Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1724 E. 2021/1864 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1724 Esas
KARAR NO: 2021/1864 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2020/65 E.,
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2005 yılından itibaren dekoratif duvar, tavan ve cephe kaplama panellerinin öncü ismi ve yenilikçi markası olarak faaliyet gösterdiğini, kuruluşundan itibaren 13 yıllık süreçte 7 bini aşkın projeye çözüm ortaklığı yaptığını, kendi Arge yöntemleri ve çeşitli sistemler kullanarak birçok özgün tasarıma imza attığı ve müvekkili şirketin TPMK nezdinde 2009/06353, 2010/06491, 2014/03369, 2016/00439, 2017/06415, 2018/03563 ve 2018/07958 tescil numaralı tasarımları bulunduğunu, davalının ise müvekkiline ait bir kısım tasarımları birebir koplayarak kendisine ait www…..com isimli siteden ve showroomlardan satışa sunduğunu, davalının ürünlerinde müvekkilinin tasarımlarını taklit ettiğini, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma dosyasında alınan raporda iddialarının doğrulandığını belirterek müvekkilinin tasarımlarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 10.000 TL maddi tazminata ve kararın ilanına, ayrıca davalıya ait iltibas yaratan tüm ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının önlenmesine, ürünlerle ilgili yayın, broşür, ilan , reklam vs her türlü tanıtım malzemesi ve basılı materyal ile ürünlerin toplatılmasına, ayrıca internet sitesindeki görsellere erişimin engellenmesine, bu mümkün olmadığı takdirde internet sitesine erişimin tümden engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının tasarımlarının daha önceden kamuya sunulduğunu, bu tasarımların daha önceden distribütörü olduğu dava dışı şirkete ait olduğunu, ayrıca dava konusu tasarımlarla ilgili olarak İstanbul 2.FSHHM’nin 2020/256 esas sayılı dosyasında hükümsüzlük davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu alınmış ve bu rapor gerekçe yapılarak 29/06/2020 tarihinde “1-İhtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile tedbir talep eden eden tarafından karar tarihinden itibaren 1 HAFTALIK KESİN SÜRE içerisinde, 50.000,00 TL teminat veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu Mahkememize depo edildiğinde; 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı şirkete ait …tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (6) no.lu tasarıma, … tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (5-7-11-16) no.lu tasarımlarına, 2018/03563 tescil no.lu çoklu tasarım tescil belgesinde yer alan (2-8) no.lu tasarımlarına benzer olan davalı tarafın internet sitesinde yer alan “…” isimli ürünlerin satışının, tanıtımının ve pazarlanmasının, ithal ve ihracının, her türlü satış ve dağıtımının önlenmesine, bu şekilde üretilmiş ürünlerle ilgili yayın, broşür, ambalaj, ilan, reklam afiş, vs. her türlü tanıtım malzemesi ve basılı materyal ile ürünlerin toplanarak MUHAFAZA ALTINA ALINMASINA,3-Davalı tarafın https://www…..com web sitesi içeriğinde yer alan ve bilirkişi raporunda benzer olduğu belirtilen “…” adlı ürün görsellerinin 1 haftalık kesin süre içerisinde kaldırılmasına, 1 haftalık kesin süre içerisinde kaldırılmadığı taktirde https://….com/ adlı siteye Erişimin Engellenmesi kararı verilebileceğinin ihtarına. 4-Sair ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, 5- Kararın görevli ve yetkili İcra Müdürlüğü’nce yerine getirilmesine,6-İnfaz sırasında refakate tasarım uzmanının alınmasına,7-Karara bilirkişi raporunun eklenmesine, 8-HMK 393. maddesi gereğince karar tarihinden itibaren bir hafta içinde teminat yatırılmasının ve bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğu, aksi takdirde kararın kendiliğinden kalmış sayılmasına, 9-Teminat yatırıldığında ve karar infaz edildiğinde kararın taraflara tebliğine, masrafın avanstan karşılanmasına, ” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince 24/07/2020 tarihli dilekçeyle itiraz edildiği görülmüştür. İtiraz üzerine mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; ek rapor alınmış ve ek rapor gerekçe yapılarak ” 1-İtirazın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 2-Mahkememizce daha önce verilen tedbir kararının ters teminat tedbirine çevrilmesine, 3-Davalı tarafa 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 75.000 TL nakti teminatı yada kesin ve süresiz marka teminat mektubunu mahkememize depo etmesi, 4-Kesin süre içerisinde teminat depo edilmesi halinde daha önce mahkememizce verilen 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, 5-Kesin süre içinde teminat depo edilmemesi halinde mahkememizce verilen 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına 6-7251 sayılı Kanun ile değişik HMK 393/1.maddesi gereğince kararın tedbir talep eden tarafa tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun, talep edilmediği taktirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılacağının davacı tarafa ihtarına, 7-7251 sayılı Kanunun ile değişik HMK 398/1. Maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, altı aya kadar disiplin hapis cezası ile cezalandırılacağının ihtarına, ” şeklinde karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Dairemizin 24/02/2021 tarihli 2021/33 Esas – 378 Karar sayılı ilamıyla; “mahkemece başlangıçta bilirkişi raporu gerekçe yapılarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi kısmen kabul edilmiş, davalı tarafın itirazı üzerine ek inceleme yapılarak ek rapor alınmış ve açılan duruşmada bu ek rapor gerekçe yapılarak istinafa konu edilen kararın verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu yeni kararla ihtiyati tedbirin değiştirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda verilen karar HMK’nun 396/1 maddesi kapsamında bir karardır. Bu karar durum ve koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesine ilişkin olup mahkemece verilen bu karara karşı istinaf yolu açık olmadığından istinaf isteminin usulden reddine, karara karşı itiraz yolu açık olmakla taraf vekillerince verilen istinaf dilekçelerinin itiraz dilekçeleri olarak incelenmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” dair karar verilmiş, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesinden sonra mahkemece duruşmalı yapılan inceleme sonunda verilen 08/07/2021 tarihli 2020/65 Esas sayılı ara karar ile ” mahkemece durum ve koşulların değişmesine istinaden davalı vekilinin talepleri yönünde 03/11/2020 tarihli ara karar ile ters tedbir teminatına hükmedildiği, aynı tarihli ara kararın 5. Maddesince ters teminat bedeli yatırılmadığı takdirde 29/06/2020 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararın aynen devamına şeklinde karar verildiği, davacı vekilinin bu yöndeki itirazlarının haklı olduğu, davalı tarafından süresi içerisinde teminat yatırılmamış olduğundan 03/11/2020 tarihli ara kararın verilmemiş sayıldığı, bu nedenle daha önce verilmiş olan 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar vermek gerektiği, davalı vekilince teminatın yatırılması için yeniden süre talep edilmiş ise de daha önce verilen kesin süreye rağmen teminatın yatırılmadığı anlaşıldığından yeniden süre verilmesi talebinin koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazlarının kabulü ile davalı tarafından 03/11/2020 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbire ilişkin teminat yatırılmadığı için ihtiyati tedbir kararı verilmemiş sayıldığından 03/11/2020 tarihli ara kararın 5. Maddesi gereğince 29/06/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına, davalı vekilince teminatın yatırılması için yeniden süre talep edilmesi ve diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; dava konusu tasarımlar üzerinde davacının tasarruf hakkı olmadığının tespit edildiğini ve mahkemece 29/06/2020 tarihinde 2 numaralı ara kararla tedbir, muhafaza ve 3 numaralı ara karar ile erişimin engellenmesi kararları verildiğini ve kararın 14/07/2021 tarihinde icra edildiğini, müvekkili tarafından davacının kendisine ait olduğu iddia ettiği tasarımların daha önceden kamuya sunulduğuna dair kayıtlar sunularak tasarımlar üzerinde davacının tasarruf hakkı bulunmadığı ve bu nedenle ihtiyati tedbirin kaldırılması için karara itiraz edildiğini bunun üzerine ek rapor alındığını ve ek raporun lehlerine geldiğini, bu rapor sonrası mahkemenin 03/11/2020 tarihli ara karar ile ters teminat tedbiri verdiğini, ancak bu karara itirazlarının istinaf mahkemesince usulden reddedildiğini, ayrıca davacı aleyhine açılan ve aynı konuyu içeren başka davalarda da söz konusu tasarımlar üzerinde davacının tasarrufunun bulunmadığının tespit edildiğini, bu nedenle de ihtiyati tedbirin daha düşük bedel karşılığında tersine çevrilmesi gerekirken davacının yatırdığı teminattan daha yüksek teminat bedeli istenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca müvekkilinin ekonomik sorunlar yaşaması nedeniyle daha yüksek teminat bedeli yatırmasının mümkün olmadığını, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği tasarımların yurt dışında daha önce kamuya sunulduğu gibi Türkiye’de de tescil edildiğini, müvekkili hakkında ters teminata hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca davacı aleyhine İstanbul 2. FSHHM’nin 2020/256 Esas sayılı dosyasında açtıkları hükümsüzlük davasının halen derdest olduğunu, teminat bedelinin çok yüksek olduğunu, davacının yatırdığı bedelin 1,5 kat kadar teminat istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın baştan beri haksız bir dava olup müvekkilinin zarara uğradığını, tasarımların da müvekkilinin elinde olmaması nedeniyle zararın günden güne arttığını bildirerek tedbir kararının teminatsız olarak kaldırılmasını, bu talebin reddi halinde makul bir teminat çerçevesinde 29/06/2020 tarihli tedbir kararının kaldırılmasını, bu talebin reddi halinde 29/06/2020 tarihli tedbir kararının tayin edilecek bir teminat karşılığında kaldırılması, bu talebin reddi halinde 03/11/2020 tarihli celsede tayin edilen teminatın yatırılması için müvekkiline süre verilmesi yolunda karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında alınan 10/06/2020 tarihli … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; ….com alan adını yapan kişi ve yönetici bilgisinin gizli olduğu, alan adının 09/09/2014’de kaydettirildiği, davacıya ait 2014/03369-6 nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında benzerlik olduğu, davacıya ait 2016/00439-5 nolu tasarım ile davalıya ait “alhamra” ürünü arasında yine davacıya ait 2016/00439-7 nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait 2016/00439-11 nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait 2016/00439-16 nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında ayniyet derecesinde benzer olduğu, yine davacıya ait 2018/03563-2 nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında, yine davacıya ait 2018/03563-8 nolu tasarım ile davalıya ait “…” ürünü arasında benzerlik bulunduğu, yine davacıya ait 2018/03563-16 nolu tasarımı ile davalıya ait “…” ürünü arasında farklılık bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/10/2020 tarihli ek raporda ise; davacıya ait 2016/00439 tescil numaralı 5 numaralı, 11 numaralı, 16 numaralı ve 2018/03563 tescil numaralı 2 nolu, 8 nolu ve 16 nolu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklere sahip olmadığının tespit edildiği, 2016/00439 tescil numaralı, 7 nolu tasarımın ise yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğu, davacının sunduğu belgelerle internet siteleri üzerinde yapılan incelemede 2016/00439 tescil numaralı tasarımlardan margaus, vermont, epicure, fontenay ve 2018/03563 tescil numaralı tasarımlardan zanzıbar, roca, ruima ve 2014/03369 nolu tasarımlardan hormigon vintage isimli tasarımların ise farklı isimlerle başka internet sitelerinde yayınlandığının tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE :Davacı taraf, tasarım haklarına dayalı olarak iş bu davayı açmıştır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık mahkemece verilen 08/07/2021 tarihli davacı vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazlarının kabulü kararına yöneliktir. Dosyanın daha önceden istinaf edilmesi üzerine Dairemize geldiği ve Dairemizin 24/02/2021 tarihli 2021/33 Esas – 378 Karar sayılı ilamıyla; mahkemenin vermiş olduğu kararın davalı tarafın itirazı üzerine yapılan ek inceleme ile ek rapor alındığı ve bu ek rapor gerekçe yapılarak istinafa konu kararın verildiği ve ihtiyati tedbirin ters teminat tedbirine dönüştürüldüğü, bu durumun HMK’nun 396/1 maddesi kapsamında durum ve koşulların değişmesi üzerine verilen bir karar olup bu karara karşı istinaf yolu açık olmadığı gerekçesiyle istinaf taleplerinin reddine karar verildiği, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesinden sonra mahkemece istinaf dilekçelerinin itiraz dilekçesi olarak incelenmesi bakımından 08/07/2021 tarihinde duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda davacı vekilinin itirazının kabulüne, davalı vekilinin taleplerinin ise reddine karar verildiği ve kararın da davalı vekilince istinaf edildiği ve Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır. Kanun koyucu ihtiyati tedbire ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını, özenle, açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup, HMK’nun 391’inci ve 394’üncü maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Kanun koyucu bu yöndeki iradesini hem kanun yoluna başvurulabilecek tedbir kararlarını açıkça belirterek, hem de bunların dışındaki kararlara karşı kanun yollarına başvurulmasını yasaklayarak düzenlemiştir. HMK’nun 391’inci maddesinde sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüşken, HMK’nun 394’üncü maddesinde ise sadece ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin 395’inci maddenin 3’üncü fıkrası ile “durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin 396’ncı maddenin 2’nci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK’nun 394’üncü maddesinin 4’inci fıkrasına bilinçli olarak atıf yapılmamıştır. Kanun koyucunun, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açma gibi bir iradesinin olmadığı HMK’nun 395’inci ve 396’ncı maddelerinin gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle HMK’nun 396’ncı maddesine karşılık gelen Hükümet Tasarısının 400’üncü maddesinin gerekçesinde bu husus çok açık ve ayrıntılı şekilde ifade edilmiştir. Bu gerekçeye göre, “İhtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyatî tedbirlerle ilgili temel hukukî ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez. Kanun yolu incelemesinde bu husus da değerlendirilerek bir karar verebilme imkânı kapalı değildir.” Madde gerekçesi çok açık olup, özellikle “ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez.” ifadesi karşısında, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği kabul edilemez.Türk Medeni Kanun’unun 1’inci maddesine göre, “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” Yukarıdaki bentlerde sözüyle ve özüyle açıklanan ihtiyati tedbire ilişkin HMK’nun 391 ve 394’üncü maddelerine aykırı bir uygulama yapılmasına imkân veren bir yorum kuralı bulunmamaktadır. Kanunun açık hükmüne aykırı bir yorum, ancak bu konuda teknik bir gerekçe sunulması hâlinde mümkün olup, bunun dışındaki bir nedenle kanunun açık hükmüne aykırı şekilde karar verilemez. Kanun koyucunun ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açmasına yasa yapma tekniği bakımından bir engel olmadığı dikkate alındığında, kanunda yer almayan bir kuralın içtihat yoluyla konulması yorum kuralları ile bağdaşmadığı gibi kanuna aykırı (contra legem) yorum sayılır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2013 gün, 2013/12479 Esas, 2013/15056 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.Somut olayda, yukarıda da özetlendiği üzere istinafa konu kararın HMK’nun 396/1 maddesi kapsamında verilen karara itiraz üzerine verilen karara ilişkin olduğundan yani durum ve koşullardaki değişiklik nedeniyle verilen bir karar söz konusu olduğundan istinafa getirilen 08/07/2021 tarihli karara karşı istinaf kanun yolu kapalı olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin USULDEN REDDİNE,2- Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 04/11/2021