Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1686 E. 2023/1100 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1686 Esas
KARAR NO: 2023/1100
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2018/702E, 2021/404K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Kartal Şubesi’nin… seri numaralı 20/07/2016 tarihli 125.000,00 TL bedelli çeki düzenleyerek dava dışı lehdar … Ltd. Şti’ne verdiğini, daha sonra çekin sırasıyla dışı … Gıda Ltd. Şti’ne ve davalı şirkete ciro edildiğini, ödeme gününde davalı şirket ile yapılan karşılıklı mutabakat sonucunda müvekkil tarafından düzenlenen çeke karşılık aynı bankanın aynı hesabından 3 adet çekin imza karşılığı verildiğini, verilen bu çeklerin ödenmesi halinde 20/07/2016 tarihli 125.000,00 TL bedelli çeklerin iade edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından 3 adet çekin ödendiğini, bu hali ile borcun yenilendiğini, ancak davalı tarafından 125.000,00 TL bedelli çekin iade edilmeksizin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, davalının çek bedelinin ikinci kez tahsil etmeye çalıştığını, kötü niyetli olduklarını belirterek; müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından icra takibine itiraz edilmekle takibin durduğunu, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından 20/07/2016 tarihli çekin ödeme günü gelmeden takasa verildiğini, ancak Fetö olayları ve soruşturması kapsamında çeki veren …’ya devlet tarafından el konulduğunu, bu nedenle çekin arkasının yazılamadığını, bu hususların davacı tarafından da bilindiğini, davacı tarafından çeke karşılık aynı bankadan 3 adet çek verildiği savunulmuş ise de örgütle bağlantılı olan …’nın kapatıldığını, bu bankaya ait çeklerin verilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin takip borçlularından cari hesaptan kaynaklanan alacağı olduğunu, ödenmeyen çek yerine başka çekler alınması durumunun söz konusu olmadığını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Davacı taraf, anılan 3 adet çekin takip konusu çeke karşılık olarak verildiğini ve ödendiğini iddia edilmekte ve bunun delili olarak bila tarihli belgeye dayanmakta ise de; anılan belgenin davalı şirketin çalışanı tarafından imzalandığı, belgeyi imzalayan kişinin borcun yenilenmesi anlamını doğuracak belgeyi imzalama yetkisinin bulunmadığı, belgenin davalı şirketin kabulünde de olmadığı, işbu belgede belirtilen 3 adet çekin davacı şirket tarafından dava dışı … Ltd. Şti’ne ciro edildiği, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına da bu şekilde işlenerek çek bedellerinin dava dışı … Ltd. Şti’nin cari hesabından düşüldüğü, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarının aleyhine delil teşkil ettiği, davalı tarafından da alınan çeklerin dava dışı … Ltd. Şti. Cari hesabına kaydedildiği, bu hali anılan 3 adet çekin takip konusu çeke istinaden verildiğinin kabul edilemeyeceği, davacının takip konusu çeki ödendiğine dair başkaca bir delilinin de bulunmadığı, açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, bu hali ile davacı tarafından iddialarını ispat edilemediği kanaatine varılmıştır….” şeklindeki gerekçe ile neticeten davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … Kartal Şubesi’nin … seri numaralı, 20/07/2016 keşide tarihli 125.000,00 TL bedelli çeki düzenleyerek dava dışı … Gıda Ltd. Şti’ne verdiğini, bu çekin ciro yoluyla davalı şirkete geçtiğini, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle muhatap bankanın bankacılık faaliyetleri durdurulmuş olduğunu ve çekin tahsili imkansız hale geldiği için davalı şirket ile yapılan karşılıklı mutabakat sonucunda müvekkil şirket tarafından düzenlenen ibraz olunamayan bu çeke karşılık … Bankası Pendik Şubesi’ndeki hesaptan keşide edilen üç adet çeki keşide ederek imza karşılığı davalıya verildiğini, müvekkili tarafından verilen bu çekler önce davalı adına keşide edilmişse de müvekkili şirket ile davalı şirket arasından herhangi bir ticari ilişki mevcut olmadığından bu çeklerin iade olunduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin, çekin lehdar kısmını düzelterek ve paraflayarak lehdara verdiğini, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında keşide ettiği üç adet çekin ödenmesi halinde 20/07/2016 tarihli 125.000,00 TL bedelli çekin iade edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilde çekleri bu inanç ve düşünce ile davalıya verdiğini, Müvekkili şirket tarafından keşide edilen ve ciro yoluyla davalı şirketin defter ve kayıtlarına giren, bilirkişi raporunda, davalı şirket defter ve kayıtları ve banka kayıtları tahsil edildiği ve ödendiği sabit olan üç adet çekin, ödendiğini halde davalı cirantalardan olan bakiye alacakları nedeniyle çeki iade etmeyerek takibe konulduğunu, bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları arasından herhangi bir ticari ilişki ve alacak tespit edilemediğini, davalının elinde tuttuğu, dava ve takip konusu olan 125.000.-TL meblağlı çeki, kendisine borçlu olan diğer cari borçlularından olan bakiye cari hesap alacağını müvekkili şirketten tahsili yoluna gittiğini, burada bir şekilde müvekkil şirketin olmayan bir borcunun tahsilinin söz konusu olduğunu, mahkeme tarafından çek teslimine ilişkin olarak sundukları belgenin delil olarak kabul edilmediğini, mahkeme yazıda adı geçen ve çekleri teslim alan olarak gözüken ve imzası bulunan “… San. Tic. A.Ş….”un davalı şirketin çalışanı olduğu ve belgeyi imzalayan bu kişinin borcun yenilenmesi anlamını doğuracak belgeyi imzalama yetkisinin bulunmadığını, belgenin davalı şirketin kabulünde de olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verdiğini, bu kişi gerçekte böyle bir yetkisi olmasa şirket antetli kağıdını ve kaşesini kullanma yetkisinin olmaması gerektiğini, adı geçen bu kişinin gerek müvekkil şirkete gerekse ticari ilişki içinde oldukları başkaca şirketlere karşı kendisini şirket yetkilisi olarak tanıtmakta olduğunu, böyle bir belgeyi imzalama yetkisi olmayan bir kişinin şirketin antetli kağıdını ve kaşesini kullanma ve kaşesi üzerine imza atma yetkisi olmamasının, çekleri de alma yetkisinin olmaması gerektiğini ancak bu kişi her nasılsa çek almak konusunda yetkisi olmadığı halde şirket adına çek almakta bir sakınca görmediğini, bu belgenin vekaletsiz iş idaresi hükümleri gereğince çalıştığı şirketi bağladığını, bu kişi şirketin antetli kağıdını ve kaşesini kullanmak suretiyle karşısındaki kişi üzerinde şirketin yetkilisi ve temsilcisi izlenimi yarattığını, adı geçen kişi halen şirketin antetli kağıtlarını ve kaşesini kullanmaya devam ettiğini, bu çek tesliminde başından itibaren müvekkili şirket yetkilisi ile bu kişinin muhatap olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında delillerin takdirinde açıkça hataya düştüğünü, menfi tespit davalarında ispat yükünün, alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olduğunu, davalının defter ve kayıtlarında davalı şirketin müvekkil şirketten alacaklı olmadığı bu çekin dava dışı borçlulardan birinin cari hesabına alacak olarak kaydedilmiş olduğu bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalı şirket vekilleri de bu durumu bildikleri için müvekkili şirket ile kendilerine borçlu olan diğer borçlu şirket arasında bağ kurmaya çalıştıklarını, mahkemenin davaya konu belgenin davalı şirketin kabulünde olmadığına hükmettiğini, oysa mahkemenin bu konuda herhangi bir inceleme yapmadan yapmış gibi gerekçe yarattığını, açıkça eksik inceleme ve araştırma yaptığını, bu belge ile ilgili olarak sadece çalışanın beyanına başvurduğunu, şirketin temsil ve ilzama yetkililerini mahkemeye davetiye ile celp etmediğini, belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacı şirket ile dava dışı … Ltd. Şti ve … Ltd. Şti. aleyhine 125.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, borcun sebebi olarak 20/07/2016 tarihli 125.000,00 TL bedelli çekin gösterildiği anlaşılmıştır. Davaya ve takibe konusu çek incelendiğinde; … Bankası A.Ş. Kartal Şubesinin … seri numaralı İstanbul keşide yeri, 20/07/2016 keşide tarihli, 125.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı … San. Ve Tic. Ltd. Şti., lehtar cirantanın … Gıda Ltd. Şti. olduğu, çekin arka yüzünde sırasıyla … Ltd. Şti, … Gıda … Ltd. Şti. ve … Gıda ve İht. Mad. Paz. İnş. Ve San. A.Ş. Cirolarının bulunduğu görülmüştür. Davacı vekilince çek teslimine ilişkin olarak sunulan belgenin incelenmesinde; teslim alan olarak “… Gıda San. Tic. A.Ş. …” teslim eden olarak “…” imzalarının bulunduğu, belgede “firmamız tarafından 20/07/2016 tarihli … numaralı … çekimize istinaden 31/01/2017 tarihli … çek numaralı 40.000,00 TL bedelli, 28/02/2017 tarihli … çek numaralı 40.000,00 TL bedelli, 31/03/2017 tarihli … çek numaralı 45.000,00 TL bedelli toplamda 125.000,00 TL çekler verilmiştir. Çekler ödendiğinde çek tarafımıza iade edilecektir.” açıklamalarının yer aldığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 22/08/2019 tarihli raporda özetle; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafından takip konusu çekin yerine verildiği belirtilen 3 adet çekin lehine keşide edilen … şirketine ticari ilişkinden dolayı 30/12/2016 tarihinde borç kayıt edildiği, davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı şirketin … şirketiyle ticari ilişkisinin 05/01/2016 tarihinde başladığı, bu şirkete toplamda 887.523,63 TL tutarında fatura kesildiği, bahse konu 3 adet çekin 19/11/2016 tarihinde … ödemesi olarak kayıt edildiği, işbu çeklerin tahsil edildiğin, davalı şirketin dava dışı … şirketi ile olan ticari ilişkisi nedeniyle alacaklı olduğu 138.000,00 TL alacağın şüpheli alacaklar hesabına aktarıldığı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, dosyada çek teslimine ilişkin olarak sunulan belgede dava ve takip konusu çeke karşılık 3 adet çekin verildiğinin belirtildiği, bu hali ile davacının davalı şirkete borçlu olmadığı kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Belge altında imzası bulunan … tanık olarak dinlenilmiş olup tanık beyanında; “ben davalı şirkette bölge satış müdürü ve saha sorumlusu olarak çalışmaktayım bana göstermiş olduğunuz “firmamız tarafından 20/07/2016 tarihli … numaralı … çekimize istinaden”başlıklı belge altında benim adım altında yer alan imzanın bana ait olup olmadığını tam olarak hatırlamıyorum ancak atılı imza benim imzama benzemektedir o dönemde davacı şirket ile ve onların ilişkili şirketleri ile birçok ilişkimiz olduğundan böyle bir evrağa imza atmış olabilirim” şeklinde beyanda bulunmuştur. Teslim belgesine konu 3 adet çek incelendiğinde; çeklerin … bank Pendik Şubesi tarafından verildiği, … seri numaralı çekin 31/01/2017 tarihli 40.000,00TL bedelli olduğu, … seri numaralı çekin 28/02/2017 tarihli 40.000,00 TL bedelli olduğu, 8143540 seri numaralı çekin 31/03/2017 tarihli 45.000,00 TL bedelli olduğu, her üç çekin de davacı şirket tarafından keşide edildiği, çeklerin ilk önce davalı … Gıda A.Ş. adına düzenlendiği, ancak üstü çizilerek … San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına düzenlendiği, yapılan düzeltmede keşidecinin imzasının bulunduğu, çeklerin … Ltd. Şti. Tarafından davalı şirkete ciro edildiği, çek bedellerinin keşide tarihlerinde davalı şirket tarafından tahsil edimiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davaya konu çek bankaya ibraz edilmemiş, davalı tarafça çeke dayalı olarak ilamsız takip başlatılmıştır.Süresinde ibraz edilmeyen çekler yönünden taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde keşideci ile hamil arasındaki ilişkinin 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi çerçevesinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gereklidir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ispat külfeti keşidecide olup, keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı keşideci iddiasında, dava konusu çek yerine geçmek üzere takibe konu edilmeyen 3 adet çek verildiğini, 3 çekin ödenmekle takip konusu çekin de bedelsiz kaldığını ileri sürmüş, delil olarak bir tutanak sunmuştur. 6098 sayılı TBK 133. maddesine göre, “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile belli olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” Davacı her ne kadar dava konusu çeke ilişkin borcun, daha sonra 3 çek verilerek yenilendiğini ve 3 çek bedellinin de ödenmekle bu çeke dayalı borcun sona erdiğini ileri sürmüş ise de; davalı yanca içeriği kabul edilmeyen belgede davalı şirket yetkilisinin imzası bulunmadığı gibi belgede herhangi bir tarihin de yer almadığı, üst kısmında davacı şirketin antetitinin bulunduğu görülmektedir. Belgede imzası bulunan ve tanık olarak dinlenen …’un şirket adına borcun yenilenlenmesi hususunda sözleşme yapma yetkisi olduğuna dair delil bulunmamaktadır. Bununla birlikte davacı, 3 adet çekin davalıya kendileri tarafından verildiğini ileri sürmüş ise de; çeklerde davacı ile davalı arasında 3.kişi olan …Şti yer almaktadır. Bilirkişi raporunda toplam 125.000TL bedelli 3 adet çekin davacı ve davalı defterinde kayıtlı olduğu, davalı defterinde … ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden kayıtlı olduğu ve bedelin ödenmekle …’un hesabından mahsup edildiği, yine davacının defterinde ise … şirketine borç olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. Diğer bir husus ise bilirkişi raporunda, iş bu davaya konu 125.000TL bedelli çekin de davalı defterinde kendi cirantası olan … Gıda ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden alındığı ancak ödenmediğinin kayıtlı olduğudur. Çeklerde taraflar arasında temel ilişki de bulunmamaktadır. Bu durumda davacı TBK 133. madde kapsamında, borç yenilemesi olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Davalı da bu çekin sonraki çeklerden bağımsız müstakil bir borç ilişkisi için dava dışı ciranta tarafından kendisine tevdi edildiğini savunduğundan, kendi defter kayıtları da bu yönde olduğundan davacı yanca ispatlanamayan davanın reddi kararı yerindedir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/07/2023