Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1630 E. 2023/1063 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1630 Esas
KARAR NO: 2023/1063
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2019/432 Esas – 2021/256 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili, “…” markasının Türk Patent Ve Marka Kurumu nezdinde “…” tescil numarası ile davacı şirket yetkilisi adına kayıtlı olduğununu ve sicilde marka hakkı sahibi olarak kayıtlı olan kişi İle davacı şirket arasında akdedilmiş olan 15.05.2019 tarihli Lisans Sözleşmesi ile; “…” ibareli markayı kullanma, marka adı altında her türlü ticari faaliyette bulunma, markaya tecavüz eylemlerine karşı dava açma ve markanın korunması için her türlü tedbir ve önlemleri alma hak ve yetkisinin davacı şirkete verildiğini, davalı tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı ile Gümrük Müdürlüğü’ne yapılan başvurulardan ve piyasadan, davalı şirketin “…” markası altında, aynı sektörde usulsüz olarak sahte markalı ürün ithal etmeye çalıştığının öğrenildiğini, davacı şirketin ihtarlarına karşın davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerine devam ettiğini, davalı şirket tarafından ithal edilen ürünlerin, Bakanlığa ithalat izni almak için yapılan bildirim belgesinde yer alan içerikten farklı ve gıda güvenliği ve toplum sağlığı için zararlı olduğunu, bu durumun basına yansıması halinde davacının hak sahibi olduğu markanın zarar göreceğini ve davacı şirketin geri dönüşü olmayan zarara ve itibar kaybına uğrayacağını İleri sürmüş ve maddi ve manevi tazminat talep haklarını saklı tutarak; Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nde keşif ile delil tespiti yapılmasını, davalı tarafından ithal edilmeye çalışılan “…” markalı ürünlerin gümrüklerde toplatılmasını ve muhafaza altına alınmasını, “…” markalı ürünler hakkında yapılan ithalat izni başvurularının durdurulması yönünde tedbir karan verilmesini, davalı tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülen tecavüzün tespitini, menini, durdurulmasını ve marka hakkına tecavüz niteliğindeki eylemlerin sona erdirilmesine, “…” isimli tüm sahte ve taklit ürünlerin toplatılmasını, muhafazasını ve imha edilmesine karar verilmesini, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kararın tirajı yüksek ulusal bir gazetede ilan edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin markasız olarak kendi şirketi adına ithal etmiş olduğu ürünlerin “…” markası ile bağlantısının bulunmadığını, ithal edilen ürünlerin üreticisinin ithal edilen ülke olan İspanya’da kurulu … şirketi olduğunu, bununla birlikte “…” ibaresinin İspanya’da ticaret siciline kayıtlı bir şirketin ticaret unvanı olduğunu, huzurdaki davanın haksız yere ikame edildiğini, davalının ticaret yapmakta olduğu … Tic. Ltd. Şirketi ile davacı şirketin yetkilisinin arasında mevcut bir hukuki uyuşmazlığın olduğunu, … ve … şirketi tarafından …’a Öncelikli hak sahipliği ve kötü niyete dayalı marka hükümsüzlük davasının açılmış olduğunu, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/383 Esas saydı dosyası ile “…” markasının hükümsüzlüğüne ilişkin devam etmekte olduğunu, bu nedenle davacı şirket yetkilisinin “…” markasının gerçek sahibi olduğu hususunun tartışmalı olduğunu, ayrıca yine … ile … şirketi arasında devam etmekte olan Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/429 Esas saydı marka tecavüzüne ilişkin de bir davanın mevcut olduğunu, “…” markasının dünya çapında elliyi aşkın birçok ülkede olduğu gibi, …’nin tek ortağı olan …’ya ait olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olarak “… İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LIMITED ŞİRKETİ”nin unvanını değiştirdiğini ve “… İTHALAT İHRACAT SANAYİ TİCARET LIMITED ŞİRKETİ” olarak tescil ettirdiğini, bu şirketin müdürünün de davacı şirket yetkilisi olduğunu ve şirketin kurucusunun davacı şirket yetkilisinin eşi olduğunu, davacı tarafın ekte sunmuş olduğu tescil belgelerinin dahi 2019 yılında yapılan başvurulara ilişkin olduğunu ve söz konusu şirketteki müdürlük görevinin sona ermesinden sonraki tarihe tekabül ettiğini, ürünlerin üzerinde … marka veya logosunun yer almadığını ve davacı şirketin tamamen kötü niyetli olarak gerçeğe aykırı iddialarda bulunmakta olduğunu; haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/383 E. Saydı Markanın hükümsüzlüğü davasının işbu davaya bekletici mesele yapılmasını, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/06/2021 tarih ve 2019/432 Esas – 2021/256 Karar sayılı kararıyla; “…Her ne kadar davalı söz konusu hukuki uyuşmazlığın … ve … şirketi tarafından …’a açılan öncelikli hak sahipliği ve kötü niyete dayalı hükümsüzlük davası olduğunu, davaya da dayanak gösterdiği “…” markasının gerçek sahibi olmadığını ve …, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı …’nin eski çalışanı ve müdürü olduğunu, …’ın, …’den işçilik alacağı talepli derdest davası dahi bulunduğunu, … ile … ve … arasında, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/383 E. sayılı dosyası ile “…” markasının hükümsüzlüğüne ilişkin devam etmekte olan bir derdest davası bulunduğunu, marka üzerinde gerçek hak sahibi olmadıkları için hükümsüzlük davasının beklenmesi gerektiğini ileri sürmüşlerse de. Toplanan deliller kapsamına göre somut olayda her hangi bir marka tecavüzü söz konusu bulunmadığından, yerinde incelemeye dayalı olarak hazırlanan denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında; bekletici mesele yapılması yönündeki talebin yerinde olmadığı anlaşılmış ve davalı şirket tarafından ithalat işlemine konu edilen ürünlerde marka hakkına konu olabilecek herhangi bir ibare ya da şeklin yer almadığı, yalnızca ithalata konu ürünleri gönderen firmanın unvanı dolayısıyla marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, davalı tarafından ithalatı gerçekleştirilen ürünlerle davacı şirket adına lisans hakkı tanınmış olan markaya tecavüz teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmediği, ispat hukuku ilkelerine göre sübut bulmayan davanın esastan reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Tüm dosya kapsamında eksik inceleme ve araştırma sonucu hukuka aykırı bir karar verildiğini, alınan bilirkişi raporlarına itirazlarımız ve araştırılmasını istediğimiz hususların araştırılmadığını, Hükme esas alınan Bilirkişi raporunda eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, dava konusu ürünlere ilişkin Gümrük Belge ve Beyannameleri ile Bakanlık Bildirim evraklarına yer verilmediğini, dava konusu ürünler gıda sektöründe hammadde olarak kullanılan ve gıda sektöründe bulunan tecrübeli ve nitelikli kişiler tarafından ayrımı yapılabilecek olan ve alıcı-satıcı kitlesi sınırlı sayıda ve belirli oln bir ürün olduğunu, Ürünün üzerindeki LOT numarası bilindiğinden, davalı taraf ürünün üzerindeki markayı çıkardığını ve LOT numarasını okuyarak da zaten hedef kitle aynı marka ürün olduğunu anladığından bu ürünü diğeri sanıp satın alacağını,Bilirkişi raporunda bu hususların tespiti ve ayrıntılı incelenmesi yapılamadığını, kaldı ki davalı şirket dava konusu ürünleri ithal etmek üzere Tarım ve Orman Bakanlığına yaptığı “…” kodlu ürün bildirimine ilişkin form EK-1 de sunduğunu, bu bildirim açıklamasında; “daha önce … nolu ürün bildirim onayı alınıp ithalatı yapılan üründür.” ifadesinin bulunduğunu, ithalatçı değişikliğinden dolayı yeniden ürün bildirimi yapılmadığını, mahkemece bu hususların incelenmediğini, bu incelemeler yapılsayd ürünlerin müvekkil markasını taşıyan ürün ile aynı olduğunun zaten anlaşılacağını, Son tahlilde davalı şirketin “…” kodlu ürünü ile dava dışı … Ltd.Şti’nin “…” kodlu ürünü “…” markasını taşıyan aynı ürünler olduğunu, dava dışı … Ltd Şti firmasının ürün bildirim kodları marka sahibi tarafından açılan dava ve şikayetler üzerine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından iptal edildiğinden bu ürünler bu firma adıyla ülkeye sokulamadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İlk derece mahkemesince alınan 09/07/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’ne gidilerek yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; davalı şirket tarafından ithalat işlemine konu edilen ürünlerde marka hakkına konu olabilecek herhangi bir ibare ya da şeklin yer almadığı, yalnızca ithalata konu ürünleri gönderen firmanın unvanı dolayısıyla marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle davalı tarafından ithalatı gerçekleştirilen ürünlerle davacı şirket adına lisans hakkı tanınmış olan markaya tecavüz teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmediği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davalı şirket tarafından ithalat işlemine konu edilen ürünlerde marka hakkına konu olabilecek herhangi bir ibare ya da şeklin yer almadığı, yalnızca ithalata konu ürünleri gönderen firmanın unvanı dolayısıyla marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, davalı tarafından ithalatı gerçekleştirilen ürünlerle davacı şirket adına lisans hakkı tanınmış olan markaya tecavüz teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmediği, ispat hukuku ilkelerine göre sübut bulmayan davanın esastan reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, adına tescilli “…” ibareli markasının davalı tarafından izinsiz ve marka hakkını ihlal yaratacak şekilde kullanıldığını iddia ederek; markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı markasına tecavüz veya haksız rekabet sayılabilecek bir kullanımının olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan tüm deliller ve aldırılan bilirkişi raporu uyarınca; davaya konu … ibareli markanın TPMK nezdinde … no ile 3.12.2015 tarihinde dava dışı … adına tescil edildiği ve emtia sınıfının 1,2,29,30,32,35, 40 olduğu, bir yıl süre ile 30.7.2019 tarih … nolu marka lisans sözleşmesi uyarınca davacıya lisans verildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’ne gidilerek yapılan tespitler uyarınca; davalı şirket tarafından ithalat işlemine konu edilen ürünlerde marka hakkına konu olabilecek herhangi bir ibare ya da şeklin yer almadığı, yalnızca ithalata konu ürünleri gönderen firmanın unvanı dolayısıyla marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle davalı tarafından ithalatı gerçekleştirilen ürünlerle davacı şirket adına lisans hakkı tanınmış olan markaya tecavüz teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmediği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/07/2023