafyasında yaşamış olan Karamanlıların dili hakkında çalışmalar gerçekleştiren ve Karamanlıca eserlerin dizimini, listesini uzun yıllar süren çalışmaları neticesinde oluşturmuş … ile 23/01/2015 tarihinde telif hakları sözleşmesi akdettiğini, sözleşmenin konusunun …, … ve … tarafından hazırlanan “… cilt(…, …, …)” isimli eserin mali haklarının devrine ilişkin olduğunu ve mali hakların devir süresinin sözleşme tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren 10 yıl olduğunu, … dışındaki diğer eser sahiplerinin sözleşme tarihinde hayatta olmadığını, ekte sundukları belge ile de sabit olduğu üzere bu kişilerin esere ilişkin haklarını …’ya devrettiklerini, müvekkilinin devraldığı eserin henüz piyasaya sürülmediğini, ancak 2018 yılı içerisinde piyasaya sürülmesinin planlandığını, eserin taslak metninin de müvekkili yayın evine gönderildiğini, dava konusu olan ve bir nüshasını da dilekçe ekinde sundukları eserin içeriği, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan davalılar tarafından yine dilekçe ekinde sundukları “…” isimli eserde kullanıldığını ve davalılarca hazırlanan eserde …’ya ait esere hiçbir atıfta bulunulmadığını, eserden içeriği intihal yoluyla izinsiz ve eser sahibinin bilgisi haricinde yararlanıldığını belirterek FSEK 68.maddesi uyarınca şimdilik 10.000 TL’nin davalılardan tahsiline, ayrıca devam eden tecavüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’ine dair ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu kitapların ek baskılarının önlenmesine, yasaya aykırı çoğaltılmış nüshalarının ülke genelinde durdurulmasına, mevcutlarının toplatılmasına ve hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava tarihi itibariyle henüz yayınlanmamış olan bir eserden yararlanıldığı iddiası ile dava açıldığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, ayrıca dava konusu eserin telif haklarının müvekkillerine değil, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ait olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin davanın muhatabı olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle aktif ve pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu eserin müvekkillerinin emek ve çalışmaları ile hazırlanan özgün bir eser olduğunu ve eserden intihal yoluyla yararlanılmasının söz konusu olmadığını, dava açılmadan önce müvekkilleri tarafından Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Etik Kurulu’na eserde intihal olmadığının tespiti yönünde bizzat başvuru yapıldığını, Etik Kurulunun raporunda eserin bağımsız bir şekilde hazırlanıldığı ve intihal olmadığı sonucuna varıldığını, davacı tarafından eser numaralı haricinde intihalin nasıl ve hangi biçimde gerçekleştirildiğinin belirtilmediğini, intihal olmadığından tecavüz iddialarının da dayanaksız olduğunu bu nedenle tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının dava konusu eserin tamamı üzerinde hak sahibi olduğu iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, dava konusu eserin satış, pazarlama, çoğaltma ve dağıtım haklarının da müvekkili şirkete ait olmadığını, yalnızca Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Birimi ile dava konusu eserin 250 adet basılması hususunda anlaşıldığını, basılan 250 adet eserin tamamının Nevşehir Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Birimine teslim edildiğini, bunun dışında müvekkili şirketin eser üzerinde süreklilik arz eden başkaca bir hakkının bulunmadığını, eserin tüm telif haklarının tamamımın Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’ne ait olduğunu, sunulan bilirkişi raporunun savunmalarını destekler nitelikte olduğunu, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … dizinini, listesini uzun yıllar süren çalışmaları neticesinde oluşturduğunu ve eserin 2018 yılı içinde piyasaya sürülmesinin planlandığını, dava konusu olan eserin içeriğinin Nevşehir Hacıbektaş Üniversitesi öğretim görevlisi olan davalılar tarafından hazırlanan “…” isimli eserde kullanıldığını, müvekkiline hiçbir atıfta bulunulmadığını, eserin içeriğinin intihal yoluyla izinsiz ve müvekkilin bilgisi haricinde yararlanıldığını, davalıların … Yayınları tarafından uyarılarak, eserin haklarının kendisinde bulunduğunu ve basımının 2018 yılı içinde gerçekleştirileceği belirtilmişse de iyi niyetli girişimleri sonucunda herhangi bir müspet sonuç alınamadığını belirterek, müvekkilinin manevi zararının karşılanmasına fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 25.000 TL’nin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan ilk basım tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, devam eden tecavüzün ref’i ve men’ine ilişkin olarak dava konusu kitapların ek baskılarının önlenmesine, yasaya aykırı çoğaltılmış nüshaların ülke genelinde durdurulmasına ve mevcutlarının toplatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, dava tarihi itibariyle henüz yayınlanmamış olan bir eserden yararlanıldığı iddiası ile dava açıldığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, ayrıca dava konusu eserin telif haklarının müvekkillerine değil, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ait olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin davanın muhattabı olmadığını bu nedenle davanın öncelikle aktif ve pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu eserin müvekkillerinin emek ve çalışmaları ile hazırlanan özgün bir eser olduğunu ve eserden intihal yoluyla yararlanılması durumunun söz konusu olmadığını, dava açılmadan önce müvekkilleri tarafından Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Etik Kurulu’na eserde intihal olmadığının tespiti yönünde bizzat başvuru yapıldığını, Etik Kurulunun raporunda eserin bağımsız bir şekilde hazırlanıldığı ve intihal olmadığı sonucuna varıldığını, davacı tarafından eser numaralı haricinde intihalin nasıl ve hangi biçimde gerçekleştirildiğinin belirtilmediğini, intihal olmadığından tecavüz iddialarının da dayanaksız olduğunu bu nedenle tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının dava konusu eserin tamamı üzerinde hak sahibi olduğu iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, dava konusu eserin satış, pazarlama, çoğaltma ve dağıtım haklarının da müvekkili şirkete ait olmadığını, yalnızca, Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Birimi ile dava konusu eserin 250 adet basılması hususunda anlaşıldığını, basılan 250 adet eserin tamamının Nevşehir Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Birimine teslim edildiğini, bunun dışında müvekkili şirketin, eser üzerinde süreklilik arz eden başkaca bir hakkının bulunmadığını, eserin tüm telif haklarının tamamımın Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’ne ait olduğunu, Mahkememize sunulan bilirkişi raporunun savunmalarını destekler nitelikte olduğunu belirterek, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/12/2020 tarih ve 2018/87 Esas – 2020/449 Karar sayılı kararıyla; “…Sonuç olarak izahı yapılan mevzuat kapsamında tazminat talebi değerlendirildiğinde FSEK 70 kapsamında davalıların sorumluluğu dikkate alındığında, zarardan sorumluluğun kusur esasına dayalı olduğu, asıl dava dosyası kapsamında sunulan deliller ve varılan sonuç dikkate alındığında davalıların hazırladığı dava konusu “…” adlı kitapta, davacıya ait eser yönünden herhangi bir intihal, alıntı veya hak ihlalini gerektiren bir durum olmadığı kanaatine varıldığından, bu noktada davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı dikkate alındığında davacının davalılardan FSEK 70 kapsamında herhangi bir talepte bulunamayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, yasal mevzuat, hükme esas alınan kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporlar kapsamında sübut bulmayan asıl dava ve buna bağlı olarak birleşen davaların ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Dava konusu eser üzerindeki hakların FSEK madde 10/4 hükmü uyarınca Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’ne (KAAM) ait olduğunu, bu araştırma merkezi tarafından hazırlanan muvafakatname ile hakların davacı … tarafından kullanılmasına onay verildiğini, bu belgenin dava dosyasına ibraz edildiğini, dosyada aksi yönde hiçbir delil bulunmamasına rağmen, müvekkillerin hak sahipliği ve dava ehliyeti yönünden aleyhe tespit ve hüküm tesisinin hatalı olduğunu, Mahkemece istinabe vb. bir yöntemle Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nin hukuki statüsü, hak sahibi olup olmadığı veya dosyaya ibraz edilen muvafakatnamenin geçerliliği gibi hususlar araştırılabilecekken, Mahkemece araştırma yapılmaksızın tarafımızca ibraz edilen somut delilin karara esas alınmamasının hatalı olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte KAAM’in FSEK m. 10/son anlamında mali hak sahipliğinin olmadığı varsayımında da müvekkil …, 6 ciltlik orijinal eserin üç yazarından biri, yani birlikte eser sahibi sıfatıyla zaten FSEK m. 21-25. maddelerinde bir inhisari hak olarak eser sahibine tanınan mali haklarını, diğer müvekkil İş Kültüre sözleşmeyle FSEK m. 52 uygun bir şekilde devretme ve lisans verme hak ve yetkisine sahip olduğunu, Bir an için her iki müvekkil arasında gerçekleştirilen mali hak devrinin usulsüz ve geçersiz olduğu varsayımında dahi, Mahkeme tarafından asıl dava ve birleşen dava yönünden bir ayrım yapılarak müvekkil yayınevinin dava ehliyeti veya hak sahipliği bulunmaması sebebiyle müvekkil yayınevi açısından davanın reddine karar verilerek, birleşen davanın davacısı eser sahibi müvekkil … açısından ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkil …’nın eser sahibi olduğu ve eser sahipliğinden doğan manevi hakların ihlali nedeniyle tazminat talebinde bulunmasının, tecavüzün refi ve muhtemel tecavüzün meni taleplerini ileri sürmesinin önünde herhangi bir engel bulunmadığını,Müvekkiller arasında hak devir sözleşmesinin geçersiz olduğu varsayımında dahi, eser sahibi müvekkil …’nın manevi haklarını kullanabileceğini, manevi hakların kullanım yetkisinin münhasıran eser sahibinde kaldığını, Mahkemece tesis edilen gerekçeli kararda ayrıca müvekkillere ait eser ile davalıların eseri arasında intihal bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, davalıların hazırladığı eserin bir intihal ürünü olmadığı sonucuna varılmasının hatalı olduğunu; bu konuda tarafımızca dosyaya sunulan beyanlar ve deliller dikkate alınmaksızın bilirkişi raporları tanzim ettirildiğini, tarafsız olması beklenemeyecek akademisyenlerin bilirkişi heyetinde yer aldığını, üzerinde durulması gereken hususlar tarafımızca belirtilmesine rağmen bu beyanlarımızın hiçbir değerlendirmeye alınmadığını, Davadaki iddiamız, davalılarca müvekkile ait eserin tamamen veya birebir aynısının davalılarca kullanıldığı/intihal edildiği değil, davalılarca hazırlanan eserin vücuda getirilmesi sırasında müvekkilin eserinin kullanılmasına rağmen müvekkilin eserlerine atıf yapılmamış olması olduğunu; davalıların bu kitaplara ulaşırken müvekkilin hazırladığı bibliyografyayı rehber edinmesi ve 149 madde başı sözcük kullanılırken bu konuda hiçbir atıf yapmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki davalıların eserin önsözünde müvekkil …nın ismine yer vermiş olmalarının müvekkil ve çalışma arkadaşlarının eserinden faydalanıldığını ortaya koyduğunu, ancak faydalandıkları esere kaynakça ve referans kısmında atıf yapılmadığını ve bunun da intihal olduğunu, Alınan raporların eksik ve hatalı olduğunu, mevcut bir eserin başlıklarının, numaralarının veya sistematiğinin değiştirilerek başka bir eser ortaya çıkartılmasının hukuki anlamda intihal olduğunu, dolayısıyla intihalin varlığının tespiti için, sunulan bilirkişi raporlarındaki incelemelerden çok daha kapsamlı bir inceleme yapılması gerektiğini, İşleme eserlerde intihal bulunup bulunmadığının tespiti için, her iki eser sadece birbirleriyle değil, orijinal eserle de karşılaştırılmalı ve bu doğrultuda bir inceleme yapılması gerektiğini, özellikle çeviri eserlerde intihal bulunup bulunmadığının tespiti için, orijinal eser ile hakları ihlal edilen eser içeriği karşılaştırılarak davacı tarafın çevirilerinde bulunabilecek çeviri hataları, anlam düşüklükleri vb. dilbilgisi hatalarının ve çeviriyi yapan eser sahibinin kendine özgü dili, anlatım şekli tespit edilmeli ve davalı tarafın intihalle hazırlandığı iddia edilen eserinde bu hataların, üslubun, kelime seçimlerinin aynılarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiğini, yargılamada bu yönde hiçbir inceleme yapılmamış olup eksik inceleme ile karar verildiğini, Fransızca Dili ve Edebiyatı uzmanı, Karamanlıca Dili uzmanı ve Türkçe Dili ve Edebiyatı uzmanlarıyla telif hukuku alanında uzman bir hukukçu bilirkişi ve sektör (telif hakları) uzmanı bir bilirkişiden oluşacak yeni bir heyet kurularak bu heyetçe yeni bir bilirkişi raporu hazırlanması gerekirken, bu işlem gerçekleştirilmeksizin dosyanın karara çıkartılmasının usule aykırı olduğunu,Kararda müvekkiller aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu; asıl dava ve birleşen dava yönünden hem tazminat taleplerinin reddi için hem de tecavüz taleplerinin reddi için karşı taraf lehine bir yasal vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, her bir dava yönünden tek vekalet ücreti takdirinin gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava; asıl ve birleşen dava yönünden eser sahipliğine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine yöneliktir. İlk derece mahkemesi tarafından, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı …, dava dışı … ile birlikte “… cilt isimli eseri hazırladıklarını, ancak eserin henüz piyasaya sürülmediğini, diğer eser sahiplerinin hayatta olmadığını, sundukları belge ile sabit olduğu üzere bu kişilerin esere ilişkin haklarını …’ya devrettiklerini, davacı …A.Ş. ile eserin mali haklarının on yıl süreyle bu davacıya devredildiğini, eserin içeriğinin davalılar tarafından “…” isimli eserde kullanıldığını ve …’ya ait esere hiçbir atıfta bulunulmadığını, eserden içeriği intihal yoluyla izinsiz ve eser sahibinin bilgisi haricinde yararlanıldığını iddia ederek asıl davada davacı … A.Ş. maddi tazminat, birleşen davada ise davacı … manevi tazminat isteminde bulunmuş; davalılar ise öncelikle davacıların aktif husumetinin bulunmadığını, kendilerinin pasif husumetinin de bulunmadığını, ayrıca intihalin bulunmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacıların hak sahibi olduğunu iddia ettiği “… cilt (…, …, …)” isimli eserin “İşlenme Eser” niteliğinde olduğu ve FSEK’te eser sahibine tanınan haklardan yararlanabileceği, alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamıyla sabittir. Davaya konu “… cilt (…, …, …)” isimli eserin üzerinde hazırlayanların dava dışı … ile birlikte davacı … olduğunun belirtildiği, dava dışı eser sahipleri tarafından davacıya yapılan bir hak devrinin bulunmadığı, ancak davacı …’nın eserin Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’ne ait olduğu ve bu kurum tarafından muvafakatın verildiğini iddia ettiği görülmüştür. Mahkemece alınan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamıyla; davacı ve davalıların kitaplarında Karamanlıca olarak yazılmış eserlerin bir araya getirilmesi, kataloglanmasının ve tanıtılmasının amaçlandığı, bu tarz çalışmalarda en önemli noktanın kataloğu hazırlanan eserlerin orijinallerine ulaşılıp ulaşılmadığı olduğu, her iki tarafın çalışmaları içerik itibariyle incelendiğinde, “…” eserlerin konu alındığı ancak kullanılan kaynak ve yöntemde farklılıklar olduğu, davalıların dosyaya sundukları tam metin Karamanlıca eser kopyalarından davalıların kitabı hazırlarken bu eserlerin orijinallerine ulaştıklarını ve bunları temin ettiklerini gösterdiği, davalıların katalogda yer aları … eserlerin aslıllarına ulaşmış ve bu eserleri mensubu oldukları Üniversiteye ve işbu dava dosyasına sunmuş olmalarının oluşturulan “…” adlı eserin özgün, temel kaynaklara ulaşmada başarılı olunduğunu gösterdiği, davalılar tarafından eser hazırlanırken yapmış oldukları saha çalışmasıyla kitaplarında bulunan eserlere ulaştıkları ve eserin bu birincil kaynaklar üzerinden hazırlandığı, davalıların eseri ile davacının eseri arasında aynı konu üzerinde çalışılmış olmasının ötesinde bir ilginin bulunmadığını, davalıların hazırladığı katalogda, davacı eserinden alıntılanan berhangi bir paragraf, cümle, görsel ve benzerinin tespit edilemediği, sonuç olarak intihalin bulunmadığı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacılardan alınması gereken toplam 539,70 (269,85 x 2) TL harçtan, peşin alınan toplam 118,60 (59,30 x 2) TL harcın mahsubu ile bakiye 421,10 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/09/2023