Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1663 E. 2023/1067 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1663 Esas
KARAR NO: 2023/1067
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2021
NUMARASI: 2021/182 Esas – 2021/84 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan … Tic, Ltd. Şti’nin meşrubat sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu; yapılan ciddi yatırımlar, reklam harcamaları ve çalışmaları ile piyasada tanındığını, TPMK nezdinde birçok marka sahibi olduğunu ve TPMK’da 25/10/2016 tarihli … sayı ile tescilli ve koruma altında olan “…” markasına ait ve bu markayı taşıyan tasarımla meşrubat sektöründe faaliyet gösterdiğini, her türlü marka hakkı müvekkil şirkete ait olan “…” markası ile benzer olmakla; davalı tarafından … tescil numaralı “…” markası ile tescil ettirildiğini, ilgili markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini, yine davalı yanın markayı tescil edildikleri şekilde değil müvekkile ait marka ile iltibas oluşturacak şekilde kullandığını, bu durumun müvekkilin tescilli markasına alenen tecavüz ettiğini, davalı tarafından yapılan müvekkilinin hem markasına hem de tasarımına yönelik tecavüz nedeniyle işletmesinin itibar kaybettiğini, bu sebeple davalı yanın haksız kazanç sağladığını; davalı kullanımının hem marka hakkına tecavüz olduğunu hem de haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkiline ait markanın 6769 sayılı SMK kapsamında koruma altında olduğunu, davalı yanın aynı zamanda … tescil numaralı tasarımı da adına tescil ettirdiğini ancak ilgili görselin müvekkiline ait tescilsiz tasarım olduğunu, davalı adına tescilli … markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, davalı markasının kullanımının önlenmesi, fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti, muhtemel tecavüzün önlenmesi, tecavüz fiilinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini, tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması ve yasada düzenlenmiş tedbirlerin alınmasını, davalı adına tescilli … numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, haksız rekabetin tespitine ve men’ine, masrafları davalıya ait olmak üzere tirajı 50.000 TL’nin üstünde olan üç gazeteden birinde özet olarak ilan edilmesine, tüm haksız çıkar sağlamaya yönelik kötüniyetli eylemler için 20.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” kelimesinin özgün, yöresel hatta bir ülkeye ait bir isim olmayıp hemen hemen tüm dillerde var olan ve google arama motoru aracılığıyla varlığı tespit edilebilecek patlama anlamına geldiğini, anlamsal içeriğin bir kelimenin ayırt edici olup olmadığı konusunda en temel gösterge olduğunu, tescil için kullanılan kelimenin ilgili tüketici kesimi tarafından malın niteliklerine yönelik bir bilgilendirme algısı yaratıyorsa ayırt edici nitelikte olmadığını, müvekkili markasının tamamen kendisine ait bir görselle “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, dava konusu tasarımın ise müvekkiline ait olduğu noktasında herhangi bir duraksama bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarih ve 2021/182 Esas – 2021/84 Karar sayılı kararıyla; “…Mahkememizce somut olayda, “…” kelime markasının ilgili sektör yönünden zayıf marka olduğu, ayırdedicilik vasfının düşük olduğu yönündeki bilirkişi görüşlerine hukuken iştirak edilmiştir. Zira “…” kelimeleri “…”, “…” anlamını ortalama tüketiciye veren, alkollü içecekleri ve enerji içecekleri emtiaları için özgünlüğü oldukça düşük kelimelerdir. Davalı tarafın zayıf marka niteliğindeki bu kelimelere eklediği şekil unsuru ve “…” kelimesi markasına ayırdedicilik katması yönünde yeterli olduğu kanaatine ulaşılmış ve bu nedenle hükümsüzlük davasının reddi cihetine gidilmiştir. Tecavüz davası yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalının markasını, tescilli olduğu halinden farklılaştırıp davacı markasına yakınlaştırarak kullandığı; bu kapsamda, tescildeki ayırdedicilik unsuru olarak tespit edilen şekil unsurunu kullanmadığı, “…” kelimesini ise küçük kullanarak “…” kelimelerini ön plana çıkardığı, bu hali ile fiili kullanımlarının davacıya ait marka haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf davalıya ait … tescil numaralı tasarımın tescil tarihinden önce tescilsiz olarak üzerinde hak sahibi olduğundan bahisle hükümsüzlüğünü talep etmişse de bu talebine dayanak olarak sunmuş olduğu marka devir sözleşmesi ve devir alınan firmaca düzenlenmiş dizayn dosyasının tek başına söz konusu tasarım üzerinde tescilsiz hak sahibi olduğuna dair yeterli bir delil olmaması, marka devrinin tescilsiz tasarım hakkı devrine ilişkin bulunmaması ve son tahlilde söz konusu dizayn dosyasının delil sunma süresi geçtikten sonra sunulması karşısında tasarım hükümsüzlüğü yönünden davasının ispatlanamadığı kanaatiyle reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “… markası üzerinde müvekkilin gerçek hak sahibi olduğunu, markanın ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, zayıf marka olmadığını, …” markası müvekkil ile anılan ve kullanıldığı sektörde fazlasıyla ayırt edicilik kazanmış bir marka iken davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin haksız olduğunu, Davalının birebir müvekkilin markasını iltibas oluşturacak şekilde taklit ederek tescil gerçekleştirdiğini ve müvekkil ürünleri ile aynı emtia grubunda ve aynı tasarım görseli ile ürün pazarladığını,Davalının sırf benzerlik araştırmasından geçebilmek için tek bir ekleme yaparak iltibas ve kötü niyetin bariz bir örneğini ortaya koyduğunu, davalının … markasının alenen müvekkil markasını taklit ettiğini ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, Tasarım hükümsüzlüğü talebimiz yönünden ise; davalı taraf, müvekkile ait olan (önceki tarihli kullanım sebebiyle hak sahibi) olduğu tescilsiz tasarımı alenen taklit ettiğini, kendi adına haksız tescil edilmiş işbu tescilin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkil 2016 yılında … markasının devir alınmasından önce devir eden kişi tarafından markanın üretim fabrikası olan ve Türkiye’de sektör devi olan … firmasında üretime konu edildiğini, bu kullanıma ilişkin sunduğumuz tasarım dosyasının ve faturaların yeterli kabul edilmemesine itiraz ettiklerini, Tasarım üzerinde mutlak hak sahibinin müvekkil olduğunun tarafımızca alenen ortaya konulduğunu, buna rağmen ispat edilemediği gerekçesiyle ret kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, davalı tarafın da gerek deliller yönünden gerekse sunulma süresi yönünden hiçbir itirazının bulunmadığını, Mevzuatımızda tescilsiz tasarım hakkının devrinin belge ile yapılacağına dair bir şekil şartı bulunmadığını, müvekkil markayı devralmakla tüm haklarına ve marka kullanımına ilişkin tescilsiz tasarım hakkında da sahip olduğunu, sunduğumuz delillerle de tasarım hakkının müvekkilde olduğunun sabit olduğunu, Müvekkil şirketin önceki tarihli tescilli markasına ait önceki tarihli kullanıma sahip tescilsiz tasarımı birebir davalı tarafından kullanılarak açıkça müvekkil pazarından haksız çıkar elde edildiği ve bu yönüyle müvekkilin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet gerçekleştirildiğini, bu durumun Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/ 37484 Sor. numaralı dosyası üzerinden verilen arama kararı sonrası düzenlenen rapor ile kanıtlandığını, Kötü niyetle yapılan tescillerin hükümsüz kılınmasının kanun gereği olduğunu; müvekkil markası ile iltibas oluşturan 3.kişilere karşı ikame ettiğimiz davada dosyaya sunulan bilirkişi raporları nazara alınmaksızın karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, İkame ettiğimiz diğer davalarda kötü niyetle tescil edilmiş markalar için hükümsüzlük kararı sonucu doğarken, işbu davamızda kötüniyet yönünden hiç bir araştırma yapılmadığını, bu yönüyle eksik inceleme bulunduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece davalıya ait … tescil numaralı markanın ve … tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğü talebinin reddine dair hukuki görüşüne aynen katıldıklarını, Hem gerekçeli kararda hem de bilirkişi raporunda markanın ve tasarımın müvekkile ait olduğu tartışmasız ortaya konulmuşken, bunun aksi düşünce ile markaya tecavüz nitelemesinin hukuki olmadığını, Bilirkişi Kurulunun raporunda da belirttiği gibi; söz konusu eylemlerin tecavüz teşkil edip etmeyeceğinin ortalama zekadaki tüketicilerin hafızasında bıraktığı imaja göre belirleneceğini, bu değerlendirme yapılırken, mesnet konusu markalara bütünsel bir açıdan yaklaşılmalı ve tüketici nezdinde bıraktıkları izlenim dikkate alınması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 55.maddesine göre; söz konusu önlemleri almayan, tüketicileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar sergileyen tacirlerin bu fillerinin haksız rekabet teşkil edeceğinin düzenlendiğini, bu başlık altında hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece mevzuatın tekrarı dışında hiç bir tespitin yer almadığını; davacının pazarı neresi olduğu, müvekkilin bu pazarın neresinde haksız rekabete yol açtığının belli olmadığını, markanın ve tasarımın müvekkile aidiyeti kabul görülmesi karşısında haksız rekabetin doğmayacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın ve tasarımın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin 15/11/2019 tarihli ara karar ile davacının tazminat talepleri yönünden dosyanın tefrik edildiği Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/11/2019 tarih, 2019/361 Esas – 2019/385 Karar sayılı kararı ile bu talepler yönünden davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; -Davalıya ait … tescil numaralı markanın ve … tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğü talebinin REDDİNE, -Davalının fiili kullanımlarının davacıya ait … tescil numaralı markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, dosyada mevcut 28/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporunun 8.sayfasında görseline yer verilen ve tecavüz oluşturduğu anlaşılan davalıya ait ürünlere el konulmasına.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının … markasının TPMK nezdinde 25/10/2016 tarihli … sayı ile tescilli olduğu, … markasının ise … tescil numarası ile sicile davalı adına tescil edildiği, davacının davalı markasının aynı sektörde kendi markasıyla ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, ayrıca kendilerine ait tescilsiz tasarımın davalı tarafından … tescil numarası ile haksız yere tescil ettirildiğini, bu nedenlerle davalıya ait markanın ve tasarımın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi isteminde bulunduğu; davalının ise hükümsüzlük şartlarının, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin bulunmadığı beyanla davanın reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür. Davacı, davalıya ait … tescil numaralı tasarımın tescil tarihinden önce tescilsiz olarak kendileri tarafından kullanıldığını ve tasarım üzerindeki hak sahipliğinin kendilerine ait olduğundan bahisle tasarımın hükümsüzlüğünü talep etmiş ise de; mahkemece dava dilekçesinde davacının tescilsiz olarak kullanımına ilişkin olduğu belirtilen açıklama ve belgeler uyarınca durumun ilgili firmalardan sorulmak suretiyle araştırma yapıldıktan sonra, tescilsiz tasarım koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğundan; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; davalı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/04/2021 tarih, 2021/182 Esas – 2021/84 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde taraflara iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/07/2023