Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1757 E. 2023/1284 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1757 Esas
KARAR NO: 2023/1284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2018/167 Esas – 2021/72 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkillerinden …’ın, “…” isimli ticari işletmeyi Beşiktaş …. Noterliği’nin 29/07/1997 tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile … A.Ş’den devir aldığını, aynı yıl müvekkili tarafından, … unvanlı şahıs şirketi ve …. A.Ş.’nin kurulduğunu, eğitim hizmetine başladığını, 2002 yılında ise müvekkili tarafından verilen eğitim ve öğretim hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde kullanılan kitap ve diğer yayınların basımı işi için … A.Ş.’nin kurulduğunu, Türkiye genelinde 100’ün üzerinde “…” bulunduğunu, müvekkillerinin tescilli marka, ticaret unvanları ve işletme adlarının yanı sıra 28/08/1998 tarihinden beri “www…com” alan adının da sahibi olduğunu, müvekkili …. A.Ş.’nin çok sayıda tescilli markanın ve başvurunun da hak sahibi olduğunu, davalının iş yerinde mahkememizin 2018/53 D. İş sayılı dosya üzerinden yapılan delil tespiti ile müvekkili tescilli markalarının davalı tarafından izinsiz kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davacıların …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayı ile tescilli ve tescilsiz marka haklarına, tescilli ticaret unvanı ve işletme adına karşı gerçekleştirilen vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve kaldırılmasına, tecavüz ve haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına, davalı yanın, davacıların tescilli ve tescilsiz marka haklarına, tescilli ticaret unvanı ve işletme adına karşı gerçekleştirdiği vaki tecavüz nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi için, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, alacak belirsiz olduğundan şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 20.000,00 TL tazminatın, 6769 Sayılı Kanunun 151/2-C maddesi ile Türk Ticaret Kanununun 56.maddesi uyarınca hesap edilmek suretiyle tespiti ile maddi tazminatın dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin ve ayrıca İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/53 D. İş sayılı dosyadaki yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı halde, davaya cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili dosyaya sunduğu beyan dilekçesi ile davalının kullandığı markanın … tescil numarası ile … adına tescilli olduğunu, marka üzerinde gerçek hak sahibinin … firması olduğunu, davalının iş yerinde bulunan basılı yayınların parayla başkasından satın alındığını, davalı tarafından davacının markalarında yer alan “…” işaretinin kullanılmadığını, kullanılan “…” görselinin ise davacıların markalarında yer alan “…” görselinden farklı olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/03/2021 tarih ve 2018/167 Esas – 2021/72 Karar sayılı kararıyla; “…davacılardan … A.Ş.adına 16. ve 41. sınıfta tescilli, eğitim ve öğretim hizmetlerini de kapsar şekilde “…” ibaresini içeren pek çok markanın mevcut olduğu, ayrıca yine “…” ve “…” şekil unsurunu içeren markalarının da tescilli olduğu, diğer davacıların da bu markaları ve logoları kullanma haklarına sahip oldukları, ayrıca davacı şirketlerin ticaret unvanlarında ve işletme adlarında “…” ibaresinin esas unsur olarak yer aldığı, davalının eğitim ve öğretim hizmeti sunduğu iş yerinde gerek işletme adında, gerek iş yeri tabelalarında, tanıtım araç ve gereçlerinde ve iş evrakında “…. ” ibaresini daha büyük harflerle yazarak ön plana çıkaracak şekilde, ayrıca davacıların hak sahibi oldukları “…” ile “…” şeklinden oluşan markalar ile karışıklığa neden olacak derecede benzer marka ve logoları kullandığı tespit edilmiştir. Davalı taraf bu kullanımının dava dışı …’e ait … numaralı “…” markası nedeniyle tecavüz teşkil etmediğini savunmuştur. … tescil numaralı marka 41. sınıfta yer alan “eğitim ve öğretim hizmetleri” tescilliyse de, bu markanın davalı adına tescilli olmadığı, ayrıca davalı bu marka üzerinde sözleşme ile hak sahibi olsa bile, SMK’nun 155. maddesi uyarınca marka sahibinin kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, davacıların markalarının davalının savunma gerekçesi yaptığı bu markadan daha önce tescil edildikleri, kaldı ki davalının “…” markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, markasal kullanımında “…” ibaresini daha büyük harflerle ve ön plana çıkaracak şekilde kullandığı, ayrıca “…” görselinden oluşan marka ile karışıklığa neden olacak derecede benzer bir görsel kullandığı, her ne kadar bilirkişi heyeti “…” görselinin davacını tescilli markalarında yer alan görselden farklı olduğuna dair görüş bildirmişlerse de, her iki görselin de … resminden oluştuğu, aynı … ait olduğu, markaların hitap ettiği ortalama tüketicinin davalının bu kullanımını davacılara ait markalar ile karıştırabileceği, küçük farklılıkların bu duruma engel olamayacağı, davalının bazı eğitim dökümanlarında davacıların markalarında yer alan “…” işaretini de kullandığı, davalının bu kullanımları ile davacıların markalarına yaklaşmaya çalıştığı, bu durumun davacıların hak sahibi oldukları markalara, işletme adlarına, ticaret unvanlarına tecavüz teşkil ettiği, aynı zamanda haksız rekabet olduğu, davacıların maddi ve manevi tazminat talep edebilecekleri, delil tespitinin yapıldığı 21/02/2018 tarihinden dava tarihi olan 19/04/2018 tarihi arasınaki dönem için bilirkişi tarafından tespit edilen 6.541,18 TL maddi tazminatın ve talep edilen 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacıların markalarının bilinirliğine, kullanıldıkları süreye, tarafların ticari büyüklüklerine, davalının kusur derecesine, davalının bu döneme ait cirosuna, sunulan örnek lisans sözleşmelerine ve tecavüzün devam ettiği süreye göre hakkaniyete uygun oladukları anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin maddi tazminata ilişkin kısmi ret kararının 30.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna dayalı olduğunu, ancak bilirkişi raporuna itiraz dilekçemizde de belirttiğimiz üzere bilirkişinin maddi tazminatın hesabının hatalı olduğunu, bu rapora dayanarak hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu,Bilirkişi raporunda yalnızca davalının cirosu göz önüne alınmış ve bu ciro üzerinden İstanbul Ticaret Odasından gelen cevapta belirtilen oran üzerinden tazminat hesaplandığını,.Oysa Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği, SMK m. 151/2-c hükmünde yazılı lisans yöntemi ile yoksun kalınan kazanç tespit edilirken, markanın ekonomik önemi, tanınmışlık düzeyi ve davalının da tecavüz oluşturan kullanımının tüketicilerde karışıklığa yol açması nedeniyle davalının elde ettiği gelirde davacı markasının katkısı gibi hususların da dikkate alınması gerektiğini, Lisans yöntemine göre yoksun kalınan kazancı hesaplanırken, daha önce sunulan emsal lisans sözleşmelerinde gösterildiği 2017 yılı itibariyle en az 200.000 TL sisteme giriş bedeli alındığı gözetilerek, bunun yanında lisans firmaların elde ettiği cironun en az yüzde 20’si oranında nisbi lisans bedeli takdir edilerek, 200.000/ (274.461,72*9420-54.892,344) 254.892,344 TL’nin maddi tazminat olarak kabulünün gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin … adında … sayılı tescilli bir markası bulunduğunu, müvekkilin tescilden itibaren bu markayı kullandığını, davacının markasına tecavüzün sözkonusu olmadığını, davacının markalı ürünlerini taklit etme, kullanma, yayma, örnek alma veya ona benzetecek şekilde amblem veya tabelasını kullanma yönünde bir eyleminin de olmadığını, “…” ibareli birçok firmanın bulunduğunu, eğitim alanında faaliyet gösteren bu tür firmaların “… ” ibareli olduğu ve Türk Patent Ve Marka Kurumunda tescilli olduğunu,İddia edilenin aksine, davacının ve müvekkilin amblem ve tabelasının farklılık arz ettiğini, müvekkil tabelasında “… ” ibaresinin yazılı olduğunu, zaten bu markanın müvekkil adına tescilli olduğunu; buna karşın davacı tarafın “…”, “…” tescilli yayınlarında, markalarında ve tabelalarında … (…) işareti olduğunu, …(…) işareti müvekkilin “…” ibareli markasında ve tabelasında olmadığını, Davacı markasındaki … ait görselin müvekkilce kullanıldığı iddialarının da isabetsiz olduğunu; nitekim bu … dünyaca tanındığını, kaldı ki kullanımda …, … hiç kimsenin tekelinde olamayacağını, Müvekkilin başvuruda bulunduğu marka üzerinde hak sahipliği bulunduğunu ve bu kapsamda kendisinde bulunan markaları kullandığını, markalar arasında benzerlik ya da ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığını, Davalı markasında görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intiba bakımından bütün olarak ayırt ediciliği bulunduğu, karıştırmaya sebebiyet verebilecek derecede bir yakınlık bulunmadığı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyet olarak değerlendirilemeyeceği nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Adalet Divanı ve Adalet Divanı Genel Mahkemesinin 01.02.2012 tarihli T-291/09 sayılı kararında “…kötüniyetle başvurunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı önde sürülen işaretin aynı olması, tek başına başvurunun kötüniyetle yapıldığını ispatlamaz..” 14.02.2012 tarihli T-33/11 sayılı kararında ; “..kötüniyet hususu incelenirken inceleme konusu işaretin kökeninin, yaratıldığı anadan itibaren kullanımının ve işaretin topluluk markası olarak tescil edilmesi talebinin altında yatan ticari mantığın araştırılması gerekmektedir…” Adalet Divanı 11.06.2009 tarihli C-529/07 sayılı kararında “…kötüniyetli başvuruların tespitinde, başvuru sahibinin, markanın tescil edilmesi için başvuruyu yaptığı tarihteki niyeti dikkate alınmalıdır…” ifaelerine yer verildiğini; ihtilaf konusu “…” ibaresi de markaların hitap ettiği orta düzey tüketiciler nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını,Herkesin kullanımına açık ve tanımlayıcı nitelikteki sözcüğü telmih eden “…” ibaresinin düşük ayırt edicilik düzeyi de dikkate alındığında her iki tarafın markaları arasında kısmi görsel ve işitsel benzerliğin ise karıştırılmaya yol açacak düzeyde olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “…Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE; -Davalının iş yeri tabelasında, ön ve yan cephelerinde, panolarında, basılı kitap ve evrakında davacı …A.Ş.’ye ait ve diğer davacıların hak sahibi oldukları markalar ve ticaret unvanları ile karışıklığa neden olacak şekilde “…” ibaresini tek başına veya kendi markasından farklı olarak daha büyük punto ile yazmak suretiyle ön plana çıkartılarak kullanmak, ayrıca “… ” görseli ve “…” işareti şekillerini de kullanmak suretiyle marka haklarına ve ticaret unvanlarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, -Vaki tecavüzün ve haksız rekabetin DURDURULMASINA VE KALDIRILMASINA, -Tecavüz ve haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan tabela, tanıtım evrakı, basılı evrak ve tüm araçların ve malların TOPLATILMASINA, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle İMHASINA, -6.541,18 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, -10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, -Davacıların fazlaya ilişkin 3.458,82 TL’lik maddi tazminat talebinin REDDİNE.” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalının “Davacı markasına tecavüzde bulunulmadığı, … adında tescilli bir markası bulunduğunu ve bu markayı kullandığını ileri sürdüğü görülmüş ise de; anılan markanın davalı adına değil dava dışı …’e ait olduğu, davalının bu marka üzerinde sözleşme ile hak sahibi olsa bile, SMK’nun 155. maddesi uyarınca marka sahibinin kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, davacı markalarının bu markadan daha önce tescil edildikleri, kaldı ki davalının markasını tescilli olduğu şekilde kullanmayarak “…” ibaresini daha büyük harflerle ve ön plana çıkaracak şekilde kullandığı, ayrıca “…” görselinden oluşan marka ile karışıklığa neden olacak derecede benzer bir görsel kullandığı anlaşılmıştır. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi kurulu raporu, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin Mahkememizin 2018/53 D. İş sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamıyla; davalının herhangi bir hakkı bulunmadan davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markası ile iltibas oluşturacak şekilde ve resim markasını da kullanacak şekildeki markasal kullanımlarının, davacının 41 ve/veya 16. hizmet sınıflarında tescilli markaların kapsamında olduğu, bu eylemi aynı zamanda haksız rekabet de teşkil ettiği anlaşılmakla, davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davasının kabulüne karar verilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Kabule göre, bilirkişi raporundaki dosya kapsamına uygun hesaplama uyarınca davacı lehine 6.541,81 TL TL maddi tazminat ile, ihlalin niteliği ve süresi, tarafların ekonomik durumları ve manevi tazminatın amacı gözetilerek, davacı yararına 10.000,00 TL manevi tazminat takdirinde de isabetsizlik olmadığından, taraf vekillerinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacılardan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 1.129,92 TL harçtan, peşin alınan 282,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 847,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2023