Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1678 E. 2023/853 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1678 Esas
KARAR NO: 2023/853
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2020/322 E. – 2021/494 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bodrum Turgut Reis’te kiraladığı tatil köyünde yaşarken markette servis işlerinde çalışan davalı ile tanıştığını, zaman içerisinde davalının müvekkilinin evinde sürekli kalmaya başladığını ve evlenme teklifinde bulunduğunu, müvekkilinin davalıya güvenerek kendisine para yardımında bulunduğunu ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya başladığını, müvekkilinin yurt dışından gelecek parası olduğunu, bir gün banka müşteri temsilcisi sıfatıyla … adında birisinin müvekkilini arayarak yurt dışından gelecek para için 4 adet zarf gönderdiğini, büyük bir zarfın içinde 4 adet zarf ve kalem olduğunu, bu kalem ile zarfları açmadan zarfların üzerinde belirtilen boş ve beyaz yerlere adını soyadını yazarak iki imza atmasını, zarfları yine hiç açmadan whatsapp üzerinden resimlerini çekerek göndermesini ve İstanbul’a gelirken de bu zarfları da getirmesinin söylenmesi üzerine müvekkilinin kapıya bıraklan bu zarfları alarak davalıya olayı anlattığını, davalının haberi yokmuş gibi davranarak belirtilen yerleri imzalattığını ve bizzat resmini çekerek birilerine gönderdiğini, zarflar içerisinde saklanmış 4 adet bononun müvekkiline hile ile imzalatıldığını, bonoların daha sonra aynı kalem kullanılarak başka kişilerce doldurulduğunu, senet üzerindeki isim ve imza dışındaki yazıların müvekkiline ait olmadığını, 14/06/2019 tarihinde davalı ile denize gittiklerinde davalının tuvalete gitme bahanesiyle yanından ayrıldığını ve bir daha kendisinden haber alamadığını, eve döndüğünde bankadan gönderildiğini sandığı ve açmadan imzaladığı zarfın olmadığını görmesi üzerine Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, davalı tarafından müvekkilinin İstanbul’daki adresine keşide tarihi 01/04/2019, vade tarihi 01/05/2019 olan 150.000,00-TL bedelli ve yine keşide tarihi 01/04/2019 vade tarihi 01/06/2019 olan 350.000,00-TL bedelli iki adet bonoya istinaden Elazığ … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takibe karşı yetki itirazında bulunmaları üzerine Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/361 E., 2019/365 K. Sayılı dosyası ile yetkisizlik kararı verildiğini, bunun üzerine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafından davacının İstanbul’daki adresine ilk icra takibine yetkisizlik itirazlarının kabul edilmesi üzerine keşide yeri Elazığ yazılarak 400.000,00-TL bedelli bir adet bononun Elazığ …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu icra dosyası kapsamında yapmış oldukları şikâyet üzerine Elazığ 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/384 E. Sayılı dosyası ile yetkisizlik kararı verildiğini, ilk iki bonoda yazılmayan keşide yeri “Elazığ” yazısının üçüncü bonoda yazılarak icra takibi yapılmasının bonoların sahte olduğunu sonradan düzenlendiğini gösterdiğini, davacıya imzalatılan dördüncü bononun akıbeti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, icra takibi yapılan her üç bonoda alacak dayanağı olarak “nakden” ibaresinin konulduğunu, davacının davalıya bono vermesini gerektirir bir ilişki bulunmadığını; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası takip dosyasındaki lehdarı … olan 01/04/2019 keşide – 01/05/2019 vade tarihli 150.000,00-TL ve 01/04/2019 keşide – 01/06/2019 vade tarihli 350.000,00-TL olmak üzere toplam 500.000,00-TL bedelli bonolar ile Elazığ …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasındaki 01/04/2019 keşide tarihli, 01/07/2019 vadeli, 400.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının senetlerin kendisine hile ile imzalatıldığı ve nitelikli dolandırıcılık sebebiyle suç duyurusunda bulunduğunu beyan ettiğini, taraflar arasında herhangi bir zorlama yahut hile olmadığı için Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının İstanbul 26. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/348 esas sayılı dosyasında hem borca hem de imzaya itiraz ettiğini, ancak dosyaya herhangi bir yazılı belge sunamadığını, söz konusu belgenin aslının dosyaya ibraz edilmeden fotokopisi üzerinden değerlendirme yapılamayacağını, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağını, davacı tarafından Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/384 esas sayılı dosyasında yapılan yetki itirazı üzerine verilen kararın istinaf başvurusu neticesinde kaldırıldığını ve Yargıtay tarafından istinaf mahkemesince verilen kararın onandığını, davalı tarafın yapmış olduğu şikayet ve itirazlar ile icra işlemini sürüncemede bırakmak istediğini belirterek, davanın reddine müvekkili lehine %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.06.2021 tarih ve 2020/322 Esas – 2021/494 Karar sayılı kararıyla; “… davalı alacaklı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ve Elazığ … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile dava konusu yapılan bonolara istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, davacı borçlu tarafından da söz konusu kambiyo senetlerinin kendisinden hile ve dolandırıcılık yoluyla alındığı ve taraflar arasında bu bonoların düzenlenmesi gerektirecek nitelikte bir ilişki bulunmadığı, davalı alacaklının sosyo-ekonomik durumu dikkate alındığında bu miktarlarda bonolar nedeniyle alacaklı olduğunu kabul etmenin mümkün bulunmadığı, bonoların imza dışındaki kısımlarının davalı alacaklı tarafından doldurulduğu, bonoların bedelsiz olduğu belirtilerek, söz konusu bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı dikkate alındığında davacının, bonolar üzerindeki imzaların kendisine ait olduğunu kabul ettiği sabittir. Yani davacının imzaya itirazı bulunmamaktadır. Menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlü bulanmaktadır. Ancak takibe konu bonolar kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerret olup bu durumda bonolardan dolayı borçlu bulunmadığını ispat yükü davacı taraftadır. Davacı borçlu bulunmadığını İİK 169/a ve HMK 200-201. maddeleri gereğince usulüne uygun yazılı delille ispat edebilecektir. Bu itibarla; takibe konu bonoların TTK’nun aradığı şartları taşıyan, usulüne uygun düzenlenmiş kambiyo senedi niteliğinde oldukları, davacı tarafça her ne kadar senet üzerine sadece imza attığı, diğer kısımların ise doldurulmadığı iddia edilmiş ise de davacının sunmuş olduğu delilleri ile bu iddiasını ispatlayamadığı, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması nedeniyle bu senetlerdeki alacağın aksinin aynı kuvvet ve mahiyetteki delillerle kanıtlanması gerektiği, davacı tarafça bu yönde herhangi bir delil ibraz edilmediği, söz konusu bonoların suç teşkil eden eylemlerle alındığı yönündeki iddia üzerine başlatılan soruşturma sonucunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/2923 Soruşturma, 2020/3452 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle dava konusu bonoların hile veya dolandırıcılık suretiyle davacıdan alınmadığının tespit edilmiş olduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan ve delil olarak dayanılan WhatsApp yazışmalarının senede karşı aynı kuvvet ve mahiyette yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki bu yazışmalarda dava konusu yapılan bonolara ilgili herhangi bir ibarenin de geçmediği, yine davacı tarafından açıkça yemin deliline de dayanılmadığı hususları gözönüne alındığında davacı tarafından, açılan davanın ispat edilemediği sonucuna varılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dava dosyası kapsamında davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması, bu anlamda dosya kapsamında verilmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunmaması nedeniyle davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Dava konusu bonoların müvekkile hile ile imzalatıldığını, zarfların bankadan geldiği iddia edilerek ve banka müşteri temsilcisi diye birisi tarafından müvekkil aranarak kapalı zarflar içerisinde gizlenmiş olan bonoların müvekile imzalattırıldığını, isim ve imza dışındaki tüm yazıların sonradan müvekkilin bilgisi ve iradesi dışında doldurulduğunu, Zaten WhatsApp yazışmalarından da anlaşılacağı üzere, davalının evi terk edip kaçtığı 14.06.2019 tarihinden sonraki günlerde bile müvekkilim başına gelen olayların farkında olmadığını, müvekkil o tarihlerde halen davalının bankadan geldiğini söyleyerek imzalattığı evrakları (icra takibine konu bonoları) bulamadığı için davalı …’a bu evrakların nerede olduğunu sorduğunu, Müvekkilin hile ile aldatılarak imzaladığı kâğıtların aslında bono olduklarını daha sonra icra takibi yapıldığında, ödeme emri İstanbul adresindeki muhtarlığa tebliğ edildiğinde ve muhtarın kendisini araması sonucu öğrendiğini, Davalının 2019 yılı Mart ayı sonunda müvekkil tarafından alınan uçak bileti ile Bodrum’a gittiğini söylediğini, oysa WhatsApp yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davalının Bodrum’da olduğunu iddia ettiği tarihlerde aslında Elazığ’da bulunduğunu kendisinin 05.04.2019 tarihinde Elazığ’da deprem olduğunu bildiren mesajlar gönderdiğinin görüldüğünü,Davalının 17.03.2019 ve devamı tarihlerde de çok parasız kaldığını ve paraya ihtiyacı olduğunu beyan ederek müvekkilden 30-40 bin lira para talep ettiğini, WhatsApp yazışmalarında her gün sürekli mesajlaştıkları, birbirlerine aşk ve sevgi dolu cümlelerle hitap ettikleri, hatta nasıl seviştikleri konusunda ayrıntılı konuştuklarını, Tanık …’in Jandarma’da 12.03.2020 tarihinde alınan ifadesinde; … evlerinde yönetici olduğu, davalının önceleri para karşılığı davacının köpeklerine baktığını, sonra beraber yaşamaya başladıkları ve evleneceklerinin söylendiğini, daha sonra davacının siteden telaşla çıktığını ve ‘Davalının kendisini dolandırdığını, haberi olmayan senetlere imza attırdığını’ söylediğini beyan ettiğini; bu tanığın mahkemede de dinlenmesi gerekirken tanık olarak çağrılmadığını,Dava konusu kambiyo senetlerinin hileyle imzalatıldığı iddiasının ‘Senede karşı senetle ispat kuralının istisnası’ olduğunu ve bu halde tanık dinlenebileceğini, Davalının hiçbir zaman gayrimenkul alım-satım işi yapmadığını, SGK’dan gelen işe giriş ve işten çıkış bildirgelerinde kısa vadeli çalışmaları olduğunu, eczane işçisi, beden işçisi, depo görevlisi gibi asgari ücretle çalışılan işler yaptığı ve girdiği hiçbir işte azim ve sebatla sürekli olarak çalışmadığını, adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mal varlığının bulunmadığını, Davalının icra takibine konu ettiği bonolardaki alacak miktarına sebep olacak ticari bir alışverişin hiç gerçekleşmediğini, davalı adına banka mevduat hesaplarında bonoda yazılan rakamlarda bir hesabının hiç olmadığını, yani davalının müvekkile her iki icra takibine konu 3 adet bono bedeli olan toplam 950.000 TL’yi nakten verebilecek bir gelirinin olmadığını, Davalının savcılık ifadesinde yazılı bir sözleşmeden bahsettiğini, ancak müvekkil ile yapılan böyle bir yazılı anlaşmanın bu güne kadar mahkemeye ve Bodrum CBS’na sunulmadığını, çünkü böyle bir yazılı sözleşmenin mevcut olmadığını, Dava konusu bonoların müvekile hile ile imzalattırıldığını, olay hileye dayandığı için hilenin her türlü delil ile kanıtlanabileceğini; WhatsApp yazışmaları, HTS kayıtları, banka hesap kayıtları, davalı hesabına yapılan havale ekstreleri yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilerek tanık ifadelerinin de delil olarak göz önünde bulundurulması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacı borçlu tarafından davaya konu kambiyo senetlerinin kendisinden hile ve dolandırıcılık yoluyla alındığı ve taraflar arasında bu bonoların düzenlenmesi gerektirecek nitelikte bir ilişki bulunmadığı iddiasıyla dava açtığı, davacının bonolar üzerindeki imzaların kendisine ait olduğunu kabul ettiği, menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlü olduğu, ancak takibe konu bonolar kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerret olup bu durumda bonolardan dolayı borçlu bulunmadığını ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının borçlu bulunmadığını İİK 169/a ve HMK 200-201. maddeleri gereğince usulüne uygun yazılı delille ispat edebileceğini, takibe konu bonoların usulüne uygun düzenlenmiş kambiyo senedi niteliğinde oldukları, davacı tarafça her ne kadar senet üzerine sadece imza attığı, diğer kısımların ise doldurulmadığı iddia edilmiş ise de davacının sunmuş olduğu delilleri ile bu iddiasını ispatlayamadığı, söz konusu bonoların suç teşkil eden eylemlerle alındığı yönündeki iddia üzerine başlatılan soruşturma sonucunda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/2923 Soruşturma, 2020/3452 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle dava konusu bonoların hile veya dolandırıcılık suretiyle davacıdan alınmadığının tespit edilmiş olduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan ve delil olarak dayanılan WhatsApp yazışmalarının senede karşı aynı kuvvet ve mahiyette yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki bu yazışmalarda dava konusu yapılan bonolara ilgili herhangi bir ibarenin de geçmediği, yine davacı tarafından açıkça yemin deliline de dayanılmadığı hususları gözönüne alındığında davacı tarafından açılan davanın ispat edilemediği sonucuna varılmakla, davanın reddine; şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, taraflar arasında malen ve de nakden her hangi bir hukuki ilişki olmadığını, davalının davacıyı kandırarak bankadan zarf gelmiş gibi mizansen oluşturarak bankaya verilmek üzere zarfların imzalanması gerektiğinden bahisle imzalattığı zarfları sonradan bono haline getirdiğini, dolayısıyla dava konusu bonoların hile yolu ile imzalatıldığını beyan ederek menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. Davacı, senede karşı iddiada bulunduğuna göre kural olarak iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Ancak, davacı hile iddiasına dayanmıştır. Davacının hile iddiasının tanık dahil her türlü delille ispatı mümkün olmasına rağmen; mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı ispat zorunluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usule aykırı olmuştur. Mahkemece olayla ilgili başlatıldığı belirtilen soruşturma dosyasının (Dosyada mevcut soruşturma dosyasının davanın taraflarıyla ve dava konusuyla ilgili olmadığı anlaşıldığından) celbi ile, anılan ceza soruşturması dosyasına yansıyan delil ve beyanların da değerlendirilerek; işbu menfi tespit davasına sunulan WhatsApp yazışmaları, HTS kayıtları, banka hesap kayıtları, davalı hesabına yapılan havale ekstreleri gibi tüm deliller gözetilerek gerektiğinde tarafların isticvapları yoluna gidilerek ve tarafların gösterdiği tanıkların dinlenmesi sonucunda karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve ispat vasıtaları konusunda yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih, 2020/322 E. – 2021/494 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 42,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 204,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/06/2023