Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1779 E. 2022/2262 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1779 Esas
KARAR NO: 2022/2262
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2018/527 E. – 2021/56 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … numaralı “…” ibareli 5.ve 10.sınıflardaki ürünler yönünden tescil ettirilmiş markanın tanınmış nitelikte olduğunu, yine 9/8/1997 ve … sayı ile 10. sınıftaki ürünler yönünden tescil ettirilmiş “…” markasının da müvekkiline ait olduğunu, davalıların jenerik ilaç üreticisi şirketler olduğunu, dava konusu … sayılı 5. ve 10. sınıflardaki ürünler yönünden tescil ettirilmiş “…” markasının davalı …’ye ait olduğunu, dava konusu markanın uygulandığı solunum ürünlerinde müvekkili …’in “…” VE “…” markalı solunum ürünlerinde kullanılan etkin maddelerin jenerikleri olan ilaçların kullanıldığını, müvekkiline ait markaların ilk dört harfi “…” iken, dava konusu markanın ilk dört harfinin “…” olsa da bahsi geçen üç harf grubunun da okunuşlarının “…” şeklinde olduğunu, dava konusu marka da “…” bölümüne eklenen “…” ekinin solunum ürünleri yönünden tanımlayıcı olduğu, herhangi bir ayırt edici nitelik kazandırmayacağını, markalar arasındaki belirtilen farklı unsurların markaların farklılaşmasına yol açmayacağını, taraf markaları arasındaki görsel, sözel ve haksız yararlanmak amaçlı kötü niyetli tescilden kaynaklı düşünsel benzerliklerin markalar arasında ilgili tüketici doktor, eczacı ve sağlık personeli yönünden dahi iltibas ve iltibas tehlikesi yarattığını, taraf markalarının kullanıldıkları ürünlerin aynı sınıfta olmalarının iltibas veya iltibas tehlikesi yaratacak şekilde ki benzerliğin derecesini arttırdığını, dava konusu “…” markalı ibarenin müvekkili şirketlere ait “…” ve “…” markalarının serisi izlenimi bıraktığını, üç boyutlu oval küre şeklindeki solunum cihazlarının dünya çapında ilk kez müvekkili tarafından yaratılmış ve son derece özgün bir marka olan “…” markası ile kullanılmaya başlanıp, bu isimle bilindiğini, SMK m. 155 gereğince sonraki tarihli dava konusu markanın önceki tarihli müvekkiline ait markalara yönelik tecavüzün önlenmesine ilişkin bu davada savunma delili olarak kullanılamayacağını bildirerek, 6769 sayılı SMK m.25/1, m.29/1/a, m.149, m.155, m.6/1 ve 6102 sayılı TTK m.54, m.55 ve m.56 gereğince benzerlik, iltibas, seri marka algısı, tanınmışlık ve kötü niyet nedenlerine dayalı olarak davalı şirketler tarafından yaratılmış marka tecavüzü ile haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, dava konusu … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde özetle; davalı … İlaç San. ve Tie. A.Ş.’nin dava konusu … numaralı markanın sahibi olmadığını ve marka hükümsüzlüğü yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu markanın davanın açılmasından sonra “…” isimli kişiye devredildiğini, bu nedenle davacı şirketin HMK m.l25/f.l gereğince tercih hakkını kullanması gerektiğini, marka ihlali ve haksız rekabet yönünden sırasıyla 2 ve 1 yıllık zaman aşımı sürelerinin geçmiş olduğunu, taraf markaları arasında SMK m.6/f.1 kapsamında yapılacak benzerlik testinin madde bahsi geçen “halk” tarafından algılanacak olgular bağlamında yapılması gerektiğini, ülkemizde mevcut geri ödeme, ilaç takip sistemi ve diğer yasal gerekliliklerden dolayı ilacın reçete edilip hastaya ulaştırılması sürecinde uygulanan sistem dolayısıyla ilgili tüketiciler bakımından karıştırılma ihtimalinin düşük olduğunu, taraf markalarının sözcük markalar olduğunu, dava konusu marka ile davacı şirkete ait markalar arasındaki ortak unsurun “…/…” ibareleri olduğunu, … ibaresinin Türkçe ve İngilizce’de yoğun bir şekilde kullanıldığını, … ibaresinin solunum ürünleri yönünden ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, anonim ve tanımlayıcı olduğunu, solunum ve ilaç sektöründe herkes tarafından kullanıldığını, Ankara 2.FSHHM’nin 2015/200 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonunda diskimsi/eliptik/oval yapıdaki solunum cihazlarının ilgili sektörün yerleşik gelenek ve normlarından farklılaşmamış anonim ve herkes tarafından kullanılan geometrik şekiller olduğuna karar verildiğini, anılan kararda davacı şirketin mensubu olduğu …’nm diskimsi/eliptik/oval şeklinde düşünülmüş şeklinin tescilini ret ettiğini, bu nedenle diskimsi/eliptik/oval şekli işaret eden ve solunum cihazları yönünden kullanılan taraf markalarının ortak unsuru olan … ibaresinin markanın kullanılacağı cihazın şeklini tanımladığını, bu sebeple benzerlik testinde dikkate alınamayacağını, taraf markalarının solunum ürünleri yönünden tanımlayıcı olan ortak unsur “…” ibaresi nedeniyle benzer kabul edilmeyeceklerini, benzer olmayan bir ibarenin marka olarak tescil edilip kullanılmasının seri marka algısı yaratmayacağını, davalı şirketleri kötü niyetli yapmayacağını, davacı şirketin yukarıda açıklanan nedenlerle “…” kelimesinin zayıf ayırt ediciliği nedeniyle değişik eklerle kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğunu bildirerek, açılan marka tecavüzü, haksız rekabet ve marka hükümsüzlüğü davalarının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/02/2021 tarih ve 2018/527 Esas – 2021/56 Karar sayılı kararıyla; “… toplanan deliller, denetime ve hüküm kurmaya elverişli 09/02/20 tarihli teknik bilirkişi heyeti raporu bir arada değerlendirildiğinde; reçete ile satılan solunum cihazı ürünleri açısından davacıya ait … nolu “…” ve … nolu “…” markalan ile davalıya ait … nolu “…” markası arasında 6769 Sayılı SMK m.6/f.l anlamında ilgili çevreyi oluşturan doktor, eczacı ve sağlık personeli perspektifinden (özellikle görsel ve anlamsal açıdan) ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere kanştınlma ihtimali yaratacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacıya ait … nolu “…” ve … nolu “…” sınıf malları kapsayan markası arasında kullanılacak ilaçların reçeteli olarak satılacağı, içeriklerinin farklı olması, birbirlerinin muadili olmaması ve fiyat aralıklarının da farklı olması nedenleri ile iltibas tehlikesinin oluşmasının mümkün bulunmadığı, hastaların söz konusu ilaçlan reçete ve doktor muayenesi olmadan almalarının mümkün olmaması karşısında ilaçlar arasında bağ kuramayacağı/karıştıramayacağı sonucuna varılmıştır. Kararda davacı markası kapsammda bulunan ürünler ile davalı başvurusu kapsamında bulunan ürünlerin reçete ile satılmasının zorunlu olduğu, ürünleri tercih eden ve kullanıcısı sayılan doktor ve eczacılar yönünden objektif olarak bir karışıklığın doğması ihtimalinin bulunmadığı, markalarda yer alan … ibaresinin Türkçe karşılığının diskimsi/eliptik/ovali bir geometrik yapıyı tanımlaması, böyle bir geometrik yapının solunum ürünleri sektöründe, sektör mensupları tarafından tercih edilen ve sektörün yerleşik gelenek ve normlarından farklılaşmamış solunun cihazlarının teknik nedenlerle kullanılan yapısını işaret etmesi, bahsi geçen ibarenin ve bu ibarenin işaret ettiği geometrik solunum cihaz şeklinin 6769 Sayılı SMK m.5/f.l-c hükmü anlamında tanımlayıcı bir sözcük olması gerekçesi ile davacının yapmış olduğu eklerle oluşturduğu markalar ile davalı markası arasında SMK m.6/f.l anlamında karıştırılma ihtimalinin oluşmadığı, bu nedenlerle dava konusu … … ibareli markanın hükümsüz kılınmasını gerektirecek yasal ve hukuki bir sebebin bulunmadığı, davacı markalarının (seri markalara yönelik yukarıda açıklanan kullanım ve ilişkilendirme esasları dahilinde) ilgili uzman çevre nezdinde seri marka algısı yaratamadığı, ilgili çevre perspektifinden ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede bir benzerlik bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, davalı şirketlerin … nolu … ibareli markayı solunum ürünleri yönünden kullanmasının marka ihlali ya da haksız rekabet yaratmayacağı hukuki kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme her ne kadar bilirkişi raporundaki hatalı tespitlere dayanarak ‘…’ ibaresinin geometrik bir şekli tanımladığını ve bu şeklin solunum cihazları bakımından tercih edilen ve sektörün gelenek ve normlarından farklılaşmamış bir şekil olması nedeniyle tanımlayıcı olduğunu belirtmiş ise de, bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda ibarenin bu şekilde kullanıldığını gösteren hiçbir somut veri yer almadığını, Bilirkişilerin hiçbir somut veri olmaksızın ve hatta ‘…’ ibaresinin ve şeklinin dünya çapında ilk kez müvekkil tarafından kullanıldığına, davalının dava konusu markası ve kullanımları dışında müvekkilin markalarına ve ürün şekillerine benzeyen bir kullanım bulunmadığına ve müvekkilin markalarının uzun yıllardır yoğun şekilde kullanılmakla yüksek bir ayırt edicilik ve tanınmışlık elde ettiğine dair tarafımızca sunulan pek çok bilgi ve belgeye rağmen bu konuda yalnızca davalı yanın iddialarını ispata yönelik standart ifadeler bildirdiklerini, mahkemenin de bunlara yönelik itirazlarımızı hiçbir şekilde dikkate almaksızın davanın reddine karar verdiğini, Hükümsüzlük talebimizin solunum cihazları ile sınırlı olmadığını, davaya konu marka 05. sınıftaki ve 10. sınıftaki mallarını kapsadığını, bu malların müvekkilin markasının kapsamında bulunan mallar ile aynı ve benzer olduğu tespit edilmesine karşın, son derece dayanaksız bir şekilde ‘…’ ve ‘…’ ifadelerinin solunum cihazları bakımından tanımlayıcı olduğunun ifade edilmesi ve bu nedenle markalar arasında karıştırılma ihtimali doğmayacağına yönelik tespitler karşısında, tecavüze yönelik iddialarımıza ek olarak hükümsüzlüğe dair taleplerimizin de hatalı olarak reddedildiğini, Somut olayda davalının müvekkilin … markalı solunum cihazlarının jeneriklerini satıyor olmasının karıştırılma ihtimalini daha da arttıracağı, müvekkilin ürünlerinin eşdeğerini üretip satmakta olan davalının müvekkilin markalarından ve ürünlerinden haberdar olduğunun açık olduğu, seçebileceği pek çok farklı marka olmasına rağmen müvekkilin ürünlerinin eşdeğerleri/jenerikleri üzerinde müvekkilin markalarının benzerini kullanmayı tercih etmesinin somut olaya etkili olup olmadığı da aynen bilirkişi raporunda olduğu gibi rapora yönelik itirazlarımıza rağmen hiçbir şekilde tartışılmadığını, Müvekkilin markalarının zayıf marka olduğu ve ‘…’ ibaresi bakımından kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığının ispatlanamadığı yönündeki tespitlerin tamamen asılsız olup, müvekkilimizin markaları ve ürün şekli yoğun kullanım faaliyetleri sonucunda ilgili sektörde yüksek bir ayırt edicilik ve tanınmışlığa ulaştığını, Öte yandan … ibaresinin tanımlayıcı olduğu yönündeki tespitlerin dayanaksız olduğu ve gerçeği yansıtmadığını, zira dosya kapsamında … ibaresinin sektörde yaygın şekilde kullanıldığını ve teknik zorunluluktan kaynaklanan bir kelime markası olduğunu ortaya koyan hiçbir somut veri, görsel veya bilgi yer almadığını, … ibaresinin dava konusu markanın kullanıldığı ürünün geometrik yapısını tanımlayıp ilgili sektörde yaygın olarak kullanıldığı ve sektörün yerleşik gelenek ve normlarından farklılaşmamış solunum cihazlarının teknik nedenlerle kullanılan yapısını işaret ettiği yönündeki tespitlerin hiçbir dayanağı bulunmadığını, Müvekkilin … ve … ibareli markalara ilişkin tescillerinin 1993 ve 1994 yıllarına kadar dayanmakta olduğu açıkça görülmekte olup, müvekkilin her şeyden önce öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Ayrıca davalı firmalar dışında … ürün şeklini ve bu ürün şekli üzerinde … markasının benzerini kullanan başka hiçbir firma da bulunmadığını, Davaya konu … markasının, müvekkilin … ve … markalarına görsel ve işitsel açıdan son derece benzemesi, aynı mallar üzerinde tescilli olması ve fiili olarak da ayniyet derecesinde benzer solunum cihazları üzerinde kullanılmasının doğal bir sonucu olarak, dava konusu marka ile müvekkilin tescilli markaları arasında karıştırılma ihtimalinin kaçınılmaz olacağını, Müvekkilin halihazırda solunum cihazları üzerinde kullanmakta olduğu … ve … markalarına son derece benzer olan … markasının yine solunum cihazları üzerinde kullanılması halinde ilgili tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğacağı gibi; müvekkilin aynı türden ilk defa müvekkilin kendisi tarafından kullanılan oval küre şeklindeki solunum cihazları üzerinde kullandığı tescilli … markasının ilk dört harfini birebir olarak içeren … markasının tıpkı müvekkilin kullanımları gibi, oval küre şeklindeki solunum cihazları üzerinde kullanılması karşısında, ilgili tüketici nezdinde bu ilaçların aynı veya ekonomik olarak bağlantılı firmalardan geldiği algısının oluşması veya bu markaların görsel ve işitsel olarak fiilen karıştırılmasının kaçınılmaz olacağını, Göz önüne alınması gereken bir diğer hususun ‘tersine iltibas’ kavramı olduğunu; yani önemli olan bu ürünlerin doktor ve eczacılar gibi yüksek dikkat seviyesine sahip profesyonel sağlık personelleri tarafından fiilen karıştırılıp karıştırılmaması değil, bu ürünlerin/markaların farklı firmalara ait olduğu anlaşılsa dahi hangi ürünün hangi firmaya ait olduğunun net bir şekilde kavranamaması veya herhangi bir şekilde bu marka ve ürünler arasında bir ilişki kurulması olduğunu, Sonuç olarak dava konusu markanın da tıpkı müvekkilin markaları gibi …/… ibaresi ile başlaması nedeniyle – piyasada solunum cihazları üzerinde bu şekilde başkaca bir kullanım da bulunmadığı göz önüne alındığında – profesyonel sağlık personelleri ve hastalar nezdinde de dava konusu markanın müvekkile ait markalardan biri olduğu ya da dava konusu marka ve ürünün müvekkil tarafından davalılara lisanslı olarak kullandırıldığı algısının oluşabileceğinin dikkate alınması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkin açmış olduğu davanın REDDİNE, -Davacının, davalıya ait … sayılı ‘…’ ibareli marka hükümsüzlüğüne ilişkin açmış olduğu davanın REDDİNE.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacıya ait “…” markasının … no. İle 5 ve 10. Sınıflarda 08.06.1994 tarihinde TPMK nezdinde davacı adına tescil edildiği, “…” markasının ise … no ile 31.12.1997 tarihinde 10. Sınıfta TPMK nezdinde davacı adına tescil edildiği, Davalılara ait “…” markasının … no ile 5 ve 10. Sınıflarda 29.11.2013 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Her iki tarafın markalarının aynı sınıflarda tescilli olduğu TPMK sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Davacı vekili özetle; davacıya ait markaların yoğun kullanım ve tanıtım faaliyeti sonucu tanınmış marka haline geldiğini, yüksek ayırt edicilik düzeyine ulaştığını,ürün ve “…” ibaresinin birbiri ile özdeşleştiğini, dünya çapında da tanınmış markalar olduğunu ve davalının tescilinin kötüniyetli olduğunu, … ibaresinin solunum ürünleri sektöründe sıkça kullanılması ve kullanımında zorunluluk bulunması gerektiğini,bu hususların kararda ve bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, yine müvekkilinin “… ve …” üzerinde 1934 yılından bu yana hak sahibi olduğunu eskiye dayalı üstün hak sahibi olduğunu, “…” kelimesinin herkez tarafından kullanılan bir kelime olmadığını, davalıların “…”ibaresini ürün üzerinde Oval küre şeklinde kullandığını, ilaçların aynı yada ekonomik olarak bağlantılı olduğu izlenimini uyandırdığını iddia etmektedir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, bu kapsamda bütün iddia ve savunmaları karşıladığı, toplanan tüm deliller denetime elverişli bilirkişi raporu tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait markaların kullanıldığı ürünlerle davalıya ait markanın kullanıldığı ürünlerin solunum rahatsızlığının tedavisinde kullanılan solunum ürünleri olduğu bu cihazların tek başına değil tedavi amaçlı ilaçla birlikte reçete edildiği, aynı ve benzer olduğu kabul edilmekle birlikte; davacıya ait … nolu “…” ve … nolu “…” markaları ile davalıya ait … nolu “…” markası arasında SMK 6/f.l anlamında ilgili çevreyi oluşturan doktor, eczacı ve sağlık personeli perspektifinden ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacıya ait … nolu “…” ve … nolu “…” markası arasında ‘Kullanılacak ilaçların reçeteli olarak satılacağı, içeriklerinin farklı olması, birbirlerinin muadili olmaması ve fiyat aralıklarının da farklı olması’ nedenleri ile iltibas tehlikesinin oluşmasının mümkün bulunmadığı, hastaların söz konusu ilaçları reçete ve doktor muayenesi olmadan almalarının mümkün olmaması karşısında ilaçlar arasında bağ kuramayacağı/karıştıramayacağı sonucuna varılarak SMK 5/f.l-c hükmü anlamında tanımlayıcı bir sözcük olması gerekçesi ile davacının yapmış olduğu eklerle oluşturduğu markalar ile davalı markası arasında SMK 6/f.l anlamında karıştırılma ihtimalinin oluşmadığı ,(Yargıtay 11. Hd. Nin 16.05.2011tarih 2009/1331E ve 2011/5961 K sayılı “…” markası ile “…” markasının benzer olmadığı yönündeki kararı, yine aynı dairenin 03.12.2019 tarih ve 2018/3182 E ve 2019/7752 K sayılı “…” markası ile “…” markasının benzer olmadığı yönündeki kararı), öte yandan taraf markaları arasında işitsel benzerlik olmakla birlikte yazımsal ve dizinsel yönden farklı olduğu, yine sözsel ve anlamsal olarak ta farklı kelimeler olduğu, “…” kelimesinin benzeşmesinin tek başına işletmesel bağ kurmaya yeterli olmadığı, … kökünün ve fonetik benzerliklerin tıbbi müstahzar emtiası söz konusu olduğunda bunların doktor ve eczacı olarak tanımlanan uzman meslek grubu tarafından kullanılmasının iltibas ihtimali yaratmadığı, davacı ve davalıya ait ürün ambalajları ve sektörde kullanılan veri tabanları incelendiğinde, taraflara ait markaların tekil olarak ilaç markası olarak kullanılmadıkları, bir başka marka yada markalarla birlikte kullanıldıkları, ilgili tüketici kitlesi olan doktorların reçete yazmaları sürecinde, reçete edilecek ilaçların isimleri ile ile ilgili kullandıkları veri tabanlarında davacı ve davalıya ait markalara erişimin mümkün olmadığı, bu halde doktorların bu ürünleri karıştırmasının söz konusu olmadığı, yine doktorların reçete düzenlerken söz konusu markaları tek başlarına kullanarak veri tabanında bir araştırma yapmasınında söz konusu olmadığı, davacının ve davalının ilgili veri tabanına “…” ve … ve … girildiğinde … ve … ürününe ulaşılamadığı diş ağrılarına ilişkin “…” ilacına ulaşıldığı, Yargıtay 11. HD nin 22.05.2019 tarih, 2018/2298 E ve 2019/4029 K sayılı ilamı ile belirtildiği üzere “…” biçimindeki üç boyutlu solunum cihazı şeklinin kullanım yolu ile davacı tarafından marka vasfı kazandığı ve tanımlayıcı karekterini yitirerek işletmesel köken gösteren bir güce eriştiğinin dosyada somut delillerle kanıtlanamadığı “…” ibaresinin inhaler sektöründe anonim olarak kullanılan diskimsi/iliptik/oval/bir geometrik şekle işaret ettiği, tanımlayıcı olduğu zayıf marka niteliğinde bulunduğu, … ibaresinin anonim ürün şeklini tanımladığı bu ibareye … ibaresi getirtilerek ayırt edicilik kazandırıldığı marka sahiplerinin bu tescillere karşılıklı tahamül etme zorunluluklarının bulunduğu, reçeteli ürünlerde haksız yararlanma ve kötüniyetli tescil iddiasının bunu ileri sürene ait olduğu davacının bu iddialarınıda kanıtlayamadığı, yine “…” unsurunun tanımlayıcı olması nedeniyle kullanım yolu ile davacı markası vasfını kazandığı, hususunun ve seri markalar açısından aranan işletme kökenini gösterme işlevinide yerine getiremediği. Davacı markalarının ilgili uzman çevre nezdinde seri marka algısı yaratmadığı, ilgili çevre perspektifinden ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede bir benzerlik bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, ilk derece mahkemesince dava konusu … … ibareli markanın hükümsüz kılınması talebinin reddine karar verilmesinde ve davalı şirketlerin … nolu … ibareli markayı solunum ürünleri yönünden kullanmasının marka ihlali ya da haksız rekabet yaratmayacağı yönünde verilen ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022