Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1747 E. 2023/850 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1747 Esas
KARAR NO: 2023/850
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2019/666 E. – 2021/223 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin dayanağı olan senedin sahteliği konusunda açılan davada “Senedin sahte olduğunun” bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, ancak icra hukuk mahkemesi tarafından “Mahkememizin dar yetkili mahkeme olması sebebiyle senetin sahte oluşturulduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş ise de yargılamanın genel mahkemeye ait olduğu görülmekle bu yöndeki talebin reddine.” şeklinde karar verildiğini, ayrıca İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde menfi tespit davası açıldığını ve dosyada tensip ile %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiğini, ancak bu mahkemece davanın görev yönünden usulden reddine ve dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, bu aşamada İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/387 Esas no ile açılmış olan menfi tespit davasının “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı için dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddedildiğini”, icra takibine konu edilen senedin sahte olduğunu, davalı tarafın sadece şahsına değil kendisi gibi 40 kişiye de aynı şekilde icra takibi başlattığını, kendisinin … Konut Yapı Kooperatifinin genel kurul toplantılarında kullanılmak üzere imzalamış olduğu imza sirküsü formu içeriği sahte şekilde doldurularak dava konusu takip dosyasının başlatıldığını, davalıyla herhangi bir ticari alım-satım sözleşmesi yapmadığı gibi herhangi bir borç-alacak ilişkisine de kesinlikle girmediğini, davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, kooperatife üyelik esnasında imza sirküsü olarak verilen belgelerin imza taşımak suretiyle bonoya çevrilerek sahte olarak düzenlendiğini, davanın kabulü ile durdurulmasına ve takibin iptaline, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin öncelikle teminatsız, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise İstanbul … İcra Müdürlüğüne yatırmış olduğu 7,500.00 TL, tutarındaki teminatının da dikkate alınarak uygun bulunacak teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına ve yargılama giderinin karşı tarafa yüklenmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 17. İcra Hukuk Mahkemesince atanan bilirkişi …’ın sunmuş olduğu bilirkişi raporunda ilgili senet incelemesinin hangi resmi kurum inceleme laboratuvarında incelendiğinin belirtilmediğini, her ne kadar isminin altında Adli Belge İnceleme ve Sahtecilik Uzmanı şekline bir tanıtım yapmış olsa da ilgili senette bulunan imzaların taşıma imza olup olmadığı veya senedin sahte olarak oluşturulup oluşturulmadığının tespiti mutlaka resmi kurumlardan olan Emniyet Kriminal, Jandarma Kriminal veya Adli Tıp Kriminal laboratuvarlarından birinde yapılmış olması gerektiğini, mahkemenin incelenmesini istediği hususların başında gelen ‘taşıma imza’ konusuna sayın bilirkişi tarafından incelenecek husus olarak başlangıçta kaleme alınmış ancak inceleme ve sonuç kısımlarında imzaların taşıma imza olup olmadığı hususunda herhangi bir açıklama yapma ihtiyacı duymadığını, buradan hareketle teknik inceleme için gönderilen bilirkişinin raporundan ‘varsayımsal’ olarak ilgili imzaların taşıma imza olmadığını, matbu senet olmama, ölçülerin birbiriyle uyumsuzluğu, farklı toner ve farklı yazıcı hususları, TTK m.776 uyarınca bir senedin geçerli olup olmaması hususu senet metninde yazan yazıların puntosu, matbu basım olması, mürekkebi, yazıcı çeşidi, senet ölçüsü vs. gibi kriterlerle bağlantılı olmadığını, bu bağlamda bilirkişinin senet metninin sonradan oluşturulduğu kanaatinin kendisinin hisleriyle kaleme aldığını kabul etmemekle birlikte, ilgili senet metni ile isim soy isim ve imzaların birbirinden farklı tarihlerde düzenlendiği varsayılsa bile senet metninin imzalar mevcut iken bilgisayar yazıcısı marifetiyle sonradan oluşturulduğunu nasıl tespit etmekte olduğunun açıklanmadığını, borçlunun söz konusu bono üzerindeki imzasına itirazı bulunmadığından, sair itirazlar icra mahkemelerinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, TTK.nun 776.maddesindeki unsurları taşıması koşuluyla, bononun el ile ya da yazı ile yazılması ve yazıldığı kâğıdın boyutları, onun vasfını etkilemeyeceğini, somut olayda icra takibine dayanak yapılan bononun TTK.nun 726. maddesinde düzenlenen unsurların tamamını taşıdığı ve kambiyo senedi vasfında olduğunu, her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın reddine, davacı aleyhine, asıl alacak miktarının %20’den aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.04.2021 tarih ve 2019/666 Esas – 2021/223 Karar sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda; davaya konu imzalı belgenin sonradan ekleme yapılarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan bilirkişi raporunda senedin evvelce mevcut yazı ve imzalardan yararlanılarak oluşturulduğu kanaatinin bildirildiği, yine İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/453 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun da senedin davacının imzalarından faydalanılmak suretiyle oluşturulduğu görüşünü haiz olduğu, senedin sahteliği iddiasının mutlak defilerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği nazara alındığında davacı yanın iddiasında haklı olduğu ve senet nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığı, nitekim davalı yanca yasal cevap verme süresi içinde senedin geçerli bir hukuki ilişkinin karşılığı olarak düzenlendiğinin de ileri sürülmediği, senedin sahteliğinin tespit edilmiş olması karşısında davalı yanın ceza mahkemesindeki yargılamada ceza alıp almaması eldeki davanın neticesini etkilemeyeceğinden ceza mahkemesi dosyasının beklenilmesine ilişkin talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle mahkememizce yerinde görülmediği, imzalı belgenin sonradan sahtecilikle senede çevrilmesinde davalı yanın kötü niyetli olduğu açık olduğundan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmek suretiyle davanın kabulü ile davaya konu senet nedeniyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı istinaf dilekçesinde; “Mahkemece ticari defterler incelenmeden eksik inceleme ile karar verdiğini, mahkemenin davayı aydınlatma ödevini yalnızca davacının sunmuş olduğu çeşitli evraklara hasretmek suretiyle hüküm kurmaya elverişli bir inceleme olmaksızın karar vermesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin aydınlatma ve araştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek yapılan inşaata ve teslim edilen daireler araştırılmadan davacının sunmuş olduğu birkaç evrakla hüküm kurmasının usule aykırı olduğunu, mahkemenin bu kapsamda sunulan delilleri de değerlendirmediğini, Senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu, bu nedenle dava konusu olay bakımından HMK madde 201 uyarınca davacının senede karşı ileri sürdüğü iddialarını senetle ispatlama zorunluluğu bulunduğunu, Davacının İİK169 vd. maddelerinde belirlenen usul ve düzenlemeler ışığında da borçlu olmadığı yönündeki iddialarını ispatlayamadığını, Dava konusu senedin sahteliği iddiasının mesnetsiz olduğunu, bononun TTK m. 776 uyarınca yazılı zorunlu unsurları taşıdığını, bilirkişi raporlarını hazırlayan kişilerin mahkemeleri yönlendirme adına kendi hisleriyle kaleme aldıklarını, elle yazılan yazıların ve imzaların senet sahibine ait olduğunu, bilgisayarda yazılan yazıların bir sürü tarifi yapılıp metin yazılarının sonradan yazılıp yazılmadığı hususunda bir tesbite gidilemediğini, Kıymetli evrakta mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince de davacı iddialarının yerinde olmadığını, dava konusu bonoya bakıldığında görüleceği üzere şahsım tarafından bedel nakden verilmiş ve borç ilişkisi meydana geldiğini, ne var ki borç ilişkisi bu şekilde doğmamış olsaydı dahi senetten dolayı ortaya çıkan borç ilişkisinin asıl ilişkiden mücerret olduğunu, bu sebeple davacının İİK m. 169 ve devamı maddelerine girmeyen itirazlarının reddedilmesini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davaya konu imzalı belgenin sonradan ekleme yapılarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan bilirkişi raporunda senedin evvelce mevcut yazı ve imzalardan yararlanılarak oluşturulduğu kanaatinin bildirildiği, senedin sahteliği iddiasının mutlak defilerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği nazara alındığında davacının iddiasında haklı olduğu ve senet nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığı, imzalı belgenin sonradan sahtecilikle senede çevrilmesinde davalının kötü niyetli olduğundan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmek suretiyle davanın kabulü ile davaya konu senet nedeniyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespitine.” karar verilmiştir.Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirildiğini, davalı ile hiçbir ticari ilişkilerinin bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının menfi tespit talebi “Davacı tarafından boş belgeye atılı bir imzanın haksız olarak sonradan bono haline getirilmesi” iddiasına dayalıdır. Mahkemece davaya konu imzalı belgenin sonradan ekleme yapılarak senet haline dönüştürülüp dönüştürülmediği hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden aldırılan ve denetime elverişli bulunan 22.02.2021 tarihli rapor ile, “… Senet metninin bilgisayar ve ekipmanı ile oluşturulmuş diğer yazılara göre daha küçük puntolarla sıkıştırılmış olarak farklı zamanlarda farklı toner dağılımına sahip bilgisayar ve ekipmanı yardımıyla oluşturulmuş olduğu, dolayısıyla senedin evvelce mevcut yazı ve imzalardan yararlanılarak oluşturulmuş olduğu.” hususları sabit olduğundan, mahkemece davacının menfi tespit isteminin kabulüne ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.123,25 TL harçtan, peşin alınan 1.280,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.842,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/06/2023