Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1749 E. 2023/851 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1749 Esas
KARAR NO: 2023/851
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2021
NUMARASI: 2020/217 E. – 2021/373 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Bankası tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile haksız ve hukuka aykırı bir icra takibi yapıldığını, icra takibinde mahkeme kararı ile iptal edilmiş senetlerin takibe konu edildiğini, kambiyo senetlerine ilişkin takipte taraflarına ulaşan ödeme emri ekinde senetlerin … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından … Bankası’na ciro edildiği tespit edildiği, takibe konu senetlerin devremülk sözleşmesinden kaynaklanan senetler olduğu, basit bir inceleme neticesinde 3. kişiler tarafından da tespit edilebildiğini, … İnş. Ve Turizm San. Tic. Ltd. Şti.’den alacağını tazmin edemediğini ve mahkeme kararıyla hukuken geçersiz olan senetleri takibe koyarak alacağını müvekkilinden tazmin etmeye çalıştığını, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, müvekkilinin tüketici sıfatıyla yer aldığının senet üzerine bakıldığında basit bir inceleme ile anlaşılmasına rağmen kötü niyetle hareket ederek müvekkiline icra takibi başlatan davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, vekalet ücreti, yargılama harç ve giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu bonoların, müvekkil bankanın … San. Tic.Ltd.Şti. tarafından müvekkil bankaya davadan çok önceki bir tarihte 19/12/2014 tarihinde devir ve teslim edildiğini, anılan bonoların müvekkil bankaya açılan menfi davasından çok önceki bir tarihte tevdi edilmiş bulunduğundan müvekkil banka iyiniyetli hamil olduğunu, davanın esastan reddine ve mahkemece davaya konu bonolar yönünden verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.06.2021 tarih ve 2020/217 Esas – 2021/373 Karar sayılı kararıyla; “… davacı ile dava dışı … Ltd. Şti arasında 20.06.2015 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu senetlerin davacı tüketici tarafından dava dışı bu şirkete verildiği, dava dışı şirketin dava konusu senetleri davalı bankaya cirolayarak devrettiği ancak söz konusu senetlerin tüketici senedi olması nedeniyle nama yazılı olarak düzenlenmesi ve devredilecek ise alacağın temliki sözleşmesi ile devredilmesi gerekmekte olup emre yazılı olarak düzenlenen bu senetlerin geçersiz olduğu, bu hususun herkese karşı ileri sürülebileceği, ciro yoluyla devralınan bu senetlerde davacı bankanın iyi niyetli hamil savunmasında da bulunamayacağı anlaşıldığından, geçersiz olan seneler dolayısıyla hak talep edilemeyeceğinden davacının menfi tespit talebi kabul edilerek davanın kabulüne; davacının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi ve takip konusu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı takip yapmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil bankanın dava konusu bonoları, kredi sağladığı kredi borçlusu … San Ve Tic. Ltd. Şti.’den ciro yoluyla devir ve teslim almış olup, iyiniyetli olduğunu, bonoların müvekkil bankaya devir ve teslim tarihi davacının kredi borçlusu ile aralarındaki sözleşmenin devam ettiği sürede olmakla, müvekkilin kötüniyetli olduğu yünündeki davacı iddialarının dayanaksız olduğunu, Anılan bonoların müvekkil bankaya davadan çok önceki bir tarihte tevdi edilmiş bulunduğundan, müvekkil bankanın iyiniyetli hamil olduğunu, bonoların lehtarı durumundaki …San.Tic.Ltd.Şti. ile davacı arasındaki sözleşmenin bonoların alacaklı bankaya devir ve teslim tarihinden sonra da sürdüğünü, TTK 689/2 maddesi ve Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere davacı borçlu, dava dilekçesinde lehtar ile yaptığı sözleşmeyi, iyiniyetli hamil durumunda olan alacaklı bankaya karşı ileri süremeyeceğini, Davacı borçlunun iddiasının aksine, dava konusu bonolar nama yazılı olmadığı gibi menfi emre kaydı da içermediğinden, kanunen emre yazılı kabul edildiğini, bono metinlerinde “emre yazılı olmadığı” kaydı (menfi emre kaydı) bulunmadığını, TTK 654.maddesi uyarınca bononun nama yazılı olduğunun kabul edilebilmesi için sadece nama yazılı olduğunun belirtilmesi yeterli olmayıp, ayrıca emrine kaydı içermemesi de gerektiğini, Davalı alacaklı banka, bonoyu iktisap ederken bile bile davacı borçlunun zararına hareket etmemiş olup, davacı borçlunun şahsi defileri senedi ciro yoluyla devralmış iyiniyetli hamile karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilin iyiniyetli hamil durumunda olup, davacı borçlunun lehine senet düzenlenen kredi borçlusu lehtar şirketle aralarında yapılan sözleşmeleri bilmesinin mümkün olmadığı gibi böyle bir araştırma yapma yükümlülüğünün de bulunmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Mahkemece alınan 05.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalı bankanın senet lehtarı olan ve senetleri ciro yoluyla devreden … San. ve Tic Ltd. Şti’nin faaliyet alanının tüketicilere yönelik işlemler olduğunu bildiği ve ciro yoluyla aldığı söz konusu senetlerin birbirini takip eden vadeli, az miktarlı, özel bastırılmış ve çok sayıda senedin düzenlenmesine bağlı olarak baskı yoluyla çoğaltılmış senetler olması sebebiyle basiretli bir tacir gibi araştırma yapsaydı, söz konusu senetlerin tüketici senetleri olduğunu tespit edebileceği, buna bağlı olarak iyiniyetli üçüncü kişi olduğu savunmasında bulunamayacağı, dava konusu senetlerin emre yazılı olup kanuna aykırı oldukları bu hususun davacı bakımından geçersizlik sonucu doğuracağı.” belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacı ile dava dışı …. Ltd. Şti arasında 20.06.2015 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu senetlerin davacı tüketici tarafından dava dışı bu şirkete verildiği, dava dışı şirketin dava konusu senetleri davalı bankaya cirolayarak devrettiği, ancak söz konusu senetlerin tüketici senedi olması nedeniyle nama yazılı olarak düzenlenmesi ve devredilecek ise alacağın temliki sözleşmesi ile devredilmesi gerekmekte olup emre yazılı olarak düzenlenen bu senetlerin geçersiz olduğu, bu hususun herkese karşı ileri sürülebileceği, ciro yoluyla devralınan bu senetlerde davacı bankanın iyi niyetli hamil savunmasında da bulunamayacağı anlaşıldığından davanın kabulüne; davalı takip yapmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı ile dava dışı … San. ve Tic Ltd. Şti arasında 20.06.2015 tarihli devremülk satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu bonoların bu sözleşme kapsamında davacı tüketici tarafından dava dışı şirkete verildiği, ondan da davalı bankaya ciro edildiği, söz konusu bonoların tüketici senedi olması nedeniyle nama yazılı olarak düzenlenmesi gerekirken bonoların emre yazılı olarak düzenlendikleri, davacı tarafından dava dışı şirkete karşı İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinin 2017/190 Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının, “Bonoların 6502 Sayılı Kanunun 4/5 maddesine aykırı olarak emre yazılı düzenlendiği ve tüketici yönünden geçersiz olduğu anlaşıldığından dava kabul edilerek taraflar arasında akdedilen 20/06/2015 tarihli …Satış Vaadi Sözleşmesi başlıklı Devre mülk satışına ilişkin sözleşmenin iptaline, iptal edilen sözleşme kapsamında imzalanan toplam 9.850,00 TL bedelli 16 adet bononun davacı yönünden iptaline.” kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı bankanın, dava dışı şirketin iştigal konusu ile bonoların adedi ve düşük miktarlı oluşları dikkate alındığında tüketici senedi niteliğinde olduğunu anlayabilecek durumda olmasına rağmen kanuni şartlarına (nama yazılı olmamalarına rağmen) uygun olmayan bonoları ciro yoluyla kabul etmesi nedeniyle iyiniyetli kabul edilemeyeceği ve bonoların geçersizliğinin bu nedenle davalıya karşı da ileri sürülebileceği anlaşıldığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 861,53 TL harçtan, peşin alınan 215,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 646,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,