Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1764 E. 2023/996 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1764 Esas
KARAR NO: 2023/996 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2017/520 E. – 2020/803 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile takip yapıldığını, takip konusu bonolarda müvekkilinin borçlu göründüğünü, müvekkilinin eğitim ve askerlik döneminde kendisinin haberi olmadan usulüne uygun olarak mahalle muhtarına tebligat yapıldığını, müvekkilinin borçtan yeni haberi olduğunu, takibe konu 12 adet bonolardaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, imzaların …’e ait olup incelendiğinde 2 adet imzanın aynı olduğunun tespit edileceğini, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafın emrine düzenlenen bonolar ile ilgili müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 18/06/2019 tarihli dilekçesiyle; müvekkili tarafından yapılan 12.000 TL ödeme ile temerrüt faizinin, icra harç ve giderlerinin temerrüt faiziyle tahsilini ve kötüniyet tazminatını talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan menfi tespit davasına ilişkin borcun bonodan kaynaklandığını bu davada görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri değil asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davacı aleyhine düzenlenen 12 adet senet bulunmakta olup senetlerin üzerinde iki adet imzanın mevcut olduğunu, iki imzanın da …’e ait olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple imza incelemesi yapılması taleplerinin olduğunu,bir an için kabul anlamına gelmemekle birlikte imza …’e ait olmadığı düşünülse dahi, davacının … San. Tic. A.Ş’den web ve grafik tasarım hizmeti aldığının sabit olduğunu, aldığı kurs karşılığı ödeme yapmayan borçlunun bonodaki imzaya itiraz ederek kötü niyetli bir tutumla borcunu ödemekten kaçındığını, müvekkilin alacağını geciktirmek için davacının davayı açtığını bildirerek, dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davanın reddini istemiştir. Davanın İstanbul 7.Tüketici Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemenin 14/02/2017 tarihli 2015/1485 Esas-2017/144 Karar sayılı kararıyla, davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine, dosyanın talep halinde İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kararın istinaf başvurusunda bulunmaksızın kesinleştiği, yargılamaya İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam edildiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2020 tarihli 2017/520 E- 2020/803 K sayılı kararıyla; “… mali bilirkişi incelemesinde davacı tarafından dava tarihinden önce 25,00 TL ve dava tarihinden sonra 12.750 TL olmak üzere toplam 12.775,00 TL bedelin icra dosyasına ödendiği, 21.10.2016 tarihli icra dosyası kapak hesabına göre bakiye borcun 3.538,52 TL olduğu, davalı … şirketi vekili tarafından 25.10.2016 tarihli ibraname ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin yapılan ödemelerle kapatıldığı, borçlu davacı …’in alacaklı … A.Ş.’ne bu dosyadan dolayı borcunun kalmadığının beyan edildiği, takibe konu senetlerdeki imzaların davacının eli mahsulü olmadığı tespit edilmiş olduğundan takip tarihi itibariyle takibe konu 3.461,00 TL bedelli bonolardan ve bono bedellerine göre hesap edilen 757,63 TL faiz olmak üzere 4.218,63 TL toplam takip tutarından davacının borçlu olmadığı, dava tarihi itibariyle 05.07.2015 tarihli 25,00 TL ödeme ile 01.07.2015 tarihinde dava dışı … firması ödemesi 750 TL olmak üzere icra dosyasına takip sonrası davadan önce yapılan ödeme 775 TL ve 20.07.2015 davadan sonra yapılan ödemelerin toplamı 12.000 TL olmak üzere davacının 12.775,00 TL toplam ödemesinin tespit edildiği, takibe konu bonoların incelenmesinde davacının keşideci ve davalı şirketin lehtar olduğu görülmekle doğrudan bonoları davacıdan alan davalı şirketin bonolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığını bilmesi gerekeceğinden ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle; Davanın KABULÜ ile davacının takibe konu bonolar nedeniyle 4.218,63 TL borçlu olmadığının tespiti ile 12.775,00 TL’nin 12.000 TL’sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve 775,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının isticvabı sağlanarak mahkeme huzurunda imza örneklerinin alınmadığını, Yargıtay hukuk Genel Kurulu’nun 26/02/2016 tarihli 2014/19-366 Esas 2016/198 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere mahkemenin HMK 211. Madde deki sırayı izlemek zorunda olduğunu, mahkemenin bilirkişi incelemesinden önce isticvabının sağlanarak imza örneklerinin alınmadığını, 16/03/2004 tanzim tarihli kambiyo senetlerinde bulunan imzanın tatbikinde mukayeseye esas alınmak üzere muhtelif kurumlardan celp edilen evrakların takip konusu senetlerle tarihinin yakın olmadığını, mukayese belgelerde dahi imzaların birbiriyle uyuşmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafından dava dilekçesinde takibe konu bonoların babası … tarafından imzalandığına ilişkin ikrarı dikkate alınarak her iki borçlunun müvekkili aleyhine hareket ettiğini gösterdiğini, bonoda kefil gösterilen …’in aralarındaki ilişki gereği bu durumu bilmesi gerektiği, davacının bir yılı aşkın periyotla borcu ödediğini, %15 teminatla tedbir kararı alması gerekirken ödeme yapmasının borçlu olduğunu gösterdiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin 4,5 ve 6. Duruşmalarda bulunarak imzanın kendisine ait olmadığını belirttiğini, alınan bilirkişi raporuyla da imzaların kendisine ait olmadığının tespit edildiğini, davalının istediği hususların usul ekonomisine uygun olmadığını, davalının bilirkişi raporuna esas alınan belgeleri eksik yazdığını, bono tarihine yakın belgelerin de incelendiğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyanın incelenmesinde; davalı alacaklı şirket tarafından, 23/09/2005 tarihinde, davacı … ve dava dışı … aleyhine, 16 Mart 2004 tanzim tarihli, 12 adet bonoya dayanılarak toplam 3.461,00 YTL asıl alacak, 757,63 TL %28 işlemiş faiz alacağının tahsili talebiyle, kambiyo senetlerine özgü takip başlattığı, takibin 02/12/2013 tarihinde yenilendiği, davacı borçlunun maaşına haciz konulduğu ve tahsilat yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Emekli Uzmanı …’dan alınan 22/02/2019 tarihli raporda; inceleme konusu borçlusu …, kefili … alacaklısı … Hizm. San. ve Tic. Ltd. Şti. olan, 30.07.2004, 30.08.2004, 30.09.2004, 30.10.2004, 30.11.2004, 30.12.2004, 30.01.2005, 28.02.2005, 30.03.2005, 30.04.2005, 30.05.2005 ve 30.06.2005 vade tarihli toplam 12 adet senet asıllarının ön yüzlerinde yer alan tüm imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’in eli ürünü olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Bilirkişinin raporunda davacının imzasını içeren; … Bankası A.Ş. Müdürlüğü’ne hitaplı, 03/07/2017 tarihli HGS ürün iptal dilekçesi aslı, … Kozyatağı Şubesi’ne ait, 23.07.2012 tarihli “İmza ve Çek Takip Föyü” aslı ile “Bireysel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi” aslı, İstanbul Anadolu 9.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2003/329 Es. Sayılı yazısı ekinde gönderilen; 02.04.2003 tarihli ifade verme tutanağı, aynı tarihli tutanak, üst arama tutanağı, şüpheli haklarına ilişkin belge asılları, … Bankası Taksim Meydan Şubesi’ne ve … Gümüşsuyu Şube Müdürlüğü’ne hitaplı 05/09/2018 tarihli müzekkere asılları, (Müzekkereler elden takip yetkilisine dair ıslak imza içermektedir.) 29.05.2018 tarihli iki sayfa istiktab zabtı asıllarının incelendiği anlaşılmıştır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan 22/09/2020 tarihli raporda; dosya grafolog raporu kapsamında takibe konu bonolardaki imzanın davacı eli mahsulü olmadığından davacının 4.218,63 TL takibe konu edilen bonolara ilişkin borçlu olmadığı, davacının 12.000 TL istirdat talebine ilişkin 05.07.2015 tarihli 25,00 TL ödeme ile dava dışı … firması ödemesi 01.07.2015 tarihinde 750 TL olmak üzere icra dosyasına takip sonrası davadan önce yapılan ödeme 775 TL ve 20.07.2015 davadan sonra yapılan ödemeler yukarıdaki tablodaki şekilde 12.000 TL olmak üzere davacının 12.775,00 TL toplam ödemesi hesaplandığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
G E R E K Ç E: İmza inkarına dayalı menfi tespit ve istirdat davasında, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemece usulüne uygun imza incelemesi yapılmadığı, davacının isticvap edilmediği, senet tanzim tarihine yakın tarihli belgelerin incelenmediğini, davacı ile senette ismi bulunan …’in kötüniyetli olarak birlikte hareket ettiğini ileri sürmüştür. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, takibe konu bonolardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, babası …’e ait olduğunu beyan ettiği, davacı asilin imzalarının alındığı, bilirkişi incelemesinde davacı hakkında yürütülen 2003 tarihli soruşturmaya ilişkin savcılık evrak asıllarının getirtildiği, senet tanzim tarihinden önce ve sonraya ilişkin yeterli mukayeseye esas belge asıllarının toplanarak inceleme yapıldığı, senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığının tespit edildiği, imzanın sahte olduğunun mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde davacı ile …’in kötüniyetli olarak birlikte hareket ettiği ileri sürülmüşse de; senetlerde borçlu olarak davacı, kefil olarak … isminin bulunduğu, senetler üzerinde iki adet imzanın birbirinin aynı olup, davalı şirketin senet lehtarı olması nedeniyle, senetlerdeki imzaların davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu, davacı tarafından teminat yatırılarak tedbir kararı alınmamasının davanın sonucuna etkili olmadığı, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.160,83 TL nispi harçtan, peşin alınan 290,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 870,63 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.