Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1745 E. 2023/849 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1745 Esas
KARAR NO: 2023/849
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2016/1323 E. – 2020/515 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın adresinde 16/09/2016 tarihinde hırsızlık hadisesi meydana geldiğini, müvekkiline ait kasanın içinden davaya konu … Bankası Edirne Binevler Şubesinin 19/11/2016 keşide tarihli, 20.000,00 TL bedelli 3006250 numaralı çekin de çalındığını, bu hususta 21/09/2016 tarihinde Bakırköy CBS’ye (2016/82058) şikayette bulunulduğunu, çalınan çeklere ilişkin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/863 Esas sayılı dosyası ile kıymetli evrak iptali istemi ile dava açıldığını, mahkemece verilen ödeme yasağı kararının bankaya bildirildiği ve ticaret sicil gazetesinde gerekli ilanların yapıldığını, ancak buna rağmen çeke ilişkin ihtiyati haciz kararı verildiğini ve akabinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, ödeme yasağı bulunan senet elinde bulunan alacaklının iyi niyetli olmadığını, TTK. 686. maddesi düzenlemesi ile meşru hamil sıfatında olan alacaklı firmanın bankalara ödemeden men yasağı 30.09.2016 tarihinde bildirilmiş olması ve bu aynı tarihte ilan yaptırılmış olması karşısında davalının ilgili çeki iktisabında kötü niyetli olduğu ve bu iktisabında ağır kusurunun olduğunu, davanın kabulü ile, dava konusu çekin kendilerine iadesine, çekin keşidecisinin haciz baskısı altında olması nedeniyle paranın dosyaya yatırılması halinde alacaklıya ödenmemesi hususunda teminatsız olarak bu mümkün değilse makul bir teminat karşılığında tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket çekin meşru hamili olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddiasına dair bir açıklama bulunmamakla birlikte çek üzerinden hiçbir şekilde anlaşılmadığını, keza dava dilekçesinde de meşru hamili olduğu hususu dışında bir açıklamada bulunmadığını, müvekkili şirketin faktöring firması olup müşteri … – … ile müvekkili şirket arasında faktöring sözleşmesi imzalandığını, ayrıca alacağın müşteri …-… ile lehtar … Nakliyat San.Tic.Ltd. Şti. arasında düzenlenmiş fatura ile belgelendirildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, çekin iyi niyetli meşru hamili olduğunu, müvekkili şirketin kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kesin ve yazılı deliller ile davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, söz konusu çek incelendiğinde bütün şekli unsurları tam, ciro zincirinin hukuka uygun olduğunu, TTK madde 790 hükmü gereği çek fotokopisinden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin yetkili hamil olduğunu, çek hakkında ödemeden men yasağı verilmesinin hamilin ihtiyati haciz kararı talep etmesine engel olmadığı gibi müvekkilin iyi niyetini de ortadan kaldırmayacağını, müvekkili şirketin temlik alınmış olan çekin iyi niyetli meşru hamil olması nedeniyle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2020 tarih ve 2016/1323 Esas – 2020/515 Karar sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamından; Dava, rızası hilafına elinden çıkan çekin istirdadı istemine ilişkindir. Alacağa konu çekte davacının cirosunun bulunmadığı, davalının ise son hamil konumunda olduğu anlaşılmıştır. Davalının bir factoring şirketi olduğu ve davaya konu çeki dava dışı … – …’nun, davalı şirket … Aş. ile imzalamış olduğu 09.08.2016 tarihli faktoring sözleşmesi kapsamında önödemeli faktoring işlemi ile aldığı, bu işlem sırasında davalı tarafından fatura ibraz edildiği sunulan belgelerden anlaşılmaktadır. Davalı iyi niyetli 3. kişi olup çeki rıza dışı elinden çıktığına ilişkin olarak TTK’nın 792. madde hükmü uyarınca çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetli ya da ağır kusurlu olduğu takdirde çeki vermekle yükümlüdür. Davalı factoring şirketinin kötüniyetli ve bilerek davacının zararına hareket ettiğine dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Somut olayda, davalı son hamil olup iyiniyetli 3. kişi olması nedeniyle çekin bankaya ibraz tarihinden önce iktisap anında çekin, çek üzerinde cirosu olmayan davacının rızası dışında elinden çıktığını bilebilecek durumda olmadığından, kötüniyetli sayılamayacağından bilirkişi raporları hükme esas alınmamış ve davacının davaya konu çekin istirdadı talebinde haklı olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “İşbu çekin istirdadı davasının çek iptali için açılan Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/863 Esas sayılı dosyasında mahkemenin 1 haftalık kesin süre içerisinde iade davası açmamız için tarafımıza kesin süre verilmesi üzerine ikame edildiğini,Davaya konu çekin 16.09.2016 tarihinde hırsızlık hadisesinde müvekkil şirket kasasından çalındığını, olayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/82058 Soruşturma sayısı soruşturmaya devam edildiğini, Davaya konu çek üzerinde müvekkil şirketin cirosu bulunmasa da müvekkilin çekin meşru hamili olduğunu, dava konusu çeke ilişkin tediye makbuzu ve cari hesap kart dökümünün dosyaya ibraz edildiğini, çekin lehtar … Tic Ltd Şti tarafından aralarındaki ticari ilişkiye binaen müvekkile verildiğini, Çekin vadesi henüz gelmediğinden taraflar arasında yalnızca tediye makbuzu düzenlendiğini, çekin arkasında ciroları bulunan diğer şirket ve şahısları müvekkilin tanımadığını ve onlarla ticari ilişkisi bulunmadığını,Dosyada mübrez bilirkişi raporları ile de haklılığımız sabit olduğu halde mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda davalı faktöring şirketinin faturanın temlik alınmasında gerekli inceleme ve tespit yapılmadığından tevsik kabiliyeti zayıf, gerçek olduğu şüpheli olan bir faturaya istinaden kambiyo senedine dayalı bir alacağı devraldığının tespit edildiğini,Davalı tarafından fatura ekindeki davaya konu çekin iktisabında borcun teyit edilmediği ve çekin kayıp, çalıntı veya sahte düzenlenmiş bir çek olduğuna dair bir istihbarat çalışmasının da yapılmadığını, bunun yanı sıra işleminin 27.10.2016 tarihinde yapılmış olduğu, davaya konu çekin çalındığına dair mahkeme ilanının ise 27.09.2016 tarihinde faktöring işleminden önce yapıldığı bu nedenle gerekli araştırma yapıldığı takdirde çekin kayıp ve çalıntı olduğunun tespit edilebileceğinin raporda belirtildiğini, Bilirkişi bu durumda çekin iktisabında davalı Faktöring Şirketinin 6361 Sayılı Yasanın 9/3 maddesi kapsamında borçlunun zararına olmak üzere ihmalkar davrandığı ve kusurlu olduğunun bu nedenle de davaya konu çekin istirdadının davalı faktöring şirketinden istenebileceğini de tespit ettiğini, Suça konu olan, iptali ile ilgili dava açılmış olan, hakkında tedbir kararı bulunan ve bu husustaki ilanı yapılmış olan çeke ilişkin olarak tacir olan alacaklının iyi niyetli olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, çekin istirdadı istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… çekte davacının cirosunun bulunmadığı, davalının ise son hamil konumunda olduğu, davalının bir factoring şirketi olduğu ve çeki dava dışı şirket ile imzalamış olduğu faktoring sözleşmesi kapsamında aldığı, bu işlem sırasında davalı tarafından fatura ibraz edildiği, davalının kötüniyetli ve bilerek davacının zararına hareket ettiğine dair dosyada bir delil bulunmadığından davanın reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya konu çekin işyerinde gerçekleşen hırsızlık sonucunda henüz ciro edilmeden şirket kasasından çalındığını, cirantalar arasında ticari ilişki bulunmadığını ve ciroların da gerçeği yansıtmadığını beyanla çekin istirdadı isteminde bulunmuş; davalı ise çekin faktoring mevzuatına uygun olarak devralındığını ve iyiniyetli hamil olduklarından bahisle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı ticari ilişki kapsamında dava dışı lehtar tarafından kendisine verilen çekin henüz kendileri tarafından ciro edilmeden işyerinden çalındığını ileri sürerek işbu davayı açmıştır. Davalı ise, çeki bankaya ibraz eden hamil durumundadır. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, TTK. 686. maddesi hükmüne göre bu hususta ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmamaktadır.TTK. 792. maddesiyle, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı.” hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının bu husustaki ispat külfetini yerine getiremediği, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil ibraz edemediği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi isabetli olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/06/2023