Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1656 E. 2022/260 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1656 Esas
KARAR NO: 2022/260
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2021/39 E. – 2021/441 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 31/03/2011 tarihinde Sakarya Ticaret Siciline …-… sicil numarası ile tescilinin yapıldığını, şirketin kurucularının … ile … olduğunu, şirket sözleşmesinin 9.maddesine göre …’in 25 yıllığına müdür olarak seçildiğini ve münferit imza ve temsile yetkili kılındığını, 15/12/2011 tarihinde …’in şirketteki hissenin tamamını sattığını, bedelini de nakden ve tamamen aldığını, …’in 10/10/2014 tarihli, 22/04/2011 tanzim tarihli, 950.000,00-TL bedelli senedi … adına tanzim ettiğini, şirketin kuruluşunun 31/03/2011 tarihinde kurulduğu göz önüne alındığında 22 gün sonra böyle bir senedi vermesi o tarih itibariyle faaliyetine başlayamamış ve hiçbir mal varlığı olmayan bu şirketin böyle bir senedi düzenlemesi için bir faaliyeti olmadığını, senedin sahte olarak düzenlendiğini, davalılar hakkında Bakırköy C.Başsavclığı’nın 2017/107192 nolu dosyası ile şikayette bulunulduğunu, söz konusu senede dayanarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibine başlatıldığından bahisle, icra takibi sonucunda müvekkili firmanın malı satılma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan dava sonuna kadar mahçuz 35000 piliç üretme kapasiteli taşınmazın dosya borcunu karşılayacak değerde olduğundan bu tesisi ayni teminat olarak kabulü ile icranın mahkeme sonuna değin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, söz konusu takibin iptaline, haksız ve dayanaksız olarak açılan bu takbiin % 20 si oranında icra tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Malzemelerinde … ve …’nın ortak olduğunu, … ile … nün … şirketinde ortak iken … Şirketinden inşaat malzemesi almakta olduğunu, … İnşaatın işleri bozulunca üçüncü şahıslara karşı tedbir mahiyetinde … İnşaata ait İstanbul İli Bağcılar İlçesi … köyü mevkiinde bulunan … pafta … Ada … parseldeki … kat … No’lu Bağımsız bölüm dükkanın tapusunu … Malzemeleri şirketi ortağı … 10/04/2010 tarihinde devrettiğini, … ve … adlarına kayıtlı tapular daha sonra 22/04/2010 tarihinde …’ya muvazaalı olarak verdikleri tevhid edilerek Sakarya İli Ferizli İlçesi … Köyü … Mevkiinde buluan … Pafta … parsel sayılı 1917.67 m2 taşınmazın … Malzemeleri Ltd.Şti. diğer ortağı …’e 30/04/2010 tarihinde devredildiğini, müvekkilinin mal kaçırdığı iddiası ile dava dışı üçüncü şahıs … tarafından Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mah. 2010/671 Esas (Şimdi Bakırköy 1. Asliye Ticaret 2014/298 Esas 2017/285 Karar sayılı dava kabul edilmiş olup İstinaf Mahkemesindedir) dosyası ile dava derdest iken yine müvekkili … ve Eşi …’nün Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/80 Esas sayılı dosyası … adına açtığı tapu iptali ve tescil davası derdest iken protokoller yapıldığını, protokollerde belirtildiği gibi davacı şirketin şu anda sahibi olduğu tapunun tamamen müvekkilinin ve eşinin şahsi mülki iken …’e sonra davacı şirkete devredildiğini, şirket kurulduktan sonra …’in şahsi senedini iade ederek davacı şirketin senedini aldığını, müvekkiline verilen senet şirketin yetkili temsilcisi tarafından imzalandığını, ve kambiyo senedi olduğunu, davacı şirketin malik olduğu halen üzerinde faaliyette bulunduğu taşınmazın müvekkilinin ve eşinin olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; …’nın kendisine açtığı ticaret mahkemesindeki tüm iddiaları asılsız ve yanıltıcı olduğunu, kendisi ve …’nın … Ltd. Şti’nde %34 kendisinin % 33 …’nın ortağı olduğunu, genel müdürün kendisi olduğunu, … ve firması ile ne tanışıklığının nede ticari ilişkisinin olduğunu, kendisini tanıştıranın ve ticari ilişkide bulunmasını sağlayanın … olduğunu, firmasının ve … arasında mal alışverişi olduğunu, bu alışveriş sonucunda protokolde belirtilen çeklerdeki borç miktarı oluştuğunu, …’ın bu borçlan ödeyemediğini ve işlerinin bozulduğunu ileri sürdüğünü ve bundan dolayı tarafına haciz geldiğini, …’nın Güneşli Merkezdeki dükkanı üstüne çiftliğide kendi üzerine verdiğini, …’ye …’nın borcunu öde çiftliği al dediğini, ödemezsen çiftliği satar firmanın alacağını keser üstünüde iade edeceğini söylediğini, bütün hareketleri tamamen …’nın bilgisi dahilinde yaptığını, …’nın ithamlarının tamamen asılsız ve gurur kırıcı olduğunu, İstanbul’da … plakalı ticari taksi ve Bahçelievler semtin de lüks dairesinin olduğunu, … hayvancılıkta aynı protokolde yazdığı gibi kurulduğunu, .%50 şahsına %50 … üzerine kurulduktan sonra bedelsiz olarak şirketin tarafına devredildiğini, 9, 10 ay genel müdürlük yaptığını, … Hayvancılığın parası olmadığını, %50 hisseyide …ya nakit değil bedelsiz devrettiğini, …’nın dediği nakit satışının olmadığını , … tarafından tarafına yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2018/301 Esas): Davacı tarafça senedin davalı …’in temsil ve ilzam yetkisi sona erdikten sonra tanzim edildiği ileri sürülmekte olup, bu hususta davacı tarafça sunulan deliller itibariyle iddia ispat edilebilmiş değildir. Davalı … tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na ibraz edilen 05/11/2018 tarihli dilekçede, mahkememize aşamalarda ibraz edilen cevap dilekçelerinin aksine, senedin sahte olduğu iddiasında bulunmuştur. Davalı …’ye karşı açılan davanın sübut bulmadığından reddine, davalı …’in yargılama sırasında vefat ettiği, davacı tarafça davaya mirasçılara karşı devam edilmeyeceği yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmakla bu davalı bakımından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF MAHKEMESİ İLK KARARI (2019/2883 Esas): Kararın ilk istinafı sonrası Dairemizce 2019/2883 Esas 2019/2837 Karar karar ilamı ile “….İlk derece mahkemesince mirasçılara dava yöneltilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken vefat eden kişi adına yargılamaya devam edilerek, usulden red kararı verilmesi HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden re’sen dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davalı … mirasçılarına karşı dava yöneltilmediğinden işlemden kaldırma kararı verilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere davacı vekilinin davanın esasına yönelik istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulüne” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ İKİNCİ KARARI (2020/52 Esas): İlk derece mahkemesince; dairemizin karar ilamı gereği yerine getirilmeden, “…Nüfus kaydından davalı …’in 09.11.2018 tarihinde, yargılama sırasında vefat ettiği, mahkememizin 08.07.2019 tarihli ara kararıyla davacı vekiline …’in veraset ilamını almak ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin 09.10.2019 tarihli karar duruşmasında; mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, bu haliyle 09/01/2019 tarihi itibariyle dosyanın işlemden kaldırılmış sayılacağı gerekçesi ile bu davalı hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek dosya yeniden istinaf incelemesi için dairemize gönderilmiştir.
İSTİNAF MAHKEMESİ İKİNCİ KARARI (2020/2206 Esas): Kararın istinafı üzerine Dairemizin 24.12.2020 tarihli kararıyla, “HMK 150/1. Madde gayet açık ve net olup, davanın takip edilmemesi durumunda mahkemenin hangi usulü prosedürü uygulayacağı açıklanmıştır. Mahkemenin öncelikle “işlemden kaldırılmasına” şeklinde açıkça karar vermesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin işlemden kaldırılmasına dair bir kararı halen de mevcut değildir. Kaldı ki HMK 150/ 4. Maddeye göre işlemden kaldırma kararından itibaren sadece davacının değil, davalı yanın (mirasçıların) da davayı yenileme hakkı bulunmaktadır. Üç ay yasal bekleme süresinin sona ermesinden sonra taraflarınca yenilenmeyen dava açılmamış sayılabilir. Bu nedenle davacı yanın istinaf başvurusu esastan incelenmeden HMK 355. Madde nazara alınarak kararın daha fazla gecikmeye neden olunmaması açısından kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesince usuli işlemlerin tamamlandıktan sonra karar verilmek üzere gönderilmesine” karar verilmiştir..
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf kararı sonrası devam eden yargılama ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.04.2021 tarih ve 2021/39 Esas – 2021/441 Karar sayılı kararıyla; “… davacı taraf iddialarının usulüne uygun şekilde yazılı delillerle ispatlanamadığı, ceza dosyası ve mürekkep yaşına ilişkin alınacak raporlara delil olarak dayanmadıklarını, ceza dosyasının beklenmesinden rücu edilmesi gerektiğini beyan ettikleri, bu haliyle davanın sübut bulmadığı, dava dilekçesinde dayanılmadığından yemin teklifinin mahkemece de hatırlatılmadığı gerekçeleriyle davalı …’ye karşı açılan davanın sübut bulmadığından reddine, Nüfus kaydından davalı …’in 09.11.2018 tarihinde, yargılama sırasında vefat ettiği, 08.07.2019 tarihli ara kararıyla davacı vekiline …’in veraset ilamını almak ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin 09.10.2019 tarihli karar duruşmasında; mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, 14/01/2021 tarihli tensip zaptı ile davalı … mirasçılarına karşı açılan davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 3 aylık bekleme süresinde davanın taraflarca yenilenmemiş olduğu gerekçeleriyle bu davalının mirasçılarına karşı davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Takibe konu senedin müvekkilin yetkilisi olarak davalı … tarafından şirketi temsil yetkisinin sonra erdiği 15.12.2011 tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle sahte olduğunu, Ceza soruşturması esnasında savcılığa sunulan bilirkişi raporunda senedin tanzim tarihinin yeni olduğu yönündeki tespite davalı tarafın itirazda bulunmadığını, davalı …’nün ceza mahkemesindeki ‘Senedin yeni tarihli olması konusunda bilgisi olmadığı, senedin Mayıs 2017 tarihinde diğer davalı tarafından kendisine verildiği’ beyanının da raporu doğruladığını, Anılan bilirkişi raporunun uzman kişi tarafından hazırlanmış yeterli ve denetime elverişli olduğunu, raporda ‘Senedin inceleme tarihi olan 25.05.2018 tarihinden 6-9 ay önceki bir tarihte oluşturulduğu’ kanaatinin bildirildiğini, buna göre senet üzerinde yazan 6-7 yıl önceki tarihte senedin tanzim edilmediğinin sabit olduğunu, Davalılar hakkında resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından Bakırköy 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/505 Esas sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığını, davalı …’in 09.11.2018 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle düşme kararı verileceğinden davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığını, Davalı …’in savcılığa ve ceza mahkemesine verdiği dilekçelerle ‘Senedin yetkili olmadığı tarihte düzenlendiğini ve imzaladığını’ ikrar ettiğini, mahkemede yapılan ikrarın bağlayıcı olduğunu, Müvekkil şirketin davalı … ile aralarında takibe konu edilen borçlanmayı gerektirir mahiyette hiçbir hukuksal ilişki olmadığını, şirket defterlerinde de buna ilişkin bir kaydın bulunmadığını, HMK 390 ve 290/1 maddeleri uyarınca takip işlemlerinin durdurulması için tedbir kararı verilmesinin müvekkil şirketinin iflasının önlenmesi için zorunlu olduğunu, Ayrıca mahkemece davalıya verilen vekalet ücreti hesabında da hata yapıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bakırköy 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/505 Esas – 2021/451 Karar sayılı kararı; sanık …’in vefatı nedeniyle düşme, sanık … yönünden resmi belgede sahtecilik suçundan 2 yıl 6 ay hapis; nitelikli dolandırıcılık suçundan 4 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığına ilişkin mahkumiyet kararı.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, davaya konu bononun sahte olarak düzenlendiğini, borçlu olarak şirketleri adına eski yetkilisi davalı … tarafından yetkisi sona erdikten sonraki dönemde geçmişe dönük tanzim tarihi atılmak suretiyle imzalandığını ve lehtar davalı …’ye borçlu bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından,”… davacı taraf iddialarının usulüne uygun şekilde yazılı delillerle ispatlanamadığı, ceza dosyası ve mürekkep yaşına ilişkin alınacak raporlara delil olarak dayanmadıklarını, bu haliyle davanın sübut bulmadığından davalı …’ye karşı açılan davanın reddine; davalı …’in yargılama sırasında vefat ettiği, davacı vekiline …’in veraset ilamını almak ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, davalı … mirasçılarına karşı açılan davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 3 aylık sürede davanın yenilenmemiş olması nedeniyle bu davalının mirasçılarına karşı davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Toplanan deliller ve ceza mahkemesi kararı ile yapılan tespitler uyarınca; gecikmesinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğabileceği iddiaları dikkate alınarak ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir konusunda değerlendirme yapılması yerinde olacaktır. Davacı şirket adına bonoya imza attığı belirtilen davalı …’in davacı şirketin 15/12/2011 tarihine kadar yetkilisi olduğu, bu tarihte davalının yetkisinin sona erdiği sabittir. Davacının “Bononun bu tarihten çok sonra düzenlendiği” yönündeki iddialarının araştırılması gerekmektedir. Davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma ve sonrasında açılan ceza davası sonucunda; Bakırköy 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/505 Esas – 2021/451 Karar sayılı kararı; sanık …’in vefatı nedeniyle düşme, sanık … yönünden resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet kararı verildiği de gözetildiğinde; davaya konu bononun sahteliğini tespit eden ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılması zorunludur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2021 tarih, 2021/39 E. – 2021/441 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 115,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 277,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/02/2022