Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1784 E. 2023/961 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1784 Esas
KARAR NO: 2023/961
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2019/126 E. – 2021/440 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esasında asile karşı davalı tarafından takip başlatıldığını, müvekkilinin icra dosyasından haberdar olma tarihinin 22.02.2018 tarihi olduğunu, usulsüz tebligata dair şikayette bulunduklarını, bu şikayetlerinin İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/185 Esas 2018/465 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, takip konusu borcu kabul etmediklerini, asilin % 50 ortağı olduğu … Ltd.Şti’nin faaliyetleri esnasında davalı şirketten malzeme alındığını, çek vasıtasıyla borcun ödendiğini, davacının, alacaklı tarafla ticari bir ilişkisinin ve herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının … Ltd.Şti’nden bir alacağı olsa bile TTK.573. maddesine göre limited şirketin borçlarından dolayı ortağın şahsi mal varlığına gidilemeyeceğini, takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olunmadığının tespitini ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.06.2021 tarih ve 2019/126 Esas – 2021/440 Karar sayılı kararıyla; “…Alınan ve karar vermeye uygun bulunan bilirkişi raporu ile de davalı alacaklının alacağının varlığına ilişkin dosya kapsamından bir tespit yapılamadığı bildirilmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, eldeki davada, davalı alacaklının dava konusu icra takibinde talep ettiği alacağının varlığını ispatlayamadığı, davacı borçlunun menfi tespit isteminin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davacı borçlu taraf, kötü niyet tazminat talebinde de bulunmuş ise de, İİK’nın 72/5 maddesi kapsamında takibin kötü niyetli olarak yapıldığına dair mahkememizde kanaat oluşmadığından bu talebin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Tüm bu nedenler ile; Davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin yerinde görülmediğinden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; “Takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı borcu gösterir hiçbir belge ibraz edemediği gibi müvekkilin borçlu olduğuna dair bir beyanda dahi bulunmadığını, Davalının kötü niyetle ödeme emrini doğrudan müvekkilin mernis adresine çıkararak takibi kesinleştirdiğini ve müvekkilin mal varlığına haciz işlemi uyguladığını, müvekkili işbu davayı açmaya mecbur bıraktığını, Müvekkil tarafından haksız takibi durdurmak üzere teminat yatırıldığını ve icra kasasına takip bedelinin tamamını karşılar teminat mektubu ibraz edildiğini, neticede müvekkil haksız takip ile banka hesaplarına konulan blokelerden dolayı iş hayatında zarara uğradığını, bu halde haksız takip nedeniyle maddi zarara uğrayan müvekkilim lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Borçlu-davacı tarafa ödeme emrinin hukuka uygun olarak tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında hatalı bir yorumla usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emrinin kesinleşmesini süre aşımı nedenine dayandığını, oysa borçlu – davacıya gönderilen ödeme emrinin üsülüne uygun tebliğ edildiğini, Mahkeme tarafından davanın esası hakkında karar vermeye yeterli ve elverişli olmayan bilirkişi raporunun yeterli görülerek hükme esas dayanak yapılmasının usule aykırı olduğunu; bilirkişi raporunun davanın esası hakkında karar vermeye yeterli ve elverişli olmadığını, tek taraflı ve muğlak ibraz edilen ticari defterler açık ve net bir şekilde alacaklı-borçlu sıfatını belirlemede yeterli olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında; davalı- alacaklı tarafından davacı- borçlu ve dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine 23.000,00 TL üzerinden muhasebe kayıtlarında mevcut alacak açıklamasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. *Bilirkişi … tarafından sunulan 07/09/2020 havale tarihli raporda; “Davalı tarafından incelemeye ticari defter ve belge ibrazında bulunulmadığı, davacı tarafından dava dışı … Ltd.Şti’ne ait bir kısım kayıtlar sunulduğu, bu kayıtlardan davacı ile ilgili herhangi bir belirleme yapmanın mümkün olmadığı, yine davalının dava dışı şirketten alacağı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı; davalı alacaklı tarafından icra dosyasında alacak sebebi olarak “muhasebe kayıtlarında mevcut alacak” olarak borcun dayanağının bildirilmiş olduğu, icra dosyasına ve dava dosyasına ve incelemeye bu hususta dayanak muhasebe kayıtlarını ve ve bu kayıtların ne şekilde oluştuğuna dair kayıt, dayanak sunulmamış olduğu, dolayısı ile takip konusu borcun varlığına ilişkin herhangi bir belirleme yapılmasının mevcut sunulanlar kapsamında mümkün olmadığı, bu kapsamda davacının borçlu olmadığına ilişkin ileri sürdüğü hususun aksini gösterir davalı alacaklı tarafından sunulmuş bilgi ve belge mevcut olmadığı; sonuç olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 23.000,00 TL asıl alacak talepli ve “muhasebe kayıtlarında mevcut alacak” olarak dayanak bildirilen ve davacının menfi tespit talebine konu borcun varlığının belirlenebileceği ticari defter, muhasebe kaydı, davacının yazı ve imzasına havi herhangi bir dayanak bulunmadığı, icra dosyasında, dava dosyasında ve incelemede alacaklı davalı tarafça bu dayanakların sunulmaması kapsamında takip konusu borçtan davacının sorumluluğunun tespitine yarar belgelerin olmadığı.” görüşü bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın kabulü ile; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, -Davacının kötü niyet tazminatı talebinin yerinde görülmediğinden reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, ilamsız olarak başlatılan takibe süresi içinde itiraz edemediği için takibin kesinleştiğini, davalıya böyle bir borcunun olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı tarafından davacı ile dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine 23.000,00 TL üzerinden “Muhasebe kayıtlarında mevcut alacak” açıklamasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacının takibe süresinde itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği, davacı tarafından işbu menfi tespit davasının açıldığı, mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile davalının alacaklı olduğunu gösterir bir delile rastlanmadığı anlaşıldığından menfi tespit talebinin kabulüne ve şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 1.835,92 TL harçtan, peşin alınan 460,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.375,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/06/2023