Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1674 E. 2023/1247 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1674 Esas
KARAR NO: 2023/1247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2021
NUMARASI: 2021/219 2021/68
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin marka sınıflarından 32. Sınıfa tekabül eden tüm emtialar açısından üretim ve satış alanında faaliyet gösterdiği, birçok markanın maliki olmakla beraber aynı zamanda … ibareli markaların da maliki olduğunu, davalının 32.sınıfta …, …, …, … ve … tescil numaralı markaların bulunduğunu, müvekkiline ait … ibareli markaları ile davalıya ait … markalarının görsel, işitsel, anlamsal ve sınıfsal olarak aynı veyahut ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, … ibareli markaların esas ve ayırt edici unsurunun … kelimesi olduğunu, markadaki … kelimesinin kendisinden önce gelen … kelimesini tanımlamak, … ibaresinin 32.sınıfa dahil olan “enerji içecekleri” emtiası dikkate alındığında bu sınıf ve emtialardaki kullanımının markaya herhangi bir ayırt edicilik sağlamadığını, aksine doğrudan emtia/vasıf belirttiğini, davalının markalarının tüm sınıf ve emtialar yönünden, mahkememe aksi kanaatte olması halinde ise ilgili emtialar yönünden hükümsüzlüğüne, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili firmanın 2008 yılında kurularak alkolsüz içecek üretim ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin tesisinde enerji içeceği, soğuk kahve, soğuk çay, alkolsüz gazlı içecekler, meyve suları gibi içeceklerin üretimini yaptığını, taraflar arasında Adana 3.Asliye Hukuk (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) mahkemesi 2019/23 esas sayılı dosyasının görülmekte olduğu, işbu davanın davacısının davalı konumda olduğu davada, davacıya ait … tescil numaralı … ibareli markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği, anılan davada karşı tarafın beyanlarının işbu davadaki beyanlar ile çeliştiğini, bu davanın kötü niyetli olarak ikame edildiğini, müvekkilinin … ibaresinin barındırır birçok markasının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, uzun yıllardır … ibaresinin markalarının esas unsuru olarak kullanmakla, … ibaresinin müvekkilinin seri markası olduğunu, davacının uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığı, bu nedenle hükümsüzlük talebinde bulunamayacağını, davacının müvekkilinin varlığından haberdar olmamasının mümkün olamayacağı ve haberdar olduğu, işbu davanın çok uzun yıllar sonra ikame edilmesinin kötü niyetli olduğunun açık göstergesi olduğunu, müvekkilinin başkaca talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Somut olayda tarafların belirtilen markalarının Nice sınıfları, beyanları ve taraf şirketlerinin ticari faaliyet alanları incelendiğinde, taraf markalarının Enerji İçecekleri(Alkolsüz) 32 Nice sınıfını kapsayan tescillerinin bulunduğunu, meyve suları ve alkolsüz içecek üretimi ile iştigal ettikleri, bu sebeplerle, taraf mallarının aynı olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı anlaşılmıştır.Sınıfsal benzerlik dışında taraf markalarının benzerliği değerlendirmesinde; davacı markalarının esas unsurunun “…”, davalı marsanını ise “…” olduğu, kelimelerin yazılış şekilleri (görselleri) benzese dahi, fonetiklerinin ve anlamlarının farklı olduğu; davalı markalarında güçlü ve ayırdedici görsel özellikler ve şekil unsurları yer aldığı, ancak davacı markalarının temel olarak kelime markaları olduğu ve markaların bütünsel değerlendirmelerinde nihai tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunmadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır. Davalının sessiz kalma yolu ile hak kaybı savunması yönünden yapılan değerlendirmede ise; tarafların aynı sektörde yer almaları, davacının “basiretli bir tacir gibi” davranma yükümlülüğü çerçevesinde davalı markalarından haberdar olmasının kendisinden beklenebileceği, davalının “…” unsurlu ilk markasını 02/12/2011 tarihinde tescil ettirerek kullandığı, bu hali ile davacının dava tarihi itibarıyla sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığı …” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Mahkemenin bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen 3 kişilik yeni bir heyetten rapor almadan karar verdiğini, Markaları bütünsel değerlendirildiğinde nihai tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmadığı yönündeki gerekçenin hatalı olduğunu, -davalının … ve … markalarının müvekkilinin … esas unsurlu markaları ile iltibas yaratacak ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markadaki … ibaresinin doğrudan … kelimesine dikkat çektiğini, kelimenin … kelimesini vurgulamak için kullanıldığını, … ibaresinin ayırt edici olmadığını, Google da … kelimesi yazılınca birçok marka çıktığını, TPMK da pek çok tescil olduğunu, 32 sınıf yönünden ayırt ediciliği olmadığını, Markalardaki … harfi yerine T harfi kullanıldığını ancak ayırt edicilik katılamadığını, Görsel işitsel benzerlik olduğunu, Dava tarihi itibarı ile sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluşmadığını, SMK 25/6 md 5 yıllık süre öngördüğünü, Davalının … ibaresini ön plana çıkararak kullanımının yeni bir husus olduğunu, … nolu markanın dikkate alınmayacağını, davalı markasında … ibaresinin üstte konumlandırıldığını, … ibaresinden büyük punto ile oluşturulduğunu, markanın esas ibaresinin … olduğunu, Markanın seri marka olduğunun da kabul edilemeyeceğini, seri markadan söz edebilmek için önceki markanın asıl unsurunun yanına başkaca tali unsur veya yenilenmiş marka imajı sunulması gerektiğini, … asıl unsurlu markanın … markası için referans teşkil edemeyeceğini, Dava konusu markaların tescil tarihleri ve dava tarihi (26.12.2019) dikkate alındığında sessiz kalma koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin durumu öğrendikten kısa süre sonra dava açtığını, Davalı kötüniyetli olduğundan sessiz kalma yolu ile hak kaybından yararlanamayacağını, … ibaresini öne çıkararak kullanımın 5 yıldan uzun süreli olmadığını, davalının da bunu ispatlayamadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME *TPMK kayıtlarına göre; Davalıya ait … numaralı … markası 32 sınıfta 11.06.2018’de, … numaralı … markası 32 sınıfta 03.05.2018’de … numaralı … markası 32.sınıfta 23.02.2016’da … numaralı “…” ambalaj markası 32 sınıfta 11.07.2016’da … numaralı “…” ambalaj markası 32 sınıfta 01.03.2016’da tescil edilmiştir. *Davalının … numaralı … ibareli markası 32 ve 33 sınıfta 14.10.2010 Tarihli başvuruya istinaden 02.12.2011 de tescil edilmiştir. *Davacının delil olarak dayandığı … esas unsurlu markaların kayıtları getirtilmiş olup en eskisinin … numaralı … ibareli 05,29,30,32 sınıfta 05.07.2007 de tescil edildiği, 2008 … numaralı “…” ibareli 29,20,32 numaralı emtia sınıflarında kayıtlı 19.09.2008 tarihinde tescil edilen marka ile … numaralı “…” ibareli 29, 30, 32 numaralı emtia sınıflarında kayıtlı 19.09.2008 tarihinde tescil edilen marka olduğu anlaşılmış, marka kayıtlarının dosyaya eklendiği görülmüştür. *Fikri Mülkiyet hukuku uzmanı … bilirkişi raporunda özetle; Davacı markaları ile davalı markalarının görsel işitsel ve anlamsal olarak tüketici nezdinde bıraktıkları umumi intiba nezdinde iltibasa neden olacak derecede benzer olmadığı, karıştırılma ihtimali bulunmadığı, taraf markaları, taraf şirketlerin ticari faaliyet alanları incelendiğinde taraf mallarının aynı olduğu, ancak mal ve hizmet sınıfının aynı olmasının markalrın benzer olduğuna karine teşkil etmeyeceğini, davalının kötüniyetli tesciline dair dosyada delil bulunmadığı, davalının … ibaresini içeren ilk tescilini … numaralı … ibareli marka ile 32,33 nice sınıflarında 02.12.2011 tarihinde tescile bağlandığı, davacı davalının kullanımlarının … ibaresine yönelik olduğunu belirtmiş ise de delil ve belgeye rastlanmadığı, sürenin 02.12.2011 den hesaplanması gerektiğin, davacının SMK 25/6 md yer alan süre içinde davayı açmadığı yönünde görüş bildirmiştir.
GEREKÇE Davacı, davalı adına tescilli … numaralı …, … numaralı …, … numaralı …, … numaralı “…”, … numaralı “…” markalarının kendi adına tescilli … esas unsurlu markalar ile benzer olduğunu, … ibaresinin 32 sınıf için ayırt edici olmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme elverişli ve dosya kapsamına uygun olup dosyada mevcut TPE kayıtları da dikkate alındığında davacının … esas unsurlu markaları ile davalının … ve … ibareli markaları arasında işitsel olarak farklılık olduğu, her iki tarafın markalarının İngilizce kelimelerden ibaret olup İngilizce bir kelime olan … ibaresinin halk arasında bilinirliğinin düşük olduğu da dikkate alındığında 32. sınıf yönünden zayıf marka olarak nitelendirilemeyeceği, markalar arasında benzerlik karşılaştırması yapılırken markaların bütünsel olarak dikkate alınacağı, markalar arasında işitsel ve görsel olarak benzerlik olmadığı, keza davacının … numaralı … ibareli markasının 02.12.2011 Tarihinde 32, 33 sınıfta tescil edildiği, iş bu davanın 26.12.2019’da açıldığı, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri de dikkate alındığında davacının … ibareli davalı markasından haberdar olmadığının söylenemeyeceği, davalının kötüniyetine yahut tescile aykırı kullanımına dair herhangi bir delil ibraz edilmediği dikkate alındığında ilk derece mahkemenin davanın reddi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023