Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1636 E. 2023/865 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1636 Esas
KARAR NO: 2023/865 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2021
NUMARASI: 2011/45 E. – 2021/255 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin, … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve yöneticisi olduğunu, davalı …’ın da bu şirkette 15/11/1993 tarihi ile 15/02/2003 tarihinde 10 yıl süre çalıştığını, adı geçen davalının, müvekkillerinin yanında uzun süre çalışması nedeni ile ailevi bir yakınlık olduğunu, müvekkillerinin yöneticisi oldukları şirketin ekonomik durumun kötüye gitmesi ve ticari yaşamını sona erdirmek üzere olduğu sırada, …’nun müvekkillerine gelerek, uzun yıllar hizmet ettiğini, hiçbir güvencesinin olmadığını, yasal haklarını şirket kapandıktan sonra almasının mümkün olmayacağını, ailesi ile yaptığı görüşmede böyle bir senet almasını istediklerini söyleyerek yasal haklarına ilişkin bir senet verilmesini istediğini, müvekkillerinin de kendisine güvenerek ilerde yasal haklarına karşılık yapacakları ödemenin teminatı olarak 25.000,00-USD lik senet düzenleyip verdiklerini, adı geçen davalının bu şekilde iş yerinden ayrılarak başka bir işte çalışmaya başladığını, müvekkillerinin ekonomik durumu biraz düzeldikten sonra, …’na, çalıştığı döneme ilişkin olarak tahakkuk eden işçilik haklarına karşılık müvekkili …’in eşi … tarafından banka havalesi ile 5.000,00-Euro ve 4.000,00-YTL ödeme yaptıklarını, bu ödemenin ise, … Düzce şubesi … adına verildiğini, … tarafından … bey adına cirolanarak …’na verilen çek ile yapıldığını, …’na işçilik haklarının ödenmesine rağmen teminat amaçlı verilen senedin iade edilmediğini, davalının, senedi yırtıp attığını ve herhangi bir alacağının kalmadığını bildirdiğini, müvekkillerinin de kendisine güvendiğini ancak, söz konusu senedin 31/01/2007 tarihinde …’nun cirosu ile, … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, davalı … ile görüşmek istediklerini ancak, davalının görüşmeyi kabul etmediğini, takip alacaklısı …’a ulaştıklarını ve bu senedin kendisine nasıl geçtiğini sorduğunda; alacaklı, …’na taşınmaz sattığını ve onun borcuna karşılık bu senedi kendisine verdiğini söylediğini, davalıların güveni kötüye kullandıklarını, gerçekte olmayan bir borcu tahsil etmeye çalışarak haksız kazanç elde etme çabası içine girdiklerini, senet metni incelendiğinde; senetteki tanzim ve vade tarihlerinin senede sonradan atıldığını, bu karakterlerin müvekkillerine ait olmadığını, senedin ön yüzündeki pulların basım tarihinin 2001 olduğunu, gerçekte senet 2005 yılında düzenlenmiş olsa idi, senede yapıştırılan pulun yeni tarihli olması gerektiğini, 4 yıl öncesine ait pulun yapıştırılmış olması beyanlarının doğruluğunu gösterdiğini, şüphelilerce 2005 yılına ilişkin tarihlerin atıldığını, bunun sebebinin de senetler için geçerli olan 3 yıllık zaman aşımını bertaraf etmek ve davalı …’e ödenen toplam 5.000,00-Euro ve 4.000,00-YTL nin ödeme amacını saptırmak ve senedin sanki bu ödemelerden sonra düzenlendiği intibaını yaratmak için olduğunu, senedin bedelinin ne şekilde verildiğinin senette yazılı olmadığını, sadece tutar ve alacaklı ismi yazılmış olunmasının da, senedin teminat amaçlı olduğunu ve gerçekte tedavüle sorulmak için düzenlenmemiş bir senet olduğunu gösterdiğini, takibin … değil de, … tarafından takibe konmasının iyi niyetli hamil görüntüsü yaratılmak ve bu şekilde hukuki koruma sağlamak için yapıldığını düşündüklerini, iyi niyet görüntüsü vermek istediklerini, takip alacaklısının, müvekkillerinin bağlantılı olduğu ve gayrimenkullerinin bulunduğu tüm yerlere haciz talimatı yazdık yazdırabilmesi, asgari ücretle çalışan senet lehtarının ve senet alacaklısının 25.000,00-USD tutarlı bir alacak borç ilişkisine girmiş olmalarının, …’nun doğrudan kendi senedi yerine müvekkillerine ait senedi kullanmasını, alacaklının da bunu kabul etmesini, sonradan vadesi gelmesine rağmen ciranta olan …’na prodesto göndermemesini ve senetten dolayı sadece müvekkillerinde talepte bulunabilecek hale gelmesini, alacağını tahsil etmek için 2 yıla yakın beklemesini mantıklı bulmadıklarını, takip konusu senedin, düzenlendiği tarih itibari ile de kambiyo senedi vasfında olmadığını, düzenlendiği sırada tanzim ve vade tarihi bulunmayan senedin senet olarak tedavüle girmesi, TTK’nun 688/6 maddesi gereğince mümkün olmadığını belirterek, sonuç olarak; yargılama sonuna kadar tedbiren takibin durdurulmasına, takibe konu senedin iptaline, takibe konu senet nedeni ile müvekkillerinin senet hamiline ve senet lehtarına herhangi bir borçlarının olmadığının kabulü ile takibin iptaline,%40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu senedin, her iki davacı tarafından müvekkiline olan borçtan dolayı, tanzim edilmiş bir senet olduğunu, TTK’nın ilgili hükümlerine göre de, tüm unsurları ile ( kanuni ) bir bono, kambiyo senedi olduğunu, bononun diğer davalıya ciro ile devir edildiğini, dava dilekçesinin 1,2,3 ve diğer bendlerindeki iddiaların soyut olduğunu, bir belgeye dayalı olmadığını, senede karşı senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak iddiaların senetle ispat edilmesi kuralına aykırı, geçersiz iddialar olduğunu, senedin bir teminat senedi olduğu hususunu yazılı kanıtla ispat edemediklerini, bono, tedavüle konulduğunda tüm unsurları ile TTK hükümlerine göre bir bono, kambiyo senedi olduğunu, senedi tanzim edip, borçlu oldukları müvekkiline veren davacıların ise ayrı ayrı şahıslar olduğunu, irtibatlandırmanın doğru olmadığını, soyut olduğunu, tanık anlatımlarının delil olamayacağını, açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.Davalı … vekili 08/05/2009 tarihli cevap dilekçesinde; davacının, bononun teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacının yazılı delili yoksa, daha fazla inceleme yapılmadan hüküm oluşturmaya gidilmesinin gerektiğini, müvekkilinin bonoyu ciro ile aldığını ve iyi niyetli olduğunu, davacının, şahsi def’i niteliğindeki iddialarının müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, davanın reddine, davacının % 40 dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarihli 2011/45E. – 2021/255 K. sayılı kararıyla; İstanbul 33.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/1326 E. Sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı, davada davacıların katılan, davalıların sanık olduğu, davaya konu 15/09/2005 ödeme tarihli 25.000 USD meblalı senedin davaya konu olduğu, müşteki ile borçlu …’in beyanına göre senedin tanzim ve düzenleme tarihleri dışındaki tüm yazı ve imzaların müştekiler tarafından yazılıp imzalandığı, senedin tanzim tarihinin sonradan yazılmış olmasının senedin sıhhatine halel getirmeyeceği gerekçesiyle sanıkların beraatine karar verildiği ve kararın temyizde onama ile kesinleştiği, davacılar vekilince takibe konu bononun davalı …’ya teminat senedi olarak verildiği, bononun düzenleme ve vade tarihlerinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, bono karşılığında mal verilmediği ve ödeme yapılmadığı, diğer davalı …’ın, senedin teminat senedi olduğunu bilmesine rağmen, senedi kötü niyetle iktisap ettiği ileri sürülmüş ise de; bononun sebepten mücerret olması ve senede karşı senetle ispat kuralı gözönünde tutulduğunda, davacıların iddiasının yazılı delil ile ispat etmesi gerekmekte olup, davacılar vekilince yazılı delil sunulmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; İstanbul …İcra Dairesince mahkeme dosyasına gönderilen … E. Sayılı 01/03/2019 tarihli cevabi yazıda; 24.01.2019 tarihli, 2019/306 Muh.sayılı işlemle icra dosyasının imha olunduğunun bildirildiği, işlemden kaldırılmakla hükümsüz hale gelen icra takibinde dayanılan ve zamanaşımına uğrayan 15/08/2005 tanzim, 15/09/2005 vade tarihli bonoya bağlı Takibat dosyasının imha olunması nedeniyle konusuz kalan dava hakkında hüküm oluşturulmaya yer olmadığına karar verilmesinin ve açıkça talep edilmesine rağmen mahkemenin kamu düzenine giren ve resen dikkate alınması gereken zamanaşımı defini dikkate almadan davanın reddine karar verdiğini. -Anayasanın 141/3 ve HMK 297 ile 27.maddeleri gereğince kararların gerekçeli ve denetlenebilir olması, kendi içinde çelişki ve şüphe, tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurması gerekirken zamanaşımı defi gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın gerekçesinin adil olmadığı gibi kararın gerekçesinin adil olmadığı gibi geçiştirme gerekçesi şeklinde olduğunu. -Davalı vekilinin, vekaletname süresinin karar tarihinden hemen sonra dolduğunu. -Davaya konu icra takibinin mahkemenin hatalı kararından tam 2 yıl önce imha olduğunu, bu hususun icra müdürlüğünün yazısı ile de anlaşıldığını, davanın konusuz kaldığını, İstanbul İcra Hukuk Mahkemesinde 31/05/2021 tarihinde şikayet davası açtıklarını, bu davanın süreye tabi olmadığını, bekletici mesele yapılması gerektiğini, İİK 170.maddesi göndermesi ile 71 ve 33.madde hükümlerine dayanılarak zamanaşımı oluştuğu takibin durdurulması yönünde bir tedbir kararı da bulunmadığı, zamanaşımını kesen ve durduran nitelikte taleplerde bulunmadığı, davalının usulsuz taleplerinin zamanaşımını kesmeyeceğini, emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, 3 yıl olan takip zamanaşımı süresinin ve 10 yıl olan genel zamanaşımı süresinin de dolduğunu, bononun sonradan doldurulan tarihler itibariyle tatbiki gereken 6762 sayılı TTK’nın 661, 662, 663.maddeleri ve BK 133.madde hükmü gereğince zamanaşımına uğrayan ve usulsuz yenilen takibin mahkemenin karar tarihinde işlemde olmadığının adli belgelerle kesin olarak kanıtlandığını.-Mahkemenin zamanaşımı süresini resen dikkate alması gerektiğini, ceza mahkemesi kararının da beraate ilişkin olup zamanaşımını kesmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak icra takibatı ile dayanağı bononun ve alacak iddiasının da 24/03/2021 tarihinde zamanaşımına uğraması nedeniyle işlemde olmadığından konusuz kalan dava hakkında hüküm oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; bono nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınıp uygulandığını, süresinde icra takibi yapıldığını, borçluların mallarını satışa arz şerhi konulduğunu, şerhlerin düşmediğini, icra müdürlüğünce borçluların talebi üzerine davalar gerekçe gösterilerek takibin durması kararı verildiğini, dosyada satışa arz kararı ve satış masraf avansı bulunduğundan dosyanın işlemsizlikten düşmesi haczin kalkması veya bononun, alacağın zamanaşımına uğramasının mümkün olmadığını, davacı tarafın imhaya dair icra dosyasında alınmış yazı sundukları anlaşılıyorsa da dosyanın imha edilmediğini, menfi tespit davasında karar verildikten sonra icra dosyasının yeniden uyap a yüklendiğini, müvekkilinin vekaletnamesinin süresiz ve geçerli olduğunu, menfi tespit kararı akabinde dosyanın yeniden işleme alınması talebinde bulunduklarını, yenileme harcı alınmadan dosyanın yenilendiğini, icra mahkemesinden davacıların zamanaşımı kararı almasının mümkün bulunmadığını beyanla istinaf başvurusun reddini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesi ekinde; İstanbul …İcra Müd. …E.sayılı (Yeni 2021/9339E.sayılı) dosyasında alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünün vermiş olduğu 26/03/2021 tarihli dosyanın harçsız olarak yenilenmesine ilişkin karar örneğini ibraz ettiği görülmüştür.Davalı … vekilinin istinaf dilekçesine cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLER: İcra takip talebinin incelenmesinde; davalı … tarafından, davacılar aleyhine 35.000,00-TL asıl alacak ( 25.000,00-USD’nin 30/01/2007 tarihi itibariyle kur değeri karşılığı ), 12.697,32-YTL faiz, 106,50-YTL komisyon ve 161,70-YTL İH. Mas+Vek olmak üzere toplam 48.465,52-YTL ‘nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür. Dosya arasında bulunan İstanbul 33. Asliye. Ceza Mahkemesi’nin 2010/1326 E. sayılı dosyası incelendiğinde; resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapıldığı, davacıların katılan, davalıların sanık olduğu ve davaya konu 15/09/2005 ödeme tarihli 25.000,00-USD meblağlı senedin ceza davasının konusu olduğu görülmekle, İstanbul 33. Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/1326 E. sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine karar verilmiş olup, İst. 33. Asliye. Ceza Mahkemesinin 2010/1326 E. sayılı dosyasında müşteki ve senette borçlu olan …’in beyanı ve bilirkişi raporuna göre, senedin tanzim ve düzenleme tarihleri dışındaki tüm yazı ve imzaların müştekiler tarafından yazılıp imzalandığı, imzası ve miktarı inkâr edilmeyen senedin tanzim tarihinin sonradan yazılmış olması halinin senedin sıhhatine halel getirmeyeceğinden, sanıkların beraatine karar verildiği, verilen kararın temyizde onama ile kesinleştiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacılar vekilinin menfi tespit davasında; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu 15/08/2005 tanzim, 15/09/2005 ödeme tarihli 25.000,00-USD meblağlı senedin teminat amaçlı olarak verildiğini, davalılardan …’na ödeme yapılmasına rağmen senedin iade edilmediğini, tanzim ve vade tarihleri doldurularak diğer davalıya ciro edildiğini ileri sürerek, icra takibine konu senet nedeniyle davacıların borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde usule ilişkin istinaf sebeplerinde; davalı vekilinin karar verildikten hemen sonra vekaletnamesinin süresinin dolduğu ileri sürülmüşse de, davalı … ile … vekillerinin vekaletnamelerinin incelenmesinde süreli olmadığı vekaletnamelerin geçerli olduğu anlaşılmıştır.Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde, icra takibine konu senedin zamanaşımına uğradığını, icra takibinin işlemden kaldırıldığını, icra dosyasının imha edildiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, mahkemenin bu hususu kamu düzeninden olduğundan resen dikkate alması gerektiğini, davanın konusuz kaldığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davanın takibe konu senet nedeniyle davacıların borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, icra takibinin herhangi bir sebeple işlemden kaldırılması yahut icra dosyasının imhasının davanın konusuz kalmasına sebebiyet vermeyeceği kanaatine varılmıştır. Zamanaşımı bir maddi hukuk kurumu olmadığından borcu sona erdiren değil; var olan  bir hakkın talep edilmesini engelleyen bir savunma aracı olup, bu niteliği itibari ile de zamanaşımı alacağın varlığını değil, talep edilebilirliğini ortadan kaldırır. Kanunun öngördüğü zamanaşımı süresinin dolması, hakkın varlığını sona erdirmeyip  dava yoluyla hakkın ileri sürülmesi durumunda borçlunun bir karşı hakka (defi hakkına)  dayanarak ileri sürülen hakkı sürekli olarak engellemesi söz konusu olmaktadır. Borçlunun  zamanaşımı defini ileri sürerek alacak hakkının zamanaşımına uğradığı için edimi ifa etmek  zorunda olmadığını ifade etmektedir. Bununla birlikte eğer davalı zamanaşımı defini ileri sürmezse; hakimin bu durumu re’sen nazara alması mümkün olmayacaktır. Zamanaşımı itirazının kamu düzeniyle ilgili olması nedeniyle mahkemece resen dikkate alınması gerektiğine yönelik davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Bununla birlikte, davacı vekilinin 05/04/2019 tarihli dilekçesi ile bono ve icra takibinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, işlemden kalkan icra takibi ve bononun hukuken geçersizliği ve hükmen iptaline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmışsa da; ileri sürülen hususun İcra Mahkemesinde ileri sürülebilecek takip hukukunu ilgilendiren itirazlardan olduğu, menfi tespit davasının konusuz kalmasına neden olmayacağı gözetilerek, mahkemenin davanın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya uygun olup, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/06/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.