Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1681 E. 2022/672 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1681 Esas
KARAR NO: 2022/672
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
NUMARASI: 2020/581 E. – 2021/445 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine 20/06/2015 tarih ve 7.000,00 TL bedelli çek dayanak gösterilerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, takibe konu çekin müvekkili tarafından düzenlenerek …’ya verildiğini, … tarafından henüz ciro edilmeden çekin çalındığını, … tarafından İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/391 esas sayılı dosyasıyla açılan iptal davasında çekin iptaline karar verildiğini, bunun üzerine çekin bedelinin müvekkili tarafından …’ya ödendiğini, davalının kötü niyetli olarak çeki takibe konu ettiğini belirterek takibe konu çek bedeli nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; çekin iptali kararının iyi niyetli meşru hamil olan müvekkilinin takip hakkını ortadan kaldırmadığını, müvekkilinin çekin ibraz süresi içerisinde bankaya tahsil için gittiğini, ancak çekin ödeme yasağı nedeniyle ödenmediğini, mahkemeye müdahale talebinde bulunmak istenilse de çekin iptal edilmiş olduğundan müdahale talebinde bulunamadığını, açılan çek iptali davasının hasımsız bir dava olduğunu, verilen kararın kesin hüküm niteliğine haiz olmadığını, tespit niteliğinde olduğunu, müvekkilinin dava konusu çekin meşru haklı ve iyi niyetli hamili olduğunu, çekte mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu, kıymetli evrakın mücerretliği ilkesi gereğince davacı tarafın iddialarının senedin geçerliliğini etkilemediğini, kişisel defilerin müvekkiline karşı öne sürülemeyeceğini davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını beyan ederek, davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2016/254 Esas): İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.04.2017 tarih ve 2016/254 Esas – 2017/321 Karar sayılı kararıyla; “… bilirkişi raporunda davacının hizmet sözleşmesi sonrası alacak var olduğunun tespit edildiğin beyan edildiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile borçlular aleyhine alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek faiz ile icra masrafları ve vekalet ücretinin tahsili talepli icra takibi yapıldığı, borçlu vekilinin itirazı üzerine durduğu buna göre davanın İİK 67/ 1-2 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığının anlaşıldığı, bilirkişiniin 6361 Sayılı Kanun uyarınca ciro yolu ile çeki devralan davalıya karşı davacının borç ilişkisine ait defileri ileri süremiyeceği, davalı faktoring şirketinin iyi niyetli hamil olduğu borçlu zararına hareket ettiği tespit edilemediğinin bildirildiği, davacının dava konusu çekin müvekkilinden çalındığı için sorumlu olmadığını iddia ettiği, davalının dava konusu çekin cirantası olduğu ve 6361 sayılı yasaya uygun faturalı olarak aldığının tespit edildiği, davalının dava konus çek ile ilgil olarak kötü niyetli olduğu veya çekin iktibasında davacı aleyhine zarar oluşturmak için hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davacının iddisını ispatlayamadığı, alacak likit olduğu ve davacının kötü niyetli olduğu kanaatine varılarak kötü niyet tazminatı kararı verilmesi gerektiğinden davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatı 1.400,00 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI (2017/5594 Esas): Dairemizin 09/10/2020 tarih ve 2017/5594 Esas, 2020/1639 Karar sayılı kararıyla;”… somut olayda; iptal kararı hamiline davacının ödeme yaptığı ve ödeme defiini de davalıya karşı ileri sürdüğü görülmektedir. Takip anında çek iptal edilmiş durumdadır. Davalı çekin arkasındaki meşruhata rağmen iptal davasını hükümsüz bırakma imkanına sahiptir. Çünkü çeki elinde bulunduran kişinin mahkemeye müracaatla çekin iptaline engel olma hakkı ve imkanı bulunmaktadır. Davalının ise bunun yerine ihtiyati haciz başvurusu yaptığı, mahkemeye müracaat etmediği, iptal kararının iptali için dava da açmadığı görülmektedir. Davada davacının ağır kusur veya hile ile iptal kararı hamiline ödeme yaptığının ispat külfeti davalı yandadır. Dosyada bu yönde bir delil de bulunmamaktadır. Ancak davalı yanın yemin deliline dayandığı da cevap dilekçesinde açıkça yazılı olmakl ; davalıya yemin deliline dayandığı ve yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması gerekmekte olup, davanın sonucuna etki eder bu delil toplanmadan karar verilmiş olması nedeni ile kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2020/581 Esas): İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.04.2017 tarih ve 2016/254 Esas – 2017/321 Karar sayılı kararıyla; “… davacının da borçlu olarak gösterildiği bir kısım borçlular aleyhine davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile 20/06/2015 tarihli ve 7.000,00 TL bedelli çeke istinaden takip başlatıldığı, takibe dayanak çeke ilişkin olarak … tarafından açılan çek iptali davasında İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 25/02/2015 tarihli ve 2015/291 Esas, 2015/510 Karar sayılı karar ile çekin iptaline karar verildiği, iptal kararına istinaden çekin keşidecisi olan davacı şirket tarafından dava dışı …’ya çek bedelinin ödendiği, davalının çeki bankaya ibraz ettiği ancak muhatap banka tarafından ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığı, davalı yanca çekin iptaline ilişkin açılan davanın hükümsüz bırakılması veyahut da iptal kararının iptali noktasında herhangi bir girişimde bulunulmadığı, davacı yanca iptal kararına istinaden çekin hamili …’ya yapılan ödemenin davacının ağır kusur veya hile ile iptal kararı hamiline ödeme yaptığının davalı yanca ispatlanmasının gerektiği, davalının bu yönde bir delil ibrazında bulunmadığı, davalının yemin deliline başvurulduğundan davacı şirket yetkilisinin yemin ettiği; bu bağlamda davacının yeminli beyanıyla davadaki haklılığının ispatlandığı, takip dosyasına 11.03.2016 tarihinde 7.200,00 TL, 15.03.2016 tarihinde 3.185,00 TL ödeme yapıldığının anlaşılması karşısında istirdat davasına dönüşen davada davacının yaptığı ödemeleri ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle talep edebileceği, faktoring şirketinin çekin hamili olarak takip başlatmış olması ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığı noktasında davacı yanca elverişli delil ibrazında bulunulmaması karşısında davacının kötüniyet tazminatı istem koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında; 20/06/2015 keşide tarihli ve 7.000,00 TL bedelli çeke istinaden davacı ve diğer borçlular aleyhine takip başlatıldığı, davacı tarafından takip dosyasına 11.03.2016 tarihinde 7.200,00 TL, 15.03.2016 tarihinde 3.185,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. * Dava dışı …’nın açtığı davada İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2015 tarihli ve 2015/291 Esas – 2015/510 Karar sayılı kararı ile çekin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit (dava sırasında ödeme nedeniyle istirdat) davasıdır. Davacı, takibe konu çekin keşidecisi olduğunu, çekin lehtar Veli Kara’ya verildiğini, çekin lehtarda iken çalınması üzerine lehtarın açtığı çek iptali davası sonucunda mahkemece iptal kararı verilmesi üzerine çek bedelini lehtara ödediğini, davalı tarafından yapılan takip sonrası çek bedelini ikinci kez ödemek zorunda kaldığını beyanla menfi tespit (ödeme sonrası istirdat) isteminde bulunmuş; davalı iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.04.2017 tarih ve 2016/254 Esas – 2017/321 Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 09/10/2020 tarih ve 2017/5594 Esas, 2020/1639 Karar sayılı kararıyla; “…davada davacının ağır kusur veya hile ile iptal kararı hamiline ödeme yaptığının ispat külfeti davalı yandadır. Dosyada bu yönde bir delil de bulunmamaktadır. Ancak davalı yanın yemin deliline dayandığı da cevap dilekçesinde açıkça yazılı olmakla; davalıya yemin deliline dayandığı ve yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması gerekmekte olup, davanın sonucuna etki eder bu delil toplanmadan karar verilmiş olması nedeni ile kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine.” karar verilmiştir. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından istinaf kararı sonrası yeniden yapılan yargılamada, davalı tarafa yemin hakkının hatırlatıldığı, davalı vekili tarafından yemin hakkının kullanılacağının bildirildiği ve davacı şirket yetkilisi …’e yemin davetiyesi çıkarılarak 21.04.2021 tarihli duruşmada dinlendiği, davacı şirket yetkilisinin yemin ettiği, bunun üzerine mahkemenin 26.04.2017 tarih ve 2016/254 Esas – 2017/321 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dairemizin 09/10/2020 tarih ve 2017/5594 Esas, 2020/1639 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve işaret edildiği hususlarda ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılamada; davacı tarafından icra dosyasına 11.03.2016 tarihinde 7.200,00 TL, 15.03.2016 tarihinde 3.185,00 TL ödeme yapıldığı ve davanın istirdada dönüştüğü, davacı vekili tarafından gerekli harcın ikmal edildiği, takibe konu 20/06/2015 keşide tarihli ve 7.000,00 TL bedelli çek nedeniyle lehtar …’nın açtığı iptal davası sonucunda İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/291 Esas – 2015/510 Karar sayılı kararı ile çekin iptaline karar verilmesi üzerine davacı tarafından dava dışı lehtar …..’ya çek bedelinin ödendiği, davacının bu yapmış olduğu ödemenin davacının ağır kusur veya hile ile yapıldığının ispat yükünün davalıda olduğu, dosyada bu yönde bir delilin bulunmadığı, son olarak davalının yemin hakkını da kullandığı ve davacı şirket yetkilisinin iyiniyetli ödeme yapıldığı konusunda yemin ettiği, buna göre mahkemenin davanın kabulüne dair kararının yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 709,40 TL harçtan, peşin alınan 184,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 525,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.14/04/2022