Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1685 E. 2022/634 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1685 Esas
KARAR NO: 2022/634
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2021
NUMARASI: 2019/687 2021/342
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında mevcut cari hesaba istinaden müvekkili lehine ipotek tesis edildiğini, ipoteklerin toplam değerinin 50.000,00 TL olduğunu, cari hesaptan kaynaklanan bakiye borcun tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, ipotekli taşınmazların bulunduğu Erzurum İcra Dairesi ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1190 Esas – 1820 Karar sayılı ilamıyla alacaklının aynı konuda müvekkilleri aleyhine başlattığı İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki takibin iptal edildiğini, davacının mahkemeye sunduğu mutabakat mektubundaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, mektupta adı geçen … isminde müvekkili şirketin yetkilisi ve çalışanı bulunmadığını, davacının kendi yaptığı hesapları müvekkiline kabul ettirmeye çalıştığını, müvekkilinin iade faturası ile malları davacıya iade ettiğini, iade edilen malların bedelinin tahsil edilmeye çalışıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Dosyanın ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılaması sonunda 07/02/2017 tarihinde, davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından kararın istinaf edildiği, Dairemizce istinaf incelemesi sonunda 22/11/2019 tarihli 2017/3316 E – 2019/2556 K sayılı ilamına mahkeme kararının gerekçesinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönleri incelenmeksizin kabul edilerek dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verildiği, kaldırma kararı sonrası Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davaya konu İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasındaki takip davacı şirkete ait Erzurum, Merkez Palandöken İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı … Blok, … numaralı bağımsız bölüm üzerinde kurulmuş olan dört adet ipotek için rehinin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi niteliğindedir. Kurulan ipoteklerin toplam bedeli eski TL ile elli milyar TL olup yeni TL’ye çevrildiğinde 50.000,00 TL yapmaktadır. Davaya konu ipotekler üst sınır ipoteği olduğu için ipotekte yazılı olan rakamdan daha fazlasını davacının talep etmesi hukuken mümkün değildir. Davacının icra takibinde ve mahkememizde açtığı itirazın iptali davasında ki talebi de bu miktar kadardır.” gerekçeleriyle davanın kabulüne yönelik olarak hüküm kurulmuş, davalıların davacı şirkete ipotek verdikleri, davacı şirket ile aralarındaki acentelik sözleşmesi gereği aldıkları ürünlerin bedellerini ödeme yükümlülüklerinin bulunduğunu bildikleri halde aleyhlerinden başlatılan icra takibine itiraz etmeleri iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 14/04/2021 tarihinde covid-19 hastalığı sebebiyle karantinada olması sebebiyle göndermiş olduğu mazeretini dikkate almadan karar verdiğini, mazeret konusunda herhangi bir karar verilmediğini, 14/04/2021 de covid-19 sebebiyle karantina sürecine girdiğini, 30/04/2021 de hastaneye yatırıldığını, hastaneden 02/06/2021 de raporlu olarak taburcu edildiğini, 20/06/2021 tarihine kadar raporlu olduğunu, mahkemenin davanın kabulüne dair gerekçelerinin hukuki tarafının bulunmadığını, davacı ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesinin mahkemece acentelik sözleşmesi olarak değerlendirildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, bayilik sözleşmesi ile acentelik sözleşmesinin benzer olmakla birlikte farklı yönlerinin bulunduğunu, mahkemenin istinaf dairesinin kaldırma kararı öncesi aldığı hukukçu ve yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen raporu dikkate almadığını, hatta mahkemenin HMK 266.maddesi gereğince hukukçu kişinin görüşünü esas almadığını, yine mali müşavir tarafından şüpheli ticari alacaklar hesabında değerlendirilme yapılmadığı gerekçesiyle bu görüşü de esas almadığını, oysa mahkemenin sözleşmeler konusunda uzman bir hukukçudan rapor almasında hukuken engel bir durumun bulunmadığını, mahkemenin raporlarla ilgili tespitinin de hatalı olduğunu, davacı ile davalı ….Ltd.Şti, ve … arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 18 yıl süreyle yürütüldüğünü, sözleşmenin 5.maddesinde davalının mal bedellerini nasıl ödeyeceğinin açıkça gösterildiğini, buna göre nakden veya çek ya da bono ile ödemesi gerektiğini, 18 yıllık bayilik sürecinde tüm mal alımları bedellerinin çek ile alındığını, hatta ödemesi çek veya nakit alınmayan hiçbir malın sevkiyatının yapılmadığını, hiç bir zaman cari hesap uygulaması olmadığını, 18 yıllık süreçte tüm ödemelerin çekle yapılıp bir tek lira dahi banka havalesi ile yapılmadığını, bilirkişiler … ve …’ın bu hususu net olarak tespit ettiğini, ve alacağın ispatlanamadığı yolunda görüş bildirdiklerini, mahkemenin de bu doğrultuda red kararı verdiğini, Erzurum, Erzincan ve Sivas … mağazalarının 2009 yılı nisan ayı sonunda gizlice boşaltıldığını, Erzurum mağazasında bulunan tüm muhasabe evrak ve kayıtlarının da götürüldüğünü, böylelikle bayilik ve ticari ilişkinin nisan 2009’da fiilen bittiğini, davacının defterleri ellerine geçirmesinden sonra tek taraflı işlemlerle hayali borç ve hayali cari hesaplar oluşturarak takip başlattıklarını, takibin resmi evraka dayalı olmadığını, davacının defter kayıtlarının tek taraflı tutulduğunu, kanuni defterlerin başka delillerle ispatlanmadığı sürece tek başlarına delil olamayacaklarını, mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, bu bayilik ilişkisine istinaden yapılan takiple alakalı olarak mahkemede aynı sözleşmeye ve aynı defterlere dayanarak 3 dava açıldığını, davaların önce birleştirildiğini, sonra ayrıldığını, aynı alacakla ilgili olarak mahkemenin 2014/747 E sayılı dosyasında ve işbu dava dosyasında yargılama yapıldığını, aynı alacakla ilgili olarak her iki dosyada farklı çelişkili raporlar alındığını, 2014/747 E sayılı dosyada davacı alacağı 6.927.046,48-TL olarak belirlenirken işbu dosyada ise 251.738,26-TL belirlendiğini, bu hususun dahi yargılamanın eksik yapıldığını gösterdiğini, davaların birleştirilmesini istediklerini, ancak mahkemenin bu talebi dikkate almadığını, bu hususları izah etme hakkının tanınması bakımından istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını istediklerini bildirmiş, istinaf dilekçesi ekinde ise, izolasyon sürecinin 14/04/2021 ila 23/04/2021 arasında olduğunu gösterir belge ile, covid-19 sebebiyle … için istirahat raporu düzenlendiği, raporda hastaneye yatış tarihinin 30/04/2021, çıkış tarihinin 01/06/2021, raporun bitiş tarihinin 10/06/2021 gösterildiği, yine aynı kişinin hakkında düzenlenen diğer raporda ise, 11/06/2021 ila 20/06/2021 tarihleri arasında raporlu olduğu, ayrıca istinaf dilekçesi ekinde mahkemenin 2014/747 E sayılı dosyasının sunulduğu belirtilmiş ise de, bu belgeye rastlanmadığı görülmüştür. Davacı tarafından davalılar aleyhine 21/11/2013 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 4 adet ipoteğe dayalı olarak 50.000,00 TL asıl alacağın %9 faizi ile birlikte tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davalıların itirazları üzerine takibin durduğu görülmüştür. İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1190 Esas – 1820 Karar sayılı karar fotokopisinin incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlattıkları ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte gönderilen icra emirlerinin iptaline karar verildiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli mutabakat mektubu başlıklı belgede; davalı şirket kaşesinin üzerinde imza bulunduğu ve kaşe üzerinde … isminin yazılı olduğu, 31/01/2009 tarihi itibariyle borç bakiyesinin 3.678.760,00 TL borç konusunda mutabık olduğu yolunda beyanda bulunulduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalılara gönderilen 18/06/2010 tarihli ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ edilemediği, davalı … yönünden ise muhatabın tevziat saatlerinde olduğu halde kapıyı açmadığından tebligatın mahalle muhtarına imza karşılığı teslim edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan iki kişilik bilirkişi raporunda; davacı tarafından sunulan mutabakat mektubunun davalıyı bağlayıcı sayılamayacağı, davacı defterlerinde davalı şirketten 2014 yılı kapanış kayıtlarında 400.000,00 TL alacak kaydı yer almakta ise de, davacının cari hesaba dayanak takip ve dava konusu ettiği alacağın mevcudiyetini dosyada mübrez delillerle ispat edemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında aynı bilirkişilerden alınan ek raporda ise; delil vasfı tartışmasız olan ticari defterlerin başka delillerle desteklenmedikçe tek başına alacağın varlığını kabule yeterli olmadığı, davacının, davalı şirkete mal verdiğini, irsaliye ya da gönderilenden sadır bir belge ile ispatlaması gerektiğini, ticari defterlerin teslimin yapıldığını ispatlayamayacağı gibi alacağın varlığını da kanıtlamadığı, kök rapordaki görüşlerin aynen muhafaza edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 25/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Mevcut durumda sayın mahkemenizden konu hakkında yardım talep edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Sayın mahkemeniz tarafından davacı tarafını ticari ticari defter ve belgelerinin davacı şirket merkezinde veya mahkeme kaleminde incelenmesi için kesin ve ihtarlı inceleme günü ve saati verilmesi, inceleme günü Ve saatinde davacı taraftan talep edilen bilgi ve belgelerin bilirkişi incelemesine hazır edilmesi talep edilmektedir. Bunun yanında ibraz edilecek bilgi ve belgeler için tutanak tanzim edileceğinden bilgi ve belgelerin eksiksiz şekilde ibrazı gerekmektedir.” yolunda görüş bildirmiştir. 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı taraf, 2010,2011,2012,2013,2014 yılı ticari defterlerini tarafımıza ibraz ettiği, davacının ibraz edilen ticari defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdikleri yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğu görülmüş olup, mevcut tespitlere göre davacının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşımakla birlikte nihai karar sayın mahkemeye ait olduğu, Geçerli gider olarak kaydinin yapılıp yapılmadığının tespitinin değerlendirilmesi; Davacı taraf, davalıdan alacakları için : İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için 400.000,00.-TL icra takibi yaptığı mevcut icra takibi için geçerli gider olarak kaydının ( karşılık ayırma kaydının) yapıldığı tespit edildiği, davacı taraf davalıdan alacakları için İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası 853.738,09-TL icra takibi yaptığı mevcut icra takibi için gider olarak kaydının ( karşılık ayırma kaydının) yapıldığı, ancak karşılık ayrıları 853.738,09 -TL tutar için 251.738,26.-1TL kısım alacağın varlığı nereden ve nasıl oluştuğu anlamında esaslı bir tespit yapılmakla birlikte 601.999,83.-TL (853.738,09-251.738,26= 601.999,83.-TL) tutardaki karşılık ayrılmış olan alacağın hangi alacak nedeni ile ( davalı şirkete tanzim edilmiş fatura alacağım yoksa cari hesap ta oluşan alacak nedeni ile vb.) şüpheli hale geldiği yönünde tespit yapılamadığı, Bilançoda karşılık ayrılıp ayrılmadığının tespitinin değerlendirilmesi; İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için 4090.000,00.-TL icra takibi neden olan alacak için bilançoda karşılık ayrıldığı ayrılan karşılığın dava tarihi olan 25.06.2014 tarihi itibariyle halen var olduğu, İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için İcra takibi neden olan alacak olan 853.738,09 -TL kadar bilançoda karşılı ayrıldığı ayrıları karşılığın dava tarihi olan 25.06.2014 tarihi itibariyle halen var olduğu, Giderleştirme yapılıp yapılmadığımı tespitinin değerlendirilmesi; İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için 400.000,00.-TL icra takibi neden olan alacak için Giderleştirme yapıldığı (karşılık tutarı gider hesaplarına kayıt edildiği) İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için icra takibi neden olan alacak olan 853.738,09 TL icra takibi neden olan alacak için Giderleştirme yapıldığı ( karşılık tutarı gider hesaplarına kayıt edildiği) Alacak niteliğini kaybedip kaybetmediğinin tespitinin değerlendirilmesi; İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için 400.000,00.-TL icra takibi neden olan alacak için dava tarihi olan 25.06.2014 tarihi itibariye şüpheli ticari alacaklar hesabından alacak niteliği devam ettiği, İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası için icra takibi neden olan alacak olan 853.738,09 TL icra takibi neden olan alacak için bu tutarın 251.73826-TL kısım alacağın varlığı nereden ve nasıl oluştuğu anlamında esaslı bir tespit yapıldığı dava tarihi olan 25,06.2014 tarihi itibariye şüpheli ticari alacaklar hesabından alacak niteliği devam ettiği, 601.999,83.-11. (853.738,09-251.738,26- 601.999,83.-TL) tutardaki karşılık ayrılmış oları alacağın hangi alacak nedeni ile ( davalı şirkete tanzim edilmiş fatura alacağımı yoksa cari hesap ta oluşan alacak mı nedeni ile vb.) şüpheli hale geldiği yönünde tespit yapılamadığı, dolaysıyla dava tarihi olan 23.06.2014 tarihi itibariye şüpheli ticari alacaklar hesabından alacak niteliği devam edip etmediği konusunda somut bir tespit ve değerlendirme yapılamadığı, tarafların mahkeme masrafları, vekâleti ücreti, icra – inkâr tazminatları ve benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdiri içinde kaldığı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf ipoteklerin paraya çevrilmesi yoluyla davalı taraf aleyhine takip başlatmış, itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalılar vekili istinafında son celse için mazeret verdiğini ve covid-19 sebebiyle karantina sürecinde olduğunu ancak mahkemenin bunu dikkate almadığını ileri sürmüş ise de, davalılar vekilince verilen mazeret dilekçesinde söz konusu hastalıktan bahsedilmeyerek başka mahkemelerdeki duruşmaların mazeret gerekçesi olarak gösterildiği anlaşılmakla, bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Somut olayda ispat külfeti davacı tarafta olup, davalıdan alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Yargılama sırasında 4 kez rapor alınmış olup, bu raporlardan ikisi Dairemiz kaldırma kararından öncedir. Dairemizin kaldırma kararından önce düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporunda ticari defter ve kayıtların davacının alacağını ispatlamaya yeterli olmadığı, davacının davalı şirkete mal verdiğini ispatlaması gerektiği belirtilmiştir. Dairemiz kaldırma kararı sonrasında alınan 25/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinin incelenmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği, 08/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise, davacının ticari defter ve kayıtları itibariyle 251.738,26-TL alacaklı olduğu, dava tarihi itibariyle bu tutarın şüpheli ticari alacaklar hesabından alacak niteliğinin devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Mahkemece bu son raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Ticari defterler tek taraflı tutulduğundan bu defterlerdeki alacak kaydı tek başına alacağın varlığını ispatlamaya yeterli değildir. Davacının ticari defterindeki alacak kaydının fatura, irsaliye, teslim belgesi veya diğer bir kısım borçlandırıcı belgelerle teyit edilmesi gerekir. Öte yandan mahkemece davalı defterlerinin de incelenmesine karar verilmiş, ve bu konuda yazılan talimata bila ikmal cevap verildiği görülmüş ise de, davalılar vekilinin ticari defterlerin davacıya teslim edildiği konusunda mahkemeye yazılı beyanda bulunarak ekinde bir belge sunduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece davalı defterlerinin davacı tarafa teslim edilip edilmediği hususunun davacıdan sorulması, somut olayda ispat külfetinin davacı yanın üzerinde olduğu gözetilerek davacıdan alacağın neden kaynaklanığı hususu sorularak fatura, irsaliye ve varsa teslime ilişkin diğer bilgi ve belgeler ibraz ettirilerek ayrıca davalı defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak yine davalılar vekilince taraflar arasında mahkemenin 2014/747 E sayılı davasının da bulunduğunu belirttiği dikkate alınarak bahse konu bu dava dosyasının da aynı alacaktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılarak ve bu dosyadan aynı alacak ile ilgili olarak farklı raporlar verildiği yolundaki savunmada dikkate alınarak bu dava dosyasının da incelenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2021 tarih, 2019/687 E – 2021/342 – K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması için yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalılara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/04/2022