Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1748 E. 2023/864 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1748 Esas
KARAR NO: 2023/864
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2020/677 E. – 2021/453 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/10/2019
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2007 tarihinde aralarındaki alışveriş sebebiyle davacı tarafından davalı lehine borcuna karşılı teminat amaçlı olarak vade tarihi 16/07/2007 tarihli bir açık senet düzenlediğini, davacının işyerini kapatınca borcunu ödediğini, söz konusu borcuna karşılık olarak teminat amaçlı vermiş olduğu senedi almak istemişse de davalının senedin aslını bulamadığını bulunca vereceğini söylediğini, aradan yıllar geçmesine rağmen davalının senet aslını davacıya teslim etmediği gibi davacı aleyhine kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, tebligatı geç öğrenen davacının icra dairesine gerekli itirazları yapmış olmasına karşın söz konusu 7 günlük itiraz süresini kaçırmış olması nedeniyle takibin kesinleştiğini, takibe konu olan senedin vade tarihi 16/07/2007 olup söz konusu vade tarihi üzerinden 10 yıllık sürenin de geçtiğini, BK. 146.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, alacak genel zamanaşımına uğramış olup borç ödenmesine rağmen ödenmemiş olsa bile zamanaşımına uğramış alacağın tahsili girişiminin iyiniyet kurallarına ve hukuka aykırı olduğunu, davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, toplam alacak üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davalı vekili tarafından süre uzatım talebinde bulunulmuş, görevsizlik kararı veren mahkeme tarafından davalı tarafa cevap verme süresinin bitiminden itibaren 2 haftalık ek süre verilmiş ancak süresi içinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı vekili 07/10/2020 tarihli celsede, cevap dilekçesini teknik bir aksaklıktan dolayı sunamadıklarını, davanın takibi sürüncemede bırakmak için açıldığını, senedin veriliş amacının ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini, senedin zamanaşımına uğradığı iddiasının menfi tespit davasında ileri sürülemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.06.2021 tarih ve 2020/677 Esas – 2021/453 Karar sayılı kararıyla; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile açılan takibe dayanak senet nedeniyle senedin teminat senedi olarak verildiği ve borcun ödendiği iddiası ile borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de, teminat amaçlı kambiyo senedi düzenlendiği takdirde bunun hangi amaç için verildiği ya teminat senedinin üzerine yazılmalı, ya da ayrı bir sözleşme ile bu senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğuna ilişkin bir düzenleme yapılmalıdır. Yargıtay müstekar uygulamalarında da değinildiği üzere senedin teminat fonksiyonu içeriğini ispat külfetinin aynı eş değerdeki yazılı deliller ile davacıya ait olduğu açıktır. HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen hususların yazılı delille ispatlanması gerekmektedir. Bu suretle, davacı tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik iddiaların yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, davacı iddialarının tanıkla ispatı mümkün değildir. Davacı dava konusu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunamamıştır. Mahkememizce 15/03/2021 tarihli celse ile inceleme günü belirlenerek davacı tarafa bilirkişi ücretini yatırması ve taraflara belirlenen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını sunması için kesin süre verildiği, verilen kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, yerinde inceleme talep edilmediği anlaşılmıştır. Herkes iddiasını ispatla yükümlüdür, HMK’nun 189. vd maddeleriyle belirtildiği gibi tarafların kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahip olduğunu, 190. maddeyle kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yüküyle yüklü olduğu, ispatın hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu açıkça belirtilmiş ve yine davanın konusu ve davacının iddiaları birlikte incelendiğinde iddialarının davacı şirkete ait ticari defterlerin incelenmeden bir sonuca ulaşılmasının mümkün olmadığı, davacı yanın iddiasını doğrulayacak mahiyette ve mahkememizce kanaat hasıl olacak nitelikte başkaca yeterli delil ve belgede ibraz edilememiş olması nedeniyle davacısı tarafından ispat edilemeyen işbu davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının uygulanmamış olması nedeniyle davalı lehine kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davalı ile müvekkil arasındaki alışveriş nedeniyle 2007 tarihinde müvekkil tarafından davalıya 16.07.2007 tarihli bir senet verildiğini, müvekkilin 2007 yılında işyerini kapattığını ve davalıya olan borcunu da ödediğini, ancak davalının senedin aslınıbulamadığını söyleyerek müvekkilimi uzun bir süre oyaladığını, Takibe konu olan senedin vade tarihi 16.07.2007 olup söz konusu vade tarihi üzerinden TBK 146 maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkilin senet borcunu ödemiş olduğu halde vade tarihinden yaklaşık 11 yıl geçmesine rağmen davalının kötü niyetle icra takibi başlattığını,Müvekkil icra dairesinden gelen ödeme emrine karşı itiraz etmişse de söz konusu itirazın süresinde olmaması nedeniyle itirazın reddine karar verildiğini, gecikmiş itiraz süresini de kaçıran müvekkilin tek çare olarak mevcut menfi tespit davasını açmak zorunda kaldığını,Zamanaşımına uğrayan senet nedeni ile temel ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, dolayısıyla mahkemenin ispat yükünü tarafımıza yüklemiş olmasının usul aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen hususların yazılı delille ispatlanması gerektiği, davacı tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik iddiaların yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, davacı iddialarının tanıkla ispatı mümkün olmadığı, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı, verilen kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmadığı ve bu nedenle defter incelemesi yapılamadığı, davacının iddiasını doğrulayacak mahiyette ve mahkememizce kanaat hasıl olacak nitelikte başkaca yeterli delil ve belgede ibraz edilememiş olması nedeniyle davacısı tarafından ispat edilemeyen işbu davanın reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, takibe konu bononun aralarındaki alışveriş nedeniyle 2007 yılında vc vade tarihinin 16.07.2007 olarak düzenlendiğini, daha sonra borcun ödenerek bononun iadesinin istendiğini, davalının bonoyu bulamadığını bulduğunda iade edeceğini beyan ettiğini, senet borcunu ödemiş olduğu halde vade tarihinden yaklaşık 11 yıl geçmesine rağmen davalının kötü niyetle icra takibi başlattığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı davaya cevap vermemiş, sonraki aşamalarda ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddini istemiştir. Davaya konu 16.06.2007 tanzim ve 16.07.2007 vade tarihli 10.000 TL tutarlı bonoya dayalı olarak davalının 27.04.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Türk Ticaret Kanunu 661. maddesindeki “Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.” düzenlemesi uyarınca bononun takip tarihinden önce zamanaşımına uğradığı ve kambiyo senedi niteliğini yitirdiği açıktır. Zamanaşımına uğramış bir bonoyla ilgili bono alacaklısı TTK 732. maddesine dayanarak keşideciye (borçluya) karşı, bononun zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren 1 yıl içinde, genel hükümler çerçevesinde sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir. Diğer taraftan alacaklı, 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşmeye dayanarak dava açmaz veya bu süreyi kaçırır ise, artık sadece var olan temel ilişkiye dayanarak 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde alacağını isteme hakkına sahip olacaktır. Somut olayda takip tarihi olan 27.04.2018 tarihi ile vade tarihi (16.06.2007) arasında genel zamanaşımı süresinin de geçirilmiş olduğu anlaşıldığından; mahkemece davanın bu nedenle kabulü gerekirken, ispat yükü konusunda yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarih, 2020/677 E. – 2021/453 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ve dayanağı 16/07/2007 vade tarihli 10.000,00 TL tutarlı bono kapsamında davalıya borçlu olmadığının tespitine, 4-Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5-Alınması gereken 1.346,39 TL harçtan, peşin alınan 336,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.009,79 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 44,40 TL başvurma harcı, 336,60 TL peşin harç ile 260,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 641,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 10- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 29,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 191,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/06/2023