Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1668 E. 2023/1117 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1668 Esas
KARAR NO: 2023/1117
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2019/400E, 2020/478K
DAVANIN KONUSU: Markaya ve Ticaret Unvanına Tecavüzün Tespiti, Meni, Refi
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1971 yılında kurulan müvekkilinin peynir üretim ve satış işi ile iştigal eden, her yıl büyüyerek peynircilik ve süt ürünleri piyasasında önemli bir yer edinmiş, peynirde marka ürün yaratmış, Türkiye’nin en tanınmış gıda kuruluşlarından biri olduğunu, müvekkili şirket tarafından üretilen klasik ezine (inek-koyun-keçi) peyniri ve kaşar peynirinin piyasanın en iyi peyniri olarak bilindiğini ve bu ürünlerin büyük marketler ile lüks şarküterilerde satıldığını, müvekkili şirketin “…” markası adı altında çeşitli peynir ve süt ürünleri üretip satışını gerçekleştirdiğini, “…” ana markası dışında “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” gibi çeşitli isim ve şekiller altında toplam 98 tescilli markalı ürünü olduğunu, şirket unvanını markasal olarak da kullandığını, markalarının tanınmış marka statüsünde olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin ticari merkezinin bulunduğu ve Gıda Toptancılarının bulunduğu İstanbul, Bayrampaşa … adresinde kurulduğunu, davalı şirketin esas itibariyle peynir alım, satımı ve ticareti yapmakta olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli kurulduğunu ve kötü niyetle ticaret unvanını tescil ettirdiğini, taraflar arasında geçmişte peynir ürünleri ticareti yapıldığını, bu ticari ilişkinin 2019 yılının Eylül ayına kadar devam ettiğini, hemen sonrasında davalı şirketin kurulmasının tesadüf olmadığını, davalının müvekkilinin piyasadaki ticari itibarını bilerek, bundan kötü niyetle haksız olarak menfaat sağlamak amacıyla hareket ettiğini, davalı şirketin bu haksız eylemine son vermesi için noter kanalıyla müvekkili tarafından ihtarname gönderildiğini, ancak davalının bu konuda hiçbir harekette bulunmadığını, aksine tecavüz teşkil eden eylemlerini arttırdığını, davalı şirketin ticaret unvanındaki “kurumsal” ibaresinin ayırt edici olmadığını, doğrudan müvekkili şirket ile bağlantılı olduğu algısını uyandırdığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkili şirket unvan ve markasına yapılan tecavüzün tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, kaldırılmasına, müvekkiline ait tescilli markaların kullanıldığı basılı ürünlerin toplatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kullandığı … İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi adının bir ticari unvan olup marka olmadığını, davacı yanın ticari unvanlarının müvekkilinin unvanından tamamen farklı olup tek ortak yanın “…” kelimesi olduğunu, bu kelimenin herkes tarafından kullanıldığını, yaptıkları araştırmaya göre sadece İstanbul’da ticari unvanlarında “…” kelimesini kullanan 73 adet firma olduğunun tespit edildiğini, bunların birçoğunun da gıda alanında faaliyet gösterdiğini, bir kelime dışındaki tüm unsurların farklı olmasına rağmen bunun marka hakkına tecavüz oluşturduğu iddiasının ancak bir kötü niyetin olduğunu gösterdiğini, davacının bu talebiyle “…” kelimesinin gerek ticari unvan gerekse herhangi bir ticari marka olarak kullanılmasını yasaklamak istediğini, davacının … kelimesini tekeline almak istediğini, davacının markalarının arasında bile ayırt edici herhangi bir özelliği olmadığını, markanın üçüncü kişilere karşı korunmasını talep etmekte hukuki bir yararının bulunmadığını, müvekkilinin … kelimesini sadece ticari unvanında kullandığını, müvekkilinin iş yerinde tabelası olmadığını ve ambalajlama da yapmadığını, dava konusu kelimenin sadece ticari unvanda geçtiğini ve başkaca herhangi bir yerde kullanılmadığını, sadece kesilen faturalarda geçtiğini, faturaların tüketici tarafından bilinmesi veya ticari faaliyette bulunduğu müşterileri tarafından fatura kesilmeden önce bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkili firmanın davacının iddia ettiği gibi sadece peynir alım satımı ile değil tüm gıda malzemeleri alanında ticari faaliyette bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…-Davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının davacıya ait tescilli markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda “…” ibaresini içeren davalı kullanımlarının önlenmesine, bu ibareyi içeren ve markasal nitelikte kullanım teşkil eden basılı ambalajların sökülmesine, aksi takdirde tümden imhasına,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kullandığı “… Tic. Ltd. Şt” nin davacı tarafla tek ortak noktasının ‘’…’’ kelimesi olduğunu, … kelimesi Türkçemizde son derece güzel ve kullanışlı bir kelime olup herkes tarafından kullanılmakta olduğunu, İTO kayıtlarına göre sadece İstanbul’da ticari unvanlarında ‘’…’’ kelimesini kullanan 73 adet firma olduğunu, birçoğunun gıda alanında olduğunu, Müvekkilinin ticari unvanının toplamda 11 kelimeden oluştuğunu, bir kelime dışındaki diğer tüm unsurlar farklı olmasına rağmen bunun ticari unvan tecavüz olduğunu iddia etmenin ancak bir kötü niyet olduğunu göstereceğini, Davacı yanın ‘’…’’ kelimesinin gerek ticari unvan gerekse herhangi bir ticari marka olarak kullanılmasını yasaklamak istediğini, Davacı yanın … kelimesi ile ilgili 98 adet marka tescil ettirerek ‘’…’’ kelimesini tekeline almak istediğini, herhangi bir ayırıcı özelliği olmayan ismi, soy ismi, köyünün adı vs. gibi bir kelime olmayan, Türkçede son derece yaygın olan bir kelimeyi adeta başkalarının kullanmasını yasaklayacak şekilde tekeline almak isteyen bu adımın kötü niyet taşıdığını ve hukuk tarafından korunmayacağını, Davacı tarafın sunduğu evraklardaki markalara bakıldığında hepsi birbirinden farklı olduğu görüleceğini, müvekkilinin işyerinde tabelası olmayıp, ambalajlama da yapmadığını, dava konusu kelimenini sadece ticari unvanda geçmekte ve başkaca herhangi bir yerde kullanılmadığını, Yapılacak olan keşif sonrası bu durum açık bir şekilde açıklığa kavuşacağını, Dava konusu unvandaki kelimenin sadece müvekkili tarafından kesilen faturalarda geçtiğini, faturaların tüketici tarafından bilinmesi veya ticari faaliyette bulunduğu müşterileri tarafından fatura kesilmeden önce bilinmesi mümkün olmadığını,müşterinin faturayı görmeden önce söz konusu ticari alışverişi yaptığını, yararlanma söz konusu olmadığını, Müvekkili firmanın, davacı tarafın iddia ettiği gibi sadece peynir alım satımı ile değil tüm gıda malzemeleri alanında ticari faaliyette bulunduğunu, davacı tarafın sunduğu evrakların dava ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi müvekkil firma ile de hiçbir alakası bulunmadığını, …’in müvekkili firmanın yetkilisinin eşi olması dışında iki firma arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, … firması da halen açık olup ticari faaliyetlerine devam ettiğini,müvekkilinin sadece peynir, hatta ağırlıklı olarak peynir ticareti dahi yapmadığını, tüm gıda malzemeleri satan bir firma olduğunu, ‘”…’ markasını kullandıklarını kabul etmemekle beraber, davacı tarafın belirttiği gibi dava konusu marka ülke çapında duyulan bir marka olmadığını, ayırt edici özelliği olmayan sadece son derece yaygın olarak kullanılan bir kelimenin ortak olması marka hakkı ihlali olmayacağını, kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
İNCELEME: Dosyada mevcut … tescil nolu “…” ibareli markanın 05, 29 ve 30.sınıf emtialarında 10/05/2005 tarihinde tescil edildiği, başvuru tarihinin 11.02.2004 olduğu; … tescil nolu “…” ibareli markanın 05, 29 ve 30.sınıf emtialarında 10/04/2007 tarihinde tescil edildiği, başvuru tarihinin 101.02.2004 olduğu, … tescil nolu “…” ibareli markanın 05, 29, 30 ve 35.sınıf emtialarında 09/08/2006 tarihinde tescil edildiği başvuru tarihinin 11.02.2004 olduğu, … tescil nolu “… Şirketi … ve …” ibareli markanın 01/04/1997 tarihinde tescil edildiği ve … Şirketi … ve … adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır. Taraflar arasında görülmekte olan İstanbul 1 ATM’nin 2019/744 esas sayılı dosyasındaki 03/04/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda “Davacı … Şti … ve … unvanlı şirketin 29/04/1986 tarihinde ana sözleşmesinin tescil edildiği, şirket amacının her türlü gıda maddelerinin üretimi toptan ve parekende alımı satımı ithalat ve ihracatı yapmak olduğu, davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd Şti’nin ticaret unvanının klavuz unsuru olan … ibaresini ticaret unvanında ayırt edici olarak kullandığı, aynı zamanda beyaz zemin üzerine kırmızı el üzerinde kırmızı kaşe altında … harfi ve yine kırmızı dikkat çekici olarak yer aldığı, davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin dikkat çekici esas unsur olarak kullandığı, unvanın klavuz unsurunun devamındaki diğer kelimelerin dikkat çekmediği, davalının … sicil no ile 08/10/2019 tarihinde tescil edildiği, kurucularının … olduğu, şirketin amacının her türlü gıda maddelerinin üretimi toptan ve parekende alım satımı ithalat ve ihracını yapmak olduğu, her iki taraf kullanımları mukayese edildiğinde ticaret unvanlarındaki klavuz kelimenin … kelimesi olduğu, her iki tarafın aynı alanda ticari faaliyet göstermesi, ile sunulan hizmetlerin orta düzeydeki tüketiciye hitap ettiği, dolayısıyla davalı tarafında sonradan yaptığı kullanımlar nedeniyle tüketiciler nezdinde iltibasın oluşabileceği, TTK 54 vd maddeleri uyarınca haksız rekabetin oluştuğu, davacının unvanın terkini talebinin yerinde olduğu” yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili davalının kullanımına ilişkin fatura örneği, davacı şirket yetkilisi …-… ile önceki ticari ilişkinin ispatı için 2018 ve 2019 tarihli peynir emtia satışına ilişkin fatura suretlerini, 11.07.2018 Tarihli çek alım bordrosu sunmuş, 18.11.2019 tarihli ihtarname örneği ile dava dışı … tarafından çeklerin ödenmemesi için bankaya keşide edilen 04.12.2108 Tarihli ihtarnameyi sunmuştur.
GEREKÇE Dava, markaya ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti, meni, refi istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda davacı netice-i talebinde ve dava dilekçesi içeriğinde hem markaya tecavüz hem de ticaret unvanına tecavüz iddiasında bulunarak tecavüzün tespiti, menini talep etmiş ise de; ilk derece mahkemesince sadece markaya tecavüz iddiası yönünden karar verildiği, unvana tecavüz talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmediği, dosyaya taraf şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının da celp edilmediği anlaşılmakla hükmün öncelikle bu yönden re’sen kaldırılması gerekmektedir. Bununla birlikte taraflar arasında İstanbul 1.ATM’nin 2019/744 Esas sayılı dosyasının olduğu, mahkemenin son duruşmada “davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresini kullanmaktan menine, “…” unvanı belge fatura şeklindeki basılı evraklardan kaldırılmasına, haksız rekabetin tespitine, unvanda yer alan … ibaresinin terkinine… ” şeklinde karar verdiği, 03.07.2020 Tarihli tutanak suretinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ilgili dosyanın iş bu dosya yönünden derdestlik oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmaması yerinde olmadığı gibi kabule göre de; hükümde “davalının markasal nitelikte kullanım teşkil eden basılı ambalajların sökülmesine” karar verilmiş ise de dosyada ürün ambalajlarında markasal kullanım olduğuna dair delile rastlanmadığından bu yöndeki çelişkinin de giderilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın bu nedenlerle kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenle HMK 355, 353.1.a.6 md gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, sair hususların bu aşama incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih, 2019/400E, 2020/478K sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 59-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/07/2023