Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1577 E. 2021/1554 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1577 Esas
KARAR NO: 2021/1554
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2020/717 2021/674
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı alarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığını, müvekkilinin haciz baskısıyla borcu ödemek durumunda kaldığını, yaptıkları incelemede çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisi …’na ait olmadığını anladıklarını, müvekkilinin müflis … Ltd.Şti’ne borcu bulunmadığını, dolayısıyla davalı şirketin haciz baskısı ile yapılan ödeme sonucunda sebepsiz zenginleştiğini belirterek icra dosyasına ödenen 195.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ödenen bedelin masraflar dahil 178.000 TL olduğunu, davacının 195.000 TL ödemeyi ispat etmesi gerektiğini, davacının mahkemeye sunduğu beyan dilekçesinde davayı istirdat davası olarak açıkça beyan etmeleri nedeniyle cevaplarının istirdat davası kapsamında sunduklarını, müvekkilinin faktoring şirketi olup müşterisi olan dava dışı … Ltd.Şti’ne takibe konu çeki usulüne uygun devir ve ciro ile aldığını, yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, ayrıca davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını bildirmiştir. Mahkemece, davacının 03/12/2018 tarihinde icra dosyasına ödeme yaptığı ve bu tarih itibariyle tahsil harcının düzenlendiği, huzurdaki davanın ise 17/10/2020’de açıldığı, buna göre İİK’nun 72/7 maddesinde düzenlenen istirdat davasının hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; somut olayda davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı istirdat davası olduğunu, bu davada borçlu olmadığının öğrenilmesinden itibaren iki yıl içinde davanın ikame edilmesi gerektiği, dolayısıyla mahkemenin kararının hatalı olduğunu, takibe dayanak çekteki imzanın müvekkili yetkilisine ait olmadığını, müvekkilinin çeki icra dosyasından almasından itibaren iki yıllık süre geçmediğini, eldeki dava için borç olmayan bir paranın ödenmesi, paranın icra takibi sırasında ödenmesi ve icra tehdidi altında ödenmesi gerektiğini, bu durumda TBK’nun 78.maddesine göre sebepsiz zenginleşme davası açılabileceğini, müvekkilinin çekteki imzanın kendisine ait olmadığını çeki teslim aldığı tarihte tespit ettiğini, buna göre iki yıllık sürenin bu tarihten itibaren başlaması gerektiğini ve bu sürenin de hak düşürücü süre değil zamanaşımı süresi olduğunu, dolayısıyla mahkemenin zamanaşımı itirazını reddedip işin esasına girmesi gerektiği halde davayı reddetmesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve diğer çek borçlusu … şirketi aleyhine 150.000 TL bedelli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla toplam 166.251,37 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, takip dayanağı çekin 17/11/2018 tarihli, 150.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı …, hamilin ise davalı olduğu, çekin 20/11/2018 tarihinde ibraz edildiği, ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılamadığına dair şerh verildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesinde müvekkilinin … şirketine borcu bulunmadığından haciz baskısı altında ödenen bu paralar nedeniyle davalı şirketin sebepsiz zenginleştiği belirtilerek ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle 195.000 TL’nin tahsilinin istendiği görülmüştür. Davacı vekilince ara karar gereğince sunulan beyan dilekçesinde ise; müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle haciz baskısı altında ödediği davanın istirdadının istendiğini, davanın İİK 72’ye göre TBK sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ikame edilen menfi tespit ve istirdat davası olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan istirdat davalarında iki yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu, buna göre davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının yaptığı takip üzerine haciz baskısıyla borcu ödemek durumunda kaldıklarını, ancak takip konusu yapılan çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek istirdat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığını savunmuştur. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, davanın İİK’nun 72.maddesinde düzenlenen istirdat davası mı, yoksa TBK’nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası mı olduğu noktasındadır. Davacı taraf, davasının TBK’nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğunu ileri sürmektedir. Bir davada anlatım taraflara, niteleme ise mahkemeye aittir. Somut olay bakımından davalı, davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatmış, davacı taraf ise takip sırasında takibe konu borcu ödemiştir. Davacı taraf, takip dayanağı çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle borçlu olmadıkları parayı icra baskısı altında ödemek durumunda kaldıklarını iddia etmiştir. Bu anlatım karşısında davanın İİK’nun 72.maddesinde düzenlenen istirdat davası olduğunun kabulü gerekir. Yapılan ödeme sonucu davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin iddia edilmesi davanın başlı başına TBK’nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olması sonucunu doğurmaz. Buna göre davanın TBK’nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğu yolundaki davacı tarafın istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan ilk derece mahkemesinin isabetle karar yerinde belirttiği üzere işbu istirdat davası İİK’nun 72/7 maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde de açılmamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2021