Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1664 E. 2023/1107 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1664 Esas
KARAR NO: 2023/1107
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2021
NUMARASI: 2021/194E, 2021/80K.
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz, Markanın hükümsüzlüğü, Ticaret unvanının terkini
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 15/12/2005 tarihinde kurulmuş olup, işbu hususun 19/11/2006 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmış olduğunu, kurulduğu tarihten bu yana başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de “…” ve “…” markaları ile güvenlik kamera sistemleri, güvenlik yangın sistemleri, kablo sistemleri başta olmak üzere birçok güvenlik, alarm sistemleri parçalarının tedarikini, perakende satışını, kurulumunu, montajını ve bakımını yapmakta olduğunu, davalının da müvekkili ile aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini ve 07/01/2015 tarihinde unvanını “…” olarak değiştirilmiş olduğunu, “…” markasını tescil ettirmek için davalının 23/01/2018 de başvurduğunu, davalının, “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ses ve görüntülerin kaydı, nakli gibi amaçla kullanılan kameraların, fotoğraf makinelerinin, mikrofonların, hoparlörlerin, algılayıcıların (sensörler), koruma ve can kurtarma amaçlı donanımların, ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazların, yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri gibi malların müşterilerce elverişli bir şekilde görülmesi ve satın alınması hizmetleri” bakımından markasal hak sahibi olmadığını müvekkilinin 29/03/2007 başvuru, 01/04/2008 tescil tarihi olmak üzere “…” markasının TPMK nezdinde 9,11,37,45 nice sınıflarında tescilli olduğunu, bu sınıflara göre “güvenlik hizmetleri, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi için cihazlar hizmetlerini ilgili marka ile yerine getirme hakkının müvekkilinde olduğunu, davalının 23/01/2018 tarihinde 35.sınıf bakımından “…” ve 25/07/2017 tarihinde 20 ve 35.nice sınıflar bakımından “… grup” markalarını TPE nezdinde tescil ettirmesine rağmen YİDK kararına göre müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ses ve görüntülerin kaydı, nakli gibi amaçla kullanılan kameraların, fotoğraf makinelerinin, mikrofonların, hoparlörlerin, algılayıcıların(sensörler), koruma ve can kurtarma amaçlı donanımların, ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazların, yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri gibi malların müşterilerce elverişli bir şekilde görülmesi ve satın alınması hizmetlerinden mahrum bırakılmış olduğunu, kendisine tanınmamış olan 35.nice sınıf alanlarda faaliyette bulunarak müvekkilin tescil ettirdiği markanın kullanımına tecavüz ettiğini, müvekkili nezdinde maddi ve manevi zarara yol açtığını, davalının söz konusu eylemler ile müvekkilin tescilli markasına, marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitini, tecavüzün önlenmesini, haksız rekabetin menini, davalının tescil ettirdiği “…” ve … grup” markalarının hükümsüzlüğü ve terkinini, davalının ticaret unvanının terkinini, hüküm kesinleşinceye kadar davalı adına kayıtlı taşınmaz mal ve taşınır araçlara söz konusu dava değeri miktarında ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkilden izinsiz bir şekilde kullandığı markanın bulunduğu davalıya ait iş yerinde bulunan tabelanın, faturaların, çeşitli stickerların, kartvizitlerin ve ürün fiyat listelerinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemenin 15.06.2020 T.li ara kararında davacının maddi manevi tazminat taleplerinin iş bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı firmanın 05/09/2019 tarihinde Bakırköy CBS’na müvekkili hakkında şikayette bulunarak kendilerine ait “…” ve “…” markalarının müvekkili tarafından taklit edildiğini iddia ettiğini, yapılan soruşturma doğrultusunda; şikayete konu eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde bulunduğu kanaat ve sonucuna varılarak müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı tarafından bu karara itiraz edildiğini, davacının itirazının Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliği tarafından değerlendirilerek, CBS’nın kararına yapılan itirazın reddine kesin olarak karar verilmiş olup, müvekkilinin davacı firmanın markasına tecavüz etmediğinin işbu kararla ile de sabit olduğunu, müvekkilinin 25/07/2017 tarihinde 20.ve 35.sınıflarda “… Grup”, 23/01/2018 tarihinde de 35.sınıf bakımından “…” markalarını TPMK nezdinde tescil ettirmiş olduğunu, davacı firmanın 2008 yılında tescil edilmiş “…” markası bulunduğunu, davacı firmanın, müvekkilinin markası ile aynı olan “…” ibaresi için de 05/04/2018 tarihinde, yani müvekkilinin tescil tarihinden 4 ay sonra, tescil başvurusunda bulunmuş olduğunu, yapılan itirazlar doğrultusunda davacının tescil başvurusunun TPMK tarafından kısmen reddedilmiş olduğunu, … ibaresinin ilk defa piyasada müvekkili tarafından kullanılmış ve müvekkili tarafından tescil edilmiş olduğunu, davacının kullandığı marka ve ibarenin … ibaresi olduğunu ve ibarenin de müvekkili tarafından kullanılmadığını, müvekkilinin ticari alanda kullandığı ibarenin, kendi soyadını taşısa bile, tek başına “…” kelimesinden oluşmadığını, nitekim davacı tarafından yaptırılan delil tespitinde de salt … ibaresinin bulunduğu herhangi bir delile ulaşılamadığını, dolayısıyla davacıya ait “…” markasının işbu ihtilaf ile ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibaresini ticaret unvanında 2015 yılından beri kullandığını, davacı tarafın … ibaresini 2018 yılında tescil ettirmiş olduğunu, marka hukukunda kabul edilen genel ilkeye göre, bir markayı ilk defa kullanan ve ona ayırt edici niteliği kazandıran kişinin “gerçek hak sahibi” olduğunu, bu anlamda müvekkilinin … markasını ilk kez ortaya koyması ve piyasada maruf hale getirmesinin yukarıda bahsi geçen tescil göz önünde bulundurulduğunda markaya ilişkin kullanımı sebebiyle, müvekkili şirketin anılan marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; -Davalının markasal kullanımlarının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, men’ine, -Davalının, dosya içeriğinde mevcut 2019/408 d.iş sayılı dosyada yapılan tespit ve alınan raporda ve 15/01/2021 tarihli ana dosyada bulunan bilirkişi raporunda ayrıntısı mevcut olmak üzere tespit olunan davacının … tescil nolu “…” markasının tescilli olduğu “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi(reprodüksiyonu) için cihazlar… Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar…” ve davacının … tescil numaralı markasının 35.sınıf mağazacılık hizmetinde tescili kapsamındaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için…” ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi(reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar… Makina ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar:…algılayıcılar(sensörler)…ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar…” sınıflarında davalıya ait olan tüm ve tespit olunan mevcut kullanımlarına ait her türlü tabela, fatura, sticker ve kartvizitlerin kaldırılmasına,-Davacının hükümsüzlük ve ticaret unvanının terkini talep ve davalarının ayrı ayrı REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Ticaret unvanının terkini isteminin reddinin yerinde olmadığını, Davalının 25/07/2017 tarihinde 20. ve 35. nice sınıflar bakımından “… grup”, 23/01/2018 tarihinde de 35. sınıf bakımından da “…” markalarını TPE nezdinde tescil ettirdiğini, Ancak müvekkil şirketin itirazları neticesinde YİDK kararına göre davalı, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ses ve görüntünün kaydı, nakli gibi amaçla kullanılan kameraların, fotoğraf makinelerinin, mikrofonların, hoparlörlerin, algılayıcıların (sensörler), koruma ve can kurtarma amaçlı donanımların, ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazların, yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri gibi malların müşterilerce elverişli bir şekilde görülmesi ve satın alınması hizmetlerinden mahrum bırakılmışsa da davalı bu hizmetleri sunmaya devam ettiğini, Müvekkilinin tescil ettirdiği markayı kullanarak ses ve görüntünün kaydı, nakli gibi amaçla kullanılan kameraların, sensörlerin satışı ile iştigal etmiş ve bu neticede müvekkil nezdinde hem maddi hem de manevi zarara yol açtığını, Davalı yanın müvekkilinin tescil ettirmiş olduğu markayı izinsiz kullanmakta, olduğunu, “… GÜVENLİK SİSTEMLERİ” adı altında ticaret yaptığını bu isim ile tabela kullandığı, kurulan güvenlik kameraları alarmlarına bu isim adı altında sticker yapıştırdığı, hatta ve hatta kendisine yine bu isim adı altında çek keşide edildiğini, müvekkilinim bazı müşterileri sadece bu yanılgıdan dolayı davalı ile ticari işi ilişkisinde bulunduklarını, Davalı tarafın “…” ibareli ticaret unvanı ile müvekkilin “…” ibareli ticaret unvanlarına bakıldığında her iki unvanda “…” ve “güvenlik” ibarelerinin benzer olduğunu, her iki tarafın da güvenlik sektöründe faaliyet göstermekte olduğu hususları göz önünde bulundurulduğu taktirde davalı yanın ticaret unvanının sicilden terkini gerektiğini, kötü niyetli davalının tescil ettirmiş olduğu “… GRUP” ve “…” Markalarının terkin edilmesi gerektiğini, Yerel mahkeme’nin davalıya ait markanın hükümsüzlük talebinin reddine ilişkin kararın da yerinde olmadığını, Müvekkili şirket yetkilisi ile davalı taraf yetkilisinin birbirlerini önceden beri tanıdığını, Hatta geçmiş yıllarda davalı şirket yetkilisinin, müvekkil şirketle belirli bir takım ticareti dahi olduğunu, müvekkili şirketin 15 senedir aynı yerde, aynı faaliyet kolunda, aynı işi yaptığını, Davalının bu durumu çok iyi bildiğini, Müvekkili şirketin … başvuru numarası, 31/12/2016 başvuru ve 26.07.2017 tescil tarihi ile “…” markasını tescil ettirdiğini, daha sonra davalı şirket yetkilisi, kendi şirketini açmış ve müvekkilinin başvurusundan sonra 21.07.2017 başvuru tarihi ve … başvuru numarası ile “…” markası için marka başvurusu yapmış olduğunu, Davalı, müvekkilinin yıllar boyunca “…” ve “…” markalarıyla hizmet verip gerek yurt içine gerekse de yurt dışına ticaret yaptığını bildiği halde açık ve net bir şekilde müvekkilin yıllar boyu süre gelen müşteri portföyünden faydalanmak için bile isteye kötü niyetli bir şekilde “…” markası için marka başvurusu yaptığını, davalı tarafın tescilinin kötü niyetli olduğu, davalının asıl amacının müvekkilin markasının tanınmışlığından faydalanmak ve bu doğrultuda haksız kazanç sağlamak olduğunu açık be net olarak ortaya konulduğunu, kötü niyetli bir şekilde marka başvurusu yapan davalıya ait “… grup” ve “…” markalarının hükümsüzlüğü gerektiğini, Davalı hakkında verilmiş kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın markaya tecavüz gerçeğini ortadan kaldırmayacağını, kararın hukuki ihtilaf gerekçesine dayandırıldığını, kararı kabul etmediklerini belirterek kararın belirtilen yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” ve “… grup” ibareli iki adet marka tescil belgesi bulunduğunu, Davacı Firmanın ise 2008 yılında tescil edilmiş “…” markası bulunduğunu, Davacının Müvekkilinin markası ile aynı olan “…” ibaresi için de 05.04.2018 tarihinde, yani Müvekkilin tescil tarihinden 4 ay sonra, tescil başvurusunda bulunduğunu, tarafımızca yapılan itirazlar doğrultusunda Davacının tescil başvurusu TPMK tarafından kısmen reddedildiğini, … ibaresi ilk defa piyasada Müvekkili tarafından kullanılmış ve Müvekkil tarafından tescil edilmiş olduğunu, Davacı Firmanın, Müvekkili markasından sonra tescil başvurusunda bulunduğunu, ayrıca bu markayı piyasada kullanıp kullanmadığı da bilinmediğini, Davacının kullandığı marka ve ibare … ibaresi olduğunu, bu ibarenin de Müvekkil tarafından kullanılmadığını, Müvekkilinin ticari alanda kullandığı ibarenin kendi soyadını taşısa bile, tek başına “…” kelimesinden oluşmadığını, … kelimesini ticari faaliyetlerinde markasal olarak tek başına kullanmadığını, “…” markasının işbu ihtilaf ile ilgisi bulunmadığını, Davacı Firma tarafından yaptırılan delil tespitinde Bilirkişi raporun 13. Sayfasındaki tespitin de kabul edilemeyeceğini, Bilirkişi raporunda müvekkilinin ticaret unvanının 2013 yılından beri … olarak tescilli olduğu tespit edilmesine rağmen sessiz kalma hususu değerlendirilmediğini, bilirkişinin ek raporda sessiz kalma itirazına ilişkin değerlendirmesinin yerinde olmadığını, tescil öncesinde de, 2013 yılından beri Müvekkilinin … ibaresini kullandığını, aradan geçen 6 yıl sonra marka hakkına tecavüz nedeniyle bir dava açılması mümkün olmadığını, 2013 yılından beri … ibaresinin ticaret unvanında kullanılıp kullanılmadığı veya markasal bir kullanımın bulunup bulunmadığının önemli olmayıp Önemli olan Davacının, Müvekkili tarafından … ibaresini kullandığını bilmesi olduğunu, basiretli bir tacir olarak bilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/11-27, K. 2020/225, 26.2.2020 tarihli kararının bu yönde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2009/1002, K. 2010/11999, 25.11.2010 tarihli bir kararında dikkate alınması gerektiğini, Davacı taraf 2013 yılından beri ticaret unvanında tescilli bulunan ve Müvekkil tarafından kullanılan … ibaresine 6 yıl gibi bir süre sessiz kalmış ve bu sebeple işbu davayı açma hakkı düşmüş olduğunu, … ibaresinin kullanıldığını gösterir faturaların sunulduğunu, raporun eksik olduğunu, Müvekkilinin “…” İBARESİNİ 2013 yılından beri kullandığını ve gerçek hak sahibi olduğunu, Davacı tarafın … ibaresini 2018 yılında tescil ettirdiğini, Bilirkişi, ek ve kök raporunda tarafların ticaret unvanları ve davacı yanın dayanak markası arasında majör farklar bulunduğunu belirttiğini bu yöndeki tespite katıldıklarını, Müvekkilinin 2016 yılında da faturalarında ticaret unvanı ile birlikte … logosunu markasal olarak kullandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1795 E., 2021/1645 K., 24.02.2021 tarihli kararın dikkate alınması gerektiğini, aynı kelimeden türeyen markalarda bütünsel izlenime bakılması gerektiğini, Davacı Firma’nın … markası ile Müvekkilin … ve … GRUP markaları birbirlerine benzemediğini, markalar arasındaki karıştırılma ihtimali değerlendirilirken, görsel unsur en baskın unsur olarak değerlendirildiğini, karıştırılma ihtimalinin, ilişkili olma ihtimali ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, Markaların ilişkili olmadığını, benzer olmayan markalar bakımından tescil edilmeyen sınıfta kullanım olduğu gerekçesiyle marka hakkına tecavüz iddiasında bulunulması hukuken mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davacının delil olarak dayandığı markaların TPMK kayıtlarına göre; davacının … numaralı “… ŞEKİL ” markası 29.03.2007 Tarihli başvuruya istinaden 01.04.2008 de 09, 11,37,45 sınıflarda davacı adına , … numaralı … ibareli marka 05.04.2018 tarihli başvuruya istinaden 11.02.2019’da 35.sınıfta davacı adına tescilli olduğu, … numaralı … markası da 09,11,37,45.sınıflarda (alarmı olan cihazlar, ses görüntü kaydı içib cihazlar emtiasını kapsar şekilde) 31.12.2016’da başvuruya istinaden 16.07.2017’de tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen … NUMARALI … GRUP şekil ibareli marka 25.07.2017 tarihli başvuruya istinaden 08.01.2018 de 20 ve 35 sınıfarda davalı adına, … numaralı … ŞEKİL ibareli marka ise 23.01.2018 tarihli başvuruya istinaden 19.12.2018 de 35 sınıfta davalı adına tescil edilmiştir. Ticaret sicil kayıtlarına dosyada rastlanmamış olup Dairemizce dosyaya eklenmekle incelendiğinde; Davacının … unvanı adı altında 15.12.2005 tarihinde tescil edildiği faaliyet konusunun; elektronik, bilişim, güvenlik (her türlü kamera güvenlik alarm ve görüntü sisteminin parmak izi almak için kullanılan aletlerin ve güvelik ile ilgili otomasyon sistemi alım satım ithal ihracı, kurulumu, servis danışmanlığı,..vb) dış ticaret olarak belirlendiği, davalının ise … … şeklinde tescilli olan ticaret unvanını … GÜVENLİK SİSTEMLERİ … olarak değiştirdiği değişikliğin 27.01.2015 tarihinde tescil edildiği, 02.02.2015 tarihinde ilan edildiği, eski unvanla ilk tescilin 14.01.2013 te yapıldığı, faaliyet konusunun; “güvenlik sistemleri hizmet faaliyetleri (hırsız yangın alarmı elektronik kasa gibi güvenlik sistemlerinin kontrolü kurulumu bakımı alınan alarm sinyali doğrulanması ve polis itfaiye gibi birimlerin harekete geçirilmesi işleri olarak belirtildiği görülmektedir. Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/408 D.İş sayılı dosyasında talep edenin … Dış Ticaret Limited Şirketi, karşı tarafın … Güvenlik Sistemleri – … olduğu, tespit sonucu alınan marka vekili bilirkişi Birsen Ok raporunda; “aleyhine tespit istenen adreste … ibaresini, işyerinin dış mekan tabelasında, işyeri kapısında, içeride duvar üzerinde anahtarlık kutusunda, işyerinin dış mekan tabelasında, işyeri kapısınad, içeride duvar üzerinde anahtarlık kutusunda, kartvizit ve fatura üzerinde, ürünlerin sergilendiği dolapta, çalışma masasında ve ürün fiyat listesi-broşüründe marka olarak kullandığı, keşif yerinde tespit edilen kullanımın, yangın algılama ve ihbar sistemleri (dedektörler, sensörler, yangın butonları, sirenleri, kabloları, yangın alarm kontrol panelleri vb.) ile güvenlik kameralarının bir araya getirilerek satışı hizmetinde kullanım olduğunu, söz konusu emtiaların delil tespiti talep edenin 2007/16316 tescil nolu … markasının tescilli olduğu “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar)… Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar” ve …tescil nolu markanın 35.sınıf mağazacılık hizmetinde tescili kapsamındaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için …Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar:kameralar… Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar:… algılayıcılar (sensörler)… Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar…” emtiaları ile aynı/benzer emtialar oldukları” yönünde görüş beyan etmiştir. Marka vekili bilirkişi …’dan esas yargılama yönünden alınan raporda;” davalı yanın kullanımlarının davacı yana ait tescilli markaya tecavüz teşkil ettiği ve davalı yanın ilgili kullanımlarının davacı yan ile haksız rekabete sebebiyet verdiği, davalı yanın ticaret unvanının terkin şartlarının oluşmadığı, davalı yana ait dava konusu markaların hükümsüzlüklerinin koşullarının oluşmadığı” yönünde görüş beyan etmiştir. Bilirkişiden ticaret unvanları ve davacı yanın dayanak markası arasında yer aldığı belirlenen majör farkların neler olduğunun açıklanması ve davalının önceye dayalı gerçek hak sahipliği ve davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı iddialarının marka tecavüzü açısından incelenmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verildiği ve bilirkişinin 09/03/2021 tarihli ek raporunda; ” kök raporunda arz ettiği görüşlerini değiştirmesini gerektirir herhangi bir durumun mevcut olmadığı” yönünde görüş bildirmiştir.
GEREKÇE Dava, markaya tecavüz, haksız rekabetin tespiti meni refi, ticaret unvanının terkini ve davalı adına tescilli … ibareli marka ile … GRUP ibareli markanın hükümsüzlüğü istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının … numaralı “… +ŞEKİL ” ibareli markası 29.03.2007 Tarihli başvuruya istinaden 01.04.2008 de 09, 11, 37 ve 45. Sınıflarda tescillidir. Dosyada mevcut delillere göre; davalının … şeklindeki markasal kullanımı davalının markasının tescil sınıfı dışında olup davalı üstün hak sahibi olduğunu, markalar arasında benzerlik olmadığını ileri sürmüştür. Her iki tarafın markasal kullanımda esas unsur … ibaresi olup davacının bu sınıftaki tescilinin 29.03.2007 Tarihine dayandığı, davalının ise bu tarihten önceye dayalı bir delil sunmadığı gibi istinafında da 2013’ten beri … ibaresini kullandığını beyan ettiği, davalının markasal kullanımlarının davacının markalarının tescil sınıfı kapsamında olduğu dikkate alındığında markaya tecavüzün kabulüne ilişkin kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiş, davalının bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Markaların hükümsüzlüğü istemi ise; benzerlik ve kötüniyet iddialarına dayanmaktadır. Markalar arasında kavramsal benzerlik mevcut ise de; dosyadaki mevcut TPMK kayıtlarına göre davalının markaları ile davacının delil olarak dayandığı markalar farklı sınıflarda olup davacının davalının markasının tescilli olduğu sınıflar yönünden önceye dayalı hak iddiası yahut delili de dosyada mevcut değildir. Davalının tescilde kötüniyetli olduğuna dair de delil bulunmadığından mahkemenin markanın hükümsüzlüğüne ilişkin talebin reddi kararı yerinde bulunmuş, davacı yanın bu yöndeki isteminin reddi gerekmiştir. Mahkemece sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluştuğu ve davalı unvanı ile davacı markasının farklı olduğu gerekçesi ile ticaret unvanının terkini talebinin reddine karar verilmiş ise de; bilirkişi raporunda ve davacı beyanında davacının 2015 yılında unvan değişikliğine gittiğine değinilmiş mahkemece bu hususta inceleme yapılmadığı gibi ticaret kayıtlarının da celp edilmediği görülmekle sicil kayıtları Dairemizce dosyaya eklenerek inceleme yapılmıştır. Davacının … unvanının 15.12.2005 tarihinde tescil edildiği, faaliyet konusunun; elektronik, bilişim, güvenlik (her türlü kamera güvenlik alarm ve görüntü sisteminin parmak izi almak için kullanılan aletlerin ve güvelik ile ilgili otomasyon sistemi alım satım ithal ihracı, kurulumu, servis danışmanlığı,..vb) dış ticaret olarak belirlendiği, davalının ise … şeklinde tescilli olan ticaret unvanını … GÜVENLİK SİSTEMLERİ … olarak değiştirdiği, değişikliğin 27.01.2015 tarihinde tescil edildiği, 02.02.2015 tarihinde ilan edildiği, eski unvanla ilk tescilin 14.01.2013′ te yapıldığı, faaliyet konusunun; “güvenlik sistemleri hizmet faaliyetleri (hırsız yangın alarmı elektronik kasa gibi güvenlik sistemlerinin kontrolü kurulumu bakımı alınan alarm sinyali doğrulanması ve polis itfaiye gibi birimlerin harekete geçirilmesi işleri” olarak belirtildiği görülmektedir. Davalının unvanı “…” ibaresi ile başlarken ticaret unvanındaki “….” ibaresini 27.01.2015 tarihli tescille “… GÜVENLİK…” şeklinde değiştirdiği, davanın ise 25.10.2019’da açıldığı dikkate alındığında sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluştuğundan söz edilemeyecektir. Tarafların ticaret unvanlarındaki kılavuz kelimeler incelendiğinde davacının “…” davalının “…” olduğu görülmektedir. Davalının … İbaresi ile başlayan ilk ticaret unvanı ile davacı ticaret unvanı arasında benzerlik olduğundan söz edilemeyecekse de; İMZA ibaresinin … olarak değiştirildiği, davalının unvan değişikliğinden yaklaşık 10 yıl önce davacının unvanının tescil edilmiş olduğu, tarafların faaliyet alanının aynı olduğu, unvanlardaki kılavuz kelimeler arasında benzerlik olup işletmeler arasında karışıklığa yol açacağı sabit olmakla ticaret unvanındaki … ibaresinin terkini talebinin kabulü gerekirken reddi yerinde görülmemiş, davacının istinafının bu yönden kısmen kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalının istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16.04.2021 Tarihli ve 2021/194 Esas, 2021/80 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; -Davalının markasal kullanımlarının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, men’ine, -Davalının, dosya içeriğinde mevcut 2019/408 d.iş sayılı dosyada yapılan tespit ve alınan raporda ve 15/01/2021 tarihli ana dosyada bulunan bilirkişi raporunda ayrıntısı mevcut olmak üzere tespit olunan davacının 2007/16316 tescil nolu “…” markasının tescilli olduğu “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi(reprodüksiyonu) için cihazlar… Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar…” ve davacının … tescil numaralı markasının 35.sınıf mağazacılık hizmetinde tescili kapsamındaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için…” ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi(reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar… Makina ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar:…algılayıcılar(sensörler)…ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar…” sınıflarında davalıya ait olan tüm ve tespit olunan mevcut kullanımlarına ait her türlü tabela, fatura, sticker ve kartvizitlerin kaldırılmasına, – Davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin TERKİNİNE, -Davacının markanın hükümsüzlüğü taleplerinin REDDİNE, -Peşin alınan 361,96 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile arta kalan 182,06 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, -Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti talebine yönelik davası yönünden hesaplanan 5.900,00 TL (kazanılmış haklar korunarak) ve davacının kabul edilen ticaret unvanını terkini talebi yönünden 15.000TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 20.900,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen hükümsüzlük talebi yönünden hesaplanan 5.900,00 TL (kazanılmış haklar korunarak) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 182,50 TL posta/tebligat/talimat masrafı olmak üzere toplam 1.182,50 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 788,33 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, -Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 103,740 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,- Davalıdan alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile 210,55-TL nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 65-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 227,10-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,- Davalı tarafça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.